Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/309 E. 2022/665 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/309 Esas
KARAR NO : 2022/665

DAVA : Alacak (Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ : 26/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 30/06/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı mal sahibi işbu sözleşmenin 3/d maddesi ile sözleşme süresince ve sona ermesinden sonra 1 yıl içerisinde …-…’ın temsil ettiğini, kendisiyle tanıştırdığını …-…’ın onayı olmadan taşınmaza ilişkin kiralama veya kiralama vaadi işlemi yapmamayı kabul ve taahhüt ettiğini, işbu sözleşmesinin 3/e maddesine binaen üzerine düşen tüm edimleri ifa ettiğini, internet ortamında ve fizik ortamda kira ilanlarını afişe ettiğini, bu kapsamda dava dışı kiracı … ile 01/10/2018 tarihinde Gayrimenkul Görme ve Hizmet Bedeli Sözleşmesi yaparak dava konusu taşınmazı gösterdiğini ve dava dışı kiracı ile davalı arasında kira sözleşmesi akdedilmesine aracılık yaptığını, davalı söz konusu konusu sözleşmede yer alan taahhütlerini ihlal ettiğini, tanıştırdığını dava dışı kiracı … ile sözleşmeden doğan hizmet bedelini ödememek için bilgisi ve izni olmadan gayrimenkul kiralanması hakkında yetki belgesine konu gayrimenkulün kiralanmasına ilişkin kira sözleşmesi imzalandığını, İcra Daire’sinde … esas sayılı dosyası ile 19.03.2018 tarihli 17.280 USD hizmet bedelli gayrimenkul kiralanması hakkında yetki belgesinden kaynaklı cezai şart alacağına ilişkin icra takibine başlandığını söz konusu … esas sayılı icra emri davalı borçluya 10.03.2020 tarihinde tebliğ edildiğini ve davalı borçlu tarafından süresinde icra takibine haksız ve yersiz olarak itirazda bulunulduğunu bunun üzerine 29.05.2020 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerden dolayı talebin kabulü ile davalının haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının %20′ den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 07/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı yanla herhangi bir sözleşme imzalanmadığını ve davacı yanı tanımadığını, Müvekkil, … şirketinden franchise aldığını ve emlak işi ile uğraştığını beyan eden … ile sözleşme imzaladığını, gayrimenkulünkiralanmasına yönelik …’ye yetki verdiğini, davacı ile aramızda bir akit olmadığı gibi hukuki yada ticari hiçbir ilişki bulunmadığını, huzurdaki davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacı yan taraflar arasındaki simsarlık sözleşmesinin süresi sona erdikten sonra, yetkisiz bir şekilde 3. Şekilde yer gösterme belgesi imzalatıldığını, haksız menfaat elde etmeye çalıştığını, iş yeri niteliğindeki taşınmazı davacı, 180 gün boyunca kiralayamadığını, sözleşme süresinde taşınmazın kiralanmasına yönelik yeterli gayrette bulunmadığını, sözleşme sona erdikten sonra kendisi ile yeniden sözleşme yapılmadığını, davacının gayrimenkul üzerindeki ilanları müvekkilin nezaretinde bizzat … tarafından kaldırılarak alındığını, ancak sonradan öğrendiğimiz üzere davacı, sanal ortamda bulunan eski tarihli ilanları kaldırmadığını, sözleşme sona ermesine rağmen bu ilanlar üzerinden kendisine ulaşan kişilere kiralama vaatlerinden bulunduğunu, 3. Şahıslara kendisini yetkili gibi göstererek yer gösterme belgesi imzalattığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme Türk Borçlar Kanununda simsarlık sözleşmesi olarak tanımlandığını, taşınmaz simsarlığına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkartılan yönetmelik ile sözleşme şekli ve içeriğine ilişkin zorunlu unsurlar belirlendiğini, davacı sadece yetkisiz bir şekilde 3. kişiye yer gösterme belgesi imzalattığını ve bu dayanaksız belge ile kazanç elde etmeye çalıştığını, yetkilendirme sözleşmesi sonra erdikten sonra yapılan kiralama veya satış işlemlerinden kaynaklı olarak simsarın alacak talep edemeyeceğinin net olduğunu, sözleşmede belirtilen cezai şartın hukuken bir geçerliliğinin olmadığını, davacının bir aylık kira bedelinden fazlasını talep edemeyeceğini, taraflar arasında imzalanan 19.03.2018 tarihli yetkilendirme sözleşmesinin zorunlu şekli unsurları barındırmadığını, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı davanın öncelikle usulden reddine, aksi takdirde davanın esastan reddine, haksız ve kötü niyetli davacı aleyhine alacağın %20′ sinden az olmamak üzere kötü niyet /icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: 23/02/2021 tarihli bilirkişi raporu, 09/02/2022 tarihli bilirkişi raporu, 06/10/2022 tarihli bilirkişi raporu, gayrimenkul kiralanması hakkında yetki belgesi, … gayrimenkul danışmanlığı sözleşmesi, gayrimenkul görme ve hizmet bedeli sözleşmesi, kira sözleşmesi, … 1. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının aslı dosya arasında delil olarak mevcuttur.
23/02/2021 bilirkişi raporu ile; dosyadaki mübrez belgelerin tetkikinde davacı ile dava arasında akdedildiği belirtilen gayrimenkul kiralanması hakkında yetki belgesini davacının değil dava dışı … ile davalı … tarafından akdedildiği, dava dışı … davacı adına hareket edeceği veya BK. 20 md. Uyarınca yetkili kılındığına ilişkin belge ve kayda rastlanmadığı, yetki belgesinde sadece davacının … antetli kağıdın sağ üs köşesinde isminin yer almadığı, dava dışı … karşısında gayrimenkul danışmanı sıfatı ile hareket ederken davacının ise dava dışı … karşı olarak franchise alan olarak hareket ettiği, iş bu sözleşmenin ise 20.01.2018 tarihinde akdedildiği, Davalı ile dava dışı … arasın da akdedilene yetki belgesi 19.03.2018 tarihinden akdedilmiş olup sözleşmenin 4 md. Sözleşme süresi 90 gün olarak belirlenmiş ancak sözleşme süresinden önce karşılıklı olarak sözleşmenin feshine karar verilmedikçe otomatik olarak devam edeceğinin belirtildiği, ayın yetki belgesinden macurun kira bedelinin maksimumum 12.000 olacağı yıllık kira bedelinin ise 144.000.00 $ belirtildiği, iş bu sözleşmenin 3. maddesindeki taahhütlerini yerine getirmemesi halinde …’ya yıllık maksimum kira bedelinin %12 KDV Tutarı olan 17.280.00 $ ceza şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, sözleşmede de belirtildiği üzere cezanın davacıya değil Dava dışı … yaya ödeneceğinin belirtildiği, Gayrimenkul görme ve hizmet bedeli sözleşmesinin … adına hareket eden davacı değil dava dışı … 01.10.2018 Tarihinde akdettiğinin tespit edildiği, gayrimenkul kiralama sözleşmesinde sözleşmenin 3. Maddesinde maksimum aylık kira bedeli 12.000.00 $ yıllık 144.000.00 $ olacağı varsayımı ile hareket edildiği, davalının sözleşmenin 3 maddesinin ihlali halinde yıllık kira bedelinin 17.280.00$ ceza şart olarak belirlenmiş ancak dosyadaki mübrez belgeler ile ilgili kurum ve kuruluşlardan alınan belgeler uyarınca davalıların 15.01.2019 tarihinde … vergi dairesi mükellefi olan … Ltd. Şti. Yetkilisi … ile 15.01.2019 tarihinde kira akdi düzenlenmiş kira bedelinin ise aylık kira bedeli net 35.000.00 TL olduğu, sözleşmedeki belirtilen ceza şartının maksimum kira bedeli olabileceği esasına göre hareket edildiği, aylık kira bedeli 35.000.00 TL olduğuna göre bu miktarını yıllık kira bedeli olan 420.000.00 TL üzerinden %12 KDV tutarı olan 50.400.00 TL talep edebileceği, ancak 05.06.2018 tarihinde yayınlanan … Taşınmaz ticareti ile ilgili yönetmelik uyarınca sözleşmenin 14.09.2018 tarihinde hitam bulduğu, yönetmeliğin 20 md. uyarınca davacının talep edebileceği miktarın aylık kira bedelinin %50 olacağı esasa getirildiği, ayrıca davacının sözleşmenin 3/e maddesi uyarınca 17.280 $ ceza miktarı belirlenirken takip talebinde ise asıl alacağın 20.390.40 $ talep edildiği, davacının talebinin dosyadaki mübrez belgelere göre bugünkü ekonomik koşullarda karşılanmasının çok zor ve fahiş olabileceği, tarafların, sözleşme serbestisi gereği ceza koşulunu serberstçe belirleyebilmekte olmasına karşılık bu kapsamda belirlenecek ceza koşulunun dürüstlük kuralına aykırı bir biçimde belirleneceği ve fahiş olması gerektiği, aksi durumda TBK m. 182’/3 fıkrası sayın hakimin takdirinde olacağı, maddenin 3’üncü fıkrasının ticari işler ve tacirler bakımından uygulanıp uygulanmayacağı hususunda tartışmaya mahal vermemek adına TTK’nın 22’nci maddesinde buna açıklık getirildiği, anılan hükümdeki ” Tacir sıfatına haiz borçlu, TBK’nın 121’inci maddesinin ikinci fıkrasıyla 182’nci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 525’inci maddesinde yazılı hallerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez” düzenlemesi ile TBK m. 182 uyarınca hakime tanınan adi borçlar için cezai şartın fahiş olması durumunda re’sen indirme yetkisinin geri alındığı ve bu konuda tacir taraflara tam bir sözleşme serbestisi tanınmış gibi gözükse de, Yargıtay’ın 1988 yılından beri yerleşmiş içtihatları uyarınca tacirler arasında kararlaştırılmış cezai şart bedelinin indirilmesinin talep edilmesinin bazı hallerde mümkün olacağı, ancak kararlaştırılan miktar yönüyle ahlaka, adaba ve kanunun emredici hükümlerine aykırı düşen cezai şarta yalnızca tacirin basiretli davranma yükümlülüğünü öne sürerek müdahale edilememesinin de hukuka ve hakkaniyete aykırı düşeceği, mahkemenin davacının talebi yönünde karar ittihaz etmesi halinde ceza bedelinin çok yüksek olması nedeni ile gerçek kira bedeli üzerinden hareket edilmesi gerektiği bilhassa BK. 182/3 maddesinin de dikkate alınması gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı görülmüştür.
09/02/2022 tarihli bilirkişi raporu ile; arz edilen tespitler ve değerlendirmeler ışığında;…’nin ilgili sözleşmeyi huzurdaki davanın davacısı konumunda bulunan …’yı dolayısıyla …’ı temsilen ikame ettiği; dolayısıyla bu işlemin sonuçlarının … üzerinde doğurduğu; mahkeme tarafından aksi kanaatte olunması halinde ise husumet yokluğunun söz konusu olacağı, 30442 sayılı Yönetmelik’in 23. Maddesi uyarınca, Yönetmelik’in yayım tarihi olan 05.06.2018’de yürürlüğe girdiği; taraflar arasındaki akdi ilişkinin ise 19.03.2018 tarihinde vuku bulduğu; dolayısıyla Yönetmelik hükümlerinin somut ihtilafa uygulanamayacağı; Muhterem Mahkeme tarafından aksi kanaatte olunması halinde ise Yönetmelik hükümlerinin somut ihtilafa uygulanabileceği; bu durumda sözleşmenin kararlaştırılan süre kadar uzatılabileceği, cezai şartın 19.03.2018 tarihli sözleşmenin bir aylık kira bedelinden fazla olamayacağını söylemenin mümkün olacağı, sözleşme hükmünden lafzi olarak sözleşme süresinin birden çok kez yenilenebileceğinin anlaşıldığı; hal böyle olunca sözleşme ilişkisinin kiraya verilerek (sözleşme amaçsız kalacağından kendiliğinden), yahut tarafların karşılıklı olarak (anlaşma yoluyla ) veya tek taraflı feshedilmediği sürece yürürlükte kalacağı; mahkeme tarafından sözleşme lafzından sürenin, bir defaya mahsus uzayacağı kanaatinde olunması halinde ise sözleşmenin 14.09.2018 tarihinde sona erdiğinin kabul edilebileceği, 01.10.2018 tarihli “Gayrimenkul Görme ve Hizmet Bedeli Sözleşmesi” ile kiracı … ile hukuki ilişki içerisine girildiğini fakat 19.03.2018 tarihli hizmet sözleşmesinin 3.maddesinin (e) bendinin atfı ile (d) bendine aykırılık teşkil eden bu durum için 17.280,00 USD tutarında cezai şart kararlaştırıldığı, … A.Ş. Tarafından dosyaya sunulan 16.07.2020 tarihli evraktan “…” adresinde … adına abonelik tespit edildiği; ekinde yer alan kira kontratında ise kiraya verenin huzurdaki davanın davalısı olan …’ın olduğu; bu durumun 19.03.2018 tarihli sözleşmenin 3.maddesinde yer alan (e) bendine aykırılık teşkil edeceği, dolayısıyla 19.03.2018 tarihli sözleşmede yer alan hizmet bedeline (17.280,00 USD+KDV) davacının hak kazandığı, mahkeme tarafından taraflar arasında akdi ilişkinin 14.09.2018 tarihinde sona erdiği (ikinci uzama tarihi) kanaatinde olunması halinde ise taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi söz konusu olmayacağından sözleşmeye aykırılığında gündeme gelmeyeceği, sonuç ve kanaatine ulaşıldığı görülmüştür.
06/10/2022 tarihli bilirkişi raporu ile; kiralama işlemlerinde hizmet bedelinin kiralamaya aracılık sözleşmesinden yer alan kira bedelinin katma değer vergisi hariç bir aylık tutarından fazla olamayacağı, hizmet bedelinin iş sahibi ile alıcı veya kiracı arasında aksi yazılı olarak kararlaştırılmadıkça eşit olarak paylaştırılacağı, taşınmazın yetkilendirme sözleşmesinin süresi içinde taşınmaz gösterme belgesini düzenleyen işletme bertaraf edilerek doğrudan iş sahibinden satın alınması veya kiralanması durumunda işletme hizmet bedeline hak kazanacağı, taşınmazın ticareti hakkında yönetmelik hükümlerinin taraflar arasındaki akdi ilişkiye uygulanması halinde davacının, davalıdan hizmet bedeli ve cezai şart talep hakkı olamayacağı sonucuna varıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davacı ile davalı arasında imzalanan simsarlık sözleşmesinin davalı tarafça ihlal edildiği iddiasıyla sözleşmedeki ceza koşulu alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Davaya konu … 1. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 09.03.2020 tarihinde 20.390,40 USD simsarlık aracılık sözleşmesi kapsamındaki cezai şart ile 1.430,13 USD işleyen faiz talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Tellallık (simsarlık) sözleşmesi TBK 520 ile 525 maddeleri arasında düzenlenmiştir. TBK’nın 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesinin tanımı; “…simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir” şeklinde yapılmıştır.
Somut olayda, taraflar arasında 19.03.2018 tarihli “Gayrımenkul Kiralanması Hakkında Yetki Belgesi” başlıklı sözleşme imzalandığı, sözleşme ile; …’nın müşterinin maliki olduğu ya da satmaya yetkili olduğu taşınmazın satışını gerçekleştirmek için vereceği tanıtım, pazarlama, aracılık hizmetleri ve bunlar karşılığında müşteri tarafından ödenecek hizmet bedeli ile müşterinin yükümlülüklerinin düzenlendiği anlaşılmıştır. Davalı taraf, bu sözleşme altındaki imzayı inkar etmemektedir. Bu durumda, yasa gereği aranan gayrimenkul simsarlık sözleşmesinin yazılı olması şartı yerine getirilmiştir.
Simsarlık sözleşmesi simsar ile sözleşme yapan arasında kurulur. Simsarlık sözleşmesi yapılabilmesi için simsar ile gayrimenkul sahibi arasında sözleşme bulunmasına, gayrimenkul malikinin rıza ve simsara yetki vermesine gerek bulunmamaktadır. Sözleşmede dava dışı maliklerin imzasının bulunmaması ve tellala yetki vermemesinin sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Davalı imzaladığı sözleşmenin sonuçlarına katlanmak zorundadır.
Simsarlık sözleşmesi ile … adresindeki taşınmazın kiralanması için davacının tayin edildiği, müşteri yükümlülükleri bölümünün 3.a. maddesinde; “müşteri, gayrimenkulle ilgili olarak üçüncü kişilerden kendisine gelen tüm başvuruları … bildirmeyi, peşinen kabul ve taahhüt eder.” 3.b. Maddesinde; “müşteri, iş bu sözleşmenin süresi boyunca, gerek bizzat gerekse başka kişi ve kuruluşların aracılığı ile taşınmaza ilişkin kiraya verme ve kiralama vaadi işlemlerinde bulunmamayı peşinen kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesinin yer aldığı, sözleşmenin 3.e. maddesine göre, “müşteri, işbu sözleşmenin 3.maddesindeki taahhütleri yerine getirmemesi halinde …’ya yukarıda belirtilen yıllık maksimum kira bedelinin %12 + KDV’yi (17.280 USD) cezai şart olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Bu kararlaştırma sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde geçerli ve tarafları bağlayıcıdır. Bu kapsamda davalı yan her ne kadar husumet itirazında bulunmuş ise de, taraflar arasında 19.03.2018 tarihli sözleşmenin sağ üst köşesinde davacının ticari ünvanına yer verildiği görülmekle davacının aktif husumetinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Simsarlık sözleşmesine konu … adresindeki taşınmazın dava dışı …’e 15.01.2019 tarihinde davacı … ve dava dışı … tarafından dava dışı … şirketine şirket yetkilisi dava dışı … imzası ile kiralandığı dosyamıza sunulan kira sözleşmelerinden anlaşılmaktadır.
05.06.2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 30442 sayılı taşınmaz ticareti hakkında yönetmeliğin 15.3/e maddesinde, üç ayı aşmamak üzere sözleşmenin süresi ve sözleşme süresi içinde taraflardan birinin yazılı bildirimde bulunmaması halinde sürenin sözleşme süresi kadar uzayacağı düzenlenmiştir. Dava konusu simsarlık sözleşmesinin imzalandığı tarih itibariyle ilgili yönetmelik yürürlükte olmadığından, ilgili yönetmeliğin uyuşmazlık kapsamında uygulanamayacağı da bilinmektedir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmede azami süre belirtilmemiş, aksine sözleşmenin “Süre” başlıklı 4.maddesinde imzalanana sözleşmenin süre sonundan 15 gün önce fesh edilmediği takdirde 90 gün uzayacağı kararlaştırılmıştır. Davalı yan sözleşmenin 14.09.2018 tarihinde sona erdiğini ifade etmiş ise de, sözleşme kapsamında davacının yetkilisi tarafından taşınmaz 01.10.2018 tarihinde kiralayan dava dışı …’e gösterildiği kayıtlardan anlaşılmaktadır. Belirtilen gerekçe ile sözleşmenin 90 günlük sürenin sonunda dahi ayakta olduğu ve davalının sözleşmeyle bağlı olduğu ve sözleşmeye aykırı hareket edilerek davacı simsarın devre dışı bırakılarak taşınmazın kiralanmış olması nedeniyle davacı simsarın cezai şarta hak kazandığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacı yan ceza-i şarta hak kazanmış ise de sözleşmede belirlenen ve yıllık kira bedelinin %12 + KDV’si olarak belirlenen cezai şartın tenkisinin gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Cezai şartın tenkisinde temel kriterleri belirleyen emsal nitelikteki Yargıtay 13. HD’nin 2014/47491 E- 2016/1407 K sayılı, 25.01.2016 tarihli kararında tespit edilen ilkeler ışığında; “TBK.nun 182/son maddesi gereğince, hakim fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükelleftir. Şu halde mahkemece, belirlenen cezai şart miktarının fahiş olup olmadığının re’sen incelenmesi, cezai şartta tenkis gerekip gerekmediğinin mahkemece tartışılması gerekirken,”, davacı simsarın emeği, temel ilişkinin kuruluş şekli, davalının ekonomik durumu, alacaklının asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul ve adil ölçü dikkate alınmalı, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun bir cezai şart tayin edilmelidir (İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesi, T:09/03/2022, E: 2021/1103, K: 2022/347).
Davacı sözleşme kendi aracılığıyla yapılsaydı yıllık kira bedelinin %12’si oranında ücret alacaktı. Davacı simsarın davaya konu icra takibi ile %12 cezai şart alacağı talep ettiği anlaşılmıştır. Davacı simsarın emeği, temel ilişkinin kuruluş şekli, davalının ekonomik durumu, alacaklının asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul ve adil ölçü dikkate dikkate alındığında hak, adalet ve nesafet kuralları gözetildiğinde, dava konusu taşınmazın sözleşmede belirtilen döviz cinsi bedel üzerinden değil, aksine çok daha düşük bedel ve Türk Parası üzerinden kiralandığı anlaşılmakla, talep edilen cezai şart miktarının fahiş olduğu anlaşılmakla, 20.390,40 USD cezai şartdan %50 oranında tenkis edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Ancak hüküm kurulurken davacı yanca talep edilmeyen ve dava konusu uyuşmazlık kapsamında olmayan “10.195,20 USD hizmet bedeline” hükmedildiği anlaşılmakla HMK madde 305 kapsamında hükmün tavzihi gerekmiş ve bu hususta ayrıca tavzih kararı hazırlamak gerekmiştir.
Aynı şekilde sözleşmede faiz yönünden düzenleme bulunmadığından ve davalı temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talebinin de reddi gerekmiştir.
Hükme konu alacak cezai şart alacağıdır. Yargıtay 13. HD. 2016/2903 E. 2016/4548 K. 16.02.2016 tarihli emsal kararında da işaret edildiği üzere cezai şart fahiş görülerek takdiri indirim uygulanarak tenkis edilmekle, tenkise tabi alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyecektir (İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesi, T:09/03/2022, E: 2021/1103, K: 2022/347). Bu kapsamda davacı yanın icra inkar tazminat talebi reddedilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık kapsamında davacının alacağının 10.195,20 USD olduğu kabul edilmiş, bu alacağın hangi tarihteki döviz kuru üzerinden karar bağlanacağı hususunun öncelikle açıklanması gerektiği anlaşılmaktadır. Davacı dava dilekçesi ile seçim hakkını USD para biriminden yana kullanmış olup, borcun yabancı para üzerinden tahsilini talep edebilir. Bu kapsamda Mahkememizce kabul edilen 10.195,20 USD alacağın karar tarihi olan 26.10.2022 tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden 1 USD 18,6479 TL olacak şekilde TL’ye çevrilerek hesaplanan 190.119,07 TL alacak üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KISMEN KABULÜNE,
Davalının … 1.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 10.195,20 USD hizmet bedeli, 10.195,20 USD ceza-i şart ile takibe esas 20.390,40 USD asıl alacağa takip tarihi olan 09.03.2020 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %5 kamu bankalarınca USD hesaplarına uygulanacak faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak likid olmadığından ve yargılamayı gerektirdiğinden icra inkâr tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihi itibarıyla alınması gereken 12.987,03 TL harçtan peşin alınan 2.661,88 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 10.325,15 TL harcın, (%46) kabul ve red oranına göre 5.575,58 TL’sinin davacıdan, 4.749,57 TL’sinin davalı tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, (%46) kabul ve red oranına göre 712,80 TL’sinin davacıdan, kalan kısmı olan ‭607,20 TL’ sinin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 2.661,88 TL peşin harç, 1.850,00 TL bilirkişi ücreti, 225,00 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 4.799,08 TL yargılama giderinin (%46) kabul ve red oranına göre takdiren ‭2.207,58 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar yönünden hesaplanan 29.517,86 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı vekili lehine karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddolunan miktar yönünden hesaplanan 29.517,86 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır