Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/605 E. 2023/124 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/605 Esas
KARAR NO : 2023/124

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2019
KARAR TARİHİ : 14/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Taraflar arasında 20.10.2015 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme süresinin iki yıl olduğunu ancak, sözleşmede taraflardan birinin 1 ay önceden yazılı bildirimde bulunmadığı takdirde bir yıl uzamış olacağını, bu sürenin en fazla 5 yıl olacağının kararlaştırılmış olduğunu, faaliyet gösterilen mağazanın yan tarafındaki dükkanında kiralanarak 18.09.2017 tarihinde tadilata başlandığını, 12.10.2017 tarihinde mağaza alanının 2 katı büyüklüğe ulaştığı ve faaliyete başlandığını, davalı taraflar 29.01.2018 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini, fesih işlemine gerekçe olarak haklı sebepler gösterilmediğini, 02.02.2018 tarihli cevabi ihtarname ile feshin kabul edilmediğini ve zararlarının tazmin edilmesinin istendiğini, haklı sebepler olarak belirtilen maddelerin sözleşmede yer almadığını, mağaza alanının 2 katına çıktığından performansının düşüklüğü iddiasını ispatlanması gerektiğini, taahhütlü cihaz satışı yapılan abonelerinin fatura ödeme ortalamasının düşük olmasının feshe gerekçe olamayacağını, aralarındaki sözleşmenin de genel işlem koşullarına ait hükümler taşıdığını, … grup müdürünün tadilat bitiminden sonra mağazaya gelerek kendilerinin belirleyeceği 3. Kişilere devretmelerini istediğini, önerilen fiyatın çok düşük olması nedeniyle kabul etmediklerini belirterek, gerçekte fesih gerekçesinin bu talep olduğunu, sözleşmenin iptali nedeniyle 5 yıllık kârdan mahrum kalındığını, ayrıca davalıların tadilat bedellerinin gerekçe gösterilerek kendilerinden prim kesintisi yaptıklarını ve mobilya, aksesuar gibi ürünlerinde sözleşme gereği kendilerine bırakıldığını, tadilat dönemi bitiminden sonra yaklaşık 3,5 aylık amortisman bedellerinin düşülerek bakiye prim bedellerinin ödenmesine karar verilmesini, sözleşme feshi ile katlanılan maddi ve manevi kayıpların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, haklı davalarının kabulü ile davalılar ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşmenin haksız fesih nedeni ile HMK Madde 107 gereği davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını ya da değerini tam ve kesin olarak belirlemenin müvekkili şirket tarafından olanaksız olması nedeniyle tahkikat sonucunda müvekkili şirketin zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere şimdilik 50.000-TL alacağın akdin feshi tarihi olan 31/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Davacı şirketin, Sözleşme’nin genel işlem koşullarına tabi olduğu iddiasının da hukuka aykırı olduğunu, ticari ilişkilerde tarafların TTK madde 18 gereği basiretli tacir gibi davranma yükümlülükleri bulunduğundan, genel işlem koşullarının bu türden işlemlere uygulanması sınırlı ve somut olayda olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerektiğini, davacı tarafın fesih işlemindeki gerçek nedenin, işletmenin düşük rakamlara başkasına devredilmesi talebinin reddedilmesi olduğunu iddia ettiğini, ancak davacı şirketin, üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmemesi, taahhütlü cihaz satışlarını yaptığı abonelerin fatura ödenme oranlarının düşük olması nedeniyle davalı tarafından yapılan fesih işleminin haklı gerekçelere dayanmakta olduğunu, davacı tarafın, Bayilik Sözleşmesi ekinde yer alan “Ortak Kanal Bayi Kurumsal Kimlik Dekorasyon Projesi Prosedürü ve Kurallarına İlişkin Taahhütname” başlıklı belgenin 6. maddesinde dekorasyon tamamlandıktan sonra bayi tarafından yeni ihtiyaçların tespit edilmesi halinde (işyerinin büyütülmesi bu hüküm kapsamındadır) bu taleplerin bedelinin bayi tarafından ödeneceğini, 8.2. maddede ise mağazadaki faaliyetlerin sona ermesi durumunda, dekorasyondan doğan tüm maliyetin amortisman bedeli ve/veya devam eden amortisman süresinin varlığında kalan döneme ilişkin amortisman bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabul edilmiş olduğunu, dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesi halinde bedelin bayiye yansıtılacağının açıkça hüküm altına alındığını, hukuka aykırı bir durum söz konusu olmadığını, bu nedenle davacı tarafin bu talebinin kabulünün mümkün olmadığını, davaya konu olayda davacı bayi, fesih işleminin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle ticari itibarının zedelendiğini ve başka bayilikler alamadığından bahisle manevi tazminat talep etiğini, davacı bayinin usulsüz işlemler yaptığını ve davacı tarafça gerçekleştirilen cihaz satışlarının yapıldığı abonelerin fatura ödenme oranının Türkiye ortalamasının altında kalmış olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine davalı şirketlerin, davacı bayi ile aralarında akdedilmiş olan bayilik sözleşmesini, bayinin sözleşme hükümlerine aykırı olarak hareket etmesi nedeniyle, haklı olarak feshetmiş olduklarını, davacı bayinin, davalı şirketlerden manevi tazminat talep edebilmesi için gerekli şartlar oluşmadığından, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bu davanın usul ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, bilirkişi raporları dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflarca imza edilen 20/10/2015 tarihli sözleşme kapsamında edimlerin gereği gibi yerine getirilip getirilmediği, sözleşmenin davalılar tarafından feshinin haklı olup olmadığı, feshin haksız olması durumunda haksız fesih nedeni ile davacının kar mahrumiyeti, prim kesinti bedellerine ilişkin olarak maddi ve manevi zararının oluşup oluşmadığı ve miktarı hususunda toplanmaktadır.
Tarafların bildirmiş olduğu delillerin toplanmasının ardından Mahkememizin 15/12/2020 tarihli ara kararı gereğince, davacı şirketin 2015-2019 yılına ait ticari defterleri incelenmek suretiyle rapor hazırlanması amacıyla davacının adresinin bulunduğu yer olan … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyamız mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 25/01/2021 tarihli raporda özetle;
“… 4. Asliye Ticaret Mahkemesi …E. sayılı dava dosyası kapsamı belgeler ve davacının defter ve belgelerinin mahkemenin talimatı doğrultusunda, incelenmesi, değerlendirmeler ve yapılan hesaplamalar sonucunda;
1-Taraflar arasında imzalanmış sözleşmenin 09,01.2015 tarihinde 2 yıllık süre için imzalandığı, taraflardan birisinin bir ay önceden sözleşmenin yenilenmeyeceğini ihbar etmezse sözleşme süresinin bir yıl uzamış olacağı, ancak toplam sürenin 5 yılı geçemeyeceği belirtildiğinden 09.12.2017 tarihine kadar davalı tarafından böyle bir ihbar yapılmadığı ve sözleşmenin 09.01.2019 tarihine kadar uzamış olduğu,
2-Davalı tarafın fesih gerekçesini ispata yarar bir belge veya veri sunmamış olduğu,
3-Davacının incelenen 2015-2019 yılları ticari defter tasdiklerinin ve yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapılmış olduğu, defterlere kayıtların usulüne uygun tutulmuş olduğu,
4-a.1) Raporun IV. bölümünde yapılan detaylı hesaplamalara göre davacının sözleşmenin yürürlükte olduğu 2015-2017 yılları Gelir Tablolarına göre 3 yıllık brüt gelirleri toplamının 2.980.519,41TL ortalama yıllık brüt gelir ortalamasının da 993,506,47 TL olduğu, ortalama yıllık gelirin dava tarihine kadar işlemiş ticari avans faizlerinin 301.889,97 TL olduğu,
a.2) Aynı yıllara ait net gelirlerinin 491.160,06 TL ortalama yıllık net gelir ortalamasının da 149.245,37 TL olduğu,ortalama yıllık net gelirin dava tarihine kadar işlemiş ticari avans faizlerinin 149.245,32 TL olduğu,
b.1) Mağaza tadilatının tamamlandığı 12.10.2017 tarihinden 31.01.2018 tarihine kadar geçen sürede elde edilen primler ve diğer satışlarının 2018 yılının tamamına oranlanmasıyla hesaplanan yıllık brüt gelir tutarının 1.002.410,00 TL olacağı ve bu miktarın işlemiş faizinin de 304.595,33 TL olduğu,
b.2) 12.10.2017 tarihinden 31.01.2018 tarihine kadar geçen sürede elde edilen primler ve diğer satışlarının 2018 yılının tamamına oranlanmasıyla hesaplanan yıllık brüt gelir tutarından % 75 gider payı indirilmesi halinde kalan % 25 net gelir tutarının (1.002.410,00 x 0,25) – 250.602,50 olacağı, bu miktarın dava tarihine kadar işlemiş faizinin de 76.023,52TL olduğu,
c) Tadilattan sonra mağaza 2017/Ekim,Kasım,Aralık ve 2018 Ocak aylarında 4 ay kullanıldığından 2018 Ocak ayından sonra sözleşmenin feshi ile mağazanın boşaltılmasıyla geriye kalan 2018 yılı 11 aylık amortisman tutarı: (85.269,76/15 ay)x 11 ay & 62.531,16 TL, işlemiş faiz tutarının ise 19.000,91 TL olacağı hesaplanmıştır.” şeklinde tespitlerde bulunulmuştur.
Davacı şirketin defterlerinin incelenmesinin ardından Mahkememizin 22/03/2021 tarihli ara kararı gereğince dosyamız davalıların defterleri de incelenmek suretiyle rapor hazırlanmak üzere mali müşavir, akit uzmanı ve sektör bilirkişisine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 07/10/2021 tarihli raporda özetle;
“a) Taraflar arasındaki sözleşmenin davalılar tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiği, bu nedenle davacının uğramış olduğu zararların tazmin edilmesi gerektiği,
b) Davacının tadilat bedeline ilişkin prim kesintileri, müsbet karın elde edilmesi için yapılması gereken zorunlu ve menfi giderler olduklarından, bir başka deyişle taraflar arasındaki sözleşme uyarınca bu giderler yapılmadan kar elde edilmesi ve faaliyette bulunulması mümkün olmadığından, yatırım giderleri niteliğindeki prim kesintilerinin davalılardan talep edilmesinin mümkün olmadığı, Sayın Mahkemenin aksi kanaate olması halinde davacının talep edebileceği prim kesintilerinin 44.665,.25 TL olarak hesaplanabileceği,
c)Yoksun kalınan kar miktarının aynı şartlarla yeni bir iş bulunması için geçmesi gereken makul süre ile sınırlı olarak hesaplanması gerektiği, aynı şekilde kar tazminatı hesaplaması “gelir” değil, “kar” üzerinden yapılması gerektiği, buna göre davacının talep edebileceği yoksun kalınan kar tazminatının 11.602,33 TL olarak hesaplanabileceği,
d) Hesaplanan alacaklara ilişkin olarak talep edilebilecek faiz tutarının da;¸şeklinde hesaplanabileceği” yönünde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Mahkememizin 16/11/2021 tarihli ara kararı gereğince her iki tarafın da rapora ilişkin beyan ve itirazlarını sunmuş olması ve ek rapor talebinde bulunmuş olmaları nazara alınarak tarafların rapora karşı itirazlarını karşılar nitelikte ek rapor alınmak üzere dosyamız yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 22/04/2022 tarihli raporda özetle, kök rapordaki tespit ve değerlendirmeler yinelenmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporunun muhteviyatı itibariyle alınan raporların ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına uygun nitelikte düzenlenmiş olduğu, hüküm kurmaya elverişli tespit ve değerlendirmeler içerdiği görüldüğünden tarafların yeni bilirkişi raporu alınması yönündeki taleplerinin ve davanın miktarı ile niteliği itibariyle davacı tarafın tanık dinletilmesi yönündeki talebinin reddine karar veriliştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 03/02/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile; Müvekkili Şirketin dava açıldıktan sonra aynı sektörde faaliyet gösterememiş, ticari hayatını sonlandırmak zorunda kaldığı ve bu sebeple dava devam ederken şirketin tasfiyeye girmiş olması, HMK M. 124 gereğince İlamın infazı aşamasında sıkıntı yaşanmaması adına müvekkil şirketin unvanı’nın Tasfiye Halinde … SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ olarak değiştirilmesini, haksız fesih sebebiyle kâr kaybı bedeli olan 30.000-TL’nin akdin feshi tarihi olan 31.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine, Tadilat bedeline ilişkin prim kesinti bedeli’nin 10.000-TL’sinin akdin fesih tarihi olan 31.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte, 34.665,25-TL’nin ise Islah tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesini, haksız fesih sebebiyle manevi tazminat bedeli olan 10.000-TL’nin, akdin feshi tarihi olan 31.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesini talep etmiştir.
Eldeki davada alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasında 20/10/2015 tarihli bayilik sözleşmesinin imzalandığı ve sözleşmenin feshedildiği hususunda herhangi bir ihtilafın bulunmadığı, anılan sözleşmede, davacının belirli bir performansı yakalaması gerektiğine
ilişkin bir hüküm bulunmadığı nazara alındığında davacının yıllar itibariyle belirlenen
performans kriterlerini gerçekleştirmediği, davacının sürekli zarar ettiği, taahhütlü cihaz satışlarını yaptığı abonelerin fatura ödenme oranlarının düşük olduğu, davacının sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle
davalı tarafça sözleşmenin feshedilmesinin haklı nedene dayanmadığı tespit edildiğinden sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle davalıların, davacının uğramış olduğu menfi ve müspet zararları tazmin etmekle yükümlü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Menfi zarar, uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifa etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarar olup, menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Y. 15. HD.nin E. 2004/1210, K. 2004/2834 sayı ve 24.5.2004 tarihli kararı). Menfi zarar kapsamına; sözleşme yapılmasına güvenilerek başka bir sözleşme fırsatının kaçırılmasından doğan zarar, sözleşme giderleri, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zarar ve dava masrafları girer (Y. 15. HD.nin E. 2004/1210, K. 2004/2834 sayı ve 24.5.2004 tarihli kararı).
Müspet zarar (olumlu zarar) ise sözleşme nedeniyle mal varlığında artışı beklenen meblağın, sözleşmenin haksız feshinden ötürü mal varlığına girmemesinden kaynaklanan zarardır. Müspet zarar, alacaklının gereği gibi ve vaktinde olan ifaya taalluk eden menfaatine tekabül eder. Yani borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne vaziyette bulunacak idi ise bu vaziyetle mamelekin hali hazır vaziyeti arasındaki fark, müspet zararı oluşturur.
Müspet zarar kapsamında, davacının kar kaybına ilişkin talebi yerinde olmakla birlikte yoksun kalınan kar miktarının da aynı şartlarla yeni bir iş bulunması için geçmesi gereken makul süre ile sınırlı olarak hesaplanması gerekmektedir.
Taraflar arasında 20/10/2015 tarihinde akdedilen Bayilik sözleşmesinin 4.2. Maddesi uyarınca, “Sözleşmenin süresi, sözleşmenin imza edildiği tarihten itibaren 2 (iki) yıldır. Taraflardan herhangi birinin sözleşme süresinin sona ermesinden 1 (bir) ay önce yazılı bildirimde bulunmadığı takdirde bir yıl uzamış sayılacaktır. İşbu sözleşmenin süresinin bu şekilde ve devam eden yıllarda uzaması halinde, sözleşme süresi hiçbir şekilde 5(beş) yıldan fazla olamayacak ve taraflar 5 (beş) yılın sonunda sözleşme konusu işe devam etmek istedikleri takdirde aralarında anlaşarak yeni bir sözleşme imzalayacaklardır.” şeklindedir.
Buna göre, sözleşme dönemleri aşağıdaki gibidir:
20.10.2015-19.10.2016 Sözleşmenin 1.Yılı
20.10.2016-19.10.2017 Sözleşmenin 2.Yılı
20.10.2017-19.10.2018 Sözleşmenin 3.Yılı
Davalılar tarafından, davacı yana… tarihinde … 6.Noterliği aracılığı ile … yevmiye numarası ile Bayilik Sözleşmesinin haklı fesih ve derhal fesih konulu ihtarname gönderilmiş olduğu, işbu ihtarnamede “Kanuna ve sözleşmenize aykırı olan bu eylem ve işlemleriniz nedeniyle davalı şirketlerin zararlarını rücu etme hakkı saklı kalmak kaydıyla, işbu fesih ihbar bildirimini tebliğ aldığınız tarih itibariyle Bayilik Sözleşmesinin haklı nedenle ve tazminatsız olarak derhal feshedilmesine karar verilmiştir.” olarak belirtilmiş olduğu ve İşbu ihtarnamenin davacı yana tebliğ tarihinin 01/02/2018 olduğu tespit edilmiştir.
Yoksun kalınan kar miktarının aynı şartlarla yeni bir iş bulunması için geçmesi gereken makul süre ile sınırlı olarak hesaplanması gerektiği, aynı şekilde kar tazminatı hesaplamasının “gelir” değil, “kar” üzerinden yapılması gerektiği, sözleşmenin feshinden sonra sözleşme süresinin dolmasına 8 ay gibi bir süre kaldığı, bu süre üzerinden hesaplama yapılmasının makul kabul edilebileceği, ancak davacının talebi gibi 5 yıl üzerinden/son kalan iki yıl üzerinden hesaplama yapılmasının sözleşmenin birer yılla toplam 5 yıla kadar uzayabileceği nazara alındığında yerinde olmayacağı, bu nedenle raporda tespit edildiği üzere davacının sözleşmenin fesih edildiği 01/02/2018 tarihinden ilgili yıla ait sözleşmenin bitiş tarihi olan 19/10/2018 tarihine kadar 260 gün için yoksun kalınan kar tazminatı talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Bununla birlikte davacının tadilat bedeline ilişkin prim kesintileri, müspet karın elde edilmesi için yapılması gereken zorunlu ve menfi giderler olduklarından, bir başka deyişle taraflar arasındaki sözleşme uyarınca bu giderler yapılmadan kar elde edilmesi ve faaliyette bulunulması mümkün olmadığından yatırım giderleri niteliğindeki prim kesintilerinin davalılardan talep edilmesi mümkün kabul edilmemiştir.
Manevi tazminat istemi yönünden ise davacı tarafça sözleşmenin haksız feshi nedeniyle ticari itibarının sarsılmasına neden olunduğu hususunda dosya kapsamına iddiasını ispata elverişli herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı da nazara alınarak davacının ticari itibarının sarsılması nedeniyle manevi tazminat isteminin reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Netice itibariyle yukarıda yapılan açıklamalar ışığında dava ve ıslah dilekçesine göre toplam 11.602,33 TL yoksun kalınan kar tazminatı yönünden davanın kabulüne, prim kesinti bedeline ilişkin maddi tazminat istemi ve manevi tazminat istemi yönünden ise davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
Davanın kısmen kabul kısmen reddine,
1-Toplam 11.602,33-TL yoksun kalınan kar tazminatının 01.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Prim kesinti bedeline ilişkin maddi tazminat istemi yönünden davanın reddine,
3-Manevi tazminat istemi yönünden davanın reddine,
4-a)Karar tarihine göre kar tazminatı yönünden alınması gereken 792,56 -TL harçtan peşin ve ıslah olarak alınan toplam 1.104,32 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭311,76- TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı yana iadesine,
b)Prim kesinti bedeline ilişkin maddi tazminat yönünden alınması gereken 683,10-TL harçtan peşin alınan 170,78-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 512,32-TL harcın davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
c)Manevi tazminat istemi yönünden alınması gereken 683,10-TL harçtan peşin alınan 170,78-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 512,32-TL harcın davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 792,56-TL (kar tazminatı yönünden ) peşin harç masrafının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan kar tazminatı yönünden 9.200,00- TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin kabul ve red oranına göre takdiren 342,88 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, geriye kalan 977,12- TL nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-a)Manevi yönünden;Davalı … Hizmetleri Anonim Şirketi duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen kısım yönünden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
b)Manevi yönünden; Davalı … Şirketi duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen kısım yönünden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
c)Manevi yönünden;Davalı … Şirketi duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen kısım yönünden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
9-a) Kar tazminatı ve maddi tazminat yönünden; Davalı … Hizmetleri Anonim Şirket duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen kısım yönünden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
b)Kar tazminatı ve maddi tazminat yönünden;Davalı … Şirketi duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen kısım yönünden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
c)Kar tazminatı ve maddi tazminat yönünden; Davalı … Şirketi duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen kısım yönünden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvuru harcı, 6,40-TL vekalet harcı, 6.050,00 TL bilirkişi ücreti, 456,25 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 6.557,05- TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre takdiren 1.176,47 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 14/02/2023

Katip
✍e-imzalı

Hakim
✍e-imzalı