Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/42 E. 2020/440 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/42 Esas
KARAR NO : 2020/440 Karar

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 24/04/2013
KARAR TARİHİ : 07/10/2020

Davanın; ilk olarak İstanbul 31. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/134 E sayılı dosyası ile açıldığı, bu Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen karar ile dosyanın İstanbul (Kapatılan) 41. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/395 Esas sayılı dosyası ile birleştirildiği, Kapatılan 41. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/395 E. Sayılı dosyasının Mahkememizin 2014/868 Esas sırasına kaydedildiği ve bu dosyadan tefrik edilerek Mahkememizin işbu 2019/42 E. Sayılı dosyasına kaydedildiği anlaşılmakla; İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili … 31. Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından davalı aleyhine … 14. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalıya ödenmiş olan iş avansının iadesi amacına yönelik olarak icra takibi başlatıldığını, ancak davalının icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu beyanla borçlu hakkındaki icra takibine haksız ve sebepsiz olarak borca itiraz eden davalı borçlunun itirazlarının reddi ile takibin devamına, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili … 31. Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin iş avansının iadesi için yapılan icra takibine karşı itiraz edildiğini, itirazın haksız olması nedeniyle iptal davası açıldığını, davacının anlatımıyla tarafları arasındaki ilişkinin bir iş ilişkisi olduğunu, ticari bir ilişki olmadığını, bu nedenlerle davacının niteliği ve muhakeme usulu gereğince iş ilişkisinden kaynaklanıyor ise görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görev itirazında bulunduğunu, davacı kooperatifin kötü niyetli olduğunu, konusu aynı olan alacak için iki ayrı takip yapıldığını, davaya konu … 14. İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı (Eski No: …) dosyasından önce … 2. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile de müvekkiline karşı icra takibi yapıldığını, davacının iş avansının iadesini 23.07.2010 tarihinden itibaren bir yıl geçtikten sonra bu paranın istenemeyeceğini, bu nedenle zaman aşımına uğradığını, ikame edilen davanın hukuka aykırı, haksız ve yersiz olup davanın reddinin gerektiğini, bu nedenlerle esas yönünden müvekkiline iş avansı zimmet kaydı çıkarılması ve iade talebinin, kooperatifin genel kurullarında alınan kararlarına, ana sözleşmesine ve kanuna aykırı olduğundan müvekkilinin davacı kooperatife böyle bir borcu da bulunmadığından haksız ve yersiz davanın reddine, davacı tarafın haksız ve yersiz icra takipleri ve açılan dava nedeniyle %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller; … 14. İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı (Eski No: …) dosyası, Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi Anasözleşmesi, Bilirkişi Raporu
… 14. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasının incelenmesinden; … İşyeri Yapı Kooperatifi vekilince … aleyhine 22.05.2011 tarihli iş avansı iadesi sebebine dayanılarak 01.07.2011 tarihinde 27.000,00-TL asıl alacak, 256,50-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 27.256,50-TL üzerinden icra takibi başlatılmış olduğu, borçluya ödeme emrinin 07.02.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu ve borçlunun 12.02.2013 tarihli dilekçesi ile taraflar arasında ticari bir ilişki bulunmadığını, alacaklıya karşı herhangi bir borcunun bulunmadığını icra takibine, faize, faiz oranına itiraz etmiş olduğu ve itiraz ile icra takibinin durmuş olduğu anlaşılmıştır.
Toplanan Deliller çerçevesinde tarafların iddialarının değerlendirilmesi için dosyamız Bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; Bilirkişi heyeti vasıtası ile düzenlenen 24/10/2018 Tarihinde ibraz edilen Bilirkişi raporu ile ”…Açılmış bulunan dava kooperatifte eski yönetim kurulu, denetim kurulu ve diğer sorumluların sorumlu oldukları miktarlarla ve olaylarla sınırlı olarak mesul oldukları ile ilgili bir sorumluluk davasıdır.Sorumluluk davasının ön şartlan davanın açılması yönünde önce bir genel kurut karan olması ve davanın da denetçiler tarafından anılmasıdır. (Bu şart Yeni Ticaret Kanunu ile kaldırılmış olup, halen sorumluluk davasının kooperatif ortakları tarafından da açılması mümkün bulunmaktadır.)Kooperatif hukukunda ve uygulamada yönetim kurulları bir yıllık uygulamalar sonunda genel kurulca ibra edilirler veya edilmezler. İbra edilmeme olgusunun sonucu ibra edilmeyen yönetim veya denetim kurulu veya diğer sorumlular hakkında sorumluluk davası açılmasıdır. Bunun dışında genel kurulca ibra kararı verilmesi halinde İbra genel bir aklama olup, ibra edilen dönem için sorumluları aklayan ve ibra edilen dönem için sorumlular aleyhine dava açılmasını önleyen bîr karardır. Genel kurulda yapılan görûşmeler sonucunda ibra edilen yönetim ve denetim kurulları için artık o dönemle ilgili bir sorumluluk davası açılamaz. Ne var ki ibra edilen husus genel kurula hiç sunulmamış veya yanlış bilgiler verilmiş, bilanço gerçek olmayan bilgileri içermiş ve genel kurul üyelerinden gizlenmiş olsun, ibra genel kurulca görüşüldükten ve ibra kararı verildikten sonra bu İbra kesin bir aklamanın sonuçlarım doğurup ibra edilen yönetim ve denetim kurulu sorumluluktan kurtanr. Genel kurulca ibra kararı verildikten sonra bu ibra kararının sonradan değiştirilmesi mümkün olmadığı gibi ibra kararından dönülmesi veya daha sonraki genel kurullarda ibra edilmeme kararı verilmesi de mümkün değildir. İbra kararlan dönemsel olup, verildiği yıla ait sorumluları sorumluluktan kurtaran kararlardır. Bu sebeple dönemsellik esastır.Diğer bir özellik ibra kararının 2 yıllık ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olmasıdır. Ancak Yeni TTK.558.md. hükmüne göre ibraya olumlu oy veren veya ibraya karşı çıkmayan ortaklarında dava açma haklan genel kurul kararından itibaren (ibra tarihinden İtibaren) 6 ay geçmesiyle düşer. Yani 6 aylık dava açma süresine tabidir. Bu süre geçirildikten sonra 2 yıl veya 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde de dava açılamayacaktır. Somut olayda davalıların sorumlu olduklan yıllar ve davaya konu edilen olaylar 2010-2011 tarihleri arasında kooperatif iş ve işlemleri dolayısı ile yönetim kurulunun, denetim kurulunun ve kooperatif çalışanlarının sebep olduğu zararlandıncı işlemlerle İlgilidir. Bu sorumluluk davasının açılabilmesi için ön şart sorumlular hakkında genel kurulca dava açılmasına karar verilmiş olma şartıdır.Sorumluluk davası açılması için yapılan İlk genel kurul 02/07/2011 tarihli genel kuruldur. Bu genel kurulda yönetim kurulu ve denetim kurulu ile diğer sorumlular hakkında dava açılmasına karar verilmiş olup, davanın da denetçiler tarafından açılmış olması gerekmektedir. Ne var ki genel kurulda sorumluluk davası açılması kararı verilmemiş ve bu genel kurulda alınan ibra edilmeme kararları mahkeme tarafından iptal edilmiştir. Mahkemece iptal edilen bir genel kurul kararına dayanarak sorumluluk davası açılması ise mümkün bulunmamaktadır Aradan 2 yıldan uzun bir süre geçtikten sonra 07.07.2012 tarihli genel kurulda davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına karar verilmiştir. Huzurdaki dava bu genel kurul kararına dayandırılmak istenmektedir. Ne var ki herşeyden önce TTK.558.md. gereğince daha önce yapılmış İbralara 6 aylık süre içinde İtiraz etmeyen davacıların dava haklan düşmüş olacaktır. Diğer taraftan norma! olarak yapılan eski ibralara karşı 3 yıllık ve 5 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan davacı tarafın dava açma haklan mevcut olmayacaktır. (TTK.eskİ 309).Somut olayda kooperatifin 02.07.2011 tarihli genel kurulunda bir karar alınmadı, 01,01.2010 -16.10.2010 tarihleri arasında görev yapan yönetim kurulunun ibra edilmemesi yönünde karar alınmışsa da bu genel kurulun iptali için 49.Asliye Ticaret Mahkemesinde … esas sayılı dava açılmış ve alınan bu karar İptal edilmiştir. Yani söz konusu dönem yönetim kurulu üyeleri hakkında İbra edilmeme ile ilgili bir karar mevcut bulunmamaktadır.Daha soma 07.07.2012 tarihinde yapılan genel kurulda eski yöneticiler hakkında dava açılması yolunda karar verilmişse de TTK.558, md. karşısında 6 aylık süreler geçmiş olup davacıların dava açma hakkı düşmüş bulunmaktadır.Davacıların davalılar hakkında sorumluluk davası açma konusunda gerek genel kurullarda yapılan ibralar sebebi ile gerekse [dava açma sürelerinin geçmiş olması sebebi ile dava açma haklarının bulunmadığına dair görüş ve kanaatimizi takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere saygı île sunarız.” şeklinde görüş bildirdikleri görülmüştür.
GEREKÇE :
Taraflar arasındaki ihtilaf; davacı kooperatif tarafından davalıya daha önce ödenen ve yine davacı kooperatif tarafından bu ödemenin geri iadesi amacıyla davalı hakkında “iş avansı iadesi” sebebine dayalı olarak başlatılan icra takibine konu meblağın geri iadesinin gerekip gerekmediği hususlarında toplanmıştır.
Tüm dosya kapsamından; Davacı kooperatif tarafından davalıya daha önce ödenen ve davacı kooperatif tarafından ödemenin geri iadesi amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali amacıyla ikame edilen itirazın iptali davası olduğu, 1162 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “Hak ve vecibelerde eşitlik” başlıklı 23üncü maddesiyle getirilen “Ortaklar bu Kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelere eşittirler” hükmünü içeren maddesi kapsamında kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Yönetim Kurulunun bu ilkenin dışına çıkmak istemesi halinde bu hususu genel kurul gündemine alarak genel kurulun tartışmasına açıkça sunması veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi gerekmektedir. Dava konusu somut olay açısından ise Mahkemece yapılan yargılama sırasında davacı kooperatif ortaklarına yapılan ödemelere ilişkin olarak sunulan banka kayıtları, genel kurul toplantı tutanakları ve yönetim kurulu kararının birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacı kooperatifin Olağan Genel Kurul Toplantılarının gündem maddeleri ile alınan kararların birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacı kooperatifin belirtilen genel kurullarında davalı ile aynı durumda olan ortaklara davaya konu ödemelerin yapılması konusunda bir iradenin ortaya konduğu, bu genel kurul kararlarının iptal edildiği ya da iptali yönünde açılmış bir davanın bulunduğuna dair bir beyan ve delilin sunulmadığı, yine davacı kooperatif yönetim kurulu tarafından alınan 29.06.2010 tarihli Yönetim Kurulu kararıyla “Çanak küçük hisse için enflasyon muhasebesi uygulanması ile benzer durumda bulunan ortaklara 15.000,00-TL büyük hisse sahibi olan ortaklara ise 27.000,00-TL’nin nakit olarak, ortakların tercihlerine göre banka hesabına havale veya bloke çekler ile ödemelerin yapılması yönünde karar alındığı, alınan bu karar doğrultusunda davacı kooperatif tarafından davalı ile benzer durumda olan kooperatif ortaklarına ortaklık hisselerine göre 15.000,00-TL ve 27.000,00-TL ödemelerin gerçekleştiği, davalı ile aynı durumda olan bazı kooperatif ortaklarınına ödemelerin iadesi amacı ile icra takibi başlatıldığı, ancak davacı vekilince davalıyla aynı durumda olup kendisine ödeme gerçekleştirilen diğer ortaklar hakkında da takip başlatıldığına ya da dava açıldığına dair herhangi bir belgenin sunulmadığı, bu yönde bir iddiada bulunulmadığı, Kooperatif Kanunu’nun 23. Maddesindeki ortakların hak ve yükümlülüklerde eşit olduklarına dair kanun hükmü karşısında davalıyla birlikte sadece 22 ortak hakkındaki eşitlik ilkesine aykırı şekilde yapılan işlemlere geçerli hukuki sonuç bağlanamayacağından davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-)Davacının davasının REDDİNE,
2-)Davacı tarafından yatırılan 465,50-TL peşin harçtan 54,40-TL karar ve ilam harcının mahsubu ile 411,10-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-)Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 4.088,48-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Davacı tarafca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının davacı tarafa iadesine,
Dair verilen karar davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı.07/10/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)