Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/219 E. 2022/359 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/219 Esas
KARAR NO : 2022/359

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 12/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı davalı şirketin, ortağı olup, davalı …’inde usulsüz bir toplantı ile 2021 yılına kadar münferit yetkili müdürü olduğunu, davalının, önceki müdür …’in … 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin …sayılı dosyasından verilen karar ile müdürlükten azli üzerine yapılan 07.07.2011 tarihli ortaklar kurulu toplantısı ile müdür seçildiğini, bu toplantıda katılımcıların asıl kararının, davalının müdür yardımcısı (yani müşterek yetkili), dava dışı …’in ise tek yetkili müdür (münferit yetkili) seçilmesi yönünde olduğunu, ancak kararı yazanın, davalı bu iradeyi ve kendisine olan güveni kötüye kullanarak, kendisinin münferit, …’in ise müşterek yetkili olarak kayda geçirmesi sonucu mevcut duırumun ortaya çıktığını, müvekkillerinin ve …’in daha sonra kendisinin şirket adına bankadan para çekmeye çalıştığı sırada durumu öğrendiğini, bu olayın tarafların davalıya olan tüm güvenlerini yıktığını, ancak durumu çok geç öğrendikleri için iptal davası açma imkanları olmadığını, gerçekten de dava dışı (eski ortak) … kendini müdür olarak bildiği için, haberdar olduğu toplantılara katılmış, davalıya güvenerek, yazdığı bir kısım kararlara da içeriğine vakıf olamadan imza attığını, davalı şirketin herhangi bir ticari faaliyeti olmayıp, tek varlık sebebinin, 2B arazisi olması nedeniyle zilyetlik hakkına sahip olduğu … Tapu Müdürlüğünün … Köyü … mevkii 106 ada, 4 parsel sayılı 2.051,20-m2 kullanım alanlı, arsa, fabrika binası ve müştemilatının kiralanması olduğunu, söz konusu taşınmazın, içinde bulunulan kira dönemi itibariyle aylık 8.500,00-TL kira bedeli karşılığı … Ltd.Şti.ne kiralandığını, sözleşmede her ne kadar pafta-parsel numarası farklı görünüyorsa da imar uygulaması nedeniyle kayıtlar değiştiği için bu durumun ortaya çıktığını, davacıların davalı ile dava dışı ortaklar arasındaki prensip anlaşması, davalının her ay tahsil ettiği kirayı payları oranında taraflara ödemesi şeklinde olduğunu, ancak davalının şu ana kadar düzenli bir ödeme yapmadığını, kira bedellerini tahsil edip kendi şahsi işleri için harcayarak, şirketi ve diğer ortakları zarara uğrattığını, davalının, şirkete ait fabrika binasını kiralamasından da hiçbir ortağın bilgisinin bulunmadığını, müşterek yetkili, dava dışı …’in yurt dışında (umrede) oduğu dönemde davalının tek başına kiraya verdiğini, taşınmazın kiraya verilirken içinde bulunan fabrikaya ait teçhizat, mamul, yan mamul ve demirbaş malzeme davalı tarafından habersizce satılmış, ancak bunların karşılığı olan bedel şirket kayıtlarına geçirilmeyerek tarafların zarara uğratıldığını, davalı şirket bir aile şirketi olup, zamanla kardeşler arasında çıkan anlaşmazlıklar sonucu, ortak …’in daha önce mahkeme kararıyla ortaklıktan çıktığını, kendisinin mahkeme kararı ile ortaklıktan çıkması üzerine 1/6 lık hissesi uzun süre açıkta-şirket uhdesinde kaldığını, davalının, hiçbir ortağın bilgisi olmadan, düzenlediği belgeler ile bu hisseyi 24.03.2013 tarihli karar ile kardeşi …’e devrettiğini, müvekkillerin ticaret sicil kayıtlarında, … ve davalının hisselerinin nasıl bu miktarda artıp, kendi hisselerinin aynı kaldığını anlamak için yaptıkları araştırmada durumun ortaya çıktığını, davacıların yaptıkları araştırmada aynı zamanda, davalı …’in davacı …’i yanıltmak veya hileye düşürmek suretiyle babası …’dan kalan hisseden, kardeşlerine isabet eden kısımlarını vekaleten kendisine (…) devrettirdiğini fark ettiğini, gerek …’in gerek davacıların, genelde muhasebeciler eliyle yürüyen şirket hisse devri veya genel kurul işlemlerindeki tecrübesizlikleri nedeniyle aldatıldıklarını anlayınca, davalıyla konuştuklarını, davalının da yılbaşından sonra hisseleri geri iade edeceğine dair yazılı taahhütte bulunduğunu, davalı … bu taahhütleri ile yaptığı usulsüzlük ve güveni kötüye kullanma eylemlerini örtülü ikrar yoluyla ikrar ettiğini, şirket ortağı olan ve hile bulaşan 07.07.2011 tarihli toplantıda aslında tek yetkili müdür olmasına karar verilen müşterek yetkili müdür …’in hissesinin, davalı … tararından (kendisinin bilgisi olmaksızın) sahte olduğu ileri sürülen bir vekaletname ile davalının kızkardeşi …’e devredildiğini, ortaklar ve dava dışı …’in sonradan öğrendiği bu durum nedeniyle … 50. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … sayılı davasının açıldığını, bu durum da davacılarında davalının her an aleyhlerine yeni bir işlem yapacağı tereddütü oluşturduğunu, davalının, davacıların haber ve bilgisi olmaksızın 18/07/2013 tarihinde, sadece kız kardeşi ile yaptığı Ortaklar Kurulu Kararı ile şirket sermayesini toplam 6.000,00-TL den 12.000,00-TL ye çıkarmış, böylelikle müvekkillerin payının yarı oranında azaldığını, davacıların söz konusu toplantıya katılmadıkları gibi kendilerine usulüne çağrı da yapılmadığını, söz konusu toplantı tutanağında, davacı …, toplantıya katılmamış görünürken, davacı … in ise imzasının taklit edildiğini, bu şekilde hukuka aykırı alınmış karar ile davacılann sermaye artırımı sırasında artırıma katılma ve ruçhan haklarını kullanma imkanlarının ellerinden alındığını, bu kararın iptali için müvekkilleri tarafından … 37.Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı iptal davası açıldığını, davalının, müvekkillerine gönderdiği … 3.Noterliğinin … tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile şirketin ortaklara olan borçlarının ayni sermaye olarak esas sermayeye eklenmek üzere sermaye artışı yapılması gündemiyle 31.12.2013 günü olağanüstü genel kurul toplantısına çağırdığını, toplantıya 11 gün kala çağrısı yapılan bu toplantı ve alınmak islenen kararlar müvekkillere, davalı …’in, önceki güven sarsıcı eylemleri ile birlikte değerlendirildiğinde şimdiye kadar hesap vermekten kaçındığı şirket mal ve gelirleriyle ilgili bir hesap kapatma manevrası olduğunu düşündürdüğünü, davalının bu eyleminin de diğer eylemleri gibi davacıları mağdur edip, güvenlerini sarsacak eylemlerinden birisi olduğunu, müvekkilleri tarafından şirketin kamuya olan borçlarının ödenip, ödenmediği araştırıldığında, davalının vergileri de ödemediği ve borçlu olduğu anlaşıldığını, müvekkillerin duyumlarına göre davalının, kiracıdan birkaç ayın kirası karşılığı çek alıp, bu çeki de tefeciye vererek kırdırdığını, tefecinin, çekin ödenebilirliğini tahkik etmek için kiracıyı araması üzerine durumun anlaşıldığını, kiracının kira bedellerini …Bankası … Şubesindeki hesaba ödediğini, ancak davalı yakın tarihte banka hesabını müvekkillerin haberi olmadan başka bir bankaya taşıdığını, davalının, kendisine karşı açılan … 37.Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde, karar defterinin bazı sayfalarının ve özellikle müvekkillerden …’in imzasının sahte olduğunu iddia ettiğimiz 18.07.2013 tarihli kararın olduğu sayfanın … tarafından yırtılıp tahrip edildiğini iddia ettiğini, …’in ise, şirket müdürü olduğu halde ofisin anahtarlarının kendisinde olmamasından şikayetçi olduğunu, davalının zaman zaman şirket defterlerini davacılar tarafından çalındığını bile iddia ettiğini, taraflar arasındaki sürekli bîr husumet bulunduğunu, davacı … île davalı arasındaki olaydan dolayı … 5.Asliye Ceza Mahkemesinin… sayılı kamu davası görülmüş ve davalının mahkumiyetine karar verildiğini, davalının, şirkete yetkili olduğu günden bu yana şirketin tek gelir kaynağı olan fabrika binasına ait kiraları usulsüz biçimde harcamakta, peşin kira için çek alıp kırdırmakta ve bu şekilde şirketi de ortakları da zarara sokmakta olduğunu, ancak bir yandan da hileli ve desiseli işlemlerle, şirketi amcaları veya kuzeni olan diğer ortaklardan alarak, kardeşi ile kendisini hakim hale getirmeye çalıştığını, bu eylemleri sebebiyle davacılar tarafından … Cumhuriyet Başsavcılığının … ve … sayılı şikayet başvuruları yapıldığını, müvekkillerin duyumuna göre davalının, bir çok dava ve icra dosyasından yargılanmakta ve borca batak durumda olduğunu, muhtemelen şirket adına aldığı paralarıda bu dosya borçlarını kapatmakta kullandığını, bu hususun araştırılıp, kanıtlanabilmesi için davalı …’e ait adli sicil kaydı ile UYAP üzerinden taraf olduğu dosyaların sorgulanarak incelenmesini talep ettiklerini, bu araştırmalar sonucunda davalının artık şirket yetkilisi olamayacak kadar güveni kötüye kullandığı vc davacılar için işbu talep yönünden haklı sebeplerin doğmuş olduğunun kanıtlanacağını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 630/2.maddeye göre; her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının vc temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir 3.bende göre de yöneticinin, özen vc bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur. yukarıda sayılan tüm bu olaylar davalının artık şirkette yetkili müdür olarak kalmasını müvekkiller açısından çekilmez hale getirdiğini, tüm konular birlikte değerlendirilerek davalının şirket müdürlüğünden azline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili Davasında :
Davalılar vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle iş bu müdürlükten azil davasında … Ltd. Şti.’ne husumet yöneltilemeyeceğini, bu müvekkilinin iş bu davada davalı gösterilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle, müvekkili … Ltd. Şti. yönünden davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesini ayrıca esasa ilişkin olarak da davacı yanın, huzurda açmış olduğu dava ile müvekkili …’in …Ltd. Şti.’ndeki müdürlüğünün azlini istediğini, açılan dava haksız ve yasal dayanaklardan yoksun olduğunu, müvekkili …’in, 07/07/2011 tarihli ortaklar kurulu toplantısı ile müdür seçildiğini, ancak bu toplantıda katılımcıların asıl kararının, müvekkilinin müdür yardımcısı yani müşterek yetkili, dava dışı …’ in ise tek yetkili müdür (münferit yetkili) seçilmesi yönünde olduğunu ileri sürdüklerini, söz konusu iddianın kabul edilebilir hiç bir yanı bulunmadığını, nitekim, ilk toplantıda yeterli çoğunluğun sağlanamaması üzerine ikinci toplantıda alınan, 07/07/2011 tarihli karar ile müvekkili …’in münferid imzaya yetkili müdür, …’in ise müşterek imzaya yetkili müdür seçildiğini, katılımcılar tarafından da bu kararın imza altına alındığını, bu nedenle, davacı yanın anılan iddiasının hiç bir geçerliliğinin bulunmadığını, davalı yanın açmış olduğu davanın, … Ltd. Şti nin zilyetliğindeki arazinin aylık 8.500,00 TL kira bedeli ite … şti.’ne kiralandığını, müvekkili …’in kiraları usulsüz kullandığını, diğer ortaklara pay vermediğini, kiralamadan hiç bir ortağın bilgisi olmadığını, fabrika kiraya verilirken içinde bulunan malzeme ve demirbaşların habersizce satıldığının ileri sürüdüldüğünü ancak söz konusu iddiaların tümünün asılsız olduğunu, …. Ltd. Şti’nin zilyetliğindeki arazinin kiraya verildiğinin doğru olduğunu ancak diğer ortakların bundan haberinin olmadığı iddiasının doğru olmadığını, söz konusu gayrimenkulün kiraya verilmesinde bizzat davacılardan … in de yer aldığını 04/01/2012 ve 31/05/2012 tarihli kararlar ile karar verildiğini, ve bu durumun … 6. Noterliğinin … tarihli ihbarnamesi ile … ve …’e bildirildiğini, ayrıca, söz konusu gayrimenkulün başlangıçta 7.000,00 TL+KDV üzerinden kiraya verilmiş ise de kiracının yaptığı inşaat imalatları nedeni ile imalat tutarı bitene kadar farktan düşülmek üzere, kira bedeli 5,500 TL+KDV ye düşürüldüğünü, ayrıca, kira bedellerinin usulsüz kullanıldığı ortakların şirketten para almadığı iddialarının asılsız olduğunu, kira bedelleri hiç bir şekilde usulsüz kullanılmadığını, öncelikle, …’in ve …’in şirketten kira ödeme alışları olduğunu, ayrıca, şirket ticari defterleri incelendiğinde görüleceği üzere, şirketin zarar etmekte olup, toplanan kiraların çoğunun da vergi ödemesi, işçi alacakları vb gibi şirket harcamalara gittiğini, dolayısıyla, şirket kira gelirinin usulünce harcanmadığı iddialarının da doğru olmadığını, şirket demirbaşlarının şirketten olan işçi alacağına karşılık … tarafından haczedilmiş ve … tarafından şirketten 61.300,00 TL ödeme alındığını, ayrıca, … tarafından da şirketten 21.300,00 TL ödeme alındığını, açıklanan nedenlerle, davacı yanın anılan iddialarının yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, ortak …’in mahkeme kararı ile ortaklıktan çıkması ile boşta kalan hissesinin ortakların bilgisi olmadan ve usulsüz olarak ortaklardan …’e devredildiği iddiasının da asılsız olduğunu, hissenin …’e devri için bu konuda alınmış 24/03/2013 tarihli geçerli bir karar olduğunu, bu karara istinaden hisse devri yapıldığını, üstelik, bu karar da davacılardan …’in de imzasının olduğunu ve bu karara karşı bir iptal davası da açılmadığını, ortak, …’in ölen babasından kardeşlerine kalan hisseleri müvekkili …’in, …’i kandırarak usulsüz olarak üzerine aldığının ileri sürüldüğünü ancak …’in bizzat noter huzurunda ve kendi isteği ile hisseleri devrettiğini, dolayısıyla, ortada hiç bir usulsüzlük olmadığını, …’in hissesinin müvekkili … tarafından sahte olduğu ileri sürülen bir vekaletname ile müvekkili …’in kız kardeşi …’e devredildiğini ileri sürüldüğünü, bu iddianın tamamen asılsız olup, verilen vekalet noter huzurunda verilmiş gerçek bir vekalet olup bu vekalete istinaden hisse devri yapıldığını, davacı yanın, asılsız iddialar ile mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, 18/07/2013 tarihli genet kurul toplantısında, karar altına alman sermaye arttırımı kararının usulüne uygun olmadığını ve bu toplantıda …’in imzasının taklit edildiğini ileri sürdüğünü, bu iddialar gerçek olmayıp, söz konusu sermaye arttırımı kararının usulüne uygun olarak alındığını ve …’in imzasının da taklit edilmediğini, nitekim, karşı yanın söz konusu genel kurul kararının iptali için … 37. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile iptal davası açmış ve bu konudaki tüm savunmalarını o dava içersinde yapıldığını, 31/12/2013 tarihli, şirketin ortaklara olan borçların ayni sermaye olarak esas sermayeye eklenmek suretiyle sermaye artış kararının güven sarsıcı olduğunu ileri sürüldüğünü, oysa, söz konusu kararın Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 27/09/2013 tarihli genelgesine dayanılarak alınmış olup, kararda hiçbir hukuka aykırılık olmadığını, davacı yanın soyut ve dayanaksız iddialar ile lehine durum yaratmaya çalıştığını, şirketin vergi borçlarının ödenmediğinin ileri sürüldüğünü, bu iddialar gerçek olmayıp, şirketin vergi borçları ödenmekte olup ödemesine yetişilememiş olan borçlarında taksitlendirildiğini, takriben 6 ay sonra borcun tamamen bitmiş olacağını, müvekkili … ve …’in karşılıklı (her ikisinin de) müşteki-sanık olduğu … 5. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyanın iş bu dava ile hiçbir ilgisi olmayıp, bahis konusu edildiği için belirtmek gerekir ise, bu dava konusu olay …’in müvekkili …’e ve eşine hakaret etmesi neticesinde yaşanan bir olay olduğunu, bu davada … de mahkum olduğunu, sonuç olarak gerek yapılan işlemlerde gerekse de şirket hesaplarında hiç bir usulsüzlük olmayıp aksine şirkette usulsüzlük yapan tarafın karşı taraf olduğunu, bu durumun şirket hesapları incelendiğinde açıkça görüleceğini, nitekim, şirketteki usulsüz işlemleri nedeni ile …, … ve … hakkında, … Cumhuriyet Savcılığı’nın … Soruşturma numaralı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, bu nedenlerle, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan Deliller :
Davalı şirket kayıtları, bilirkişi incelemesi, yazılan müzekkere cevapları, taraf açıklamaları ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, şirket müdürünün azli istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilirler. Anılan maddenin sonraki fıkrasında ise; yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir.
Mahkememiz bozma öncesi 2014/586 esas sayılı dosyasında 10/03/2016 tarihli karar ile Davanın kabulü ile, davalı … ‘in …ndeki şirket müdürlüğü görevinden azline karar verildiği, davalıların kararı temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2016/6365 esas 2018/236 karar 15/01/2018 tarihli kararı ile ”Şirket müdürünün azli davalarında husumetin azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, ayrıca limited şirketin dava edilmesi zorunlu değildir. Bu durum karşısında, davalı şirket hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı şirket aleyhine hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. … Her ne kadar, mahkemece, tanık dinlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme karar vermeye yeterli değildir. Bu itibarla, mahkemece, davacılar tarafından ileri sürülen iddiaların ispat yükünün davacılar üzerinde olduğu gözetilerek, belirtilen iddialar üzerinde durulmak, şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak ve sonuçta davalının görevini yerine getirmesinde haklı sebeplerin gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmek gerekirken…” gerekçesi ile mahkememizce verilen karar bozularak dosya mahkememize gönderilmiştir.
Bozma sonra yapılan yargılamada ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Davalının inşaat masrafları ve imalatına ilişkin savunması uyarınca inşaat bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmıştır.
Davalı vekili 2014, 2015, 2016 yılalrı defterlerinin incelenmediği itirazında bulunmuş ise de bu dönemler dava tarihinden sonrasına ait olmakla defterlerin incelenmemesi eksiklik olarak kabul görmemiştir.
Bozma sonrası yapılan bilirkişi incelemesi ile aşağıdaki tespitlere yer verilmiştir.
27.01.2012 tarihli “Anlaşma, Protokol ve İbraname” uyarınca uzlaşmaya varılan rakam 27.000-TL olmasına rağmen muhasebe kayıtlarında uzlaşma rakamı 27.000-TL yerine, elden tahsilat makbuzuyla 61.300-TL ödeme yapıldığı ve şirketin zarara uğratıldığı, Davalı vekilinin 29.04.2014 tarihli dilekçesinde, şirketten …’e 21.300,00 TL ödeme yapıldığının ifade edildiği ancak muhasebe kayıtlarında …’in şirketten 21.300,00 TL avans aldığı, … Ltd. Şti. uhdesinde bulunan ve değeri … 8. Asliye Ticaret Mahkemesince 8.780-TL olarak belirlenen hissenin …’e 1.000-TL bedelle devredildiği, bu devirle birlikte … ve …’nin hisse oranları toplamı %45,83 iken devir sonrası %62,50 olduğu, Şirketin kira dışında herhangi bir ticari faaliyeti olmadığı halde … Bankası nezdindeki krediden 45.000-TL nakit para çekildiği, bu paranın da sermaye artışı için kullanıldığı, kullanılan krediden dolayı bankaya 15.443,23 TL faiz ödenmesinden dolayı şirketin zarara uğratıldığı,
… Bankasından çekilen nakit para ve elden makbuz karşılığı şirkete borç para vermek suretiyle oluşturulan Ortaklar Cari Hesabın ikinci sermaye artırımı için kullanıldığı, İhtiyati Haciz Tutanağında belirtilen tahmini kıymeti 40.000-TL olan 17 adet markasız eski tel çekme makinesinin yediemin olarak şirket yetkilisi sıfatıyla …’e teslim edildiği, söz konusu demirbaşların ne 255.demirbaşlar ne de 600.yurtiçi satışlar hesabında görülmediği, diğer bir ifadeyle demirbaşların
akıbetinin ne olduğunun muhasebe kayıtlarında görülmediği, Davalı müdürün şirket müdürlüğünden azli için haklı neden olarak kabul edilmiştir.
Davalı şirket müdürü …’e değerinin çok altında bir bedel ile şirket hisselerini devretmiştir. Nitekim …. 8. Asliye Ticaret Mahkemesince… Esas,…karar sayılı ilamı ile hisselerin değeri 8.780-TL olarak belirlenmişken, Mart 2013 Tarihinde aynı hisse …’e 1.000-TL bedelle devredilmiştir. Davalı hisse değerlerinin düştüğüne dair bir iddiasına da rastlanmamıştır. Bu nedenle ayrıca devir tarihindeki değeri için bilirkişi incelemesi yapılmamıştır. Bu durumda hisselerin 29 Mart 2013 Tarihinde …’ e 1.000 TL bedel ile değerinin çok altında bir bedel ile devredildiği ve şirketin zarara uğratıldığı, bilirkişi raporun demirbaşlara ilişkin yer verilen tespitler, çekilen kredinin sermaye artışında kullanıldığına ilişkin tespit, sermaye artırımı için yatırılan paraların çek – yatır şeklinde yapıldığına ilişkin tespitler ve yukarıda yer verilen açıklamalar şirket müdürünün azlini gerektiren haklı sebepler olarak kabul edilerek davalı …’in müdürlük görevinden azline karar verilmiştir.
Şirket müdürünün azli davalarında husumetin azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, ayrıca limited şirketin dava edilmesi zorunlu değildir. Bu nedenle davalı şirket hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine hükmedilmiştir.
Davalı vekili … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …esas sayılı dosyası ile davalı şirketin feshine ve şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verildiğini ve davanın konusuz kaldığını ileri sürmüştür. Davacı vekili fesih ve tasfiye kararı verilmiş ise de şirketin halen devam etmekte olan sermaye arttırım kararların iptaline ilişkin derdest davalarının (… 7. ATM … esas) bulunduğunu bu davaların sonuçlanmadan tasfiyenin gerçekleşmeyeceğini ve davanın konusuz kalmadığını açıklamıştır. Davalı şirketin tasfiyesi henüz sonuçlanmamış ve şirket sicilden terkin edilmemiştir. Tasfiye memurunun görevleri dışında kalan hususlarda şirket müdürünün görevi devam edeceğinden uyuşmazlığın esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Mahkememiz bozma öncesi 2014/586 esas sayılı dosyası üzerinden verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmuş olup kısa kararda yargı yolu olarak sehven İstinaf yolu gösterilmiş ise de, hükmün esasına ilişkin olmayan bu maddi hata gerekçeli kararda düzelterek verilen karara karşı Yargıtay’a temyiz yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davalı şirket hakkındaki davanın husumet nedeni ile reddine,
2-) Davalı şirketin müdürü davalı …’in müdürlük görevinden azline,
3-) Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 24,30 -TL harç düşüldükten sonra kalan 56,40.-TL karar ve ilam harcının davalı …’den alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-) Davacı vekili lehine 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-) Davalı … vekili lehine 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı şirkete verilmesine,
6-) Davalı tarafın yapmış olduğu 2.412,10.-TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-) Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair, hazır bulunan taraf ve vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/05/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
(e-imza) (e-imza) (e-imza) (e-imza)