Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/182 E. 2020/166 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/182
KARAR NO : 2020/166

DAVA : YÖNETİM KURULU VE DENETİM KURULU ÜYELERİNİN SORUMLULUĞUNDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 23/11/2004
KARAR TARİHİ : 12/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sorumluluk davasının yapılan açık yargılaması sırasında davacı taraf davası tefrik edilen davalılar hakkında ki davadan feragat ettiğini beyan etmesi üzerine davalılar hakkında ki dava tefrik edilerek yeni esasa kaydı yapılmış olmakla ,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … AŞ vekilinin mahkememiz … esas sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında 1998 yılı genel kurullarınca alınmış ibra kararlarının, … tarafından atanan yeni Denetim Kurulu tarafından müvekkil şirket defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeler neticesi, verilen denetim raporları doğrultusunda Şirketin 14.03.2003 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunda hükümsüz kılındığım, Şirketin eski yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılması kararının alındığını, burada alınan ibraların hükümsüzlüğüne dair Genel Kurul kararının , TTK madde 380 kapsamında hukuka uygun ve geçerli bir karar olduğunu, bilançodan anlaşılamayan ve gizli kalan konularda ibranın yok ve gerçekleşmemiş sayıldığını,aynı durumun yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında da açıkça belirtildiğini, Türk Ticaret kanununun 336, 342, 346 ve 359 maddelerinin yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin sorumluluk hallerini düzenlediğini, öngörülen sorumluluğun, üyelerin ortaklığa verdikleri zararları tüm mal varlıkları İle birlikte ve sınırsız biçimde ödemelerini gerektirdiğini, gerek doktrinde ve gerekse uygulamada yönetim kurulu üyeleri ile ortaklık arasında bir sözleşme ilişkisi bulunduğunu, bu itibarla yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesinin mevcut bulunduğunun ittifakla kabul edildiğini, denetçiler ile ortaklık arasındaki ilişkinin de sözleşme ilişkisi olduğunu, denetçiler aleyhinde de kusur karinesinin bulunduğunu, TTK ‘nun 359. naddesi uyarınca şirket denetçileri aleyhine açılacak davaların, yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılacak davalardaki usul ve esaslara tabi olacaklarının kabul edildiğini, TTK,nun 3I7 maddesinin yönetim kurulu üyelerine, ortaklığı yasanın öngördüğü biçimde yönetmek ve temsil etmek görevini yüklediğini ve yine TTK.nun 320. maddesin in özen ve sadakat borcunu düzenleyerek, özen ve sadakat borcu altında olan yönetim kurulu üyelerine aksi halin varlığı tipinde hukuki ve cezai müeyyideler getirdiğini, hazırlanan raporlarda da, müvekkili şirketin toplam zararının trilyonlara ulaştığı ve bu zararın oluşumunu davalıların kusurlu ve kasıtlı idare şekillerinin oluşturduğunu, ayrıca, kanunen tutulması gereken defterlerin mevcut olmadığını veya bunların intizamsız bir surette tutulduğunun görüldüğünü, yönetim kurulu üyelerinin kural olarak kurul halinde çalıştıklarını, kanun ve ana sözleşmeden doğan hak ve ödevlerin yerine getirilmesi sırasında doğacak zararlardan müteselsllen sorumlu olacakları ve ayrıca yönetim Kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesinin var olduğunun kabul edildiğini, ve ekli denetçi raporlarında ayrıntıları sıralanan olaylar sebebi ile 1998-2001 tarihleri arasında görev yapmış olan Yönetim Kurulu üyelerinin ve Denetim Kurulu üyelerinin sorumlu olduklarının görüldüğünü ve sorumlulukları görülen davalılar hakkında fazlaya İlişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000.000.000,-TL zararın görev tarihleri ve sorumlulukları oranında davalılardan müştereken ve müteselsllen tazminini talep ve dava etmiştir.
Davacı taraf; … esas sayılı dosyasından açtıkları davada davalılar …, …, …, …, …, …, …., … ve … yönünden feragat ettiği beyan etmesi üzerine davalılar hakkında ki dava tefrik edilerek yeni esasa kaydı yapılmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi:
Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak;Davacı vekilinin mahkememize vermiş olduğu dilekçesiyle davadan feragat ettiği, vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu, davalı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediği anlaşılmış olmakla davacının davasının feragat nedeni ile reddi yönünde aşağıda ki şekilde hüküm verilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-)Davacının davasının HMK.307.md. Uyarınca feragat nedeni ile REDDİNE,
2-)Davacı taraf harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına;
3-)Davalı taraf vekalet ücreti talebinde bulunmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına;
4-)Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına;
5-)Taraflarca yatırılan gider avansı tefrik edilen asıl dosyada kaldığından gider avansının iadesine yer olmadığına;
6100 Sayılı HMK.’ nın 345./1Maddesi uyarınca ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı.12/03/2020

Başkan

Üye

Üye

Katip