Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/709 E. 2021/180 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/709 Esas
KARAR NO : 2021/180 Karar

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2019
KARAR TARİHİ : 03/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 23.04.2018 tarihinde sahibi bulunduğu eczane ve kendi ihtiyaçları doğrultusunda … model telefon satın aldığını, telefonun ekranında … yanığı, iz düşümü, burn-in gibi çeşitli isimlerle adlandırılan, ekranda belli bir zaman sonra kullanılan uygulamaların sabit simgelerinin izlerinin ekranda kalıcılaşması ve ekranın daimi olarak lekeli gelmesi sorunun gözlendiğini, bu kapsamda telefonun yetkili servise götürüldüğünü ancak bu sorunun garanti kapsamına girmediğinin belirtildiğini, oled yanığı olarak belirtilen bu teknolojik hasarın ve ekran sararmasının garanti dışında kalmasının nedeninin de telefonda kullanılan 3. parti uygulamalar olduğunun taraflarına bildirildiğini, 3. parti uygulamalardan kastın … ya da … tarafından üretilmeyen fakat resmi uygulama mağazalarında bulunan programlar olduğunun belirtildiğini, akıllı telefonların satın alınmasındaki amacın, günümüz dünyasında yalnızca telefon görüşmesi yapmak ve mesaj atabilmek olduğunun düşünülemeyeceğini, bu cihazlarla ilgili olarak resmi olarak indirilmesine müsaade edilmiş uygulamaları indirmenin bedelinin telefon ekranının zarar görmesinin olmaması gerektiğini, müvekkiline telefon satın alınırken yalnızca telefonda bulunan gömülü uygulamaların kullanılabileceği ile ilgili bir bildirimin de yapılmadığını, konuyla ilgili olarak … İlçe Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığına başvurulduğunu, gelen cevapta müvekkiline meselenin Asliye Ticaret Mahkemelerinin konusu olduğunun bildirildiği, Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açılabilmesi için zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, müvekkilinin yaşadığı durumun “gizli ayıp” kavramıyla ilişkili olduğunu, müvekkilinin ekrandaki ayıbın doğduğunu anladığından hemen sonra durumu satıcıya bildirdiğini, ancak olumlu bir geri dönüş alamadığını, bu kapsamda müvekkili açısından TBK m 227’de belirtilmiş olan alıcının seçimlik haklardan birisini kullanabilmesinin gerekmekte olduğunu, müvekkilinin bu haklardan biri olan sözleşmeden dönme hakkını kullanmak istemekte olduğunu, bu hak ile bağlantılı olarak da müvekkilinin TBK 229uncu maddesinde belirtilen “ödemiş olduğu satış bedelinin faiziyle birlikte geri verilmesi” hükmünün uygulanmasını talep ettiğini, müvekkilinin telefondaki bu ayıp sebebiyle başka bir telefon satın almak zorunda kaldığını, dava konusu telefonu kullanmamakta olduğunu, netice olarak ayıplı çıkan malın bedeli olan 4.170,03-TL’nin işlemiş ve işleyecek olan yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine, dava masraflarının ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dosyasından davaya konu telefonun davacı tarafından kullanıldığı ve sonrasında bir 3üncü şahsa satıldığı, 3üncü şahsın kullandığı telefonu bir süre sonra davacıya iade ettiğinin anlaşıldığını, böylece davacının davaya konu cep telefonunu memnuniyetle ve sorunsuz kullandığını ve hatta yeni bir cihaz almak için 3üncü bir kişiye de satmak suretiyle telefon ile herhangi bir şikayetinin olmadığını, davacının tüketici sıfatıyla değil tacir olarak hareket etmek suretiyle ticari işletmesine telefon satın aldığını, tacir olmanın hükümlerine göre her tacirin basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, buna göre neyin garanti kapsamında olduğu ve neyin olmadığının da basiretli bir tacir olarak davacının incelenmesi ve buna göre hareket etmesi gerekmekte olduğunu, ayıp iddiasını kesinlikle kabul edilmediğini, velev ki böyle bir durum var ise dahi davacının TTK 23ünci maddesi kapsamında ayıp ihbar sürelerine uymamakla cihazı kabul ettiğini, 23.04.2018 tarihinde satın aldığını, ayıplı olduğu iddiasıyla THH’ne 12.02.2019 tarihinde başvurduğu gözetildiğinde muayene ihbar sürelerinin dolduğunu, cihazın garantisinin 2 yıl olmasının, garanti verilen hususlar yönünde olduğunu, garanti verilmeyen bir husus nedeniyle davacının ayıp iddiasıyla sözleşmeden dönemeyeceğini, dava konusu cihaza “Rootlu” olduğu başka bir deyişle cihaz üzerinde lisanssız yazılım yüklemesi gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, bu sebeple yazılım sisteminin zarar gördüğünü ve bu durumun cihazın anakartının arızalanmasına sebep olduğunu, bu halde cihazın kullanıcı hatası sonucu arızalandığını, kullanıcı hatası ile arızalanan ürünlerin ayıplı olarak kabul edilmediğini ve davacının seçimlik haklarını kullanamayacağını, dava konusu cihazın garanti belgesinde üçüncü parti yazılım yüklemelerinden doğacak olan arızalar için üretici veya ithalatçının sorumlu olmadığı ibaresinin yer aldığını, üçüncü parti yazılımlar; ana program üreticisinden bağımsız olarak geliştirilen tercihe bağlı olarak kullanılan illegal yazılımlar olduğunu, üçüncü parti yazılımların cihazlara çeşitli zararları olduğunu, bahsi geçen yazılımların cihazların hesap güvenliğini tehlikeye atabileceğini, hesap bilgilerini cihaz kullanıcısından bağımsız olarak dağıtabildiğini, bu yazılımların cihazları dışarıdan gelecek virüs gibi saldırılara açabileceğini, güncellemeler sırasında meydana gelen arızaların bu yazılımlardan kaynaklanabileceğini, bahsi geçen 3. Parti yazılımların kullanıcılar tarafından cihazlara yüklendiği zaman cihazlar garanti kapsamı dışında kaldığını, bu nedenle …tarafından Türkiye’de satılan telefonlar için kullanılabilecek olan yazılımların belirlendiğini, “Root’ işlemi yapılarak yazılımı değiştirme işlemi yani 3. Parti yazılımların yükleme işlemi, cihazda farklı sorunlara yol açılacağını ve bu durumdaki cihazların garanti harici olarak değerlendirildiğini, davacı tarafından satın alınan cep telefonunun kendi hatası sonucu arızalandığından kullanıcı hatası sonucu arızalanan cihazın ayıplı olarak değerlendirilemeyeceği gibi davacının seçimlik haklarını da kullanamayacağını, kullanıcı hatası sonucu arızalanan cihaza ilişkin olarak alıcı – tacirin seçimlik hak talep edebilmesi için gerekli yasal koşulların oluşmadığını, davacı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak ikame edilen iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller; E- Arşiv Faturası, Davaya konu cep telefonu üzerinde Bilirkişi İncelemesi
… İlçe Tüketici Hakem Heyetinden davacı tarafından başvurulan … şikayet başvurusu evrakı talep edilmiş olmasına rağmen, davacı tarafından böyle bir başvurunun bulunmadığının bildirilmiştir.
Deliller toplandıktan sonra taraflar arasında uyuşmazlıkla ilgili olarak bu konuda Bilişim ve Teknoloji uzmanı Bilirkişi …’e tevdi edilmiş, Bilirkişice Mahkememize sunulmuş olan 18/12/2020 tarihli raporunda özetle;
“…Telefonun dış görünüşü üzerinde yapılan incelemede; dış görünüşü üzerindeki incelemede; kullanım hatası olarak değerlendirilebilecek deformasyonların bulunmadığı, telefon şarj edilmek istendiğinde; şarj olduğu ve açıldığı, açıldıktan sonra içinde yüklü bulunan Android 9 işletim sistemini çalıştırdığı, telefonun ekranı üzerinde yapılan incelemede, ekranda sabit görüntü kalması arızasının mevcut olduğu, özellikle beyaz arka planlarda bu durumun daha belirgin olduğu,
Telefon üzerinde yapılan incelemede telefonda “…” işleminin yapılmamış olduğunun tespit edildiği,
Telefon ekranındaki arıza nedeniyle telefondada 1475 TL değer kaybı oluştuğu,
Telefon ekranında ortaya çıkan sabit görüntü kalması arızasına ilişkin olarak telefonun gövdesi ya da ekran üzerinde herhangi bir hasar yada benzeri kullanıcı hatası bulunmadığı, kullanıcı tarafından telefon üreticisinin resmi yazılımına müdahale edilmediği (… yapılmadığı) görüldüğünden bu problemin üretim kaynaklı olduğu, bu nedenle dava konusu telefonun ayıplı olduğu, ayıbın zaman içinde ortaya çıkması nedeniyle gizli ayıp niteliğinde olduğu anlaşılmakla,…” yönünde görüş beyan etmişlerdir.
Bilirkişi Raporuna dair davacı vekili beyan dilekçesi sunmuş, davalı vekili beyan ve itirazlarını içerir dilekçesini sunmuştur.
GEREKÇE;
Taraflar arasındaki ihtilaf konusunun tespiti: Davacı tarafın satın almış olduğu telefonun ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise bunun gizli ayıp mı açık ayıp mı olduğu, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacının seçimlik hakkını kullanma haklarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmıştır.
Tüm dosya kapsamından; davacı … – …’ın eczanesi için davaya konu … (…) marka model cep telefonunun davalı şirketten 23.04.2018 tarihinde satın alındığı, dava dosyasına sunulan e-arşiv faturada IMEI ya da seri numarasından bu faturanın davaya konu cep telefonuna ait olduğunun ispat edilemediği, davacı eczanenin tacir olarak kabul edildiği, dava dilekçesinde …’ne başvurulduğunun bildirildiği, ancak kim tarafından …’ne başvurulduğunun bildirilmediği, dava dilekçesi ekinde … tarafından …’ne başvurulduğu, başvuru tarihinin 12.02.2019 tarihi olduğu, şikayet edilenin Samsung Türkiye olduğu, davaya konu cep telefonu üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığı, telefonda gizli ayıbın tespit edildiği, Borçlar Kanunu Madde 223- “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” hükmünü içerdiği,
Davaya konu cep telefonunda gizli ayıp olduğu, ancak gizli ayıp ihbar süreleri için davacı vekilince tanık bildirilmediği, tanıkla ispat hakkının kullanılmadığı, e- arşiv faturanın davaya konu cep telefonuna ait olup olmadığının ispat edilemediği, davacı tacirin yetkilisi olup olmadığının ispat edilemeyen … tarafından…’ne başvurulduğu, satın alımın 23.04.2018 tarihi olduğu, … başvurunun 12.02.2019 tarihi olduğu ve fakat kaldı ki bu başvurunun da davalı tarafa değil de … Türkiye hasım gösterilerek yapıldığı, basiretli tacirin …’ne yapması gerektiği, ancak davacı tacirin yetkilisi dahi olduğunun ispat edilemediği kişi tarafından başvurunun yapıldığı, dolayısıyla basiretli tacirin gizli ayıp karşısında hemen ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edemediği, bundan dolayı ispat edilemeyen davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-)Davacının davasının REDDİNE
2-)Harçlar Kanununca alınması gerekli 59,30-TL ilam harcının peşin yatırılan 71,22-TL harçtan mahsubu ile bakiye 11,92-TL harcın davacıya iadesine,
3-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Asgari Avukatlık Ücret Tarifesine göre 4.080,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-)Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-)Taraflarca yapılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yüzüne karşı kesin olarak verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı. 03/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır