Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/280 E. 2023/146 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/280 Esas
KARAR NO : 2023/146

DAVA : Tespit, Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2020
KARAR TARİHİ : 22/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tespit, Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne … sicil numarası ile kayıtlı müvekkili … Şirketi’nin iki ortaklı bir şirket olduğunu, ortaklarının …ve davalılardan … olduğunu, müvekkili şirketin … tarih ve… nolu ortaklar kurulu kararı ile … ve davalı …’ın 10 yıl süre ile ve şirketi münferiden temsil etmek üzere şirket müdürü olarak seçildiğini, 2019 yılında davalı …’ın müvekkili şirketin hakim ortağı …’den müvekkili şirketin feshedilmesini istediğini ancak …, müvekkili şirketin faaliyetlerine 20 yılı aşkındır devam etmesi ve ciddi bir müşteri portföyü olması sebebiyle davalı …’ın bu talebini kabul etmediğini, takip eden süreçte davalı …’ın müvekkili şirket ile ilgilenmeyi bıraktığını ve hem ortak hem de müdür sıfatıyla tabi olduğu yükümlülükleri yerine getirmemeye başladığını, müvekkili şirkete faaliyet gösterdiği sektörden gelen bilgiler üzerine müvekkili şirketin bir inceleme yaptığını ve müvekkili şirketin ortağı ve müdürü davalı …’ın eşi davalı …’ın tek ortaklı olarak davalı … şirketini kurduğunu tespit ettiğini, davalı …, davalı …’ın müvekkili şirketi feshetme çabasının başarısızlıkla sonuçlanmasından kısa bir süre sonra kurulduğunu, …’in ana sözleşmesinden de açık bir şekilde anlaşılacağı üzere davalı …, müvekkili şirket ile aynı şektörde aynı faaliyeti göstermek amacıyla kurulduğunu, bunun da ötesinde müvekkili şirketin bazı müşterileri de davalı …’ın davalı … adına kendileri ile görüşmeye çalıştığını açıkça ifade ettiğini, bu faaliyetleri kapsamında ve davalılardan …’ın müvekkili şirketin ortağı ve temsilcisi olması sayesinde edindiği bilgileri kullanarak davalılar, müvekkili şirketin gizli ticari bilgilerini ve sırlarını kullandığını, müvekkili şirketin müşteri portföyünü ve iletişim ağını kullandığını, bu portföydeki müşterilere ulaştığını, bu müşterilere müvekkili şirketin uyguladığı ücret tarifesinden daha düşük tutarlarda ücret teklif ettiklerini, müvekkili şirketin çalışma planını kopyaladığını, müvekkili şirketin çalışmasını engellediğini, açıklanan sebeplerle davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemleri sonucunda maddi zararın değerinin tam ve keşin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari 10.000 TL maddi tazminatın haksız rekabetin başladığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar tarafından müvekkili şirkete ödenmesine, davalıların elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığının müvekkili şirketin uğradığı maddi zarar değerinden fazla olması halinde, davalıların elde etmesi mümkün görülen menfaatin müvekkili şirkete ödenmesine, ileri sürülen taleplerin belirsiz alacak duvası kapsamında ve terditli olarak elde alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın konusu itibariyle esasen deniz ticaretine ilişkin olduğunu, göreve itiraz ettiklerini bu nedenle dosyanın deniz ticaretine ilişkin davalara bakmakla görevli mahkemeye gönderilmesini talep ettiklerini, müvekkili …’ın … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarası ile kayıtlı …’nin %30 hisseye sahip ortağı olduğunu, … tarih ve … no’lu genel kurul kararı ile 10 yıl süreyle şirketi temsil etmek üzere şirketin diğer ortağı … ile şirketi temsil etmek üzere şirket müdürü olarak atandığını, davacı tarafça müvekkili …’ın şirketle ilgilenmediği izlenimi verilmeye çalışıldığını, müvekkilinin müşterilerle 7 gün 24 saat iletişim halinde olduğunu, var gücüyle şirketin yararı için çalıştığını, diğer ortak …’in ilgisizliği nedeniyle müşteriler her türlü konu ve problemde müvekkilli ile irtibata geçtiğini, tüm toplantı ve görüşmelere müvekkilinin katıldığını ve şirketin tüm tahsilâtlarının da müvekkili tarafından yapıldığını, şirkette müşteriyi bulan müşterilerle ilgili bağlantıyı kuran takip eden çalışanları yetiştiren yazışmaları ve şirketin nakliyecisinden şoförüne kadar tüm çalışanları takip eden müvekkilinin olduğunu, 2019 yılı mart ayında şirketin diğer ortağı … müvekkili ile bir görüşme yaparak şirketle ilgili alacakları toplayıp şirketin borçları ve çalışanların tazminatlarını ödeyip, şirketi tasfiyeye sokmayı ya da haziran ayında bilanço çıktıktan sonra şirketin tamamen kendisine ya da müvekkiline devredilmesini teklif ettiğini, eylül ayında bu kararından vazgeçerek müvekkilin bilançoyu ve ticari defterleri incelemesini engellediğini, müvekkili …’ın …’nde ortak ya da müdür olarak yer almadığı gibi bu şirkette hiçbir görevi de bulunmadığını, şirketle ilgili tüm iş ve işlemler müvekkili … tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkili …’ın sırf eşinin davacı şirkette müdür olması sebebiyle rekabet yasağına tabi olamayacağını, müvekkili …’ın şirketin faaliyet alanında bu mesleği icra edebilecek bilgi ve yeteneğe sahip olduğunu ve şirket bünyesinde lojistik alanında deneyimli ve bilgi sahibi çalışanlarının da bulunduğunu, müvekkili şirketin faaliyet alanı yalnızca konteyner deniz taşımacılığı olmadığını, reklam-grafik tasarımı ve reklamcılık ile ilgili fotoğrafçılık faaliyetlerini de kapsadığını, öte yandan müvekkili şirketin merkezi ile kullandığı banka hesabının bulunduğu şubenin ayrı yerlerde olması nedeniyle müvekkilinin fiilen ortak ve temsilci olmadığının ileri sürülmesinin kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirkette ortak, müdür ya da temsilci gibi sıfatlarla ya da fiili olarak yer almadığını müvekkili … ve müvekkili şirketin sırf konteyner taşımacılığı alanında değil aynı zamanda reklam tasarımı, reklamcılık ile ilgili fotoğrafçılık faaliyetleri, grafik tasarım alanlarında da faaliyet göstermesi, sektörde faaliyet gösteren herkesçe bilinen ve ulaşılabilir olan müşteri portföyünü kendi çabalarıyla oluşturmuş olması sebebiyle müvekkillerinin haksız rekabet teşkil eden bir eylemi olmadığından haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini, müvekkillerin haksız rekabet teşkil eden eylemi bulunmadığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Bilirkişi raporu, … 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası, Cumhuriyet Başsavcılığı Fikri Ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosu’nun … CBS soruşturma Bürosu yazı cevabı, Nüfus Kayıt Örneği, 1 adet CD, Turkcell tarafından gönderilen belgeler dosyamız arasında mevcuttur.
12.09.2022 tarihli Bilirkişi Heyeti tarafından dosyaya sunulan rapor ile; incelenen davacı şirkete ait 2019 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğu, davacı şirkete ait 2020 yılına Ticari defter ve belgelerinin Elektronik Defter Genel Tebliği usul ve esaslarına göre tutulduğu, Elektronik Defterlerin ile yasal süresinde onaylandığı ve davacı şirketin ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğu, davacı şirket 2020 yılı envanter defterini inceleme esnasında ibraz etmediği, davacı şirketin 2019 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, 2020 yılı ticari defterlerinden olan envanter defteri açılış tasdikinin inceleme esnasında ibraz edilmemesinden olan envanter defteri açılış tasdikinin inceleme esnasında ibraz edilmemesinden dolayı 2020 yılı ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulup tutulmadığına dair ve ticari defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşıyıp taşımadığına dair kararın yargı makamının takdirine bağlı olduğunu, incelenen davalı şirkete ait 2019 ve 2020 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğu ve davalı şirketin 2019 ve 2020 yılı ticari defterlerini TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutmasından dolayı davalı şirketin 2019 ve 2020 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, davacı şirketin 2019 ve 2020 yılı müşteri portföyünde olan sekiz tane şirketin aynı zamanda davalı şirketin de 2019 ve 2020 yılı müşteri portföyünde yer aldığı, davacı … davalı şirketlerin müşteri portföylerinde yer alan tablo halinde gösterilen şirketlere davalı şirketin satışlarının 2019 yılından 2020 yılına yaklaşık 10 kat artması, aynı yıllarda davacı şirketin toplam satışlarının aynı şekilde radikal şekilde düşmesi karşısında davacı şirket aleyhine olacak şekilde söz konusu artış ve azalma arasında illiyet bağı bulunduğu tespit edildiğinden, söz konusu eylemlerin TTK.m.626/2 anlamında ”şirketle rekabet oluşturacak davranış” TTK.m. 55/1d anlamında ”iş sırlarını değerlendirme”, nihayet TTK.m54/2 anlamında, ”aldatıcı veya dürüstlük kuralın diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar” kapsamında değerlendirilebileceğini, belirtmişlerdir.
GEREKÇE: Dava, deniz taşımacılığı kapsamında haksız rekabet durumunun tespiti, meni ve oluşan maddi ve manevi zararın tazmini talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun, görev hususunu düzenleyen 5. maddesinin ikinci fıkrasında; “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4. madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.” hükmü getirilmiştir.
“Genel mahkemelerin bakacakları davalar belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup, aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt 1, s.164). Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür…. Türk medeni yargılama hukukunda özel kanunlarla kurulmuş özel mahkemeler; kadastro mahkemeleri, icra mahkemeleri, tüketici mahkemeleri, aile mahkemeleri, fikri ve sınaî haklar hukuk mahkemeleri, denizcilik ihtisas mahkemesi ile iş mahkemeleridir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve 2011/11-233 E., 2011/330 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 04.04.2019 tarih 2017/ 11-10 Esas ve 2019 / 401 Karar sayılı ilamı).
Deniz alacağı hususunda, 6102 sayılı TTK’nın 1352/1. maddesinde; “Deniz alacağı; aşağıda sayılan hususların birinden veya birkaçından doğan istem anlamına gelir.” ve aynı maddenin 1-g bendinde; “Bir çarter parti düzenlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın, gemide eşya veya yolcu taşınması amacıyla yapılmış her türlü sözleşme” hükümleri mevcuttur.
Somut olayda; davacı deniz taşımacılığı kapsamında haksız rekabet durumunun tespiti, meni ve oluşan maddi ve manevi zararın tazmini talebinde bulunmuş olup uyuşmazlığın deniz taşımacılığından kaynaklanmış olmasına göre, davanın denizcilik ihtisas mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir (İstanbul BAM 37.Hukuk Dairesinin 09/02/2022 Tarih, 2021/1399 Esas ve 2022/263 Karar sayılı kararı).
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlerine göre;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın talep halinde ve karar kesinleştiğinde, yetkili ve görevli İstanbul 17. Asliye Ticaret (Denizcilik İhtisas) Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK 20/1 maddesi gereğince, mahkememiz kararının kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
3-Harç, vekâlet ücreti, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Davacı tarafından, HMK 20/1 maddesi gereğince işlem yapılmaz ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilirse; davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2023

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır