Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/722 E. 2022/462 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/722 Esas
KARAR NO : 2022/462

DAVA : İtirazın İptali (Sigorta Prim Tazminatına dayalı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 13/09/2019
KARAR TARİHİ : 22/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali İtirazın İptali (Sigorta Prim Tazminatına dayalı Rücuen)davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 09/06/2019 tarihinde yüklenici sözleşmesi imzalandığını davalı şirketin yükümlülüklerine yerine getirmediğini ve davalının çalıştırdığı personelin ücretinin SGK’ya gerçek değeri üzerinden beyan edilmediğini, sigorta primlerinin eksik ödendiğini, asıl işveren sıfatına sahip davacı şirket tarafından bu nedenle kesilen cezaların ödendiği ve davacı şirketin zarara uğradığından bahisle … 18. İcra Dairesi’nin … esas numaralı dosyasından alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, davalı tarafın takibe haksız ve kötü niyetli itiraz ettiğinden bahisle %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının bir borcu olmamasına rağmen mesnetsiz bir takım isnatlara istinaden davacının davalı tarafından ödenmiş olan parayı talep etmesi açıkça haksız olduğunu, SGK prim cezaları adı altında yapılan ödemelerin davalıya rücu edilemeyeceğini, sözleşme konusu iş davacı tarafından kesin hakediş ile kabul edildiğini, davacının davalıya borcu bulunduğunu, davacı tarafından davalıya 26.150,00 TL eksik ödeme yapıldığını, sözleşmede işin bedeli belirtilmiş olup işin davalı tarafından yerine getirildiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Davacı Delilleri:
*09.06.2017 tarihinde düzenlenenYüklenici Sözleşmesi
*… SGM.nin tebliğ zarfları, yersiz yararlanılan teşvikler, prim ödemelerine ilişkin kurum bildirimleri ile idari para cez: ilişkin bildirimler
*SGK.na yapılan prim ve gecikme cezaları ödemelerine ilişkin banka dekontları
*… 1. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi
*… 18. İcra Dairesinin … E. sayılı takip talebi ve davalı şirketin itiraz dilekçesi
*Ticari belgeleri içerir USB bellek
Davalı Delilleri:
*… 1. Noterliği … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi
*… 29. Noterliği … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi
*Davacı şirket ile davalı şirket arasında düzenlenmiş 09.06.2017 tarihli yüklenici sözleşmesi
… 18. İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyası, Sosyal Güvenlik Denetmen Raporu, Bilirkişi Raporları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …18. İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasında takibin dayanağı taraflar arasında ihtilafsız olan sözleşmeler uyarınca davalının uygulayıcı olarak yürüttüğü işlerle igili ödemesi gerekli SGK prim borçları, SGK idari para cezalarını ödememesi nedeniyle davacının davalı adına ödeme yapıp yapmadığı yaptı ise takibe konu alacak miktarı kadar davalıdan alacaklı olup olmadığı hususlarındadır.
İlgili … 18. İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 20/06/2019 tarihinde 05/03/2019 tarihli, 09/06/2017 tarihli sözleşme şartlarına aykırılıktan kaynaklanan 40.157,90 TL asıl alacak ve 2.275,16 TL takip öncesi işlemiş faiz toplamı 42.433,06 TL alacağın asıl alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık 9619,50 oranından faizi ile birlikte tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 25/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 26/06/2019 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Alacaklı görünene borçlarının bulunmadığını ileri sürdüğü, davacı alacaklının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı, geçerli haciz yolu ile ilamsız genel takip bulunduğu, borçlu tarafından yasal süresi içerisinde yapılmış ve takibi durdurmuş geçerli bir itiraz olduğu, davanın bir yıllık yasal süresi içerisinde açıldığı, itirazın iptali davasının koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında karşı taraf kanuni karinenin aksini ispat edebilir. (HMK m.190). İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir. Borçlu itirazın iptali davasına karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir, borçlu her türlü borca itirazını ödeme emrine itirazından bağımsız olarak ileri sürebilir.
Somut olayda, davalı cevap dilekçesinde iddia ettiği üzere taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesi ile SGK tarafından tahakkuk ettirilen miktarları ödeme sorumluluğu kalmadığını ispat ile yükümlüdür.
I-Deliller toplandıktan sonra ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle bilirkişi raporu düzenlenmesi için dosya mali müşavir …’ya tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından sunulan rapor özetle şu şekildedir:
” Taraflar arasında 09.06.2017 tarihinde hüküm altına alınan 13.06.2017 başlangıç, 20.12.2017 süreli (bitiş tarihli ) … Projesi …İnşaat İşlerinin yapılması olan yüklenici sözleşmesi düzenlenmiştir. Sözleşme bitim süresi 20.12.2017 tarihi olmasına rağmen davalı tarafından davacıya 6 nolu hakkedişin 29.12.2017 tarihi ile 316.148,566 TL olarak kesilmiş olduğu usulüne uygun düzenlenmiş olan davacı kayıtlarında yer almaktadır. Kesin hakkediş kesildikten sonra davalı tarafın davacıya vermiş olduğu teminat mektubu ve/veya teminat 53.584,50 TL olarak davalı alacağına yansıtılmıştır. Davacının sözleşmeden dolayı davalıya yapmış olduğu ödemeler vadesi 24.01.2018 tarihine kadar devam etmiş ve bu tarihte taraflar arasında borç-alacak sıfırlanmıştır. Davacı, 22.01.2019 tarihinde davalıyı 40.175,90 TL borçlandırmış ve taraflar arasındaki ihtilafta bu miktar kadar alacaklı konuma geçmiş ve bu bedeli somut davamıza konu etmiştir. İhtilafsız döneme ilişkin davacının davalı şirketten herhangi bir alacağı bulunmamaktadır.
Davaya konu miktar, davalı çalışanı …’nin davalı şirketi şikayet etmesi ile ve/veya …nin çalıştığı dönemde çalışma ücretinin işverence Sosyal Güvenlik Kurumuna eksik bildirimde bulunulmasından kaynaklanmaktadır. SGK şikâyet üzerine inceleme başlatmış ve şikayete konu olan …’nin 2017/9-10-11-12 ve 2018/01 aylarına ilişkin aylık bildirgeleri düzeltilerek eksik bildirim için idari para cezası ile eksik bildirilen bildirgelerin prim tutarlarını gecikme zamları ile birlikte tahakkuk ettirmiştir, …’nin çalıştığı yıl dönemi 2017 yılına tekabül ettiğinden davacının 2017 yılında yararlandığı teşvikleri iptal etmiş ve buna ilişkin 6661 Teşvik Kanunu gereğince 2017/ 02-03-04-05-08-09-10-11-12-2018/01-08 dönemleri için 5.674,32 TL prim, 1.429,08 TL gecikme zammı olmak üzere 7.103,40 TL…prim cezası kesmiş ve bu dönemlerde ödenen teşvikleri geri çağırmış iptal etmiştir. Tüm ceza ve prim tahakkukları 21.12.2018 Tarih, 2018/412081/122 sayılı Denetmen raporuna istinaden kesilmiştir.
SGK … Sosyal Güvenlik Merkezi -Sayı : … Tarih, …Sayılı Denetmen raporuna istinaden 5510 sayılı kanunun 81.maddesi gereğince kesilen tahakkuk yönünden, 5510 sayılı kanunun 81.maddesi ” Bu kanun gereğince yapılan kontrollerde çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği tespit edilen işverenler bir yıl süre ile bu fıkra ile sağlanan destek unsurlarından yaralanamaz. ” ve 2017/9 asgari ücret desteği genelgesinin 1.3.maddesi ” Denetim ve kontrole görevli memurlarca yapılan soruşturma ve incelemede veya mahkeme kararları neticesinde yada kamu kurum ve kuruluşlardan alınan yazılardan 2017 yılı için çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği ya da prime esas kazancı eksik bildirdiği veya bildirdiği sigortaları fiilen çalıştırmadığı tespit edilen işverenlerin destekten yararlanmasının mümkün bulunmadığı, 2017 yılında yararlanılmış destek tutarı olması halinde ise yaralandırılan tutarlar gecikme zammı ve gecikme cezası ile birlikte geri alınacaktır…” hükümleri gereğince 6661 Sayılı Teşvik Kanunu 2017/ 02-03-04-05-08-09-10-11-12-2018/01-08 dönemleri için 5.674,32 TL prim, 1.429,08 TL gecikme zammı olmak üzere 7.103,40 TL prim cezası kesilmiştir. Ceza doğrudan doğruya davacı … Tic.A.Ş.’ne bildirilmiştir/kesilmiştir.
Davacı tarafından … Bankası … Şubesine 21.01.2019 tarihinde … dosya numarasına davacı …A.Ş adına geçmiş dönem 4A prim bedeli olarak 7.071,71 TL ödenmiştir. Teşvik cezası SGK tarafından davacıya uygulanmıştır. Davacının 2017 yılı içerisinde çalıştırdığı işyerine uygulamış olduğu teşvikler iptal edilmiş ve taraflar arasındaki sözleşme öncesi teşvikler SGK tutanağı gereğince davacıya yansıtılmıştır. Davacı taraf davalının kusuru sonucu kendi adına SGK’ya yatırdığı 7.071,71 TL için doğrudan davalıdan talep edebilecektir.
Toplam 40.175,90 TL’nin 33.104,19 TL’si için ise SGK mevzuatı irdelenmiştir.
İş ve sosyal güvenlik mevzuatına göre, alt işveren olarak hizmet veren firmaların hem çalışanlara olan borçlarından (ücret, tazminat vb.) hem de Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) olan borçlarından (sosyal sigorta primi, idari para cezaları, vb.), asıl borçlu (alt işveren) ile birlikte asıl işveren de sorumlu tutulmuştur. Bir başka ifade ile asıl işverenler alt işverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan ve asıl işveren hizmet verdiği çalışanlara olan borçlarından müştereken ve müteselsilen sorumludur. Sosyal güvenlik inşaat işyerlerinde ihale konusu işlerden dolayı eski dönemde var olan “ölçümleme” işleminin uygulamadan kaldırılmasına bağlı olarak Kuruma yeterli prim ödenmemesi sebebiyle 1994 yılından başlayarak 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu çerçevesinde söz konusu işler için asgari işçilik ve ilişiksizlik belgesi verme uygulaması başlatılmıştır. Asgari işçilik ve ilişiksizlik belgesi uygulaması 31.05.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda (SSGSSK) da yer bulmuştur. İşverenin asgari işçilik oranı üzerinden bildirimde bulunduğu saptanmış ise ilişiksizlik belgesi verilmekte; aksi halde, dosyanın müfettişler tarafından incelenmesi yoluna gidilmektedir. 5510 sayılı Kanun’un 85’inci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen usullerle Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgari işçilik tutarı üzerinden Kurumca re’sen tahakkuk ettirilen sigorta primleri, aynı Kanun’un 88’inci ve 89’uncu maddeleri dikkate alınarak işverene tebliğ edilir. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurulması, Prim Borcunun Takip ve Tahsilini Durdurmaz.
Somut olayda, davacının ödediğini beyan ederek davaya konu ettiği 40.175,90 TL idari para cezası, davacının dava dilekçesinde beyan ettiği “Yüklenici davalının kendi personel ücretinin SGK ya gerçek değer üzerinden beyan etmediği” gerekçesi ile değil, davalı çalışanlarından dava dışı … isimli çalışanın yine davalıyı SGK’ya şikayet etmesi ile, SGK’nın aylık hizmet ve prim belgesi ile buna bağlı cezalar düzenlenmesinden kaynaklandığı tespit edilmiştir. SGK mevzuatında bu tür uyuşmazlıkta SGK idaresi ile (asıl) işveren karşı karşıya gelmekte, tebligatlar, taahhütler, itirazlar ve ödemeler asıl işverene ve (asıl) işveren tarafından yapılmaktadır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 12 nci maddesinde, “Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu nedenle, asıl işveren ile alt işveren arasında yapılan sözleşmede, sosyal sigorta yükümlülükleri nedeniyle tüm sorumluluğun alt işverene ait olduğu belirtilmiş olsa dahi, sözleşmenin bu maddesi, taraflar arasında bağlayıcı olmakla birlikte, SGK’ya ve sigortalılara karşı hükümsüzdür. Asıl işverenin birlikte sorumluluğu, sosyal güvenlik mevzuatı ile işverene yüklenen bütün yükümlülükleri (örneğin; Sigortalı işe giriş bildirgesi, aylık prim ve hizmet belgesi, çalışılmadığına dair bildirimde bulunma, eksik gün nedenlerinin bildirimi ve belgelendirilmesi, iş kazası ve meslek hastalığı, primlerin ödenmesi vd.) kapsamaktadır. SGK, 07.06.2010 tarihinde yayınladığı 2010/71 sayılı Genelgesinde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (YHGK) 12.06.1991 tarihli, 10-277/359 sayılı kararına dayanarak, alt işverenlerin prim borçlarının yanı sıra idari para cezası borçlarından da asıl işverenin sorumlu tutulacağı, bu bağlamda, ödenmeyen idari para cezası borcunun tahsili için 6183 sayılı Kanunu’nun 53 üncü maddesine göre düzenlenecek ödeme emirlerinin asıl işverene ve alt işverene aynı anda (birlikte) gönderilerek icra takip işlemlerinin yapılacağı belirtmiştir. Bu doğrultuda, davacının, SGK’dan gelen İdari Para Cezalarını davalıya bildirim yapmadan ödemesinin davalıya rucü etme hakkını ortadan kaldırıp kaldırmayacağı değerlendirilmelidir.
Davacı taraf davalıya … 1. Noterliğinin … tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile rücu ederek ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 3 gün içerisinde 40.175,00 TL’nin ödenmesini ihtar etmiş ve temerrüt tarihinin ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden itibaren 3 gün içerisinde başlayacağını beyan etmiştir. Davalı taraf davacının ihtarnamesine 08.03.2019 tarihinde yine noter vasıtasıyla cevap vermiş olup, davalının cevap verdiği tarih ile birlikte 2 gün sonra temerrüt oluştuğu varsayımıyla 10.03.2019 tarihini temerrüt başlangıcı sayılarak davacının 2.274,15 TL işlemiş faiz talep edebileceği hesaplanmıştır. “
II- Sosyal Güvenlik ve İş Hukuku mevzuatında uzman bilirkişi Şenay Vural’ın da katılımı ile düzenlenen ikinci rapor özetle şu şekildedir:
” 09.06.2017 tarih ve … No.lu Yüklenici Sözleşmesi’nin incelenmesinde, Davacı şirketin işveren, davalı şirketin yüklenici olduğu, İşin başlangıcının 13.06.2017 ve iş bitiminin 20.12.2017 olarak belirlendiği, Kaba inşaat işlerinin (kalıp, beton, duvar) yapılması vs hizmetler ile yapımı biten imalatlar için…projelerinin hazırlanması işinin davalı tarafından üstlenildiği, Davalı yüklenicinin taahhüt konusu işte ve işyerinde çalıştırdığı işçilerin veya üçüncü kişilerin ödenmemiş ücretleri veya ödenmemiş SGK primleri varsa başvuru durumunda yüklenici nam ve hesabına davacı işveren tarafından ödenerek, ilk istihkaktan kesileceği, (Madde 25) Davalı yüklenicinin, davacı işverenin işyerinde çalıştıracağı personeline ödediği ücretler bakımından vergi ve sigorta primlerini ödemeyi ve ilgili kanun hükümlerine uymayı, yapacağı ödemelere ilişkin belgeleri işverene teslim etmeyi üstlendiği (Madde 32/1) anlaşılmaktadır.
SGK … SGM.nin 13.10.2021 tarihli yazısı ekinde yer alan belgelerin incelenmesinde, Davalı şirketin … işyeri sicil no.lu dosyada Kurum nezdinde 03.02.2017 tarihi itibariyle tescilinin yapıldığı, Davalı şirket çalışanı …’nin davalı ….Şti.nin söz konusu dosya üzerinden 11.09.2017 tarihinde işe girişinin ve 06.01.2018 tarihinde çıkışının yapıldığı, İşçi …’nin davalı şirketin … sicil no.lu dosyası üzerinden 15.01.2018 tarihinde yeniden işe girişinin ve 10.02.2018 tarihinde çıkışının bildirildiği, Davalı şirket çalışanı …’nin 27.03.2018 tarihinde … üzerinden … sayı ile davalı hakkında “11.09.2017 tarihinde … A.Ş. ye ait … şantiyesinde yüklenici …Tic, Ltd. Şti. bünyesinde çalışmaya başladığını, 26.01.2018 tarihine kadar konteynerlerini depoya gönderdiklerini, 15 Ocak’ta ana firma … A.Ş.nin sigorta kapanış belgelerini istediğini, bu kapanışın yapılması gerektiğini, işverenin kar amacıyla 06.01.2018 tarihinde işyerinden hiç ayrılmamasına rağmen firmanın diğer bir şantiyesine nakil olarak çıkışının yapıldığını, 15.01.2018 tarihinde tekrar işe girişinin yapıldığı, aradaki 9 gün boyunca çalışmaya devam ettiğini, o ay ki maaşının tam olarak bankaya yatırıldığını, 18.02.2018 tarihinde işten çıktığı halde 10.02.2018 tarihinde çıkışının yapıldığını, şubat ayında hiçbir ücret ödenmediğini, yol-yemek-maaş 3.000,00 TL’ye anlaştığını, sigortasının asgari ücret üzerinden yatırıldığını, 19 Şubat’ta ücretinin ödenmemesi ve mobbing nedeniyle işe devam edemediğini” belirterek şikayette bulunduğu, Söz konusu şikayet üzerine SGK İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından yapılan inceleme üzerine düzenlenen 21.12.2018 tarih ve 122 No.lu “Araştırma ve İnceleme Raporu”nda, “…adına işveren tarafından… sicil no.lu dosyadan verilen 15.01.2018 tarihli işe giriş bildirgesinin iptal edilmesi ve 07.01.2018 tarihli işe giriş bildirgesinin işverenden istenmesi, verilmemesi halinde ise Kurumca re’sen düzenlenmesi ve işveren hakkında 5510 sayılı Kanunun 102. Madde 1.fıkrasının (a) bendinin (2) no.lu alt bendine istinaden İPC uygulanması gerektiği…” konularının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
21.12.2018 tarih ve 122 No.lu Denetmen Raporu doğrultusunda Kadıköy SGM.nce düzenlenen ve davalı şirkete 15.01.2019 tarihinde tebliğ olunduğu anlaşılan, 14.01.2019 tarih ve 714449 sayılı bildirimle 5510 sayılı Yasanın 86.maddesine istinaden yersiz yararlanılan teşvik tutarının gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte 31.01.2019 tarihi itibariyle hesaplanan 11.784,87 TL prim, 3.253,86 TL faiz — 15.038,73 TL’nin ödenmesi, aksi halde icraen tahsili yoluna gidileceği, 14/01/2019 tarih ve 714671 sayılı bildirimle 122 sayılı raporda tespit ve belirtilen SPEK’ler üzerinden ek aylık prim hizmet belgesinin düzenlenerek 30 gün içinde Kuruma verilmesi, aksi halde Kurum tarafından düzenleneceği, 14.01.2019 tarih ve 714535 sayılı bildirimle 5SS 10 sayılı Kanunun 102. Maddesine istinaden 18.783,00 TL İPC uygulandığı, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde ödenmesi gerektiğinin bildirildiği, 14.01.2019 tarih ve 714591 sayılı bildirimin ise davacı … A.Ş.ne 15.01.2019 tarihinde tebliğ olunduğu, 122 no.lu Denetmen Raporuna istinaden 5510 sayılı Yasanın 86-maddesine istinaden yersiz yararlanılan teşvik tutarının gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte 31.01.2019 tarihi itibariyle hesaplanan 5.674,32 TL prim * 1.429,08 TL faiz * 7.103,40 TL’nin ödenmesi, aksi halde icraen tahsili yoluna gidileceği konularının bildirildiği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4.maddesi 1.fıkrasının (a) bendinde, “Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılır.” 7.maddesinin (a) bendinde “Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fikrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya, mesleki eğitime veya zorunlu staja başladıkları tarihten başlar.” 8.maddesinde “İşverenler, 4 üncü maddenin birinci fikrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür.” 86.maddesi 8.fıkrasında “Kurum veya diğer kamu idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler sonucunda veya bu idareler tarafından düzenlenen belgelerden hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortallarla ilgili olması halinde,geriye yönelik hizmetlerinin veya prime esas kazançlarının en fazla tespitin yapıldığı tarihten geriye yönelik bir yıllık süreye ilişkin kısmı dikkate alınır.” Kurumca Verilecek İdari Para Cezaları başlıklı 102.maddesi 1.fıkrasının (a) bendi (2) no.lu alt bendinde “8 inci maddenin birinci fikrası ile 61 inci maddede belirtilen bildirgeleri; Kurumca belirlenen şekle ve usüle uygun vermeyenler, belgenin mahkeme kararı, Kurum veya diğer kamu idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler sonucunda veya bu idareler tarafından düzenlenen belgelerden hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında her bir sigortalı için asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır”, yine aynı maddenin 1.fıkrası (c) bendi (4) no.lu alt bendinde “86 ncı maddenin birinci fikrası uyarınca verilmesi gereken belgeleri, Kurumca belirlenen şekilde ve usülde vermeyenler ya da Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler veya belirlenen süre içinde vermeyenlere her bir fiil için; belgenin mahkeme kararı, Kurum veya diğer kamu idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler sonucunda veya bu idareler tarafından düzenlenen belgelerden hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin iki katı tutarında idari pazara cezası uygulanır”düzenlemeleri yer almaktadır.
SGK Rehberlik ve Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın “Sosyal Güvenlik Denetmenleri Denetim Standartları” konulu 2013/5 sayılı Genelge’nin 4.11.3. maddesinde “Sigortalı Hizmet Kazandırma Bilgi ve Belgeleri” başlıklı (b) alt başlığı 5.bölümünde “İşyeri kayıtlarının incelenmesinde, ücret tediye bordrosu veya ücret ödeme makbuzu bulunup bulunmadığı ile bu belgelerdeki bilgilerin bir yasa gereği tutulan deftere kaydedilip kaydedilmediği ile yetinilmez, ayrıca her yasal belgedeki bilgi de çalışmanın kanıtı sayılır. Bu bağlamda; şikayet veya ihbar üzerine yapılan incelemede şikayetçinin veya sigortasız çalıştırıldığı ihbar edilenin isim veya imzasının fatura, sevk irsaliyesi, posta alındıları v.s. belgelerde görülmesi durumunda bu durum çalışmanın delili (fili karinesi) sayılacak, bu karinenin aksini işveren ispatlamak yükümlülüğünde ve ispatlanamaması halinde, imzaların veya isimlerin belirlendiği gün sayısına göre değil, aksine bir tespit olmadığı sürece şikayet edilen dönem (dönemin bir yılı aşması durumunda her yıl açısından belge ile delillendirme şartı aranır, aksi halde aynı yıl sonuna kadar hizmet verilmekle yetinilecektir) içerisinde çalışmanın aralıksız ve sürekli geçtiğinin kabulü ile (gerek görülmesi halinde ifadelerle teyit edilerek) hizmet kazandırılması yoluna gidilir. “düzenlemesine yer verilmiştir.
21.12.2018 tarih ve 122 No.lu Denetmen Raporu’nda davalı hakkında çalışanı …’nin şikayeti ile ilgili yapılan denetimde söz konusu mevzuat hükümleri bağlamında inceleme ve değerlendirme yapıldığı, davalı şirket hakkında fark prim ve İPC uygulandığı anlaşılmıştır.
Ödeme belgelerinden davacı şirket tarafından 21.01.2019 tarihinde, Kendi adına 7.071,71 TL yersiz yararlanılan teşvik, Davalı şirket adına ise 14.086,00 TL yersiz yararlanılan teşvik, 19.018,19 TL İPC karşılığı ödeme yaptığı, toplam ödemenin 40.175,90 TL olduğu görülmüştür.
Taraflar arasında imzalanan “Yüklenici Sözleşmesi”nin 32/1.maddesindeki “Yüklenici’nin çalıştıracağı personelin vergi ve sigorta primleri kendisine ait olup, İşveren’e ait işyerinde çalıştıracağı personeline ödediği ücretler bakımından Vergi ve Sosyal Sigorta Kanunu’nun ilgili hükümlerini tam ve eksiksiz uygulamakla yükümlüdür.” hükmü kapsamında sorumluluğu bulunduğu, davalı çalışanı …’nin şikayeti üzerine yürütülen inceleme üzerine düzenlenen denetmen raporu ile inceleme döneminin “Yüklenici Sözleşme” konu dönemi kapsadığı, davalı şirketin 5510 Sayılı Yasa hükümlerine uymadığı, Kurum tarafından bu nedenle tahakkukların yapıldığı, davacı şirket tarafından davalı şirketin 5510 sayılı Yasa hükümlerini ihlal etmesi nedeniyle 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 12. maddesindeki, “Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur.” şeklinde düzenleme doğrultusunda ödendiği anlaşılmıştır. “
III-Dosya kapsamına uygun ve birbirleriyle örtüşen ve birbirlerini tamamlayan bilirkişi raporları çerçevesinde, davacı şirketin işveren, davalı şirketin yüklenici olduğu, 17.06.2017 tarihli “Yüklenici Sözleşmesi” ile davalı yüklenici şirket Sosyal Sigorta Kanunu kapsamında sorumluluğu üstlendiğinden davacı şirketin Sosyal Güvenlik Kurumuna yaptığı idari para cezalarına ilişkin ödemeler yönünden davalı şirkete rücu edebileceği, davacı şirketin davalıya bildirim yapmadan ödemesinin, 5510 Sayılı Kanunun müşterek ve müteselsil sorumluluk hükmü gereği olması nedeniyle, davalıya rucü etme hakkını ortadan kaldırmayacağı kabul edilerek ve kısa kararda sehven 40.175,90 TL olarak belirtilmiş olsa da gerekçeli karar ile çelişki yaratmaması açısından değişiklik yapılmaksızın asıl alacağın 40.157,90 TL, işlemiş faizin 2.274,15 TL olarak tespit edildiği dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal, gerektirici nedenlere göre;
Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, davalı tarafından … 18. İcra Müdürlüğünün …E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 40.175,90 TL asıl alacak ve 2.274,15 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.432,15 TL yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 2.898,54 TL ilam harcından peşin yatırılan 724,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.173,89 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Davacı tarafından yatırılan 724,65 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddeleri gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul / ret oranına göre 1.319,97 TL’sinin davalıdan, 0,03 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 6.316,18 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 0,85 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvuru harcı, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 111,20 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 1.955,60 TL yargılama giderlerinden davanın kabulü oranında 1.955,56 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır