Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/286 E. 2021/494 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/286 Esas
KARAR NO : 2021/494

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/06/2020
KARAR TARİHİ : 13/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkilinin vermiş olduğu mal ve hizmetlere karşılık … Ltd.Şti. den almış olduğu keşidecisi … olan 30/04/2020 tarihli çekin davalı … şirketine temlik edildiğini, iş bu çek bedeline karşılık müvekkiline 38.050,00.-TL lik ödeme yapıldığını, bu işleme karşılık davalı … tarafından müvekkili şirketten 200.000. TL lik teminat senedi alındığını, ancak davalı tarafından vadesine 2 buçuk aylık bir süre bulunmasına rağmen teminat olarak alınan senedin 45.000. TL si üzerinden icra takibine girişildiğini, müvekkili tarafından davalı … şirketine cebri icra tehdidi altında muhtelif tarihlerde 54.000.-TL ödendiğini, çekin vadesinin beklenmediğini, bununla birlikte müvekkiline ödenen bedel üzerinden değil çek bedeli üzerinden icra takibi açıldığını beyanla neticeten fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile son ödeme tarihi 11/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalının 9.000,00.-TL maddi tazminat ödemeye mahkum edilmesine, haksız icra takibi nedeniyle 11/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalının 5.000.-TL manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesine, yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmadaki beyanında özetle; davacının istirdat davası açmasında hukuki bir yarar olmadığını, davanın dava şartının eksik olduğunu, davacı tarafın takip konusu senedin teminat senedi olduğunu iddia ettiğini, ancak davacının müvekkili faktoring şirketinin müşterisi olduğunu, takibe konu edilen senedin munzam senet olduğunu, davaya konu senet kambiyo senetlerini haiz bir senet olmasına karşın senedin üzerinde teminat senedi olduğuna dair herhangi bir ibare/kayıt bulunmadığını, senedin mevcut borcun ödenmesi amacıyla düzenlendiğini, müvekkili tarafından faktoring müşterisi davacı tarafından faktoring işlemine konu edilmiş olan ilgili faturanın ödeme aracı olan bono usul ve yasaya uygun olarak müvekkili şirket tarafından devir ve temlik alındığını, davacının borcun vadesinin gelmediğine ilişkin iddialarına ise sözleşmenin 5. maddesi gereği ihtara dahi gerek olmaksızın takip haklarının bulunduğunu, davacının dava dilekçesinde borcuna ilişkin herhangi bir itirazı olmadığını, itirazlarının vadeye ve teminat senedine ilişkin olduğunu beyanla neticeten davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirmiş olduğu deliller toplanmış, icra dosyası ve bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, senetten kaynaklı istirdat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı tarafından 6361 sayılı Finansal kiralama faktoring ve finansman şirketleri kapsamında takibe konu bononun tahsili koşularının oluşup oluşmadığı, davacının icra takibi nedeni ile yapılan ödemeden dolayı istirdat istediğinde bulunup bulunamayacağı ve miktarı, manevi tazminat isteminde bulunulup bulunulamayacağı hususlarında toplanmaktadır.
Davaya konu … 5. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı icra dosyası dosyamız arasına alınıp incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 18/02/2020 tarihinde senet alacağından kaynaklı 45.000,00 TL asıl alacak, 67,81 TL takipten önceki faiz, 135,00 TL, % 0,3 Komisyon olmak üzere toplam: 45.202,81 TL’lik ilamsız takipte bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizin 17/11/2020 tarihli ara kararı gereğince dosyamız rapor hazırlanmak üzere mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 26/02/2021 teslim tarihli raporda özetle;
“a.) Taraflar arasında… tarihli … sözleşme numaralı bir Faktoring Sözleşmesinin akdedilmiş olduğu, sözleşmenin altında her iki tarafında kaşe ve imzalarının mevcut olduğu, … isimli şahsında müteselsil kefil olduğu,
b.) Yerinde inceleme yetki talebine istinaden 05/02/2021 tarihinde davacı vekili Av. …’ın telefon ile arandığı, tarafımıza müvekkilinin ticari defterlerinin yangın sebebiyle zayii olduğu bilgisinin verildiği ve ticari defter ibraz etmeyeceklerinin beyan edildiği,
c.) Davalı … A.Ş. tarafından dosyaya ibraz edilen ticari defter suretlerinin tetkikinde ise;
c.a.) … ( … ) ile davacı … Ltd. Şti. arasında … tarihli, … sözleşme nolu bir FACTORİNG SÖZLEŞMESİ nin mecut olduğu, sözleşmenin kefil vasfında … isimli şahsın imzasının olduğu, azami faktoring tutarının 200.000.-TL olduğu, kefilin bu tutarın tamamından sorumlu olduğu,
c.b.) İbraz edilen 2019 yılı defter suretlerine göre, takibe konu edilen senedin ticari defterlerinde… müşteri nosunda 05/11/2019 tarihinde kaydedilmiş olduğu, yine faktoring sözleşmesine konu davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin ve işlemlerinde ticari defterlerine usulüne göre kaydedilmiş olduğu,
c.c.) Faktoring Sözleşmesi kefili …’ in hesabından 18/02/2020 takip tarihinden sonra “… Çek bedeli” açıklaması ile İcra takibinde alacaklı vekili olduğu anlaşılan Av. … hesabına toplam 54.000.-TL lik ödeme yapılmış olduğu,
d.) Davalı tarafından sunulan senet fotokopisinin üzerinde kefillerden …’ in 11/03/2020 tarihinde hem takibe ve davaya konu senedi, hem de 45.000.-TL lik çeki imzası ile teslim almış olduğunun görüldüğü,
e.) Davalı yanın, senedin taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesine göre takibe konulduğunu iddia ettiği, sözleşmenin 5. maddesinin raporumuzun 7. maddesinde arz edildiği, yukarıda rapor içinde 8, 9 ve 10. paragraflarda yapılan tespit ve değerlendirmelerin Mahkemeniz takdirlerinde olduğu” yönünde görüş ve tespitlerde bulunulmuştur.
6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/2 maddesinde yer alan “Faktoring Şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.” şeklindeki düzenleme ile faktoring şirketlerinin yapamayacağı işlemler hükme bağlanmıştır.
04/02/2015 tarih ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik’in 8/1. Maddesinde yer alan “Faturalı alacağa istinaden kambiyo senedi veya diğer senetlerin alınması halinde, alınan kambiyo senedi veya diğer senetdeki ciro silsilesinde Kuruluşa kambiyo senedi veya diğer senedi ciro edip veren kişinin, devralınan faturada alacaklı olarak görülen kişi ve bu kişiden bir önceki cirantanın veya keşidecinin de faturalardaki borçlu ile aynı kişi olması gerekir.” şeklindeki düzenleme ile ise ne şekilde kambiyo senedi alabilecekleri belirtilmiştir. Buna göre, Faktoring şirketlerinin bu düzenlemelere uygun olarak temlik almadıkları kambiyo senetlerinde yetkili hamil olmaları mümkün değildir.
Faktoring şirketlerinin müşterilerinden ek teminat mahiyetinde olmak üzere devralınan ve fatura veya fatura yerine geçen belge ile ilişkili olmayan kambiyo senedi alabilecekleri de Yönetmeliğin 8/3. maddesinde;
“(3) Müşterilerden ek teminat mahiyetinde olmak üzere devralınan ve fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile ilişkili olmayan kambiyo senedi veya diğer senetlerin tahsil edilebilmesi için;
a)Alacağın vadesinde ödenmeyip sorunlu hale gelmiş olması,
b)Alınan kambiyo senedi veya diğer senet karşılığında hiçbir şekilde kambiyo senedi ve diğer senedin ilgililerine finansman sağlanmaması,
c)Kuruluşun işlem ve muhasebe kayıtlarında ek teminat mahiyetinde alınan kambiyo senedi veya diğer senedin ilgili borcun teminatı karşılığında alındığına ilişkin kayıt düşülmesi gerekir.” şeklinde düzenlenmiş olup bir takım koşulların mevcudiyeti aranmış, ayrıca bu koşullara uyan senetlerin de ne şekilde tahsil edilebileceği anılan yönetmeliğin 8/4. maddesinde gösterilmiştir.
Somut olayda, takibe konu bononun lehdarı alacaklı faktorig şirketi ile senedi düzenleyen davacı şirket arasındaki faktoring sözleşmesinin 5. maddesinde faktoring şirketinin müşterisinden teminat niteliğinde kıymetli evrak alabileceği düzenlenmiş ise de bu sözleşmede takip dayanağı bonoya vade, tanzim ve miktar itibariyle açıkça bir atıf bulunmamaktadır. Davalının cevap dilekçesinde ve davacıya gönderdiğini iddia ettiği ihtarnamede takip dayanağı senedin teminat senedi olduğuna dair bir kabul beyanı da bulunmamaktadır. Bu durumda takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu kanıtlanamamıştır. Ancak, alacaklı faktoring şirketi bononun teminat olarak alınmadığını ileri sürdüğüne göre 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/2. maddesi ve Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 8/1. uyarınca takip dayanağı bono yönünden yetkili hamil olup olmadığını fatura ile tevsik etmesi gerekmektedir. Davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu faturaların ise yine cevap dilekçesi ekindeki tevdi ve keşideci teyit yazılarına göre takip konusu bono ile ilgili olmayıp, takip tarihi itibariyle henüz ibraz süresi başlamamış başka bir ifade ile vadesi gelmemiş çeklerle alakalı olduğu açıktır. Davalı taraf Yönetmeliğin 8/1. maddesi uyarınca takip dayanağı bono ile uyumlu bir fatura veya fatura yerine geçen bir belge, tevdi bordrosu vs. sunmamış, takip dayanağı bono bakımından faktorig mevzuatına göre yetkili hamil olduğunu kanıtlamayamamıştır. Bu sebeple davacı aleyhine takip yapmakta haksız olup davacı tarafından yapılan istirdata konu ödemenin iadesi gerekmektedir.
Manevi tazminat talebi yönünden; 6098 sayılı TBK’nın 58. Maddesi gereğince, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Bu anlamda tüzel kişilerin, gerçek kişiler gibi maddi-organik bir yapıya sahip olmamaları sebebiyle bedensel bütünlüğü, yaşamı, sağlığı gibi maddi bedensel değerler üzerinde kişilik haklarının varlığı doğal olarak söz konusu olmamakla birlikte saygınlık, onur, sır çevresi gibi manevi nitelikteki kişisel değerlerle, mesleki ve ekonomik kişisel değerlere gerçek kişiler gibi tüzel kişilerin de sahip olduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda ise dosya kapsamında yer alan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak mahiyette bir eylemin olmadığı, bu kapsamda manevi tazminat isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılmakla davanın kısmen kabul kısmen reddine, istirdat talebi yönünden davanın kabulü ile 9.000,00 TL ‘nin son ödeme tarihi olan 11/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
Davanın kısmen kabul kısmen reddine,
1-İstirdat talebi yönünden davanın kabulü ile 9.000,00 TL ‘nin son ödeme tarihi olan 11/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Manevi tazminat talebi yönünden davanın reddine,
3-a)Karar tarihine göre maddi tazminat yönünden alınması gereken 614,79 TL harçtan peşin alınan 153,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 461,10 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
b)Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maddi tazminat yönünden kabul edilen miktar yönünden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
c)6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul / ret oranına göre 848,57 TL’sinin davalıdan, 471,43 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-a)Karar tarihine göre manevi tazminat yönünden alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 85,39 TL harçtan mahsubu ile bakiye 26,09 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
b)Davalı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maddi tazminat yönünden reddedilen miktar yönünden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu toplam 1.170,99 TL yargılama giderinin davanın red/kabul oranına göre 752,77 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,geri kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 13/07/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)

MASRAF BEYANI
293,49 TL Harç Masrafı
850,00 TL Bilirkişi Ücreti
27,50 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM : 1.170,99 TL