Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/539 E. 2022/707 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/539 Esas
KARAR NO : 2022/707

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2019
KARAR TARİHİ : 15/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Müvekkili şirketin 2002 yılı 5 numaralı Katar Ticari Şirketler Kanunun ilgili hükümleri kapsamında, Türkiye’deki … Limited Şirketi ile 10 yıllığına kurulan sınırlı sorumlu bir ortaklık olduğunu, ortaklığın 102 hissesi … & … ait iken, 98 hissesinin ise …Metal şirketine ait olduğunu, taraflar arasında akdedilen… sözleşmesini müteakip Katar Kanunlarına göre zorunlu kurulduğunu, proje kapsamında tamamlanan edimlere ilişkin bilançoya göre davalı şirketin toplamda 326.912,00-QAR tutarında borçlandırıldığını ve bu borç tutarı üzerinden 01.08.2016 tarihli ve 01.09.2016 tarihli iki adet 163.456,00-QAR bedelli senet tanzim edildiğini, davalı tarafından borç tutarının ödenmemesi ve vade tarihinde çeklerin karşılığının banka hesaplarında bulunmaması sebebiyle, 27.12.2016 tarihinde kendilerine “ödeme yaparak sebep oldukları mağduriyeti gidermeleri, aksi takdirde haklarında yasal sürecin başlatılacağı” hususlarını ihtiva eden bir ihtarname gönderildiğini ancak ödeme yapılmadığını, her ne kadar iyi niyetli olarak …Ltd. Şti.’nin ortağı…ile borcun ödenerek müvekkili şirketin mağduriyetinin giderilmesi için görüşmeler yapılmış ise de gelinen noktada çabalarının sonuçsuz kaldığını, fazlaya dair hakları ve bilirkişi incelemesi sonucu ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla, asıl bedel bilirkişi incelemesi sonucu belirlenecek olup şimdilik maddi tazminat için 100,00-TL ve üzerinden çek vade tarihi itibariyle işletilecek en yüksek ticari faiziyle birlikte davanın kabulüne, yapılacak yargılamadan kaynaklanan tüm gider ve harçlar ile avukatlık ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Davacı tarafın dava dışı … – …& … şirketi ile müvekkili şirket arasında organik bağ ve hakim ortaklık ilişkisi olduğundan bahisle … & … ‘nden olduğunu iddia ettiklerini, alacaklarının müvekkili şirketten tahsilini talep etiklerini, davacı tarafın bu şirketler arasında organik bağ olduğuna ilişkin iddiasını kesinlikle kabul etmediklerini, nitekim Yerleşmiş Yargıtay İçtihatları doğrultusunda iki şirket arasında organik bağın varlığından bahsedebilmek için bu şirketlerin, ticaret sicil kayıtlarından şirketlerin hakim sermaye ortaklan ile diğer şirketin ortaklarının aynı olması, şirketlerin ticaret sicilinde kayıtlı adreslerinin aynı olması yada aynı adreste faaliyet göstermeleri, faaliyet konularının aynı olması, bir şirketin kapatılarak kapanan şirketin çalışanlarının aynı ortaklara bağlı başka şirkette çalıştırılması gibi şartların varlığı gerektiğini, müvekkili şirket ile organik bağı olduğu iddia edilen şirket arasında bu şartlardan hiçbir mevcut olmadığını, Ticaret Sicil kayıtlarından da açıkça anlaşılacağı bu iki şirket arasında hiçbir adres benzerliği bulunmadığını, Müvekkilinin Katar’da hiçbir faaliyet adresi yada şubesi olmadığını, Dava dışı … ‘in müvekkili şirketin adresi ile hiçbir bağlantısı olmadığını, müvekkili şirketin adresinde hiçbir surette faaliyet göstermediğini, davacı tarafın her ne kadar bu iki şirketin ortaklık yapılarının aynı olduğunu iddia etmiş olsa da yine Ticaret Sicil Kayıtlarından açıkça görüleceği üzere şirketin ortaklık yapılarının birbirinden farklı olduğunu, aynı zamanda şirketlerin faaliyet konuları da aynı olmadığını, öncelikle davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine, ihtiyati tedbir talebinin reddine, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması suretiyle dava dışı şirketten tahsil edilemeyen alacağın, bu şirketin devamı niteliğinde olduğu bildirilen davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı tarafça, dava dışı… Şirketi ile davalı şirketin ana faaliyet konularının ve ortaklık yapısının benzer/aynı olduğunu, her iki şirket arasında organik bağın bulunduğunu, KATAR’da ülkenin emredici kurallarına göre kurulan ve Türkiyedeki şirketin (…Ltd. Şti.) sektör bazında oluşturduğu güveni ve itibarı referans almak suretiyle davalı hakim şirket ortağının Katar devletinde kurduğu bağlı şirketle müvekkilinin iş yapması ve yerine getirdiği edimlere karşılık işin bedelinin kendisine ödenmemesi sebebiyle dava dışı şirketten tahsil edilemeyen alacağın, bu şirketin devamı niteliğinde olduğu ileri sürülen davalıdan tahsili talep ve dava edilmiş, davalı tarafça ise organik bağın bulunmadığı beyan edilerek davanın reddi savunmuştur.
Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı şirket ile davalı arasında organik bağın, iktisadi bütünlüğün ve yönetsel özdeşliğin bulunup bulunmadığı, davacının tüzel kişilik perdesinin kaldırılması suretiyle alacağının davalıdan tahsili isteminin yerinde olup olmadığı hususunda toplanmaktadır.
Mahkememizin 26/10/2021 tarihli ara kararı gereğince dosyamız rapor hazırlanmak üzere Mali Müşavir ve Ekonomi finans alanında uzman bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 11/02/2022 tarihli raporda özetle;
“a. Davalı şirketin Ticari, defterlerinin TTK ilgili hükümlerine göre delil niteliği olduğu, 2015-2017 yılı ticari defter kayıtlarında davacı şirket ile ticari alışverişinin olduğuna dair hiçbir kaydın bulunmadığı,
b.Davacı ile davalı şirket arasında hiçbir alışveriş ve/veya birbirlerinden menfaat elde ettiklerine dair dosyada bir belge görülmediğinden,
Somut olayda ortaya konan tespitler değerlendirildiğinde, organik bağın varlığı için gerekli iktisadi ve ticari bağımlılığın ve kader birlikteliğinin gerçekleşmediği” yönünde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Dava konusu uyuşmazlıkla benzer konuda verilen Yargıtay 15. HD nin 2019/2590 Esas, 2020/408 Karar sayılı ilamı; “…Somut olayda sözleşmenin tarafı olan… Anonim Şirketi davada taraf olarak yer almamaktadır. Yargıtay uygulamalarında da benimsenen tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi çerçevesinde sözleşme tarafı olan şirket ile sorumlu olduğu ileri sürülen şahsi ya da şirketin hukuki durumları ve diğer hususların inceleneceği, verilecek özellikle, davanın kabulü hakkındaki karar sözleşmenin tarafı olan şirket ile taraf olmamakla birlikte perdenin aralanması teorisi gereğince sorumlu tutulacak şirket veya şahsın hukuki durumunu da etkileyeceğinden, davada perdenin aralanması teorisi sonucu sorumlu tutulmak istenen şirket ya da şahıslarında davada yer almaları zorunlu olup, mahkemece dava dışı sözleşmenin tarafı olan … Anonim Şirketi hakkında bu davayla birleştirilmek üzere dava açması için süre verilip, açılan dava birleştirilip varsa o şirkete savunma hakkı tanınıp ibraz ettiği takdirde delilleri toplandıktan sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, söz konusu şirket davada taraf olmadan, bu şirketin ilerde rücu ilişkisi içerisinde hukuki durumunu ağırlaştırıcı şekilde değerlendirme yapılarak karar verilmesi doğru olmadığından kararın, diğer temyiz itirazları incelenmeksizin davalı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklindedir.
Anılan Yargıtay ilamı gözetilerek Mahkememizin 07/06/2022 tarihli celsesinde davacı vekiline dava dışı …Şirketi hakkında dava açıp bu dava ile birleştirmesi için bir aylık kesin süre verildiği, bu süre içerisinde dava açılmadığı takdirde davanın husumet yokluğundan reddine karar verilebileceği hususunun ihtar edildiği, davacı vekilince yapılan ihtarata rağmen verilen süre içerisinde dava dışı şirket hakkında dava açılmadığı anlaşıldığından davanın HMK 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın HMK madde 114/1-d ve HMK madde 115/2 uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
6-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kalan kısımlarının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 15/11/2022

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı