Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/739 E. 2023/79 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/739 Esas
KARAR NO : 2023/79

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2019
KARAR TARİHİ : 01/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 25/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; … A.Ş. tarafından, davacı müvekkiller … ve … A.Ş.’nin aralarında olduğu 3 borçlu aleyhinde … 7. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, takip konusu çekin zayi bir çek olduğunu, bu çekin de aralarında bulunduğu toplam 29 çek ve 2 adet senet 10.08.2018 tarihinde müvekkilerden çek lehdarı … Paz. A.Ş.’nin yetkilisi …’in arabasından, arabanın camının kırılması ile çalındığını, hırsızlık olayında anılan çeklerin büyük bir çoğunluğu … tarafından diğer gün müşterilere verilmek üzere imzalanıp kaşelenmek suretiyle cirolandığını, çekin son yetkili hamili … Paz. A.Ş. Yetkilisi … tarafından … Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile takip konusu çekin de aralarında bulunduğu çekler ve senetler hakkında zayi nedeniyle iptal davası açıldığını, takiplerin iptali için başvurmuş olduğu icra mahkemeleri nezdinde ihtiyati tedbir kararı almak mümkün olmadığını, icra takiplerinin büyük çoğunluğu da ihtiyati haciz ile başlatıldığından ödeme emirlerini tebliğ almadan gerek keşideciler gerekse çeklerin çalınması sırasındaki son yetkili hamil olan müvekkil … Paz. A.Ş.’nin banka hesaplarına blokeler konduğunu, …tarih ve … başvuru numarası ile … Arabuluculuk Bürosu’na başvurulduğunu, taraflar arasında … arabuluculuk numaralı dosya ile arabuluculuk sürecine girişildiğini, arabulucu tarafından tüm taraflara davet gönderildiğini, … A.Ş. toplantıya katılmadığını, taraflardan …’e gönderilen davette ise adres yanlışlığı yapıldığı anlaşıldığından adı geçen davalıya karşı dava şartı aşamasının tamamlanabilmesi için bir kez daha 05.04.2019 tarih … başvuru numarası ile yeniden arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, …, kendisine gönderilen davete rağmen toplantıya katılmadığını, telefon numaralarından da kendisine ulaşılamadığını, müvekkilerden … Paz. A.Ş. Tarafından dosyaya yapılmak zorunda kalınan 24.024,48-TL ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan … A.Ş’den istirdadına, olayda ağır kusurlu ve kötü niyetli hareket eden davalı … A.Ş. Aleyhine takibe konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin 27/01/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davadışı … ile müvekkil şirket arasında faktoring sözleşmesi akdedildiğini, yapılan sözleşme gereği davalı/borçluya ön ödeme yoluyla finansman sağlandığını, müvekkil şirket, 6361 sayılı yasanın belirtmiş olduğu tüm yükümlülükleri yerine getirmek suretiyle dava konusu çeki iktisap ettiğini, davacı vekilince öne sürülmüş olan kişisel nedenler ve def’iler müvekkil şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, davacı keşidecinin lehdarın iddialarına dayanarak istirdat talep etme hakkı bulunmadığını, keşideci çeki rızası dahilinde cirolamış olduğundan ve imzasını da inkar etmediğinden çek bedelinden sorumlu olduğunu, bu bedeli ödemekle yükümlü olduğunu, davanın keşideci yönünden mutlak şekilde reddedilmesi gerektiğini, davacı her ne kadar kendisine ait çekin elinden çıktığını iddia etmişse de bu çekin iddia edildiği şekilde elden çıktığına ilişkin kesin bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle davacının iddiaları haksız olup müvekkil şirket iyi niyetli hamil olduğunu, müvekkilin hukuk sınırları içerisinde dava konusu çeki iktisap ettiğini, çekin karşılıksız çıkması üzerine yasal hakkını kullanarak icra takibi başlattığını, müvekkilin çeki ciro ve teslimini kanuna uygun şekilde gerçekleştirerek iyiniyetli yetkili hamili olmakla, yasal haklarını kullanarak davacı aleyhinde icra takibi başlatmasında hukuki bir engel olmadığını, davanın reddine, yargılama masrafları ve ücreti veklaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Bilirkişi incelemesi, tüm ticari defter ve kayıtları dosyamız arasında mevcuttur.
… 7.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısı … A.Ş., borçluları … Paz. A.Ş., … ve … olduğu, kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla başlatılan takibe konu belgenin …Bankası T.A.O. … şubesine ait … seri numaralı, 30.11.2018 keşide tarihli ve 17.000,00 TL bedelli çek olduğu, takip kapsamında ihtiyati haciz kararı alındığı da görülmektedir.
… 7.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısı … A.Ş., borçluları … Paz. A.Ş., …, … , … A.Ş. ve … olduğu, kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla başlatılan takibe konu belgenin … Bankası T.A.O. … şubesine ait … seri numaralı, 31.12.2018 keşide tarihli ve 6.400,00 TL bedelli çek olduğu görülmektedir.
… 7.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısı … A.Ş., borçluları … Paz. A.Ş., … Ltd.Şti., … A.Ş. ve … olduğu, kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla başlatılan takibe konu belgenin …Bankası T.A.O. … şubesine ait … seri numaralı, 31.12.2018 keşide tarihli ve 7.184,00 TL bedelli çek olduğu, takip kapsamında ihtiyati haciz kararı alındığı da görülmektedir.
… 10.İcra Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının …, davalısının … A.Ş. olduğu, yargılama neticesinde … 4.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takibine konu çekteki imzanın davacıya ait olmaması nedeniyle davacı yönünden iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
… 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının …, davalısının … A.Ş. ve … Ltd. Şti. olduğu, yargılama neticesinde … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibine konu çek nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır.
… 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının … Paz. A.Ş. ve …, davalısının … A.Ş. …A.Ş. ve…Şti. olduğu, yargılama neticesinde … 4.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takibine konu çek nedeniyle açılan dava olduğu anlaşılmaktadır.
… 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; dava konusu çekin de aralarında bulunduğu 29 çek ve 2 adet senet 10.08.2018 tarihinde çalındığından bahisle zayi nedeniyle iptal davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Benzer kapsamda … 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında, … 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında, … 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasında açılmış menfi tespit davaları bulunmaktadır.
Aynı şekilde … 26.İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında, … 26.İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında, … 26.İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında, … 26.İcra Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasında, … 26.İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında takibin iptali kapsamında davaların ikame edildiği görülmektedir.
Dava dilekçesi kapsamında çalındığı belirtilen kıymetli evraklara yönelik … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, … 20.İcra Müdürlüğünün …, … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, Esas sayılı dosyasında, … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, Esas sayılı dosyasında, … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, Esas sayılı dosyasında başlatılmış icra takiplerinin olduğu görülmüştür.
… Cumhuriyet Başsavcılığının …soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde; yukarıda zikredilen çek ve senetlerin tahrifat yapılmak suretiyle piyasaya sürüldüğünden bahisle faili ve şüphelisinin tespit edilemediği soruşturmanın sürdüğü anlaşılmıştır.
Bilirkişi tarafından dosyaya sunulan rapor ile; inceleme konusu …Bankası T.A.O … Şubesine ait, keşidecisi …, keşide yeri … olduğu, 17.000- onyedibin TL tutarlı … seri nolu çekte, keşide tarihi bölümündeki değişikliği onaylar mahiyette atılmış imza ile …’a ait mevcut mukayese imzalar arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından da farklılıklar saptandığını, söz konusu keşide tarihi bölümündeki değişikliği onaylar mahiyette atılmış imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığını, belirtmiştir.
GEREKÇE: Dava, takibe konu çekteki keşide tarihinin değiştirildiğini gösterir parafın keşideci davacı …’a, hamil tarafından çek arkasına atılan ciro imzasının … Paz. A.Ş.’ye ait olmaması ve çekte tahrifat yapıldığından bahisle açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davaya konu … 7.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında; alacaklı … A.Ş. vekili tarafından 24.01.2019 tarihinde borçlular (1-… Paz. A.Ş., 2-… ve 3-…) hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde; 17.000,00 TL asıl alacağın, 490,44 TL işlemiş avans faizi, 1.700,00 TL çek tazminatı ile 51,00 TL çek komisyonu olmak üzere 19.241,44 TL toplam alacağın tahsili istenilmiştir. Borcun sebebi olarak “…Bankası T.A.O. … şubesine ait … seri numaralı, 30.11.2018 keşide tarihli ve 17.000,00 TL bedelli çek” gösterilmiştir.
Takibe ve eldeki davaya konu yapılan çek keşidecisi davacı …, lehtarı davacı … Paz. A.Ş., çekin sırasıyla ilk cirantası lehtar, ondan sonraki cirantaları sırasıyla … ile çekin hamili davalı … A.Ş.’dir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (6102 TTK’ nın 778, eTTK. 690, 730).
6102 sayılı TTK’nın 818. maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 677. maddesi uyarınca; ”bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez” imzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz.
İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 sayılı TTK’nun 677. maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. (Reha Poroy/ Ünal Tekinalp; Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. Baskı, … 2006, s. 141-142; Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.Bası, Ankara 1997, s. 414 vd; Hüseyin Ülgen / Mehmet Helvacı / Abuzer Kendigelen/ Arslan Kaya; Kıymetli Evrak Hukuku Ders Kitabı, … 2004, s. 126 vd; Naci Kınacıoğlu; Kıymetli Evrak Hukuku, 5.Baskı, Ankara 1999, s. 122 vd; Gönen Eriş; Türk Ticaret Kanunu, Kıymetli Evrak ve Taşıma, Ankara 1988, s. 174 vd- s.286; Yargıtay 11.HD.3.11.1987 tarih, 347/5865 Esas ve Karar sayılı kararı; Oğuz İmregün; Kıymetli Evrak Hukuku, … 1998, s.58 vd; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, c.II , 3. Baskı, Ankara 1990 s.1611 vd.).
6102 sayılı TTK’nun 686/1.maddesi; “Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” hükmünü içermektedir.
Sahte imza bir başkasının imzasının taklit edilmesi hali olup, takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı yasanın TTK’nın 677. maddesi hükmü gereğince; bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse ,diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez (Hulusi Gürbüz; Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin iptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, … 1984, s.295; Doğanay s.1646-1647; Murat Alışkan; Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu, … 1998, s. 255 vd; Tarık Başbuğoğlu; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, 1.cilt Ankara 1988, sh. 807; Erol Ertekin/İzzet Karataş; Uygulamada Ticari Senetler: Ankara 1998, s. 363).
Yine 6102 sayılı TTK’nun Kanunun 710/3. maddesi uyarınca; “Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça poliçeyi vadesinde ödeyen kişi borcundan kurtulur. Ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir teselsülün bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de, cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.”
Çekin ön yüzünde, üzerinde değişiklik yapılmış birden fazla ve birbirinden farklı şekilde tarihlerin bulunması halinde, senet çek olma vasfını kaybeder (Çelik Öztürk, Zeynep, Çekin Unsurları ve Çekte Ödeme, Yüksek Lisans Tezi, (Diyarbakır: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019), s.20; Bahtiyar, Mehmet (2013) 5941 Sayılı Çek Kanunu Açısından İleri Tarihli Çek, Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, S:2, …, s. 47-58; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E:2010/12832, K:2010/25882, T:04.11.2010: “Borçlular hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin dayanağı olan çekte yaptırılan bilirkişi incelemesi ile 31.03.2009 olan keşide tarihinin 26.12.2008 olarak değiştirildiği belirlenmiştir. Bu değişikliğin paraflanmadığı görülmekle HUMK’nun 298.maddesi hükmü gereğince geçersizdir.”).
Bununla birlikte birden fazla keşide tarihi yazılmış bir çeki geçersiz kabul etmek, kötü niyetli keşidecilerin lehine kullanması anlamına gelecektir.
Çek üzerinde farklı keşide günlerinin yazılı olduğu durumlarda, sonraki tarih, vade olarak nitelendirilerek, TTK mad. 795/1 hükmü uyarınca geçersiz sayılacak, önceki tarihi gösteren tarihe itibar edilerek, keşide günü tayin edilecektir. Yargıtay da farklı kararlarında sonraki tarihi vade olarak kabul edip geçersiz saymış; önceki tarihi ise keşide günü olarak kabul etmiştir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E:10-166, K:186 T:22.10.1996: “…keşidecinin imzası yanındaki tarihi (01.04.1993) keşide tarihi olarak kabul edip, metin üzerindeki tarihi (30.09.1993) geçersiz saymıştır. Ancak burada dikkat edilmelidir ki, Yargıtay CGK, farklı tarihlerden birini keşide tarihi olarak kabul ederken esas aldığı kriter bu tarihin keşidecinin imzası yanında bulunması değil, daha eski olmasıdır. Zira sonraki tarihi TTK m. 707/I uyarınca vade tarihi olarak nitelendirdiğinden geçersiz saymaktadır).
Senette mevcut olan çıkıntı veya senet metni altındaki hak ve silinti, ayrıca tasdik edilmemiş ise (imza veya paraf), inkâr halinde yok hükmündedir (HMK. Mad.207) Bu nedenle senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, keşideci tarafından imza atılmak ya da paraf edilerek onaylanması gerekir. Çünkü senette değişiklik yapmaya yetkili yalnızca keşidecidir.
İmzaya veya parafa itiraz olması halinde, davaya bakan mahkeme tarafından, imza incelemesi yapılacaktır. (Geçerli bir çek için keşideci imzasında ve/veya yazısında tahrifat veya sahtecilik olmamalıdır. Aksinin tespiti, çekin geçersizliğine yol açacaktır (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E:2013/25615, K:2013/30955, T: 01.10.2013; “…6100 sayılı HMK.nun 209/1. Maddesinde; “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme tabi tutulamaz” düzenlemesi yer almaktadır. Bu maddeyi kapsamı itibari ile ikiye ayırmak gerekir. Bunlardan birincisi senetteki imzanın inkâr edilmesi, diğeri ise yazının inkârıdır. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde, imzaya itiraz, İİK’nun 170.maddesinde açıkça düzenlenmiş olmasın rağmen, aynı takipler yönünden yazının sahteliği iddiası konusunda bu kanunda özel bir hüküm mevcut değildir. İcra ve iflas kanunu icra takip hukuku açısından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre özel kanun olup, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda öncelikle icra ve iflas kanunu hükümlerinin, bu kanunda hüküm bulunmayan durumlarda ise anılan kanuna aykırılık teşkil etmemek koşuluyla genel nitelikte olan hukuk muhakemeleri kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir. Buna göre imzaya itiraz, İcra Ve İflas Kanunu’nda özel olarak düzenlendiğine göre anılan itiraz hakkında bu kanunun 170. maddesinin uygulanması zorunlu olduğundan, imzanın inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında genel nitelikte olan 6100 sayılı HMK.nun 209.maddesinin uygulama yeri yoktur. Ne var ki sahtelik iddiasının imza inkarı dışında bir nedene dayanması durumunda İcra Ve İflas Kanunu’nda özel bir düzenleme bulunmadığından sorunun çözümü için 6100 sayılı HMKnun 209. maddesinin uygulanması gerekecektir….ancak sahtelik iddiasının imza inkarı dışındaki bir nedene dayanması halinde ise 6100 sayılı HMKnun 209/1.maddesinin amir hükmü gereği icra takibi olduğu yerde durur…” ).
Çekte iki keşide tarihi varsa ve biri keşideci tarafından çizilmişse, çek geçerlidir. Diğer tarih keşide tarihi sayılacaktır. Ancak üzere çizilen tarihin altında veya yanında keşidecinin imzası bulunmalıdır. Aksi takdirde çekte tahrifat söz konusu olabilecektir (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E:2001/11756, K:2001/12471, T: 06.07.2011; … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi, 2021/2780, K:2022/2095, T:08.06.2022; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E:2018/10373, K:2019/520, T: 17.01.2019: “Mahkemece, borçlu şirket tarafından vekil tayin edilen …’in çekin keşide tarihinden önce vekillik görevinden azledilip edilmediği belirlenerek; azledilmemiş ise veya vekile çekin keşide tarihinden önce bir azilname tebliğ edilmemiş ise, paraf imzanın… olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, çekin tahrifat öncesi keşide tarihi de tespit edilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Dairemizce mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla, alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.” ).
Gerçek bir kişinin bir başka kişi adına iradi temsil yoluyla çek düzenlemesi kural olarak mümkün değildir. Bu nedenle, temsilci gerçek kişiyi, çeke imza atarak borç altına sokamaz. Ancak Çek Kanunun 5/3. maddesine göre çekin temsilci tarafından hazırlanması, çeki geçersiz kılmamaktadır, aksine sorumluluğun çek hesap sahibinde olduğu belirtilmiştir .
TTK’nın 780/1-f. maddesi gereğince, çeklerde keşidecinin ismi değil sadece imzasının bulunması gerekli ve zorunludur. Keşide yeri yazılmadan çekin tedavüle çıkarılması, dolayısıyla bu şekilde çek düzenlenmesi mümkün olduğundan, keşide yerinin sonradan ve hatta bir başkası tarafından farklı bir kalemle yazılmış olması da çeki geçersiz kılmayacaktır .
Sahte çek ve tahrif edilmiş çek hususu TTK mad. 812’de düzenlenmiştir. Çekin sahte olması ile tahrif edilmiş olması farklı kavramlardır. TTK mad. 812’de bu iki kavram ayrı ayrı yer verilmesi de bu farklılığın açıkça ortaya konulduğunu göstermektedir. Ancak netice olarak her iki hususa yönelik bağlanan netice aynıdır.
Sahte çek, çekteki imza veya imzalarla beyanların sahte olmasıdır. Çekte keşideci veya cirantaların imzalarının taklit edildiği hallerde imza dolayısıyla çekin sahte olduğu açık olmakla, dava konusu uyuşmazlık kapsamında iddianın çekin sahteliği yönünde olduğu görülmektedir.
Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; dava konusu çekte, davacı … keşideci durumunda olup, lehtarı davacı şirket olduğu ve davalı … çeki ciro yoluyla davalı şirkete devrettiği ve davalı şirketin hamil olduğu görülmüştür. Görünüşe göre çekin tarih kısmında ciranta tarafından tarihin değiştirilerek paraflandığı, ilk ciro çekin lehtarı durumundaki davacı … Paz. A.Ş. imzası ile yapılmıştır. Davacı keşideci paraf altındaki imzasını, çek lehtarı ise cirodaki kendi imzasını inkar etmektedir. Çek metnine göre ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk bulunmamakta ise de davacıların iddiaları kapsamında çekte imza sahteliği nedeniyle çekin sahte olduğu ileri sürülmekle hem keşideci hem de lehtar yönünden dosya ele alınmıştır.
İmzanın sahteliğinin herkese karşı ileri sürülebileceği, imzanın sahte olmasının ciro silsilesini bozduğu, davalıların ancak kendisinden önceki cirantalara başvurabileceği bilinmekle öncelikle keşideci yönünden inceleme yapılmış, zira parafın davacı keşideci tarafından oluşturulmadığının tespiti halinde çekin sahte olduğu ortaya çıkacağından TTK 812. maddesi kapsamında muhatabın sorumluluğuna yol açan sahtelikten kasıt, esasen çek üzerinde keşideciye izafe edilen imzanın gerçekte keşideciye ya da yetkili temsilcisine ait olmama olduğundan, muhatap banka TTK’nın 801.maddesine göre ciro zincirindeki imzaların sıhhatini araştırmakla yükümlü olmadığı, bu nedenle kambiyo ilişkisine dâhil olan kişilerden sadece keşidecinin imzasındaki sahtelik durumunda sahte bir çekten söz edilebileceğini anlaşılmakla, lehtar yönünden imza incelemesi yapılmasına gerek duyulmayacaktır.
Dava konusu çekteki parafın davacı keşideciye ait olup olmadığı yönünde hazırlanan 11.05.2022 tarihli raporda, …Bankası T.A.O … Şubesine ait, keşidecisi …, keşide yeri Antalya olduğu, 17.000,00 TL tutarlı … seri nolu çekte, keşide tarihi bölümündeki değişikliği onaylar mahiyette atılmış imzanın …’ın eli ürünü olmadığını, yönünde rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Anlatılan kapsamda davacıların … 7.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu 30.11.2018 keşide tarihli, … seri numaralı, 17.000,00 TL bedelli çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespiti ile davacılardan … Paz. A.Ş. … 7.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası nedeniyle ödemiş olduğu 24.024,48 TL’nin ödeme tarihi olan 22.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, davacının kötüniyet tazminat talebinin ispatlanamadığından ve şartları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun “Menfi tesbit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi, “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.

(6) Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
(7) Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir…”
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun ”3. Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesi, ”(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere davanın hukuki tasvifi hakime aittir. Buna göre, dosyadaki bilgi ve belgeler ile tarafların kabulünde olan hususlara göre davanın dayanağını teşkil eden icra takibine konu çekten kaynaklanan takip borcunu davacının davayı açmadan önce takip dosyasına ödediği ve bu paranın davalı-takip alacaklısına ödenmesi için onay verdiği, bu sebeple davanın konusunun 2004 Sayılı İİK’nın 72/7. maddesi kapsamında genel hükümlere açılmış bir alacak davası olduğu, İİK’nın 72/6. maddesi kapsamında istirdat davası olmadığı, davacının borçlu olmadığı yönünde ayrıca menfi tespit talep etmiş olmasının da davayı bizatihi menfi tespit davası konumuna girdirmeyeceği, çünkü gerek İKK’nın 72/6. maddesi ve gerekse 72/7 maddesi kapsamındaki davalarda talebin özünün; borçlunun, alacaklıya iddia edilen sebeplere göre borçlu olmadığının mahkemece tespit edilmesi olduğu hukuken aşikardır. İİK’nın 72/6 maddesi kapsamında açılan menfi tesbit davası dolayısıyla tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edileceği yasal olarak hüküm altına alındığından başta menfi tespit davası için gerekmeyen zorunlu arabuluculuk şartının yargılama sırasında borcun ödenmesi sebebiyle davanın yasa gereği istirdat davasına dönüşmesi durumunda da aranmayacağı istikrar kazanan Yargıtay içtihatları ile sabittir. Ancak, İİK’nın 72/7. maddesi gereğince genel hükümlere göre açılan davalarda ise borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan kişi ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, genel hükümlere göre dava açarak ödemiş olduğu paranın geri ödenmesini davalı alacaklıdan isteme dava hakkına sahiptir, bu davada da davacı öncelikli olarak davalı alacaklıya iddia etmiş olduğu sebeplerden dolayı borçlu olmadığını kanıtlamakla yükümlü olup davalıya karşı borçlu olmadığını talep etmiş olması işbu davayı İİK’nın 72/6. maddesi kapsamında bir menfi tespit davası olarak kabul edilmesini gerektirmediği, davacının ödemiş olduğu parayı geri istemesinden dolayı davanın konusunun hukuken bir miktar paranın ödenmesine yönelik alacak davası olduğu, bu sebeplerle davanın TTK 5/A. maddesi kapsamında dava şartı olan arabuluculuk hükümlerine tabi olduğunun kabulü gerekmektedir (… Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 08/12/2022 tarih, 2022/1652 Esas ve 2022/1700 Karar sayılı kararı).
Anlatılan kapsamda menfi tespit davası ile istirdat talebinin olduğu işbu davanın, dava tarihi itibariyle arabuluculuğa tabi olduğu, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulduğu görülmekle haklılık durumuna göre arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınması yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlerine göre:
1-Davanın KABULÜNE,
Davacı/Borçlu … Paz. A.Ş. ve Davacı/Borçlu …’ın, Davalı/Alacaklı … A.Ş. ve davalı …’e … 7.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu 30.11.2018 keşide tarihli, … seri numaralı, 17.000,00 TL bedelli çekten dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacılardan … Paz. A.Ş. … 7.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası nedeniyle ödemiş olduğu 24.024,48 TL’nin ödeme tarihi olan 22.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının kötüniyet tazminat talebinin ispatlanamadığından ve şartları oluşmadığından REDDİNE,
4-Karar kesinleştiğinde dosya içerisindeki evrak asıllarının ilgili kurum ve kuruluşlara iadesine,
5-Alınması gereken 1.641,11 TL nispi karar harcından peşin yatırılan toplam 410,28 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.230,83 TL harcın ve arabuluculuk ücreti olan 680,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan ‭9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 410,28 TL peşin harç, 6,40 TL vekalet harcı, 1.104,70 TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.199,90 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, davalı …’in yokluğunda verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/02/2023

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)