Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/259 E. 2020/652 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/259 Esas
KARAR NO : 2020/652

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/06/2020
KARAR TARİHİ : 17/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından 29/03/2020 tarihinde davalı …’e karşı davalının kurucu ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu … A.Ş’nin örtülü kazanç dağıtımına konu işlemi sebebiyle halka açık olan … AŞ ye yapılması gereken faiz hariç 3.728.799,00 TL tutarındaki iadenin davalıya verilen süre içinde yapılmaması nedeniyle, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 94. Maddesi uyarınca davalı …’e aktarılan 3.728.799,00.TL nin 11/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizinin fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak şimdilik 373.000,00.TL sinin mal varlığı azaltılan … AŞ ye iadesine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Davasında :
Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; öncelikle usule ilişkin itirazında huzurdaki davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, dava şartı eksikliğinden davanın usulden reddine talep ettiklerini, davacı kurulun huzurdaki davaya konu hisse devir işleminden dolayı oluşan zararın istirdatı talebini SPK nın 27/05/2019 tarihli bildirim yazısında bahsettiği 23/05/2019 tarih ve 29708 sayılı kararına dayandırdığını, dava konusu istirdatı talep eden kurul kararına karşı açılmış olan … 7. İdare Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının ve … CBS nin … soruşturma nolu dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, esasa ilişkin cevaplarında ise davaya konu kurul kararında söz edilen hisse devir işlemi şirket yönetim kurulunca iptal edilmiş olduğundan zarara konu işlem ortadan kalkmış olduğunu, açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, kaldıki müvekkil gereksi şirket özellikle kurulun 27/05/2019 tarihli yazısından sonra önemli hemen her konuda bir karar almadan ve işlem yapmadan önce davacı kurumdan onay alarak hareket ettiğini, yine bu davaya konu alacağın teminatlandırılması ve ödeme planına bağlanması hususunda şifai olarak SPK yetkilileri ile görüşme yaptıklarını, müvekkilinin bu doğrultuda hareket ederek bu ödeme planı ve ödemenin teminatlandırılması işlemi yaptığını, yaptıkları anlaşma sonucunda müvekkilinin en geç 2 yıl içinde tüm bu hisse bedelini 11/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödemeyi taahhüt ettiğini bu durumda davacı kurulun şirketin kurul kararını yerine getirmediği yönündeki iddiasının asılsız hale geldiğini, davaya konu zarar talebinin dayandığı kurul kararında geçen örtülü kazanç aktarımı tespiti hatalı ve objektiflikten uzak olduğunu beyan ederek dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulmadığından ve davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından dava şartı eksikliği nedeniyle davanın öncelikle usulden reddine, dava ile aynı kurul kararı nedeni ile açılan idare mahkemesi ve soruşturma dosyasının huzurdaki davayı doğrudan etkileyecek olması nedeni ile ayrı ayrı bekletici mesele yapılmasına, örtülü kazanç aktarımına konu bir durum bulunmadığından müvekkilinin şirketi zarara uğratmadığının tespiti ile davacının istirdat talebinin reddine, aksi durumda her halukarda müvekkil tarafından şirkete yapılan ödemelerin ortaya çıkacak zarardan mahsubuna karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Taraflarca ibraz edilen deliller incelenmiştir.
GEREKÇE :
Dava, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 21. Ve 94. Maddesi uyarınca örtülü kazanç aktarımı yoluyla halka açık şirket … A.Ş nin mal varlığının azaltıldığı iddiasıyla maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı eldeki davayı SPK hükümleri uyarınca yetkiyi yasadan alarak açtığını ve dava konusunun üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş ve işlemlerden olmadığını açıklamıştır.
İdarenin taraf olduğu ve kamusal yönü bulunan özel hukuk uyuşmazlıklarında, arabuluculuk müessesiyle anlaşmanın sağlanmasına engel yasal düzenleme bulunmadığı gibi eldeki davada da davacı davaya konu tüm işlemlerde serbestçe hareket etme yetkisine sahip olduğu kanaati ile davacının bu yöndeki açıklaması mahkememizce kabul görmemiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca, Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olduğu düzenlenmiştir. 6325 sayılı Kanunun 18/A-2 maddesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Davanın konusunun bir miktar paranın ödenmesi olan alacak davası olduğu dikkate alındığında, zorunlu arabuluculuk dava şartının bulunduğu, ancak davacının arabuluculuk şartının yerine getirmemesi nedeniyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2 maddesi hükmü gereğince, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davanın TTK madde 5/a, HMK madde 114/2 ve HMK madde 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-) Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-)Davalı vekili lehine 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalı tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harcı masrafın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/12/2020

Başkan …
(e-imza)

Üye …
(e-imza)

Üye …
(e-imza)

Katip …
(e-imza)