Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/624 E. 2020/260 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/908 Esas
KARAR NO : 2020/259

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/10/2017
KARAR TARİHİ : 07/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) )davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkil Şirket ile davalı kargo şirketi arasında fabrikalarında üretilen ürünlerin taşınması için sözleşme yapıldığını, sözleşmenin 9.maddesinde “…Kargolarınızın taşıma sırasında kaybolması veya taşınmadan kaynaklanan nedenlerle hasar görmesi halinde, kayıp veya hasar tazmini için gerekli belgelerin 10 gün içinde tarafımıza teslim edilmesi halinde, gerekli inceleme başlatılır. İnceleme sonunda … Kargo’nun kusurlu olduğunun tespiti halinde tazmin, TTK hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilir. …” hükmü bulunduğunu, bu hükme binaen … kargoya istenilen bilgi ve belgeler ibraz ediğini, ancak bir netice alınamadığını, davalı kargo şirketi tarafından inceleme yapıldığı ve kusurlu olduklarını kabul ettiklerini, buna rağmen kendilerine ödeme yapılmadığını, müşterilerine gönderilen irsaliye faturalarında belirtilen ve kaybolan ürünlerin tutarının tahsili için icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket ile borçlu arasında icra takip dosyasına konulan faturalardan görüleceği üzere müşterilerine gönderilen çikolatalar kargo şirketine teslim edildikten sonra kayıp olduğunu, müşterilere gitmesi gereken kargolar davalı firmanın kusurundan ötürü ve edimini özenle yerine getiremediği için kayıp olduğunu,..” iddialarında bulunarak: takip dosyasına yapılan itirazın iptal edilmesine, davalının %20 icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile birlikte ücreti vekaletin davalıya tahmil edilmesine karar talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmadaki beyanında özetle; mezkûr taşımada müvekkili şirkete izafe edilebilecek hiçbir bir kusur bulunmadığını, zira taşımaya konu kargo eksiksiz ve sağlam olarak alıcısına teslim edilmekle müvekkile düsen edim yükümü ifa ile sona erdiğini, anılan kargolar tam ve eksiksiz olarak alıcısına teslim edilmiş olup müvekkili şirket taşıma sözleşmesi uyarınca üzerine düşen edim yükümünü eksiksiz olarak ifa ettiğini, davacı, müvekkili şirketin üstlenmiş olduğu taşıma işi neticesinde zarara uğramış olduğunu iddia ederek bunun müvekkili şirket tarafından tazmin edilmesini talep etmiş ise de, mezkur taşımaya ilişkin olarak müvekkili şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen sorumluluk sistemine göre, taşıyıcı eşyanın kendisi tarafından teslim alındığı tarih ile gönderilene teslim ettiği tarih arasında uğramış olduğu hasar ve ziyadan sorumlu olduğunu, taşıyıcının sorumluluğu taşıma sözleşmesi ile taşıyana yüklenen yükümlülüklerin ihlali hallerinde yani taşıyana yöneltilebilir bir kusurun varlığı halinde söz konusu olduğunu, davaya konu kargolar hasarsız olarak alıcılarına teslim edildiğini, kargonun hasardan ari şekilde teslim alındığı ihtirazı kayıtsız olarak imzalanmış olan teslim teyit nüshası ile açıkça ortada olduğunu, davacının davasını dayandırdığı ziya karinesinden işbu davada yararlanmasına imkan olmadığını, ortada geç teslim söz konusu olmadığı gibi ziya karinesinin uygulanması dahi söz konusu olmadığını, kargo müvekkiline taşınmak üzere teslim edilmiş ve müvekkili şirketçe süresi içinde taşınan kargo alıcılarına teslim edildiğini, TTK hükümleri uyarınca taşıyanın sorumluluğunu gerektirdiğini, hiçbir kusur ve taşıma yükümlülüğüne aykırılıktan kaynaklı bir zarar bulunmadığını, davacı gerçekleri saptırarak adeta kargo ziya olmuşçasına kargonun değerinin katbekat üzerinde tazminat talep ettiğini, ancak kargolar gönderici tarafından bildirilen alıcılarına teslim edilmiş olup ihtirazı kayıtsız olarak şirket çalışanlarına teslim edildiğini ve imzalandığını, taşıyıcının salt gönderileri alıcısına teslim etme yükümlülüğü altında olduğunu, davacı, dava dilekçesinde de kargonun içeriğine ilişkin hiçbir beyanda bulunmadan kargonun alıcısına teslim edilmemiş olmasından dolayı zarara uğradığını iddia etmekte ise de davacı tarafından müvekkili şirkete teslimi anında kargoya ilişkin olarak herhangi bir değer gösterilmediğini, gönderen tarafından kargonun içeriğini ve değerini ispata elverişli irsaliye dahi sunulmadığını, taşıma senedine yazılan bilgilerdeki gerçeğe aykırılıklar ile yanlışlık ve eksikliklerden doğan zarar göndericiye ait olduğunu, bu anlamda gönderici kargonun içeriği ve değeri taşıyıcıya tam ve eksiksiz olarak bildirmekle mükellef olup yapılan eksik bildirimler dolayısıyla müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilmesi kabul edilemeyeceğini, Kara Yolları Taşıma Kanunu md. 8 gereği gönderenin tam ve eksiksiz bildirim yükümlülüğü ve eksik bildirimden doğacak her türlü zararın gönderene ait olduğu da açıkça hüküm altına alındığını, müvekkili Şirketin kendisine taşınmak üzere teslim edilen kargonun içeriğini araştırma (açarak içine bakma, vs.) hak ve yetkisi bulunmadığından içerik konusunda teslim edenin beyanına itibar edileceği açık ve tartışmasız olduğunu, davacının istemiş olduğu tazminat miktarı son derece fahiş olduğunu, davacı tarafından bahsi gecen kargonun içeriğinde bulunduğu iddia edilen faturadaki bedelin talep edilmesi hukuki mesnetten uzak olduğunu, Yeni Türk Ticaret Kanunumuzun eşya taşımada taşıyanın sorumluluğunu sınırlandırırken güttüğü amaç, taşıma işinin hacmi nedeniyle taşıyıcının tazmin edeceği her kargoda mahvına neden olabilecek tazminatlar ödemesi riskine karşı taşıyanın sektörde tutunmasına yardımcı olmak, ticari risklerini azaltmak olduğunu, yoksa kilogram hesabına göre taşıyandan kargonun değerinden katbekat fazla tazminat koparılmasını sağlamak olmadığını, 882. maddenin başlığı dahi “Sorumluluk Sınırları” olup maddede belirtilen tutar azami tazminat haddini gösterdiğini,..” belirterek, açılan davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu … 25. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası getirtilip dosya arasına konulmuştur,incelendiğinde;davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 21/08/2017 tarihinde irsaliyeli fatura alacağından kaynaklı 8.284,57 TL fatura, 124,61 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.409,18 TL’lik ilamsız takipte bulunulduğu,ödeme emrinin borçluya 23/08/2017 tarihinde tebliğ olduğu,davalı borçlu vekili 28/08/2017 tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 25/01/2019 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere mali müşavir ve taşıma hukukçusu bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 29/05/2019 teslim tarihli raporda özetle;
Dosya kapsamı ve taraflara ait ticari defter kayıtları gözetilerek yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde,
a)Davacı şirket e-defterlerinin GİB onayları süresinde yapıldığı, e-defter kapsamında olmayan defterlerinde açılış tasdiki süresinde yapıldığı, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, birbirini teyit ettiği ve defterlerin delil niteliği taşıdığı,
Davalı şirket e-defterlerinin GİB onayları süresinde yapıldığı, e-defter kapsamında olmayan defterlerinde açılış tasdiki süresinde yapıldığı, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, birbirini teyit ettiği ve defterlerin delil niteliği taşıdığı,
b)Davacı şirket, icra takibine konu faturaları hiçbir zaman ticari defterlerine işlemediği, takip öncesinde faturaları iptal etmiş olduğu, dolayısıyla ticari defterlerinde ve davalı şirket ticari defterlerinde takibe konu faturalardan alacağı bulunmadığı,
c)Davacının söz konusu faturaları dava dışı gönderilen hesabına işleyerek tahsil ettiği, böylece iddia ettiği taşıma sürecinde meydana gelen zararın sabit olmadığı; davacının fatura ve sevk irsaliyelerine konu emtialarının, dava dışı gönderilene davalının taşıma irsaliyeleri ile taşınarak teslim edildiğinin anlaşıldığı, taşıma sürecinde zayi, hasar veya gecikme zararı ya da zayi karinesi iddialarının sabit olmadığı,
d)Davacının davalıdan zarar tazmin talebi ve buna bağlı düzenlediği faturaların ancak yansıtma faturaları olabileceği, zararın dava dışı gönderilen tarafından davacıdan tahsil edilmesi halinde ancak davacının davalıya bu zararı yansıtabileceği gözetilerek davacının takibe konu ettiği alacağının ispati mucip olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalıya HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN:Davanın irsaliye fatura alacağından kaynaklı İtirazın iptali davası olduğu,
Buna göre, taraflar arasında 28/03/2017 tarihli taşıma sözleşmesi yapıldığı, buna dayalı olarak aynı tarihte …, …, …, …, …, …, … nolu sevk irsaliyelerine konu malları dava dışı … AVM Şirketine gönderilmek üzere davalı tarafa verdiği, ancak bu malların yerine teslim edilmemesi nedeniyle TTK 875 maddesine istinaden davalı kargo şirketi aleyhine … 25. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlattığı, davalının borcu olmadığı, malları teslim ettiğini savunduğu, … AVM’ye yazılan müzekkere cevabına göre taşımaya konu maların bir çoğunun teslim alınmadığı iddia edilmişse de, alınan bilirkişi raporuna göre davacının defterlerinde taşımaya konu 7 adet sevk irsaliyesine ilişkin düzenlenen … -…-…-…-…-… VE …. NOLU E-faturaların … şirketinin cari hesabına işlendiği ve toplam 8.284,57 TL’nin tahsil edildiğinin kayıtlı olduğu, davacının mallar için iade faturası düzenlediği yönünde iddiada bulunmuşsa da … AVM şirketinin bu konuda yazılan müzekkereye açıklayıcı cevap vermediği gibi esasen kesilmiş olması halinde dahi bunun davacı defterlerinde görünmesi gerektiği, bu haliyle davacı açısından taşımaya konu mallaın bedelinin kendi defterlerinde kayıtların aleyhe delil olarak kabulü suretiyle bedelinin tahsil edildiği anlaşılmakla, doğmuş bir zarar olmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davacının davasının reddine,
2-Takibin kötüniyetli olarak yapıldığı anlaşılamadığından davalının icra inkar tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihine göre alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 143,61 TL harçtan mahsubu ile bakiye 89,21 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 07/07/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)