Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/323 E. 2021/965 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/323 Esas
KARAR NO : 2021/965

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 02/04/2014
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

İstanbul BAM 37. Hukuk Dairesinin 2019/2926 Esas 2020/827 Karar sayılı kararında yargı yeri olarak mahkememizin belirlenmesi ile mahkememizce yapılan açık yargılama sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının Tasfiye Halindeki … AŞ nezdinde bulunan … numaralı hesabına yatırım amacıyla 5298 Amerikan Doları yatırdığını, … BDDK’nun 10/02/2011 tarih ve 171 sayılı kararına istinaden tasfiye sürecine girdiğini, davalının davacının Tasfiye Halindeki… AŞ’den alacağını kendilerinin ödeyeceğini beyan ettiği, bunun için 13/12/2010 tarihli Alacağın Temliki Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre davalı tarafından davacıya 880 Amerikan Doları ödeme yaptığını ancak geriye kalan 4418 Amerikan Dolarının ödenmediğini ileri sürerek 4418 Amerikan Dolarının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça asıl alacağa sebebiye veren sözleşmenin hukuki nitelendirilmesi “alacağın temliki” olarak ifade edilmesine karşın, gerçek alamda alacağın temlikinden değil ancak ve ancak “borcun nakli” sözleşmesinden bahsedilebileceğini, çünkü müvekili … Ticaret A.Ş.’nin tasfiye halindeki asıl borçlunun… A.Ş.’nin davacıya olan katılım karar ve zarar hesabından doğacak muhtemel borcunu üstlendiğini, davacı ile dava dışı … arasında tanzim olunan alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesiyle, davacının tasfiye halinde … A.Ş. nezdindeki kar ve zarar katılım hesap bakiyesinin temliki hususunda mutabakata varıldığını, müvekkili şirketin iş bu borcu nakli sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini yerine getirebilmesi için öncelikle kar ve zarar katılım tasfiyesinin beklenmesi gerektiğini, nitekim, dava dışı … A.Ş.nin davacıya olan olası borcunu, borcun nakli sözleşmesiyle üstlenen müvekkili işletmenin henüz gerçekleştirilmeyen kar ve zarar katılma hesabı nedeniyle ödemesinin düşünülmesinin mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
Alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi, banka hesap hareketleri, …A.Ş. … Şubesi 11/01/2018 tarihli yazısı ve hesap hareketleri, bilirkişi raporları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan 13/12/2010 tarihli alacağın temliki sözleşmesi çerçevesinde davacının davalıdan tasfiye halindeki… A.Ş den olan bakiye 4.418,00 Amerikan Doları alacağı olup olmadığı hususundadır.
Mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık konularında rapor düzenlenmesi için dosya hukukçu … ve Mali Müşavir …’e tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından sunulan kök ve ek raporlar, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve denetime elverişli olup hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasında 13.12.2010 tarihinde Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi başlıklı bir sözleşme akdedilmiştir.
TBK m. 183 hükmüne göre, “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir”. Bu hükümden alacağın devrinin alacaklının alacağını borçlunun onayı olmaksızın üçüncü kişiye devrettiği bir tasarruf işlemi olduğu anlaşılmaktadır. Burçlunun borcundan kurtulması için borcunu alacağın devri sonucunda alacaklı sıfatını kazanan kişiye ifa etmesi gerekir (TERCİER, Pierre/PICHONNAZ,Pascal/ DEVELİOĞLU, Murat, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2016, s.517). Dolayısı ile bu kurumda üç kişi bulunur: Devreden- Alacağın ilk sahibi ve alacağı devralana devreden kişi, Devralan- Alacağın kendisine devredilmiş olduğu, gelecekte alacağın tek sahibi olacak kişi, Devir Borçlusu- Devreden tarafından devralana devredilen alacağın borçlusu. TBK m. 184 gereğince, “Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır”. Alacağın devrinin geçerliliği iki şarta bağlıdır. 1-Alacağın devredilebilir bir alacak olması 2-Devredenin sözleşme ile alacağı geçerli bir şekilde devredilebilmesi. Devrin ilk hükmü devralanın alacağın yeni alacaklısı olmasıdır. Devrin ikinci etkisi ise, borcundan hukuka uygun bir şekilde kurtulmak isteyen borçlunun borcunu artık devralana ifa etmek zorunda olmasıdır. TBK m.191/I gereğince “Alacak, bir edim karşılığında devredilmişse devreden, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olur”. Devrin karşılıklı ya da karşılıksız olarak yapılması mümkündür.
Borcun üstlenilmesi ise üçüncü bir kişinin alacaklı ile yaptığı sözleşme uyarınca borçlunun yerini aldığı hukuki kurumdur. Borçlu ile borcu üstlenen arasında yapılan sözleşmeden ayırt edebilmek için borcun “dış” üstlenilmesinden bahsedilmektedir. Bu kurumda da üç farklı kişi bulunur: Borçlu-borcu üstlenilen tarafdır ve bu sözleşmenin tarafı olmaz. Alacaklı-borcun üçüncü bir kişi tarafından üstlenilmesini kabul eden taraftır. Üstlenen üçüncü kişi-borcu üstüne almayı kabul eden taraftır. Borcu üstlenenin borçlu ile arasındaki ilişki borcun iç üstlenilmesi olarak karşımıza çıkar. Borcu üstlenen ile alacaklı arasında ise borcun dış üstlenilmesi söz konusu olur. Borcun dış üstlenilmesi, alacaklı ile borcu üstlenenin eski borçlunun borcundan kurtulmasını ve üstlenenin onun yerini almasını kararlaştırdıkları sözleşmedir. Borçlu bu sözleşmenin tarafı olmaz. Borcun dış üstlenilmesi için bir şekil şartı öngörülmemiştir. Borçlu değişmiş olsa bile, alacaklının borçlunun kişiliğine özgü olanlar dışındaki bağlı hakları saklı kalır (TBK m.198/I). Borcun üstlenilmesi eski borçluyu borcundan kurtarır.
Somut olayda, sözleşme alacağın temliki olarak nitilendirildiğinde, Devreden- Alacağın ilk sahibi davacı, Devralan- Alacağın kendisine devredilmiş olduğu davalı, Devir Borçlusu- Tasfiye Halindeki … A.Ş.’dir. Bu durumda davacı devreden, tasfiye halindeki bir kurumdan alacağını almakla uğraşmak yerine, devralan davalıya alacağını devrederek taksitle de olsa alacağına kavuşmayı hedeflemiştir. Devreden de bu sözleşme ile devraldığı bedeli 25.06.2011-25.10.2014 tarihleri arasında taksitle ödeme borcu altına girmiştir. Alacağın temliki sözleşmesi gereğince devralan davacıya vadesi belirtilen tarihlerde ödeme yapmak durumundadır. Yazılı şekil şartı gerçekleşmiştir. Olaydaki sözleşme, borcun dış üstlenilmesi olarak nitelendirildiğinde ise, Borçlu-borcu üstlenilen taraf Tasfiye Halindeki… A.Ş.dir. Alacaklı-borcun üçüncü bir kişi tarafından üstlenilmesini kabul eden taraf yani davacıdır. Üstlenen üçüncü kişi-borcu üstüne almayı kabul eden taraf yani davalı olur. Tasfiye Halindeki … A.Ş. sözleşmenin tarafı değildir. Ancak borcu üstlenen üçüncü kişi durumundaki borçlu(davalı) üstlendiği borcu ödemekle yükümlüdür.
Sözleşmenin niteliği alacağın temliki olarak da borcun üstlenilmesi olarak da nitelendirilse, Davacı …’ın dava dışı Tasfiye Halindeki … A.Ş.’deki 5.298,00 USD’yi alacağını davalı …’ye devrettiği, davalı …’nin devir ve temlik aldığı 5.298,00 USD’yi 41 taksitte davacı …’a ödemeyi taahhüt ettiği, Sözleşmenin 4.3. maddesi ile “Temlik Alan, Muhatabın kendisine temlik ettiği tutarı, Muhataba belirtilen vadelerde taksitler, halinde ödeyecek olup, her bir taksit ödeme günündeki TCMB Döviz Alış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak ödeyecektir. Temlik Alan ve Muhatap iş bu durumu gayri kabili rücu kabul, beyan ve taahhüt ederler.” hükmünün düzenlendiği, davalı şirketin, davacıya 5.095,93 TL karşılığı 2.860 USD ödediği, davacının bakiye alacağının 5.298 USD – 2.860 USD = 2.438 USD olduğu anlaşılmış, 2.438,00 USD’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 2.438,00 USD’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 651,87 TL ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 4.276,80 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 281,43 TL tebligat, müzekkere ve posta giderlerinden oluşan toplam 1.481,43 TL yargılama giderlerinden davanın kabulü oranında 817,50 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır