Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/633 E. 2023/162 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/633 Esas
KARAR NO : 2023/162

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 18/11/2019
KARAR TARİHİ : 23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin 16 payına sahip olduğunu, davalı şirketin müdürü … olmasına rağmen şirketin …’ın sevgilisi … tarafından yönetildiğini, şirket tarafından müvekkile herhangi bir bilgilendirme yapılmadan onay alınmadan şirketin kâr oranlarının başka kişilere dağıtıldığını, davalı şirketin Mayıs 2017’de kurulduğunu, şirketi idare etmek üzere şirketin hissedarı …’ın müdür olarak seçildiğini, şirketin kuruluşundan itibaren sadece 1 kere genel kurul yapıldığını, o genel kurulun konusunun ise şirketin önceki hissedarlarından …’ın hissesini …’a devretmesi olduğunu, şirket yönetiminin kâr payı dağıtımını, müdürlerin ibrası vb hususlarla ile ilgili şirket tarafından herhangi bir genel kurul yapılmadığını, davalı şirketin kurumsallıktan uzak tamamen kendi keyfiyeti ile yöneten …’nun yine resmi olmayan yollarla davalı şirketin hisselerini kâr ortaklığı şeklinde başkalarına sattığını, müvekkilinin yazılımcı olarak davalı şirketin internet sitesi ve markalarının oluşumunda çok büyük emek vermesine rağmen herhangi bir karşılık alamadığını, müvekkilinini davalı şirketin internet sitesinin ve markaların oluşturulması karşılığında müvekkiline şirkette ortaklık verildiğini, hisse oranında kâr verileceği söylendiğini, müvekkil yoğun bir çalışma ile önce … daha sonra şirketin en önemli markası olan tazemeze.com websitesi oluşturduğunu, daha sonra davalı şirketin tazemeze ve tazetatlı markaları için tescil başvurusunda bulunduğunu, ancak bu emeklerine ve şirketin kazanç elde etmesine rağmen müvekkiline hiçbir ödeme yapılmadığını, davalı şirketin aktif çalışmakta olduğunu, sosyal medyada bir çok takipçiye sahip olduğunu, yemeksepeti üzerinden de sipariş aldığını, açıklanan bu nedenlerle; müvekkilinin TTK 638/2 maddesi uyarınca dava süresince müvekkilinin ortaklıktan doğan tüm borçlarının dondurulmasını, yargılama sonucunda müvekkilin TTK 638/2 maddesi uyarınca davalı şirketten çıkmasını, müvekkilinin davalı şirketteki esas payının değerine karşılık ayrılık akçesinin dava tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak temerrüt faizi ile birlikte şimdilik 10.000,00 TL ‘sinin davalı şirketten tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER:
Ticaret sicil kayıtları, vergi kayıtları, bilirkişi raporları, dava dilekçesi ekinde sunulan ve yargılama aşamasında dosya kapsamına giren deliller ile tüm dosya kapsamı.
11.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda;
“1. Pazar yaklaşımında, benzer nitelikteki şirketlerle yapılan karşılaştırmaların makul bir esası olması gerektiği, bu benzer nitelikteki şirketlerin, değerleme konusu şirket ile aynı sektörde veya aynı ekonomik değişkenlere bağlı olan bir sektörde olması gerektiği, davalı şirketin emsalindeki şirketlerin Borsada işlem görme ihtimalinin bulunmadığı, tüm bu gerekçelerle de Pazar yaklaşımının uygulanması olanaklı olmadığı;
2. Gelir yaklaşımı bir şirketin, şirket mülkiyeti hakkının veya menkul kıymetin değerini, gelecekteki kazançların bugünkü değerini hesaplayarak takdir ettiği, şirket yönetiminin iradesi ile özel amaçlı olarak yaptırılabilecek nitelikteki değerleme çalışmaları olduğu, bu nedenle bilirkişi marifeti ile yapılabilecek bir değerleme çalışması olmadığı;
3. Heyetimizce uygulanabilecek değerleme yönteminin “düzeltilmiş öz varlık yöntemi” ile sınırlı olduğu;
4. Davalı şirketin 31.12.2019 tarihi itibarıyla kaydi öz varlık tutarının-444.032,65 TL olduğu dikkate alındığında, söz konusu demirbaşların muhteviyatının tespit edilip, rayiç değerlenin uzman bilirkişi marifeti ile belirlenmesi halinde dahi, borca batıklığı ortadan kaldıramayacağı, bu durumda şirketten talep edilebilecek bir ayrılma akçesinden söz edilemeyeceği, şirketin borca batık olduğu dikkate alındığında, TTK hükümleri gereğince şirketin iflas şartlarının oluştuğu anlaşılmakla takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu;”
08.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda;
“Davacı yan 02.04.2021 tarihli ek raporumuza da ısrarla kök raporda yer vermiş olduğu talepler çerçevesinde itiraz etmiş görünmektedir. Ancak ek raporda da davacı taleplerinin yerinde olmadığı hususu gerekçeleri ile açıklanmış durumdadır. Davacı yan vekilinin ek rapora karşı beyanlarında, dava dosyasına sunmuş olduğu kayıtlara göre şirketin aktif bir şekilde çalıştığı ve bu zamana kadar 386.747.8 TL satış rakamına ulaştığı, ayrıca davalı şirketin … üzerinden sipariş almaya devam ettiği, davacının yemeksepeti.com’a (yemek sepetinin restoranlara verdiği muhasebe ve yönetim paneli) erişim yetkisi bulunduğu, bu kayıtlar incelendiğinde sadece Şubat 2020 ayı için tazemeze satışının 52.364,28 TL, tazetatlı satışının ise 27.546.00 TL olduğu, sırf bu hususun dahi şirketin aktif olarak işlediğini ve şirketin değerinin büyüklüğünü kanıtlar nitelikte olduğu ifade edilmektedir.
Ancak defaatle belirttiğimiz gibi, bir işletmenin faaliyetlerine devam etmesi, satış hasılatının bulunması ve hatta satış hasılatının yüksek olması, o işletmenin kar elde ettiği anlamını taşımamaktadır. Herkesin malumu olduğu üzere bir işletmenin karlılığı, o işletmenin elde ettiği satış hasılatından, maliyet ve giderler düşüldükten sonra değerlendirilebilir niteliktedir. Dolayısıyla davacı vekilinin salt davalı şirketin faaliyetlerine devam ettiği ve yüksek gelir elde ettiğinden bahisle şirketin kar ürettiği ve değerinin yüksek olduğu yönündeki beyanları, şirketin maliyet ve gider kalemleri bilinmeksizin kabul edilebilir ve hatta incelenebilir nitelikte değildir. Bu nedenle de davacının dosyaya sunmuş olduğu verilerden hareketle herhangi bir bilanço hesabı yapılması da olanaklı değildir.
Kaldı ki sektörde birçok gıda işletmesinin, görece yüksek satış hasılatı elde etmesine rağmen zarar beyan ettiği ya da görece daha düşük satış hasılatı elde ettiği halde kar beyan ettiği de tartışılmaz bir geçektir. Bu itibarla bir işletmenin yapısal ve yönetsel dinamikleri önem arz etmekte olup, şirketin 31.12.2019 tarihi itibarıyla incelenen bilanço verilerinden de öz varlığının -627.677,13 TL olduğu (ek raporda sehven dönem net zarar tutarı olan 444.032,65 TL tutarı öz varlık olarak belirtilmiştir) dikkate alındığında, şirketin iyi yönetilmediği ve sürekli şekilde zarar beyan ettiği anlaşılmaktadır. Buna dayalı olarak şirket yönetiminde zafiyet olduğu değerlendirilmiş olmakla takdiri mahkemeye aittir.
Diğer yandan dava dosyasına sunulu teknik bilirkişi raporunda, şirket aktifinde kayıtlı motosikletin güncel rayiç satış değerinin 17.500,00 (Onyedibinbeşyüz) TL olduğu belirlenmiş olup, düzeltilmiş öz varlık yöntemi gereği anılan taşıtın aktif toplamına ilave edilmesi sonucunda da öz varlık tutarını, belirlenen kıymet kadar artıracağı, bunun da şirketin borca batık olma halini değiştirmeye yetmediği görülmekte olup, şirketin borca batıklık halinin devam ettiği ve bu halde de ortaklıktan çıkma payından bahsedilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Yine davacı yan vekilince, tescili olmasa bile markaların her zaman değeri olduğu, İnstagramda 13 bin takipçisi olan taze mezenin, taze tatlının, taze fırının marka değerinin olduğu, bilirkişilerce pazar yaklaşımı ile bu markanın değerinin de şirket değeri hesaplanırken dikkate alınması gerektiği beyan edilmiştir.
Davacı yan vekili marka değerlemesi yapılmasını istediği anlaşılmakla, marka değerlemesi şirket değerlemesinden bağımsız özelliklere sahip olup, heyetimizin uzmanlık alanına girmemektedir. Bu hususta takdir elbette mahkemeye ait olmakla, bu yönde bir değerleme yapılması gerektiği düşünülür ise, marka değerlemesi konusunda uzman bir bilirkişinin görevlendirilmesi gerekecektir. “
Tespitlerine yer verilmiştir.
GEREKÇE:
Asıl dava, limited şirket ortaklığından haklı sebeple çıkma ve ayrılık akçesi istemine ilişkindir.
Birleşen davada talep edilen kar payı alacağı talebi hakkında sehven hüküm kurulmadığından HMK md. 305/A hükmü uyarınca kar payı alacağı ek karar ile hüküm altına alınmıştır.
Davalı şirketin toplam sermayesi 10.000 TL olup, 9.600 TL sermayesi aynı zamanda şirket müdürü olan …’ na, 400 TL (% 4) sermaye ise davacı …’a aittir.
6102 sayılı TTK 638/2 hükmü gereğince “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.”
27.10.2021 tarihli ara karar ile davalı tarafa “Şirkete ait tüm ticari defter ve mali kayıtların tebliğden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde davalı tarafça dosyaya sunulmasına, davalı verilen sürede belgeleri ibraz etmez ve aynı sürede delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, belgelerin içeriğine çıkma payı ve kar payı taleplerinde davacı tarafın açıklamalarının mahkemece kabul edilebileceğinin,(md.220/3) yine HMK 94/3 uyarınca bu belgeleri sunma hakkının ortadan kalkacağı ve dosyada mevcut diğer deliller ile uyuşmazlığın hükme bağlanacağı” davalıya tebliğ ile ihtar edilmiştir.
Davalı taraf verilen kesin süre içerisinde defter ve kayıtlarını sunmadığından davacı tarafın açıklamalarına dosyadaki diğer deliller ile birlikte yapılan değerlendirme ile kısmen itibar edilmiştir. Davacının açıklamalarına ve açıklamalarını destekler tanık beyanına göre göre taraflar arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığı, ortaklık ilişkisinin devamı imkanının kalmadığı ve davacının davalı şirkete ortak olma saikinin ortadan kalktığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki güven ilişkisinin sarsılması ve husumet oluşmasında tanık anlatımlarına göre davacıdan kaynaklanan bir kusur tespit edilemediğinden TTK 638/2 hükmü uyarınca davacının davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili şirketin marka değeri bulunduğuna ilişkin talebinden 22.11.2022 uyap kayıt tarihli dilekçesi ile vazgeçtiğinden bu yönde bilirkişi incelemesi yapılmamıştır.
Davacı vekili UYAP üzerinden sunduğu 23.02.2023 uyap kayıt tarihli dilekçesi ile davalı şirketin geliri hakkında beyanda bulanarak ortaklıktan çıkma payının açıklamalarına göre hesaplanmasını talep etmiştir.
Ayrılık akçesinin belirlenmesi için davacı tarafın sunmuş olduğu belgeler ve vergi kayıtları üzerinden yapılan bilirkişi incelemesinde davalı şirketin borca batık olduğu tespit edilmiştir. Davalı taraf şirketin gelirine ilişkin bir kısım belgeler dosyaya sunarak gelir yaklaşımı yöntemine göre hesaplama yapılması talebinde bulunarak bilirkişi raporuna itirazlarda bulunmuş ise de “düzeltilmiş öz varlık yöntemi” ile inceleme yapılması gerektiğine dair bilirkişi tespitinde bir aykırılık görülmediğinden davacının bu talebi kabul görmemiştir.
Davalı şirket defter ve kayıtlarını sunmadığından bilirkişi raporunda şirketin borca batık olduğu sonucuna ulaşılmış ise de, ticari defter ve kayıtların sunulmaması nedeni ile bilirkişi tespitinin kesin nitelikte olmaması,davalıya defterlerini sunmadığı takdirde davacı tarafın beyanlarına itibar edilebileceğine dair yapılan ihtar uyarınca, davacı tarafın dosyadaki açıklama ve beyanları ile dosyadaki diğer delilleri ve şirketteki hisse oranı birlikte gözetildiğinde dava dilekçesi ile talep edilen 10.000,00 TL ortaklıktan çıkma payının makul olduğu kanaati ile davanın kabulüne; davacının, davalı … ortaklığından çıkarılmasına, 10.000,00 TL nin kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine kabulüne hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kabulü ile davacının, davalı … ortaklığından çıkarılmasına,
2-10.000,00 TL ortaklıktan çıkma payının kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte tahsiline
3- Alınması gereken 179,90 TL nispi karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 135,50 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4- Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5- Davacı tarafça yapılan toplam 5.153,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6- Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00‬ TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7- Taraflar tarafından yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/02/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

Peşin Harç : 44,40-TL
Başvuru Harcı : 44,40-TL
Vekalet Harcı : 6,40-TL
Bilirkişi Ücreti: 4.700,00-TL
Posta Giderleri: 358,00-TL
Toplam : 5.153,20-TL