Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/376 E. 2020/146 K. 04.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/625 Esas
KARAR NO : 2020/170

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2012
KARAR TARİHİ : 20/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Maddi ve Manevi Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili şirketin … Ltd. şirketinin çalışma prensipleri ile Türkiye’nin en önemli ve şirketleri ve bankalarının Sermaye Piyasası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme mevzuatı çerçevesinde ama kendisine özgü yaklaşımı, bilgi birikimi, deneyimi ve prosedürleri ile denetleyen bir firma olduğunu, 170 ülkede yaklaşık 180.000 çalışanı ile …, dünyanın en büyük profesyonel denetim ve danışmanlık hizmeti veren kuruluşlarından biri olduğunu, müvekkili şirketin, Sermaye Piyasası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme mevzuatı gereği denetim yapmakta, aynı zamanda, çeşitli yabancı ülkelerin ve Türkiye’nin en büyük şirketlerine de danışmanlık hizmeti verdiğini, müvekkili şirkette çalışmakta olan …’un 25/09/2000 başlangıç tarihli iş sözleşmesi (“İş Sözleşmesi’’) ile müvekkili şirkette işe başladığını, bir süre de … Danışmanlık Anonim Şirketimde Yönetim Kurulu üyeliği yaptığını, …’un, yaklaşık 12 yıldan beri müvekkili şirkette … (Kurumsal Risk Hizmetleri) Bölüm Başkanı olarak çalışmakta iken 31 Mayıs 2012 tarihi ile istifa ettiğini, davalı …’un müvekkili şirkette … (Kurumsal Rişk Hizmetleri) Bölümünün başkanı iken 31/05/2012 tarihinde istifa ettikten çok kısa bir süre sonra müvekkili şirket ile aynı faaliyet konularında hizmet veren diğer davalı şirketlerden … Ltd. Şirkcti’nde çalışmaya başladığını, Davalı …’un 01/07/2012 tarihinde müvekkili şirket ile aynı konularda faaliyet gösteren rakip davalı şirkette aynı hizmetleri veren .. (Risk Danışmanlık Hizmetleri) bölümünün başına geçtiğini, davalı …’un 30/09/2012 tarihinde davalılardan … Ltd. Şirketi’nin bordrosundan çıktığını, 28.10.2012 tarihli Para Dergisi’ndeki fotoğraf ve açıklamalardan, davalı …’un, davalı şirketlerin müvekkili şirket İle aynı faaliyet konularında hizmet vermekte olduğu ve müvekkil şirketin rakibi olan davalı şirketlerde 01/07/2012 tarihinde çalışmaya başladığını, bu nedenle davalıların müvekkiline karşı başlatıp halen icrasına devam ettiği haksız rekabetin tespitine, haksız rekabet durumunun men’ine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davalılardan haksız rekabet nedeni ile elde ettiği bedelden 200.000 TL. Maddi tazminatın dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile tahsiline, Manevi tazminat olarak 50,000 TL’nın yasal faizi ile tahsiline, haksız rekabete karar verildiğinde, ayrıca bu durumun tüm Türkiye’de basım ve dağılımı yapılan bir gazete ile ilanına, Masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalar da özetle; baskı sonucu zorla istifa ettirilen davalı müvekkilinin haksız rekabet oluşturacak herhangi bir fiili söz konusu olmadığını, herhangi bir sır ifşa etmediğini, herhangi bir müşteriyide ayartmadığını, davalı psikolojik şiddet sonucunda zorla istifa ettirildiğini, müvekkilinin uğradığı psikolojik baskı ve şiddet sonucunda 14/12/2011 tarihinde istifa dilekçesi verdiğini, ancak yine davacının talebi ile sektörde mali yıl sonu olarak kabul edilen 31/05/2012 tarihine kadar işe devam ettiğini, davalının diğer davalı şirketlerde istihdamının anayasal bir hak olduğunu, davalının niteliklerine sahip kişilerin çalışabileceği sınırlı sayıda firma bulunduğunu, bunlar davacı ve diğer davalıların da yer alığı sektörde dört büyükler olarak adlandırılan firmalar olduğunu, davalı kendsine sunulan ekstra menfaatler için değil, mecbur kaldığı için davalılarda çalışmaya başladığını, davalının rakip firmada çalışmasını engelleyen geçerli bir rekabet etmeme hükmü ya da sözleşmesi bulunmadığını, rakip firmada çalışmasının tek başına haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceğini, davalının yıllar içinde kendi çabasıyla oluşturduğu bilgi ve birikimin, gizli bilgi veya ticari sır olarak değerlendirilemeyeceğini, davacının zaman içerisinde davalıya karşı çok ağır uygulamalarda bulunduğunu, şahsi bir takım duygularla 12 senelik iş hayatının sona ermesine sebebiyet verdiğini, yüksek meblağlara ulaşan alacaklarını ödememediğini, davalının istifasının keyfi bir istifa olmadığını, çok sevdiği ve bağlılıkla çalıştığı 12 senelik işinden gördüğü baskı sonucunda ayrılmak zorunda kaldığını, bu nedenle davacı tarafından açılan kötü niyetli, haksız ve mesnetsiz olan davanın reddini, davacının haksız çıkması halinde de hükmün gideri karşı taraftan alınmak üzere Türkiye genelinde yayınlanan bir gazetede ilanına, her türlü yargılama masrafı ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirketler vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalar da özetle; müvekkili şirketlerin sektöründe Türkiye’de faaliyete geçen ilk uluslararası organizasyon olup, dünyanın en seçkin ve saygın organizasyonlarnıdan biri olduğunu, davalının müekkili şirkette çalışmak maksadıyla davacı şirketten ayrıldığı ve üst düzey yönetici olması sebebi ile sahip olduğu ticari sırları müvekkili şirketlerle paylaşarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde haksız rekabet eylemini gerçekleştirdiği iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirketlerin hiçbir şekilde haksız rekabet teşkil eden bir eylemi bulunmadığını, bununla birlikte haksız rekabet sebebiyle açılan maddi tazminat davalarında davalıların kusurlu olmasının şart olduğunu, haksız ve mesnetsiz olan davanın reddini, davacının haksız çıkması halinde de hükmün gideri karşı taraftan alınmak üzere Türkiye genelinde yayınlanan bir gazetede ilanına, her türlü yargılama masrafı ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN: Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 54 vd. maddeleri uyarınca haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı vekilinin uyaptan gönderdiği 26/12/2019 tarihli dilekçe ile, tüm tarafların sulh olduklarını, aralarında anlaştıklarını, sulh olunması nedeni ile davanın konusuz kaldığından taraflarının ve karşı tarafça masraf ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını, davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep ettiği,
Davalı … vekili 13/01/2020 tarihli dilekçesinde, tarafların aralarında anlaştıklarını, bu nedenle davanın konusuz kaldığına ve masrafların taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği, anlaşıldı.
Davalılar şirketler vekili 26/12/2019 teslim tarihli dilekçesi ile, tarafların sulh olduklarını, davanın konusu ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tarafların kendi üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmakla,
HMK 315. Maddesinde; ” Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmünün düzenlendiği ve taraf vekillerinin beyanları doğrultusunda sulh nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Sulh nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 3.712,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.658,10 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Taraf vekillerinin vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığından vekalet ücreti ve yargılama gideri konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-Davacıya ait artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davalılara ait artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı.. 20/03/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)