Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/737 E. 2020/400 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/737 Esas
KARAR NO : 2020/400 Karar

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 30/09/2020

Mahkememizce verilen 09/12/2015 tarihli ve 2014/672 E., 2015/868 K. Sayılı “Karar Verilmesine Yer Olmadığına” dair Kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2018 tarihli ve 2016/6333 Esas, 2018/333 Karar sayılı BOZMA İLAMI sonrasında Mahkememizin 2019/737 E. Sayılı dosyasına kaydolan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili bulunduğu şirketin davalı banka ile doğrudan borçlandırma sistemi sözleşme akdettiğini, bu sözleşme kapsamında … olarak adlandırılan bir programın şirket sistemine yüklendiğini, banka tarafından bu sistemin kurulmasının ve kendilerinin de sisteme katılmalarının amacının; müvekkili bulunduğu şirket tarafından düzenlenen satış faturaları bedellerinin sisteme giriş yapılarak banka tarafından sisteme dahil edilmiş bulunan ve müvekkili tarafından fatura kesilmiş olan başka firmaların hesaplarından otomatik olarak ödenmesinin sağlanmasına yönelik olduğunu, müvekkili bulunduğu davacı şirket tarafından dava dışı … Pazarlama Sanayi A.Ş. firması adına tanzim edilmiş bulunan 28.03.2014 tarihli 6.457-USD faturanın sisteme girildiğini, sisitemin bu işlem için onay verdiğini ve vadesinde fatura bedelinin otomatik olarak ödeneceği düşünülerek malların firmaya teslim edildiğini, ancak; bankanın söz konusu faturanın sisteme girişinden sonra dava dışı … A.Ş. firmasının hesaplarını kapattığını ve banka açısından da USD kur artışının gereğinden fazla yükseldiğini ve bu nedenle ödeme yapamayacaklarını kendilerine bildirdiğini, faturaların sisteme girildikten sonra bankanın ödeme yapma yükümlülüğünün doğduğunu bu nedenle bankanın teminatı altında bulunan faturaların vadesinde ödenmesi gerektiğini, davalı bankanın hukuka aykırı davranışı nedeniyle zarar uğrayan müvekkilinin zararının tazmini bakımından işbu davanın açılmasının zorunlu olduğunu, bu nedenlerle 28.03.2014 tarihinde ödenmesi gereken 6.457-USD zararlarının vade tariniden itibaren işleyecek mevduat faizi ile birlikte davalı bankadan tazminini, maddi zararın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesinin talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bulunduğu …bank A,Ş. ile davacı arasında doğrudan borçlandırma sistemi sözleşmesi yapıldığını, sözleşme hükümlerine göre müvekkili bulunduğu şirketin davacı şirkete 28.03.2014 tarihinde yapması gerektiği iddia edilen 6.457-USD bir ödeme borcu olmayıp davanın reddinin gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.1 maddesi ödeme yapılabilmesi için kredi tahsis edilip edilmeyeceğini, tahsis edilecek ise tahsis edilecek kredinin limit teminat ve şartlarını düzenlediğini, sözleşmenin 4.2.2 maddesi alacağın cinsi döviz ise bu detayları düzenlediği ve 4.3 maddesi de kısmi tahsilat yapılıp yapılmayacağı hususuna açıklık getirdiğini, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan sözleşmenin 4.3 maddesinde kısmi tahsilat yapılmayacağının hüküm altına alındığını , bu nedenle de limitin alacak tutarının tamamını karşılamaya müsait olmaması ve 61,99-USD bakiyenin eksik kalması nedeni ile 6.457-USD ödemenin gerçekleştirilmediğini, davacı şirketin sözleşme hükümlerini bilmesi gerektiğini ve bu nedenlerle davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA;
Davacı şirket vekilinin Mahkememiz dosyası ile birleşen, kapatılan … 24 Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmış bulunan … E. sayılı davada (…15.Asl.Tic.Mah. İle birleşmiş ve … Esas sayısını almış) dava dilekçesinde özetle; Mahkememizin … E sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde belirtilen hususları aynen tekrar edildiğini ve müvekkili bulunduğu şirketin … Ticaret Ltd.Şti. ile ilgili olarak 11.03.2014 tarihinde ödenmesi gereken 25.420-USD tutarlı ve dava dışı … Sanayi A.Ş. firması adına tanzim edilmiş bulunan 28.03.2014 tarihli 6,457-USD tutarlı faturaların vadelerinde banka tarafından ödenmediğini, … 3. Noterliğinin … tarihli ihtarnamesinin keşide edilerek DBS sözleşmesinin tek taraflı fesh edildiği ve tüm kayıtlı alacakların nakden ve defaten taraflarına ödenmesinin bankadan talep edildiğini, müvekkili bulunduğu şirketin davalı bankadan toplam 102.607,55-TL ve 69.386-USD alacağının bulunduğunu, 17.04.2014 temerrüt tarihinden itibaren söz konusu alacakların en yüksek avans faizi ile birlikte davalı bankadan alınarak kendilerine ödenmesi gerektiğini, her türlü yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bulunduğu …bank A.Ş. ile davacı arasında doğrudan borçlandırma sistemi sözleşmesi yapıldığını beyan ederek esas davada belirtilen cevaplarını aynen tekrarladığı ve … 48. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasından aynı fatura ile ilgili bir dava daha açıldığının görüldüğü ve davaların birleştirilmesi taleplerinin bulunduğunun görüldüğünü, ayrıca sözleşmenin 6.3 maddesi gereğince bir yıllık olarak düzenlenmiş bulunan sözleşmenin 31.08.2013 bir yıllık süre dolumunda otomatik olarak yenilendiği ve davacı tarafça usulüne uygun olmayan fesih nedeni ile halen yürürlükte bulunduğu belirtilerek sözleşmenin 6.4 maddesinin bankaya fesih hakkı tanıdığı dikkate alındığında davacı tarafın alacaklarının muaccel olduğu iddiasının yerinde olmadığını, buna göre alacakların büyük bir kısmının banka tarafından zaten ödenmiş olduğunu ve bakiye alacakların da vade tarihlerinde ayrıca değerlendirileceğinin beyan edildiği ve davacının 23.06.2014 tarihinde ödenecek 20.019,05- TL, 20.07.2014 tarihinde ödenecek 10.472,38-TL ve 10.07.2014 tarihinde ödenecek 6.200.- USD olmak üzere 3 kalem alacağının bulunduğu hususunun beyan edildiğini müvekkili olan banka tarafından sözleşme hükümlerine uygun davranıldığını, davacının davası ile birlikte faiz talebinin de reddi gerektiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Deliller;
Taraflar arasındaki Borçlandırma Sistemi Sözleşmesi, Taraflara ait ticari defterler, Dekontlar, Bilirkişi incelemesi
Doğrudan Borçlandırma Sistemi Sözleşmesinin incelenmesinden; kredi limiti başlıklı 2nci maddedeki tanımlarda; kredi limitinin bankanın kredi tahsis etmeye karar verdiği müşteri (dava dışı şirket) açısından serbestçe belirleyeceği ve sadece DBS kapsamında firmaya (davacı şirkete) yapılacak ödemeler için kullanılacak olan TL cinsinden maksimum sınırı ifade etmekte olduğu, 4/3 kısmi tahsilat başlıklı maddesinde, ödeme tarihinde kısmen ödeme yapılmayacak olup, müşteri (dava dışı şirket) nin ilgili hesabı ve kullanılabilir kredi limitinin alacak tutarlarının tamamını karşılamaması durumunda banka tarafından tahsilat yapılmayacak olduğu, bundan dolayı bankanın sorumlu tutulmayacağının hüküm altına alındığı, alacağın cinsinin döviz ( USD ) olduğu hallerde ise 4..2.2ye göre müşterinin (dava dışı şirket) ilgili döviz cinsi hesabının bakiyesi ödemeyi gerçekleştirmek için yeterli değil ise, banka varsa hesapta mevcut bakiyeyi alacak ve yeterli olmayan tutar için bu tutarın TL karşılığını ödeme tarihinde geçerli bankanın serbest piyasa döviz satış kuru üzerinden hesaplayacağı, ödeme tarihi geçen alacakların tahsilatı başlıklı 4.10 maddesinde DBS kapsamında ödeme tarihi geçen alacaklara ait tahsilatların yapılmayacak olduğu, bankanın ödeme tarihinde ödenmeyen alacakların tahsiline ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, sözleşmenin 6.3 maddesinde sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlüğe girecek olduğu, imzalandığı tarihten itibaren 1 yıl süre ile yürürlükte kalacağı, taraflardan herhangi birinin sözleşmenin yürürlük süresinin bitiminden 2 ay öncesine kadar yazılı olarak fesih ihbarında bulunmaması halinde, sözleşmenin kendiliğinden aynı koşullarla birer yıllık sürelerle uzayacağının hüküm altına alındığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce verilen 09.12.2015 tarihli ve 2014/672 E., 2015/868 K. Sayılı Kararında;
“…Her ne kadar asıl dava ve birleşen davada davacı tarafından davalı aleyhine alacak davası açılmış ise de davacı vekilinin son celsedeki beyanında asıl dava ve birleşen davada dava konusu bedellerin kısmen davalı tarafından kısmen de 3. Şahıslar tarafından davacıya ödendiği ve davalarının konusuz kaldığı ve yapılan ödemelerin dava açıldıktan sonra yapıldığı ve davalının yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiğinden… Asıl davada ve birleşen davada talep edilen alacaklar davadan sonra ödendiğinden davalar konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına…” dair hüküm kurulmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 16.01.2018 tarihli ve 2016/6333 E., 2018/333 K. Sayılı Bozma İlamında;
“… 6100 sayılı HMK 323üncü maddesinde yargılama giderlerinin kapsamı belirlenmiş, Kanunun 326. Maddesinde yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, Kanunun 331/1 maddesinde de davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedileceği düzenlenmiştir.
Mahkemece yargılama giderlerinin tamamından davalı sorumlu tutulurken, dava ikamesinde davacının haklılığı hiçbir şekilde kararda değerlendirilmemiş olup bu hal açıklanan yasa hükümlerine aykırılık taşıdığından, tarafların davadaki haklılık durumlarının değerlendirilerek sonucuna göre yargılama giderlerinden sorumluluğunun tayini için kararın davalı lehine bozulması gerekmiştir…” denilmektedir.
GEREKÇE;
Asıl davanın İstanbul (kapatılan) 48. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/112 E. Sayılı dosyasında, 02.04.2014 tarihinde açılmış olduğu, dava konusunun, taraflar arasında düzenlenen Borçlandırma Sistemi Sözleşmesi olarak anılan sözleşme gereği davacı şirketin bilgisayarlarında davalı bankaca kurulan … olarak anılan programın kurulması ve programda düzenlenen faturalar karşılığında davalı bankanın onayı ile satış ve teslim işlemlerinin güvenli olarak gerçekleşmesine dayalı olduğu, ancak dava dışı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Ştine dair faturalar için davalı bankaca onay verilmiş olması ve fatura konusu malların teslim edilmiş olmasına rağmen, davalı tarafından 30.03.2014 tarihinde bir kısım fatura bedellerinin ödenmiş olmasına karşın 28.03.2014 tarihinde ödenmesi gereken 6.457,00-USD bedelindeki fatura bedelinin davalı banka tarafından davacı şirketin hesaplarına aktarılmadığından dolayı taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden 28.03.2014 tarihinde ödenmesi gereken 6.457,00-USD’nin 28.03.2014 vade tarihinden itibaren USD’ye işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalı bankadan alınarak davacı şirkete ödenmesine dair olduğu,
Birleşen davanın İstanbul 24. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/137 E. Sayılı dosyasında, 18.04.2014 tarihinde ikame olunduğu, davanın konusunun asıl dava ile aynı olduğu, bu dosyada dava dışı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. İçin keşide edilen fatura gereği 11.03.2014 tarihinde ödenmesi gereken 25.420,00-USD, dava dışı … Ltd Şti için keşide edilen ve 28.03.2014 tarihinde ödenmesi gereken 6.457,00-USDnin ödenmediği, bu ödenmeyen davalar için … 7. ATM’nin … E. Sayılı ve İstanbul (Kapatılan) 48 ATM … E. Sayılı dosyalar derdest iken bu kerre dava dışı … Ticaret A.Ş için keşide edilen 11.04.2014 tarihinde ödenmesi gereken 12.200,00-USDnin ödenmediği, bundan dolayı noter ihtarnamesi ile 15.04.2014 tarihinde davacının davalı banka ile yapılan sözleşmeyi feshettiği, ihtarnamenin 17.04.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı bankanın ödeme yapmadığından bu davanın açılmış olduğu, talep edilen meblağın davalı bankadan olan 69.386,00-USD ile 102.607,55-TL’nin 17.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte ödenmesinin talep edildiği;
Delillerin toplanmasını müteakip Emekli Banka Müfettişi SMMM Bilirkişi …’ca düzenlenen Bilirkişi Raporunda;
“…Dava dışı … Ltd. Şti’ne ait 28.03.2014 tarihli 6.457-USD tutarlı faturanın 11.04.2014 tarihinde davacının … Bankası hesabına yatırılarak fatura borçlusu tarafından ödendiği ve ödemenin 02.04.2014 dava tarihi itibarıyla yapılmamış olduğu,
Birleşen dava yönünden ise; 10.07.2014 tarihinde dava dışı … A.Ş tarafından ödenecek olan 6.200-USD tutarındaki faturanın ise, borçlu firma tarafından 15.07.2015 tarihinde davacı firmanın …bank A.Ş … Şubesindeki hesabına nakden yatırılarak ödendiği, ve 18.04.2014 dava tarihi itibarıyla ödeme yapılmamış olduğu, ancak ödeme vadesinin 10.07.2014 tarihi olması nedeniyle zaten dava tarihinden önce ödeme yapılması imkanı bulunmamakla beraber bu ödemenin de vadesinde banka tarafından değil de vade tarihinden sonra fatura borçlusu tarafından davacı firma hesabına yatırılarak yapıldığı hususunun dikkate alınması gerektiği,…” belirtilmektedir.
Dosyanın 09.12.2015 tarihindeki 5. celsesinde; davacı vekili, birleşen davada ve esas davada davanın konusu kaldığını, dava açıldıktan sonra dava konusu bedellerin kısmen davalı tarafından kısmen de 3. Kişiler tarafından ödendiğini, bu sebeple davanın konusuz kaldığını, davalının yargılama gideri ve vekalet ücretine mahkum edilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamından; Dosyaya sunulu taraflar arasındaki sözleşmedeki ödeme sisteminde ödemelerin dava dışı şirketlerin yetki belgesinde belirtilen hesaplarından, hesap bakiyeleri yeterli değil ise bankaca tahsis edilmiş kredi limitleri dahilinde yapılabildiği, somut olayda davalı bankaca dava dışı şirketlere TL cinsinden kredi limiti tahsisi yapıldığı, yabancı para cinsinden alacak bilgisinin davacı tarafından davalı bankaya iletilmesi halinde dahi TL cinsindeki kredinin aşılamayacağı, döviz kurundaki artışta ortaya çıkan kur riskinin satıcı davacı tarafından üstlenildiği, sözleşmenin 2nci maddesinde kredi limitinin TL cinsinden olacağı, hiçbir durumda bu kredi limitinin aşılamayacağı, bankanın sorumluluğunun bu kredi limiti ile sınırlı olduğu, sözleşmenin ilgili maddelerinde kredi limitini aşan faturalar halinde bankanın ödeme yapmayacağı ve bu durumda bankanın sorumlu tutulmayacağının hüküm altına alınmış olduğu, ihtilaflı faturaların da bu kredi limitlerinin aşılmasından dolayı ödenmemiş olduğu sözleşmede de hüküm altına alındığı üzere bu TL cinsinden kredi limitlerinin aşılması halinde bankanın sorumlu tutulamayacağı, sözleşme hükümlerinin tatbikinde ve yorumlanmasında davacı şirketin basiretli tacir gibi davranması gerektiği ve banka ile bu hususların sözleşmeden evvel müzakere edilmiş olması, ihtilaf halinde basiretli tacir olarak davranması gerektiği,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 26.06.2020 tarihli ve 2018/5089 E., 2020/3243 K. Sayılı İlamında;
“…Sözleşme hukukunda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri benimsenmiştir. Bu ilkeler çerçevesinde, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Başka bir anlatımla, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, kural olarak borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir.
Sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir sonucudur. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki hasıl olur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet (M.K.Md. 4, 2) kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık (Clausula Rebüs Sic Stantibus-Beklenmiyen hal şartı-sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır…” denilmekte olduğu, somut olayda karşılıklı edimler arasında dengenin sonradan davacı aleyhine bozulmamış olduğu, sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında çelişki olmadığı,
Medeni Kanun 2nci maddesindeki Objektif İyiniyet Kuralına aykırı davranıldığı, davacının sözleşmeyi fesih hakkını yerinde kullanmadığı, sözleşme süresinin bitimine 2 ay evveline kadar fesih ihbarının yapılması gerektiği, davacının bu hususa dikkat etmeyerek fesih ihbarında bulunduğu ancak sözleşmenin sözleşme hükümlerine göre fesih olmadığı, davalı bankanın sözleşme hükümleri nazara alındığında faturaların ödenmemesi hususunda haklı olduğu, kaldı ki asıl davada davaya konu faturanın davanın açılmasından 9 gün sonra dava dışı şirketçe (davacıya borçlu olan dava dışı şirketçe) ödenmiş olduğu, birleşen davada ise dava dışı şirketin yaklaşık 1 yıl sonra üzerine düşen borcu ödemiş olduğu, bu halde arada geçen sürede meydana gelen kaybı varsa bundan dolayı davacının davalı bankaya değil de dava dışı (borcunu 1 yıl geç ödeyen) şirkete başvurmuş olması gerektiği, birleşen davanın açılma tarihinin 18.04.2014 tarihi olduğu, asıl davada ödemenin 11.04.2014 tarihi olduğu da nazara alındığında birleşen davanın açılmasında davacı tarafın haksız olduğu, ödemelerin gerçekleşmesinden dolayı asıl dava ve birleşen davanın konusuz kalmasından dolayı karar verilmesine yer olmadığına ancak yargılama giderlerinin ve vekalet ücretlerinin ödenmesi yükünün davada haklılık oranına göre değerlendirildiğinde davacı tarafın yargılama giderinin kendi üzerinde kalması ve vekalet ücretini davalı bankaya ödemesi gerektiği değerlendirilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan gerekçelerle:
1-)ASIL DAVADA VE BİRLEŞEN DAVADA KONUSUZ KALAN DAVADA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
2-)Esas davada peşin alınan 238,25-TL harçtan alınması gereken 54,40-TL harcın mahsubu ile artan 183,85-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-)Birleşen davada peşin alınan 4.276,25-TL harçtan alınması gereken 54,40-TL harcın mahsubu ile artan 4.221,85-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-)Esas davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Birleşen davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T’ne göre hesaplanan 25.950,03-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-)Davalı tarafından yapılan 78,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine;
8-)Taraflarca yapılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair asıl ve birleşen davada davacı vekilinin yüzüne karşı asıl ve birleşen davada davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay İlgili Dairesi’nde TEMYİZ YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/09/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)