Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/103 E. 2021/477 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/103 Esas
KARAR NO : 2021/477

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 24/08/2011
KARAR TARİHİ : 08/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı …Ş., 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında ve EPDK’dan aldığı dağıtıcı lisans doğrultusunda akaryakıt sektöründe faaliyet göstermekte ve bu ticari faaliyetini sahibi olduğu “…” ve “…” marka ve logosu altında; maliki bulunduğu veya intifa/kira sözleşmeleriyle hukuksal tasarruf hakkına sahip bulunduğu akaryakıt istasyonlarında; gerek bizzat gerekse sözleşmeli bayileri vasıtasıyla sürdürmekte olduğunu, davacı şirketin davalılardan … adına kayıtlı bulunan ve … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … mevkiinde kain 101 pafta, 94 ada, 4 parsel numarasında kayıtlı bulunan taşınmazın 30.10.2007 tarihinden başlamak üzere 20 yıl süre ile intifa hakkı tanındığını, diğer davalı şirket ile 27.09.2003 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme çerçevesinde davalı şirket davacı şirketin intifa hakkı sahibi olduğu taşınmazı ve üzerindeki akaryakıt istasyonunu bayilik ve işleticilik sözleşmesi kapsamında … akaryakıt istasyonu olarak işletmeye başladığını, sözleşmenin feshedildiği 18.09.2010 tarihinde kadar … istasyonu olarak faaliyette bulunduğunu, Rekabet Kurumu akaryakıt dağıtım şirketleri ve bayileri arasındaki intifa/kira sözleşmelerinin ve bayilik sözleşmelerinin 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında incelenmesi sonucunda 12.03.2009 tarihinde bir genel duyuru yayınladığını, bu karar sonucunda Kurumun yerleşik kararları değiştirilmiş, 18.09.2010 tarihine kadar tüm sözleşmelerin ve bu kapsamda kira/intifa sözleşme sürelerinin 5 yıldan fazla olamayacağına ve bu tarih itibarıyla da sözleşmelerin süresinin sona ereceğine karar verildiğini, Rekabet Kurumu’nun bu kararına karşı iptal davaları açılmış ise de Danıştayın bu davaları reddettiğini, davacının bu hukuki durum değerlendirildiğinde 18.09.2010 tarihinden sonraki döneme tekabül eden intifa sözleşmesinin süresinin ifası hukuken ve fiilen imkansız hale gelmiş olup müvekkil şirketle davalı arasındaki bayilik sözleşmesi ve ilişkisinin de bunun sonucu olarak ortadan kalktığını iddia ettiğini, Rekabet Kurumu resmi sitesinde yaptığı duyuruda; Rekabet Kurulu tarafından 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un 56. maddesi gereğince aynı kanunun 4. maddesine aykın olduğu gerekçesiyle geçersiz sayılmış olan anlaşmalar çerçevesinde taraflarının anlaşmalar gereğince birbirlerine verdikleri her şeyin Borçlar Kanunu’nun 63. ve 64. maddeleri çerçevesinde iadeye tabi olduğunu belirttiğini, davacı şirket tarafından davalı …’a 40.000,00 TL ödeme yapılmış olup, aynca davalı bayi şirkete işletme yatırım desteği olarak 200.000,00 TL, akaryakıt istasyonunun inşası için duran varlık- inşaat bedeli olarak da 101.180,80 TL ödeme yapıldığını, bu kapsamda davalılara toplam 341.180,82 TL tutarında ödeme yapıldığını, davacının sözleşmenin erken feshi sebebiyle 18.09.2010 tarihinden sonraki süreye tekabül eden ve sözleşmenin feshi tarihine kadar işlemiş faiziyle birlikte toplam 367.649,70 TL’nin davacıya iadesinin gerektiğini, davalı intifa hakkı süresince ve bayilik sözleşmesi kapsamında yapılan yatırımların kullanılmayacak süreye tekabül eden kısmın müvekkili şirket bayiliğinin sona ermesi nedeniyle ve intifa hakkının kaldırılmış bulunması nedeniyle iade etme yükümlülüğü altında bulunduğunu, Rekabet Kurumu’nun intifa hakkının sonra ereceği tarih olan 18.09.2010 tarihinden önce müvekkili şirket tarafından davalılara … 4. Noterliğinin … tarih ve … sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini, ve davalıların bu ihtarnameye cevaben yolladıkları 27.09.2010 tarih ve 5715 sayılı ihtarname ile talepleri kabul etmediklerini ve cari hesap borçlarına itiraz ettiklerini, bu nedenlerle akaryakıt istasyonu için yapılan yatırım bedelleri, yatırım teşvik desteği, duran varlık- inşaat bedelleri ile sair ödemelerin işlemiş faiziyle birlikte bakiyesi toplamı olan 324,39],31 TL alacağın 18.09.2010 tarihinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesi, İntifa bedeli olarak ödenen ve bakiye süreye tekabül eden işlemiş faiziyle 43.258,39 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte malikten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde;
Davalılar vekili cevap cevap dilekçesinde özetle; 07.01.1998 tarihinde alınan intifa hakkı sona ermeden 30.10.2007 tarihinde davalıya psikolojik baskı uygulanarak 20 yıl süreli intifa hakkı aldığını, Rekabet kurulu tarafından verilen karar neticesinde 18.09.2010 tarihinde sözleşmenin sona erdiğini, bununla birlikte 12.000.00,00 TL değerinde İpotek ve 100.000,00 TL teminat mektubu olmasına rağmen akaryakıt istasyonunun faaliyeti … A.Ş, tarafından vadeli ve peşin akaryakıt ikmali yapılmadığı için 20.03.2009 tarihinde sona erdiğini, … Nakliyat İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adı altında faaliyet gösteren akaryakıt istasyonu 20.03.2009 tarihinden itibaren günümüze kadar kapalı kaldığını, 07.01.1998 tarihinde … A.Ş.’ye tahsis edilen intifa hakkı için herhangi bir bedel ödenmediğini, 31.10.2007 tarihinde psikolojik baskı ile alınan intifa hakkı için 40.000.TL tutarında bir ödeme yapılmadığını, ayrıca işletme yatırım desteği olarak belirtilen 200.000.00 TL şirkete bağış olarak verildiğini, akaryakıt istasyonunun inşası için duran varlık-İnşaat bedeli olarak gösterilen 101.180,80 TL’lik ödeme davalı taraflara yapılmadığını, inşa masraflarının davalılarca karşılandığını, … A.Ş. tarafından 18.09.2010 tarihinden önce davalıya çekilen ihtarnameye cevaben gönderilen ihtarnamede ariyeten teslim edilen malzeme ve ekipmanların şirketin akaryakıt istasyonunda mevcut olduğu, muhatabın (davacının) istediği zaman kendisine ait malzeme/ekipmanları alabileceği, şirketin faaliyetine devam etmek istediği ancak muhatabın (davacının) kendileriyle çalışmak istemediği, 18.09.2010 tarihinde sözleşmenin münfesih olduğu, anılan sözleşme gereğince teslim edilen kurumsal kimlik giydirmelerinin iade alınabileceği; bununla birlikte otomasyon sistemlerinin iade kapsamında olmadığı, muhatap ile yapılan sözleşme çerçevesinde şirketin hiçbir yatırım almadığı gibi kazandırdıkları ortadayken intifa ve yatırım bedelinin istenmesinin gerçek dışı olduğunu, muhatap tarafından gönderilen yazıda 712.000.000 borcun bulunduğunun belirtilmiş olduğu; bununla birlikte daha sonra 100.000.00 TL teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile tahsil edildiğini kalan cari bakiyenin 526.196.00 TL’sinin faiz olduğu ve yüksek faiz oranlarının uygulandığını son hesaplara göre cari bakiyenin 76.304.00 TL olduğunu, bu bakiyeyi yasal faizlerle ödemeyi kabul ettiklerini ve şirketin faaliyette bulunduğu akaryakıt istasyonunun 18 ay kapalı kaldığı, bu nedenle maddi ve manevi tazminat davası haklarını saklı tutarak 18.09.2010 tarihinden sonra başka bir dağıtım şirketinin ürünlerinin satımına başlanmamış olup, sebepsiz zenginleşmenin mevcut olmadığını, bu nedenle davacı iddiaların reddini talep etmiştir.
Deliller :
1-Taraflar arasındaki 27/09/2003 tarihli bayilik sözleşmesi,
2-Tapu Kayıtları, intifa resmi senedi suretleri,
3-… 4. Noterliğinin …tarih ve … sayılı ihtarnamesi
4-… 2. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi
5-25/10/2007 tarihli banka dekontu, … tarih ve … numaralı fatura örneği,
6-Faturalar, hak edişler, vergi kayıtları, EPDK kayıtları ve diğer ödemeler
7-Taraf ticari defter ve kayıtları,
8-Taraf açıklamaları ve tüm dosya kapsamı
GEREKÇE :
Davacı davalı …’dan erken terkin edilen intifanın bedelini, diğer davalı … Ltd. Şti.’den ise bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle davalı bayii nezdinde kalan kalıcı yatırımların bedelini talep etmiştir.
Yapılan yargılama neticesinde mahkememizce uyuşmazlık ilk olarak 2011/329 esas 2014/117 karar ile sonuçlandırılmıştır. Mahkememizin anılan kararı ile;
1-Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile,
İntifa bedelinden 34.231,33 TL nin kabulü ile, bu miktarın davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle alınıp davacıya verilmesine,
Davacının diğer taleplerinin reddine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Hükmedilmiştir.
Taraf vekillerince verilen karar temyiz edilmiştir. Yargıtay temyiz incelemesi ile kararın bozulmasına hükmetmiştir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/17471 Esas, 2015/8137 Karar sayılı bozma ilamının ilgili kısmı;
1) Dava konusu intifa hakkının dava tarihi itibariyle terkin edilmediği dosyada mevcut tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bu durumda, intifa hakkı terkin edilmeden bakiye intifa bedeli yönünden dava açılamayacağı gözetilerek davacının bu talebi yönünden erken açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
2) Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin feshedildiği tarafların kabulünde olup, davacı yan, bayilik sözleşmesinin sözleşme süresince süreceği düşüncesiyle yapılan ve davalı tarafa ödenen ve Rekabet Kurulu kararı gereğince sözleşmenin süresinden önce feshinden sonra da davalı yanca kullanılmaya devam edilen kalıcı yatırım bedelleri ile yatırım teşvik desteğinden kalan sözleşme süresine tekabül eden bakiye bedelin tahsilini istemiş, replik dilekçesinde taleplerinin ve kalıcı yatırım bedellerinin nelere ilişkin olduğunu ayrıntılı olarak belirtmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece mahallinde yapılacak keşif ile davacı yanca iddia edilen kalıcı yatırımların taşınmaz üzerinde yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise akdin feshinden sonra da davalı yanın aynı yatırımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği, bir başka deyişle anılan kalıcı yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı tespit edilerek, şayet bu yatırımların taşınmaza değer kattığının tespit edilmesi halinde bunun davacı yanca talep edilebileceği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir
Şeklindedir.
Taraf vekillerinin bu karara karşı karar düzeltme talepleri reddedilmiştir. Bozma sonrası yapılan yargılamada bu kez 2018/2185 esas, 2019/4849 karar sayılı karar ile;
-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 32.830,20 TL nin dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacının diğer taleplerinin reddine,
Hükmedilmiştir.
Taraf vekillerince verilen karar temyiz edilmiştir. Yargıtay temyiz incelemesi ile yine kararın bozulmasına hükmetmiştir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/2185 Esas, 2019/4849 Karar sayılı ilamının ilgili kısmı; :
Davacı davalı …’dan erken terkin edilen intifanın bedelini, diğer davalı … Ltd. Şti.’den ise bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle davalı bayii nezdinde kalan kalıcı yatırımların bedelini talep etmiştir. Mahkemece verilen ilk karar; intifa hakkı terkin edilmeden dava açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, kalıcı yatırım bedelleri yönünden usulüne uygun keşif yaptırılması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş ancak bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Mahkemece bozma kararı gereğince keşif yaptırılmışsa da üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından müşterek rapor verilmesi gerekirken her birinin ayrı ayrı rapor verdiği bu raporların birlikte değerlendirilmesinin mümkün olmadığı gibi ayrıca bu raporların hiçbirinde bayiilik sözleşmesinin feshinden sonra davalı bayinin davacının yaptığı sabit yatırımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği bir başka deyişle bu yatırımların bayiinin kullandığı taşınmaza değer katıp katmadığı ve katmışsa miktarı yönünden bir değerlendirme taşımamaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkemece bu bilirkişi raporunun benimsenmesi ve hükme esas alınması ve buna göre karar verilmesi doğru olmamış hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Şeklindedir.
Bozma sonrası dosya 2020/103 esasına kayıt edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Bozma ilamı uyarınca 09.07.2020 tarihli celsede bozma ilamında belirtilen hususlarda bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınması için … Asliye Hukuk Mahkemesine istinabe yazılmıştır. İstinabe ile alınan 14.08.2020 tarihli bilirkişi raporunda; Ticaret odasında yapılan araştırmada … Limited Şirketi’nin 27.04.2015 tarihinde faaliyetini terk ettiği ve bayilik sözleşmesinin feshinden sonra 27.04.2015 tarihine kadar ticari faaliyetine devam ettiği kanaati paylaşılmıştır.
Alınan raporda ticaretine fiilen devam ettiğine ilişkin somut bir tespite yer verilmemiş olup davalı şirketin kayden varlığını sürdürmesi nedeni ile kayıtlarda faaliyetini terk ettiği 27.04.2015 tarihine kadar faaliyetine devam ettiği kabul edilmiştir. Bunun dışında davalı şirketin ticaretine fiilen devam ettiğine ilişkin somut bir tespite yer verilmemiştir.
Alınan rapor uyuşmazlık hakkında yeterli değerlendirme içermediğinden bu kez 03.12.2020 tarihli celsede;
“Yargıtay bozma ilamı uyarınca Bayiilik sözleşmesinin feshinden sonra davalı bayinin davacının yaptığı sabit yatırımları kullanarak ticaretine fiilen devam edip etmediği bir başka deyişle bu yatırımların bayiinin kullandığı taşınmaza değer katıp katmadığı ve katmışsa miktarı yönünden bir değerlendirme… yapılmak üzere bilirkişi raporu alınmasına, bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilmesine, ” ara kararı ile farklı bilirkişilerden rapor alınmasına karar verilmiştir.
İstinabe yoluyla alınan 10.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda bayiilik sözleşmesinin feshinden sonra davalı bayinin davacının yaptığı sabit yatırımları kullanarak ticaretine fiilen devam ettiği( kurucu ortaklarının soy isim benzerliği olan yeni kurulan … Ltd. Şti üzerinden) bu yatırımların bayinin kullandığı taşınmaza değer kattığı ancak amortisman bedellerinin 5 yıl içinde ifta edildiği düşünüldüğünde bu tutarların zaten kayıtlar da giderleştirilip vergi avantajı sağladığından davacı şirketin her hangi bir hak talebi olmayacağı kanaatine ulaşıldığı açıklanmıştır.
11.03.2021 tarihli celsede bilirkişi raporunda yatırımların taşınmaza kattığı değer yönünden her hangi bir tespite yer verilmediği gerekçesi ile yatırımların taşınmaza kattığı değerin tespiti için ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
27.04.2021 tarihli ek raporda, kök raporda yer verilen tespit tekrar edilerek, yatırımların taşınmaza değer kattığı ve bu yatırımların dava tarihi itibariyle yeniden değerlendirilmesi yapılarak toplam 446.684,17 TL olduğu görüşü bildirilmiştir.
Davalı şirket vekili 05.08.2011 tarihli cevap dilekçesinde akaryakıt istasyonun kapalı olduğunu savunmuştur. Yargılamanın devamında da aşamalarda şirket vekili tarafından akaryakıt istasyonunun kapalı olduğu, fiilen ticaretine devam etmediği açıklanmıştır.
… Vergi Müdürlüğü … tarihli … sayılı yazısında davalı şirketin … vergi kimlik numarası ile mükellefleri olduğunu, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamelerinde satışlarının bulunmadığını, (601 Yurt içi satışlar Hesabı=0,00 TL) 2016 yılında 1.800,00 TL satış yapıldığı, 2017 yılında satış yapılmadığı, 2018-2019 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamelerinin ise verilmediğini açıklamıştır.
25 Ocak 2012 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yer alan bilgilere göre … Şirketi’ nin 11.01.2012 tarihinde tescil edildiği, ticari merkezinin … olduğu, kurucularının ise …, … oldukları görülmüştür.
Dosyaya sunulan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) bayilik lisansından … Limited Şirketinin akaryakıt istasyonunda 04.09.2020 tarihinden itibaren 12 yıl süre ile bayilik faaliyeti yapmak üzere bayilik lisansı aldığı, 21.10.2020 tarihinden itibaren ise 12 yıl süre ile LPG bayilik faaliyeti için lisans aldığı anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ticaretine fiilen devam edip etmediği;
Mahkememizce ara karar ile bilirkişilerden davalı şirketin fiilen ticaretine devam edip etmediği hususunun tespiti istenmiştir. Bilirkişiler davalı şirket olan…’in kurucu ortaklarının soy isim benzerliği olan yeni kurulan … Ltd. Şti üzerinden bu yatırımları kullanarak fiilen ticaretine devam ettikleri sonucuna ulaşmıştır.
İstinabe ile alınan 14.08.2020 tarihli bilirkişi raporunda; Ticaret odasında yapılan araştırmada davalı şirketin 27.04.2015 tarihinde faaliyetini terk ettiği bu nedenle 27.04.2015 tarihine kadar ticari faaliyetine devam ettiği kanaati paylaşılmıştır.
Her iki raporda da davalı şirketin fiilen ticaretine devam ettiğine ilişkin somut bir tespite yer verilmemiştir. İlk raporda ticaret sicil kayıtlarına dayanılmış ancak bu dayanak dosyaya sunulan Vergi Müdürlüğü kayıtları ile çelişkilidir. İkinci raporda ise yeni kurulan şirketteki şirket ortaklarının davalı şirket ortaklarının soy isimlerinin aynı olmasına dayanılarak ticari faaliyetin devam ettiği sonucuna ulaşılmış ise de bu tespitte dosyaya sunulan EPDK bayilik lisansı ve Vergi Müdürlüğü kayıtları ile çelişkilidir. Diğer yandan yeni kurulan şirket ortaklarının soyadlarının aynı olması tek başına ticari faaliyetin devam ettiğini kanıtlamaya yeterli değildir. Dolayısıyla bilirkişilerin kanaatlerine dayanak yaptıkları nedenler ticaretin fiilen devam ettiğini ispatlar nitelikte değildir.
Bozma ilamında açıkça ticari faaliyetin devam edip etmediğini araştırılması gerektiği belirtilmiştir. Bilirkişi raporlarında ticaretin fiilen devam ettiğine ilişkin somut bir tespite yer verilmediği gibi davacı tarafından da davalı şirketin sözleşmenin feshinden sonra ticaretine fiilen devam ettiği kesin olarak ispatlanamamıştır. Davalı tarafından sunulan kayıtlardan da davalı şirketin fiilen her hangi bir satış yapmadığı, dava dışı … şirketinin ise ilk olarak 2019 yılında bayilik lisansı aldığı gözetildiğinde davalı şirketin davacı şirket ile sözleşmesinin feshinden sonra fiilen ticari faaliyetine devam etmediği kanaati oluşmuştur.
. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/17471 Esas, 2015/8137 Karar sayılı bozma ilamında ” akdin feshinden sonra da davalı yanın aynı yatırımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği” yer verdiği ifadeler ile öncelikle davalının yatırımlarına devam edip etmediğinin tespiti gerektiğine işaret etmiştir. Benzer konuda Yargıtay vermiş olduğu bir kararında “yani davalı yanın yapılan kalıcı yatırımları kullanarak ticaretine devam ettiğinin saptanması halinde, bunun davacı yanca talep edilebileceği gözetilip varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken( Yargıtay 11. HD 2020/3398 E. 2020/5461 K. Yargıtay 19. HD 2015/9227 E. 2016/1013 K) ” tespiti ile açıkça kalıcı yatırımların sözleşenin feshinden sonra ticarete devam edilmesi halinde istenebileceğini karara bağlamıştır.
Mahkememizce Rekabet Kurumu’nun 2002/2 sayılı Tebliği uyarınca davalı şirketin sözleşmenin fesih edildiği 18.09.2010 tarihinden sonra ticaretine devam etmediği sonucuna ulaşıldığından, davacının kalıcı yatırım bedelini ve diğer bedelleri talep edemeyeceği kabul edilmiştir. Davalının ticaretine devam etmediği kabul edildiğinden kalıcı yatırım bedelleri yönünden dosyada mevcut tespitler dışında başkaca bir araştırma yapılmayarak talebin reddine karar verilmiştir.
Dava konusu intifa hakkı dava tarihi itibariyle terkin edilmediği dosyada mevcut tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. İntifa hakkı terkin edilmeden bakiye intifa bedeli yönünden dava açılamayacağı gözetilerek bu talep yönünden erken açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının her iki davalıya yönelttiği taleplerinin farklı olması ve red nedenlerinin farklı olması nedeniyle her iki davalı yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Davacının her iki talebinde yerinde görülmeyerek davanın tümden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Alınması gereken 59.30 TL Karar ve İlam harcından peşin alınan 5.459,60.TL.peşin harcın mahsubu ile bakiye 5.400,30 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-) Davalı şirket kendisini vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca reddolunan miktar üzerinden hesaplanan 34.185,48.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili davalı şirkete verilmesine,
Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, red nedeninin farklı olması ve red nedenine göre AAÜT uyarınca 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili davalı …’a verilmesine,
4-)Davalılar tarafından yapılan 115.80.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-)Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/07/2021

Başkan …
(e-imza)

Üye …
(e-imza)

Üye …
(e-imza)

Katip …
(e-imza)