Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/615 E. 2023/48 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/615 Esas
KARAR NO : 2023/48

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2019
KARAR TARİHİ : 24/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Müvekkili şirketin, kira sözleşmelerinin imzası anında…’taki restoranların ortak, eşit ve serbest kullanımına sunulan ortak kullanım alanlarının,… konumu ve buradaki masa sayılarını analiz ederek restoranları için uzun süreli (onar yıllık) kira sözleşmeleri akdedildiğini, bu bakımdan kira sözleşmelerinin başlangıcında müvekkili şirkete gösterilen durum, konum ve oturum sayılarının, …’de ..,…,…,…,…olmak üzere dört marka ve restoran ile yer alınmasının ve işyeri kiralamanın temelini oluşturduğunu, kira sözleşmelerinin, davalı da dâhil … diğer kiracıların ortak oturum alanlarını işgal etmeyeceğine, komşuluk hukukuna bila istisna riayetle birbirlerinin haklarına saygı duyacağına, haksız rekabete yol açmayacaklarına ve yemeğini hangi işletmeden satın alırsa alsın tüm müşterilerin oturum alanlarını eşit olarak kullanacaklarına olan güven ile akdedildiğini, davalının münhasıran kullanımının mümkün olmayan, Alışveriş Merkezleri Hakkında Yönetmelik ve ilgili mevzuat tarafından öngörülen hükümler ile kamunun kullanımına (herkese) özgülenmiş ortak alanları (oturum alanı, masalar, geçiş yolları vs.) kendi hususi kullanımı ile işgal etmek suretiyle oturum sayılarının azaltıldığını, bu haksız davranışın restoranların kazanç kaybına sebep olduğunu, halen sürekli olarak uğramakta oldukları zararların bir an önce giderilmesi için davalının ortak alana vaki el atmasının ivedilikle sonlandırılması gerektiğini, müvekkili şirketin Alışveriş Merkezlerindeki ticari faaliyetinin gereği gibi yerine getirebilmesi için AVM yemek bölümü (…) ortak alanındaki masa ve sandalyelerin yeter sayıda ve müşteriler tarafından rahatlıkla kullanılabilir vaziyette olması gerektiğini, ancak davalının bunu imkansız hale getirdiğini, tüm bu nedenlerle; müvekkili şirketin mali, cezai, hukuki ve idari her türlü yasal müracaatta bulunma ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, haksız rekabete ilişkin düzenlemeler ve sair ilgili mevzuat zımnında … ortak oturum alanlarındaki açık hukuka aykırılık ve sürekli vaziyette müşteri ve ekonomik menfaat kaybına ilişkin telafisi imkânsız zararların önlenmesi bakımından yargılamanın sonu ve davalının savunması beklenmeksizin tedbiren, haksız rekabetin men’ine, açık tecavüz ve haksız el atmanın ekteki bilirkişi raporu ile tevsik olduğunu, iddialarının sübut bulduğundan ve işbu haksızlıkların halen devam ettiğinden, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araç niteliğindeki ortak oturum alanlarını davalı tarafından münhasır kullanıma ayırmaya yarayan, … işletme projesine aykırı ve standart dışı davalıya ait hususi masa, sandalye, servis malzemeleri ve saksı gibi separatörler de dâhil tüm materyallerin tespitine ve ihtiyati tedbiren toplatılmasına, ortak oturum alanlarından tamamen kaldırılmasına, en geniş manada ortak oturum alanlarındaki eşit kullanımın ve bozulmamış rekabetin öncelikle ve ivedilikle tedbiren sağlanmasına, davanın esası bakımından bağımsız bölüme konu olmayan numaratajı ve nitelik belgesi bulunmayan kiralanamaz nitelikteki ortak oturum alanlarına davalı tarafından usul ve yasaya aykırı olarak konumlandırılan hususi masa sandalye, servis malzemeleri ve saksı gibi separatörler de dâhil tüm materyallerin imhasına, bu surette … ortak oturum alanlarında mevcut haksız rekabetin kalıcı olarak önlenmesine, Türk Medeni Kanunu ve müstakar Yargıtay kararları uyarınca müvekkilinin dava ehliyetinin bulunduğu nazara alınarak AVM’nin ortak yerlerinden olan oturum alanlarında davalı tarafından gerçekleştirilen ortak alana vaki haksız el atmanın önlenmesine ve AVM ortak oturum alanlarının, kira sözleşmelerinin bidayetindeki haline getirilmesine, … katındaki bu haksız işgale son verilerek işgal edilen alanın AVM belediye onaylı projesine, usul ve yasaya, AVM yönetmeliğine ve en geniş manada mer’i mevzuata uygun hale ve ortak alanların olması gerektiği gibi herkesin ortak oturum 36 / 36 alanlarından standart masalar ile eşit vaziyette faydalanmasına elverişli hale getirilmesine, davalının haksız fiillerinin, haksız rekabet oluşturmasının ve haksız el atmasının ileride doğuracağı sair müspet ve menfi maddi zararlara, ticari itibar kaybına yönelik fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkili şirketin kaybettiği ekonomik menfaatler ve mahrum kaldığı kazanç miktarının atanacak bilirkişilerin yapacağı hesaplamalar ile restoranlara ait satış ortalamalarının ve ihlal nedeniyle tercihi değişen müşteri sayılarının tespitleri neticesinde belirli hale geleceğinden bu davada uğradıkları zararlar ve mahrum kalınan kazancına yönelik olarak fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla davalı aleyhine şimdilik 20.000.-TL belirsiz alacak tazminatına hükmedilmesine, davalının haksız fiillerinin, haksız rekabet oluşturmasının ve haksız el atmasının ileride doğuracağı sair müspet ve menfi, maddi zararlara, ticari itibar kaybına yönelik fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla; Haksız Rekabete yol açmak suretiyle müvekkili şirkete ve markalarına verilen zarar, tüketiciler nezdinde sarsılan güven ve itibar nedeniyle uğradıkları ticari itibar kaybına yönelik 50.000.-TL tazminatın davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine, tüketiciyi tercihlerini değiştirmek zorunda bırakmak suretiyle şirketinin muhtemel kazançtan mahrum bırakan tüm eylem ve uygulamalara son verilmesi ve geri dönülmesini, bu uygulamaların başladığı tarihten itibaren uğradıkları tüm zarar ve ziyanın davalı tarafından giderilerek tazmin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davacının muhatabının …’nin bağlı olduğu … AŞ olduğunu, müvekkili şirketin açılan bu davada sıfatı olmadığını, AVM içerisinde ortak alanların kullanımı konusunda tek yetkilinin AVM yönetimi olduğunu, davacının Bursa …Sulh Hukuk Mahkemesi’nde … Merkezleri ve Tekstil Sanayi AŞ aleyhine açmış olduğu davanın sonucunun mahkeme de görülmekte olan davanın esasını doğrudan etkileyeceğinden HMK madde 165 uyarınca Bursa..Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … E sayılı davasının bekletici sorun olarak kabulü ile sonucunun beklenmesine karar verilmesini, davacı tarafın dava dilekçesinde zarara uğradığını ve mahrum kaldığı kazançlarının bulunduğunu ve bunların tazmin edilmesini talep etmiş ise de aslında gerçek durumun davacının iddialarının tam aksini gösterdiğini, bu koşullar altında davalı müvekkili şirketin haksız rekabet teşkil edecek tasarruf ve eylemde bulunduğunu söylemenin hukuken mümkün olmadığını, davacının iddialarının gerçekleri yansıtmadığını ve aleyhlerine açılan davanın asılsız ve mesnetsiz olduğunun açık ve net bir şekilde görüleceğini, davacının açmış olduğu davada sıfatı bulunmayan müvekkili… Ltd. Şti aleyhine yanlış bir şekilde husumet yöneltilmesi sebebiyle davanın husumet yönünden reddine, davanın … A.Ş. ‘ye ihbar edilerek davaya dahil edilmesine, yasanın aradığı koşullar oluşmadığından davacının haksız İhtiyati Tedbir talebinin reddine, yasal dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetle açılmış olan davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Feri Müdahil …A.Ş vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete 11.08.2020 tarihinde tebliğ edilen davacı tarafın dava ile ihbar dilekçesini ve taleplerini kabul etmediklerini, haksız ve mesnetsiz açılan işbu davanın reddini talep ettiklerini, öncelikle bu davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusunun haksız el atmanın önlenmesi talebi ve buna bağlı alacaklarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, bu kapsamda bu davanın esasına girilmeden usulden reddedilmesi gerektiğini, yetki itirazında bulunduklarını, davacı ve davalı taraflar ile müvekkili şirket arasında ayrı ayrı imzalanan kira sözleşmelerinin 31.maddesinde; sözleşmenin uygulanmasından ve yorumundan kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın çözümü için Bursa Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olduğunu, derdestlik itirazında bulunduklarını, bu davanın konusuna dair müvekkili şirket ile davacı firma arasında aynı konuda hali hazırda devam etmekte olan derdest bir yargılama söz konusu olduğunu, davanın Bursa …Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ile görüldüğünü, hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebine itiraz ettiklerini, davacı tarafından açılan davanın haksız ve kötü niyetli olarak açıldığını, davayı ve davacının ileri sürdüğü taleplerinin kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile; dava kapsamında zamanaşımı itirazları olduğunu, davacının ikame ettiği işbu dava konusu taleplerin haksız olduğunu, zamanaşımına uğradığını, davalı tarafından düzenlenen cevap dilekçesinde ileri sürülen hususların aleyhe olan kısımlarını kabul etmediklerini, davanın öncelikle esasa girilmeksizin hukuki yarar yokluğu, husumet (taraf sıfatı yokluğu), derdestlik, yetki, görev ve zamanaşımı itirazları doğrultusunda reddini, haksız ve dayanaksız olarak istenen ihtiyati tedbir talebinin reddini, her halükarda müvekkili şirketin iş bu davada herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığının tespiti ile haksız davanın reddine karar verilmesini, müvekkili şirketin, işbu davada ihbar olunan sıfatına haiz olduğundan aleyhine hüküm kurulmamasını, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, Bursa …SHM’nin … Esas sayılı dosyası, İstanbul …ATM’nin … Esas sayılı dosyası ve İstanbul …ATM’nin… Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş, bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız rekabetin önlenmesi, eski hale iade, mahrum kalınan kazanç ve ticari itibar kaybı nedeniyle tazminat istemlerine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı…ortak oturum alanlarında davalı tarafından haksız rekabet kurallarına aykırı şekilde müdahalede bulunulup bulunulmadığı, elde edilecek sonuca göre davacının taleplerinin yerinde olup olmadığı, öyle ise miktarı hususlarında toplanmaktadır.
Mahkememizin 25/01/2022 tarihli ara kararı gereğince, dosyamız rapor hazırlanmak üzere mali müşavir, sektör (işletmeci) bilirkişi, harita mühendisi, rekabet hukuku alanında uzman bilirkişilere verilerek tarafların 2017-2019 yılı ticari defterleri de incelenmek sureti ile rapor hazırlanmak üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 23/08/2022 tarihli raporda özetle;
“C- SEKTÖREL BİLİRKİŞİ DEĞERLENDİRMESİ
İlgili AVM’nin Yeme İçme katı ortak alanlarının tahsisi hakkında kira sözleşmesinin yorumlanması Sayın Mahkemenin takdirinde olmakla birlikte, mevcut/fiili durumda davalı …I’nın Self Servis hizmet vermesi nedeniyle elinde siparişi/yemek tepsisi ile boş masa arayan müşterilerinin ortak alandaki en yakın boş masaları tercih etmesinin normal karşılanması gerektiği ancak sıkça yaşanması olası bu durumun, ortak alanın da sanki davalının kiraladığı bölümün doğal bir uzantısıymış ve sadece davalı müşterilerinin kullanımına uygunmuş gibi algılanmasına sebep olabileceği, bu nedenle sırf ayakta kalmamak/yer aramamak düşüncesiyle davacı olsun olmasın tüm yeme içme yerleri müşterilerinin tercihlerini davalı lehine etkileyebileceği fakat itibar kaybı bakımından söz gelimi davacı markalarından …’den aldığı siparişi ile ayakta kalan her Müşterinin içinde bulunduğu durumu doğrudan…’”e mal etmeyeceği, bir başka deyişle her müşterinin marka değerlerken kendine has sübjektif kriterleri göz ününe alacağı, buna göre somut olayda objektif bir kişilik hakkı ihlalinden/ticari itibar kaybından bahsedilemeyeceği değerlendirilmektedir.

– Davalıya ait işyerinin bulunduğu yerin yürüyen merdivene kadar olan alan plan krokisi üzerinde, raporumuzun açıklamalar kısmında görüleceği üzere;
o 1 ile gösterilen kısım: mutfak ve self servis bölümü ile müşteri oturma masa sandalyeleri alanı yaklaşık 91m2 olduğu,
o 2 ile gösterilen kısım: kapalı alanı dışında … tarafından AVM Yönetiminden kiralandığı belirtilen masa sandalyelerin bulunduğu alanı yaklaşık 51m2 olduğu,
o 3 ile gösterilen kısım: …ortak kullanım alanı masa sandalyelerin bulunduğu alan yaklaşık 22m2 mertebesinde olduğu ve bu alandaki masa sandalyelerin … müşterileri dışında da kullanıldığı,
– Mevcut/ftili durumda davalı …’nın Self Servis hizmet vermesi nedeniyle elinde siparişi/yemek tepsisi ile boş masa arayan müşterilerinin ortak alandaki en yakın boş masaları tercih etmesinin normal karşılanması gerektiği, sıkça yaşanması olası bu durumun, ortak alanın da sanki davalının kiraladığı bölümün doğal bir uzantısıymış ve sadece davalı müşterilerinin kullanımına uygunmuş gibi algılanmasına sebep olabileceği, bu nedenle sırf ayakta kalmamak/yer aramamak düşüncesiyle davacı olsun olmasın tüm yeme içme yerleri müşterilerinin tercihlerini davalı lehine etkileyebileceği fakat itibar kaybı bakımından söz gelimi davacı markalarından …’den aldığı siparişi ile ayakta kalan her müşterinin içinde bulunduğu durumu doğrudan …’e mal etmeyeceği,
– Haksız rekabet hukuku yönünden incelendiğinde, davacı tarafından ileri sürülen haksız rekabet eyleminin “iş şartlarıa uymama” olarak nitelendirilen TTK m. 55/1,e kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, AVM yönetimi ile kiracılar arasında yapılan ve hükümleri benzerlik arz eden sözleşmelerde ortak kullanım alanlarına ilişkin benzer düzenlemeler olduğu, her bir kiracıyı bağlayan ve ortak kullanım alanının tahsis kurallarını düzenleyen hükümleri AVM’nin yemek katında yer alan işletmeler bakımından iş şartı olarak değerlendirilebileceği, bent kapsamında haksız rekabetin varlığından bahsedilebilmesi için bu iş şartlarına aykırı bir eylemin gerçekleştiğinin tespiti gerektiği,
– Somut olayda davalı tarafın, yemek katında faaliyet gösteren tüm işletmelerin işyerinin önündeki alanın ilgili işletmelere özgülendiğini ve işletmelerin önündeki alanların dışında kalan ortak alanların da kiracılar tarafından eşit olarak kullanıldığını ileri sürdüğü, davalının bu beyanlarının doğru olması ve AVM yönetimi tarafından bu şekilde ilgililere ticari dürüstlüğe uygun olarak bir tahsisin yapılmış olması durumunda, bent kapsamında bir haksız rekabetin varlığından bahsedilemeyeceği, Davalı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığı ve sözleşmeye aykırı olarak davalı tarafın ortak alanlarda kullanımlarda bulunduğu ihtimalde ise davalının eyleminin TTK m. 55/1,e kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna varılabileceği, zira bu halde davalı tarafın, kendisine tahsisli oturma alanlarının sayısını arttırarak rekabette kendi lehine haksız bir avantaj sağlamış olacağı,
Sayın mahkemece somut olayda haksız rekabetin mevcudiyetine karar verildiği durumda, davalı tarafın faaliyetleri neticesinde davacının uğradığı zarara ilişkin bir değerlendirmenin yapılması gerektiği, bu bağlamda davalı eylemleri nedeniyle davacı şirketin uğradığı zararın talep edilmesinin mümkün olabileceği, ancak bunun için dahi davalı eylemleri ile davacının uğramış olduğu zarar arasında bir illiyet bağının mevcut olması, diğer bir anlatımla davacının zararının davalının haksız rekabet teşkil eden eylemleri neticesinde gerçekleştiğinin davacı tarafça ortaya konulması gerektiği” yönünde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Dosya kapsamında yer alan davacı ile feri müdahil arasında imzalanan 21/06/2014 tarihli sözleşmenin incelenmesinde;
Kiraya Veren’in Hak ve Yükümlülükleri başlıklı 19.1.maddesi aşağıdaki hükümleri içermektedir:
19.1.4. Kiraya Veren; Alışveriş Merkezi’nin genel çalışmasını aksatmayacak tedbirleri almak suretiyle, ortak kulanım yerlerini zaman zaman tadil ve inşaat amacıyla kapatmaya, sadece bazı ilgililere tahsise ve üzerinde istediği gibi tasarrufa, istediği zaman istediği süre ile çeşitli promosyon faaliyetleri düzenlemeye, çeşltli aletler ve dekoratif ürünler koymaya ve kiralamaya yetkilidir.
19.1.8. Kiraya Veren, ortak alanların bazı bölümlerini, üçüncü şahıslara kiralayabilme hakkını mahfuz tutmaktadır. Kiraya Veren, bu kiralık alanları satış ve reklâm amaçlı standların kurulması ve işletilmesi için kullanmaya veya üçüncü şahıslara kullandırmaya yetkilidir. Bunlardan elde edilecek gelir münhasıran kiraya verene ait olacak, Ortak giderlerin ve yönetim giderlerinin ödenmesinde vs.de kullanılmayacaktır.
Haksız rekabete ilişkin yasal düzenlemeler 6102 satılı TTK’nın 54 ila 63.maddeleri arasında yer almaktadır. Kanun koyucu TTK m.54/2’de genel ilkeyi belirledikten sonra TTK m.55’te başlıca haksız rekabet hallerini örnekleyici şekilde saymıştır.
Somut olayda davacı taraf, davalının sözleşmeye aykırı davrandığı iddiasında bulunarak haksız rekabetin varlığını ileri sürmektedir. Bu bağlamda davalı eyleminin TTK m. 55/1-e bendinde yer alan iş şartlarına uymama haksız rekabet eylemi yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Huzurdaki uyuşmazlıkta tartışılması gereken husus, davalı eyleminin TTK m. 55/1-e’de yer alan, “İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.” haksız rekabet hali bağlamında yer alıp almadığıdır. Zira davacı taraf, davalı eylemlerinin ilgili iş kolundaki iş şartlarına aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmektedir.
TTK m. 55/l-e uyarınca haksız rekabet olarak nitelendirilen hal, rakiplerin de uymakla yükümlü olduğu iş şartlarının (kuralların) ihlalidir. Rakiplerin de uymakla yükümlü olduğu iş şartlarına uymamak ve/veya ihlal etmek haksız rekabet teşkil eden bir eylem olarak düzenlenmiş olup haksız rekabetin gerçekleşmesi için bir avantajın elde edilmiş olması da gerekmemektedir (NOMER ERTAN, s. 343). Nitekim Yargıtay da bent kapsamında haksız rekabetin mevcudiyeti için gereken şartları, “… bu düzenlemenin belirlemiş olduğu haksız rekabetin gerçekleşme koşulları, iş şartları, rakiplerin de iş şartlarına uymakla yükümlü olması (rakiplerin de uyması gereken iş şartları, kanun veya sözleşmede öngörülmüş ya da bir meslek dalında veya bölgede geçerli örf veya adet kurallarını) ve iş şartlarına uymamak olarak karşımıza çıkmaktadır.” olarak belirlemiştir (bkz. 11. HD, E. 2016/2803, K. 2017/5044, T. 4.10.2017).
Somut olayda davacı ile davalı arasında doğrudan akdedilmiş bir sözleşme bulunmamaktadır. Ancak dosya kapsamından anlaşıldığı üzere tarafların AVM yönetimi ile imzaladıkları kira sözleşmeleri benzer mahiyette olup özellikle ortak alanların kullanımına ilişkin sözleşme hükümleri arasında ayniyet bulunmaktadır. Feri müdahil … AVM’nin yemek katında yer alan ortak alanların kullanımı konusunda tarafların sözleşme ile yükümlendikleri kurallara riayet edilmesi, ilgili alanda faaliyet gösteren bütün işletmeler bakımından bir yükümlülük olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla AVM yönetimi tarafından ikili sözleşmelerle de olsa getirilen kuralların mevcudiyeti, bent kapsamında aranan iş şartlarının bulunduğunu göstermesi bakımından gerekli ve yeterli olarak değerlendirilmelidir.
Davacı taraf, davalının sözleşmede verilen yetkinin ötesinde ortak alanları kullandığını ve bu durumun kendi ticaretine zarar verdiğini ileri sürmektedir. Dosya kapsamından AVM yönetimi ile yapılan sözleşmede ortak alanların bazı bölümlerinin üçüncü kişilere kiralanmasına ilişkin yetkinin AVM yönetiminde olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte davalı taraf, yemek katında faaliyet gösteren tüm işletmelerin işyerinin önündeki alanın ilgili işletmelere özgülendiğini ve işletmelerin önündeki alanların dışında kalan ortak alanların da kiracılar tarafından eşit olarak kullanıldığını belirtmiştir.
Eldeki davada sektörel yönden yapılan tespitler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; AVM’nin ortak alanında tahsis dışında kalan ve fakat davalı işletmesinin konum olarak önünde kalan alanda, davalı şirket dışındaki işletmelerin müşterilerinin de yararlandığı, bu bakımdan somut olayda objektif bir kişilik hakkı ihlalinden/ticari itibar kaybından bahsedilemeyeceğinin değerlendirildiği, davacı ile feri müdahil arasında imzalanan sözleşmeye göre kiraya veren feri müdahilin AVM’deki ortak alanların bazı bölümlerini, üçüncü şahıslara kiralayabilme hakkını mahfuz tuttuğu, davalının uyuşmazlık konusu ortak alanı kullanımının feri müdahil ile yapılan kira sözleşmesinden kaynaklandığı nazara alındığında davalının TTK m.55 kapsamında haksız rekabet kurallarına aykırı bir müdahalesinin bulunmadığı kanaatine varıldığından haksız rekabetin önlenmesi, eski hale iade, mahrum kalınan kazanç ve ticari itibar kaybı nedeniyle tazminat istemleri yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin ve ıslah olarak alınan toplam 1.541,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.361,65-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davalı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 11.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı ve davalı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,

Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 24/01/2023

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı