Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/650 E. 2020/61 K. 07.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/650 Esas
KARAR NO : 2020/61

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/07/2014
KARAR TARİHİ : 07/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davacıların çocukları …’ın yaya konumundayken … plakalı traktörün neden olduğu 22.12.2007 tarihli trafik kazasında hayatını kaybettiğini, tutanağın ekli olduğunu, olaya ilişkin olarak açılan … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında verilen kararda araç sürücüsünün tek ve asli kusurlu olduğu gerekçesi ile mahkumiyetine karar verildiğini, kazada tek ve asli kusurlu olduğu tespit edilen … plakalı traktörün ZMM sigortasının yaptırılmamış olması nedeniyle davacıların çocuklarının desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle uğradıkları zararın tazmini için Sigortacılık Kanunun M.14 ve KTK hükümleri uyarınca davalı kuruma başvurulduğunu, bu başvuru sonucu … no.lu dosyanın açıldığını ve 17.04.2012 tarihli İbraname’ye istinaden davacı … için 2.522,00 TL ve … için 2.578,00 TL ödeme yapıldığını, bu ödemelerin davacıların zararını karşılamadığını, davacıların köy yerinde yaşadıklarını ve 4 yaşında iken vefat eden çocuğun ev ve bahçede daha çok küçük yaşlardan itibaren ailesine destek olmaya başlayacağının muhakkak olduğunu, asgari ücret ba alınarak yapılacak hesaplamaya göre belirlenecek tazminat miktarına başvurudan 8 gün sonrasından işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davalı kurum tarafından davacılara mahrum oldukları için ödenen destekten yoksun tazminatı sonucu davalı kurumun davacı yan tarafından ibra edildiğini, buna ilişkin 26.04.2012 ve 12.04.2012 tarihli ibraname belgelerini sunduklarını, davacıların kendilerine eksik tazminat ödendiği iddiasıyla açtıkları bu davanın tarihinin ise 15.07.2014 olduğunu, davanın 2 yıllık süre geçtikten sonra açılması nedeniyle zamanaşımı yönünden davanın reddinin gerektiğini, kazaya neden olan ve sigortasız olduğu iddia edilen … plakalı aracın sürücüsüne ve işletenine davanın ihbarının gerektiğini, aracın sürücüsü … ve işleteni … Belediye Başkanlığına davanın ihbarını talep ettiklerini, kazanın meydana geldiği yerin trafik sigortası teminatı kapsamında olmadığını, 2918 sayılı KTK’nın 2. Maddesine göre kazanın meyadna geldii yerin karayolu olmadığını, bu nedenle sorumluluklarının olmadığını, davalı kurumun davacılara ödeme yaparak tüm sorumluluğunu yerine getirdiğini ve davacıların tüm zararlarını karşıladığını, davacı yana ödenen tazminatın ibraname mukabilinde ödendiğini, davalı kurumun başkaca bir sorumluluğunun olmadığını, kazaya karışan aracın ve ölen küçüğün kusur oranlarının tespitinin yapılması gerektiğini, ödenen tazminatın mahsup edilmesi gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatının uzman bilirkişiler tarafından hesaplanması gerektiğini, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 10/02/2015 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere İTÜ trafik kürsüsünde görevli kusur bilirkişi Makine Mühendisi Prof. …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 05/06/2015 havale tarihli raporda özetle;1-Dava konusu olayda davalı sürücü … % 100 (Yüzdeyüz) oranında asli ve tam kusurludur.2- Davacıların murisi yaya …’a atfı kabil bir kusur oranı mevcut değildir yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Bilirkişi kusur raporu davacı vekiline ve davalı vekiline HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edildiği görülmüştür.
Mahkememizin 16/06/2015 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere aktüer bilirkişi …’ya tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 05/10/2015 havale tarihli raporda özetle;Değerlendirme yüce mahkemenin takdirinde olmak üzere; 1. Hak sahibi Anne …’nin 17 Yıllık Maddi Zararı Tutarının 8.503,57 TL TL olduğu, 2. Hak sahibi baba …’in 27 yıllık Maddi Zararı Tutarının 20.427,84 TL TL olduğu, yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Aktüer bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı vekiline HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edildiği görülmüştür.
Davacılar vekili 06/10/2015 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava miktarını 05/10/2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda HMK 107. maddesi gereğince Müvekkili … açısından 100 TL. olan talebini 8403,57 TL. Daha artırarak 8.503,57 TL.,… açısından 100 TL. olan talebini 20.327,84 TL. Daha artırarak 20.427,84 TL olmak üzere toplam 28.931,41 TL ‘nin davalıya başvuru yapılan tarihten 8 gün sonrasından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekilinin ıslah dilekçesi meşruatlı davetiye ile davalı vekiline tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda Mahkememizin 09/02/2016 tarih ve 2014/1344 Esas, 2016/88 karar sayılı kararımız ile; Davanın kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre; a) Davacı Anne … için 8.503,57 TL nin 17/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı … a verilmesine,b) Davacı baba … için 20.427,84 TL nin 17/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı … a verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 09/02/2016 tarih ve 2014/1344 Esas, 2016/88 kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş olup Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 29/05/2019 tarih ve 2016/15309 esas, 2019/7039 karar sayılı bozma ilamı ile;”
Somut olayda davalı … Hesabı tarafından davacılara yapılan ödemelerden dolayı tanzim edilen ibraname başlıklı belgelerin 16.04.2012 ve 12.04.2012 tarihli olduğu, eldeki davanın açılış tarihinin ise 15.07.2014 olduğu açık olduğundan, yasal düzenlemeye göre açılan dava süresinde olmadığı için, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece ilk önce yapılması gereken ödeme tarihi itibariyle davalı tarafından gerçekleşen ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye, hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak (güncelleme), hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. Mahkemece yapılan ödemenin ödeme tarihinde yeterli olup olmadığı bu nedenle de ibranın geçerli olup olmadığı araştırılmaksızın, sadece ödemenin mahsubu sonucu bulunan tazminat tutarına hükmedilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı … Hesabı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,”gerekçesiyle mahkememizce verilen karar bozularak dosya mahkememize gönderilmiş olup mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 29/05/2019 tarih ve 2016/15309 esas, 2019/7039 karar sayılı bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN:Dava Borçlar Kanunu’nun 45. maddesi (6098 sayılı TBK md. 53) gereğince maddi tazminat istemine ilişkindir.
Buna göre, davacılar tarafından çocukları Savaş’ın ZMMS poliçesi olmayan … plakalı aracın neden olduğu kaza nedeniyle destekten yoksun kaldıklarından bahisle tazminat davası açılmışsa da, Yargıtay bozma ilamında da işaret edildiği üzere kaza sonrası 16/04/2012 ve 12/04/2012 tarihlerinde ödeme yapıldığı ve ibraname tanzim edildiği, bu davanın ise 15/07/2014 tarihinde açıldığı, KTK 111. md. uyarınca yetersiz veya fahiş olduğu iddia edilen bu tip anlaşmaların anlaşmanın yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebileceğinin düzenlendiği, ancak olayımızda bu 2 yıllık sürenin doğduğu, davanın süresinde açılmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 55,40 TL harcın peşin alınan 124,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 68,80 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davalı … Hesabı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL (AAÜT 13/4 Maddesi gereği ) vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Hesabı tarafından yapılan 161,80 TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
6-Davacılar tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 07/02/2020

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)

MASRAF BEYANI
551,25 TL Harç Masrafı
500,00 TL Bilirkişi Ücreti
30,00 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM :1.081,25 TL