Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/281 Esas
KARAR NO : 2020/201
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 13/11/2018
KARAR TARİHİ : 18/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 31. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasında takip konusu senedin haksız, kötüniyetli, hukuka aykırı ve hile ile imzalatıldığını, değerinin, keşide ve ödeme tarihinin sonradan doldurularak müvekkilinin aleyhine ihtiyati haciz ve icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalı şirketten araç kiraladığını ve kira bedelini banka havalesi ile ödediğini, araç kiralama esnasında bir taahhüt imzalatıldığını ve kambiyo senedinin taahhütün devamı niteliğinde olduğunu bu nedenle müvekkilinin yanılgıya düştüğünü, kiraya konu araç ile kaza yapıldığını ancak kusurun müvekkiline ait olmadığını, kazadan sonra kiralayan şirket ile yapılan görüşmelerde kusurun karşı tarafa, riskin ise sigorta şirketine ait olduğundan kendisinden herhangi bir alacak talep edilmediği hususunda anlaşıldığını, kambiyo senedinin sanki müvekkiline davalı tarafından nakden ödeme yapılmışçasına takibe konduğunu, nakden ödeme yapıldığı varsayılsa dahi bunun hangi banka havalesi ile yapıldığı ya da davalı taraf tüzel kişi tacir olduğundan bu ödemenin şirket kayıtlarında yer almasının gerektiğini, haksız kazanç elde etme amacının olduğunu, senedin hile ile düzenletildiğini muayyen, muaccel ve herhangi bir alacağa dayalı olmadığını iddia ederek borçsuzluğunun tespiti ile icra takibinin iptaline karar verilmesini, işbu kötü niyetli takip nedeniyle müvekkilinin mağdur edildiği için davalının % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Somut uyuşmazlığa konu senet bono olup TTK. Hükümleri uyarınca kambiyo senetlerinden olduğunu, 6102 sayılı TTK.’na göre bononun, “kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini” içeren senetlerden olduiğunu, illetten mücerretlik ilkesi gereği senedin doğumuna yol açan hadisenin geçerliliğinin senedin geçerliliğine etki etmeyeceğini, herhangi bir kabul anlamına gelmemekle birlikte, bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası açan borçlunun temel alacağın mevcut olmadığını, karinenin aksini öne sürmekte olduğunu, davacının hem temel ilişkiyi hem de temel ilişkideki bir nedenle senedin bedelsiz olduğunu ispat etmek zorunda olduğunu, bu hususun Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile sabit olduğunu, davalının davacıya para veya mal olarak bir edada bulunduğuna ilişkin bir belge ibraz edememesinin, çekleri ticari defterlerine işlememesinin, bedelsizlik iddiasının ispat edildiği anlamına gelmeyeceğini, bedelsizlik iddiasının senede karşı olduğundan, kural olarak ancak bir kesin delille ispat edilebileceğini, ayrıca bedelsizlik iddiası senede karşı olduğundan iddianın ispatının ancak aynı kuvvette bulunan bir delille (senetle) ispat olunması gerektiğini, ispat yükünün borçlu üzerinde olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine ve davacının da %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce 20/11/2019 tarihinde verilen davanın reddine, tazminat talebinin reddine ilişkin karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2020/875 E 2020/919 K sayılı 05/06/2020 tarihli kararı ile ” Gerek davacı ve gerekse davalı vekili, taraflar arasında araç kiralamasına ilişkin sözleşme bulunduğunu belirtmişlerdir. Davacının dava dilekçesi ekinde taahhütname, davalının ise cevap dilekçesi ekinde araç teslim formu ve taahhütname fotokopisi sunulduğu görülmüştür. Kira sözleşmesinden kaynaklanan davaların HMK’nın 4.maddesi uyarınca dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Görev hususu kamu düzeninden olup taraflarca ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında mahkemece gözetilmesi gerekir. İlk derece mahkemesince davanın usulden reddine kararı verilmesi gerektiği ” gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf talebinin esasa dair yönler incelenmeksizin kabulüne, 6100 sayılı HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/11/2019 tarih, 2018/1068 esas, 2019/1038 karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi için usulden red kararı verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davacı vekilinin esasa ilişkin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ihtiyati tedbir talebinin görevli ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine kesin olmak üzere karar verilmiş olup davanın görev nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan Yasal, Gerektirici Nedenlere Göre:
Davanın görev nedeni ile reddine,
HMK 20. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde taraflardan biri tarafından başvurulması halinde dosyanın görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Harç, yargılama gideri, vekalet ücretleri ve ihtiyati tedbir talebinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 18/06/2020
Katip …
Hakim …