Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/305 E. 2022/135 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/167 Esas
KARAR NO : 2022/181 Karar

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/03/2019
KARAR TARİHİ : 02/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalılardan … A.Ş, ile Bayilik Sözleşmesi imzaladıklarını, sonrasında …., … ve … Markalarının, “…” tek markası altında birleşmiş olduğunu ve müvekkili ile 24.04.2015 tarihinde yeniden bir Bayilik Sözleşmesi imzaladıklarını, davacı ile davalılardan … A.Ş.’nin 24.05.2015 tarihinde Bayilik Sözleşmesi imzaladıklarını ancak taraflar arasında imzalanan söz konusu sözleşmenin ortada haklı bir gerekçe bulunmadan, davalı tarafça davacıya gönderilen … 6. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haksız ve hukuka aykırı bir şekilde feshedildiğini, davacının sözleşme şartlarının bütün koşullarını yerine getirmiş olduğunu, buna rağmen davalı tarafın haklı bir gerekçe göstermeden sözleşmeyi feshettiğini, söz konusu ihtarnamenin 2.1 kısmında davalı şirketin, “ödemelerin kendinize/üçüncü şahıslara ait kredi kartı üzerinden yansıtıldığı bu şekilde tahsilat sistemlerinde usulsüzlük yapıldığı” şeklinde iddiada bulunduğunu, bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, çalışanların şahsi hatası olduğunu ve bu hataların davacıya mal edilemeyeceğini, davalı tarafından söz konusu ihtarnamede fesih sebebi olarak gösterilen Tahsilat Sisteminde Usulsüzlük maddesi Sözleşme eki olan “Ortak Kanal Bayi Ceza Sistematiği” tablosunun 4. maddesindeki düzenlemenin bir fesih sebebi değil tazminatı belirlenmiş bir ihlal sebebi olduğunu, dolayısıyla herhangi bir cezai işlem yapılmadan işbu konunun fesih sebebi sayılmasının hukuken geçersiz olduğunu, ihtarnamenin 2.3 kısmında; davalı tarafça müvekkilin mağazada yeteri kadar canlı/teşhir cihazları müşteri deneyimine sunmadığının belirtildiğini, ancak mağazanın dizaynının davalı tarafından yapıldığının, dekorasyon hükümlerinin gerek ana Bayilik Sözleşmesinde gerekse Bayilik Sözleşmesinin eki olarak düzenlenen “Ortak Kanal Bayi Kurumsal Kimlik Dekorasyon Projesi Prosedürü ve Kurallarına ilişkin Taahhütname”‘sinde düzenlendiğini, Ana Bayilik Sözleşmesinin 8.Maddesinde “…Belirlenen/bildirilen konsept ve standartlarda bir işyeri kurmayı kabul ve taahhüt eder.” hükmünün yer aldığını, mağazanın dekorasyonuna ilişkin tüm uygulamalar, tasarım, uygulama vs.nin davalının onayı ve izniyle gerçeklemiş olduğunu, davacı ile davalılardan … A.Ş ile Bayilik Sözleşmesi imzaladıkları sonrasında …, … ve … Markaları, “…” tek markası altında birleştiğini ve müvekkili ile 24.04.2015 tarihinde yeniden bir Bayilik Sözleşmesi imzaladıklarını, söz konusu sözleşmenin ortada haklı bir gerekçe bulunmadan, davalı tarafça davalıya gönderilen … 6. Noterliği’nin 28.02.2018 tarihli 09034 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haksız ve hukuka aykırı bir şekilde feshedildiğini, davacının sözleşme şartlarının bütün koşullarını yerine getirmiş olduğunu, buna rağmen davalı tarafın haklı bir gerekçe göstermeden sözleşmeyi feshettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, denkleştirme taleplerinin (portföy tazminatı, portföy hakkı, çıkma tazminatı) kabulü ile şimdilik 5.000,00-TL’nin sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkile verilmesine, rekabet sınırlaması dolayısıyla tazminat taleplerinin kabulü ile şimdilik 3.000,00-TL’nin sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline verilmesine, teminat mektubu komisyonu zararının kabulü ile müvekkilinin ödemiş olduğu teminat komisyonu masrafından şimdilik 1.000,00-TL’nin sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkile verilmesine, prim alacağı taleplerinin kabulü ile şimdilik 1.000,00-TL’nin sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkile verilmesine, masraf ve yatırım gideri taleplerinin kabulü ile şimdilik 1.000,00-TL’nin sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkile verilmesine, iade alınmayan sim kart ve aksesuarların değeri taleplerinin kabulü ile şimdilik 1.000,00-TL’nin sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkile verilmesine, damga vergisi, müvekkilinden haksız yere kesilen hizmet bedelinden şimdilik 1.000,00-TL’nin sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkile verilmesine, bu nedenlere dayanarak davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirketler ile …A.Ş. (“…”), … A.Ş. (“…”) ve …A.Ş. (“…”) ile 24.04.2015 tarihinde Bayilik Sözleşmesi (“Sözleşme”) imzalandığını ve … kodlu … bayisi kurulduğunu, müvekkili şirketler ile davacı arasında imzalanan Sözleşmenin derhal ve haklı nedenle feshedildiğini, davacı şirketin dava konusu alacak iddialarının Müvekkili şirketlerden tazmini için ileri sürdüğü iddialarını belirsiz alacak davası şeklinde ikame ettiğini, ancak HMK’nın belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. maddesi uyarınca, belirli şartların sağlanması halinde belirsiz alacak davası açılabileceğini, basiretli bir tacirin uğradığı maddi zararının tespitini yapabilecek kapasitede olması gerektiğinin açık olduğunu, davanın belirsiz alacak davası için gerekli şartların oluşmadan açıldığından, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı ile akdedilen sözleşmenin, davacının sözleşmeye ve mevzuata aykırılıkları nedeniyle, haklı nedenle feshedildiğini, davacıya bayide iç denetim yapıldığını, davacının, müşteri ve abonelerden tahsilat işlemlerinde nakit ödeme alınmasına rağmen ödemeleri sistemlere müşteri / abonelere ait olmayan kredi kartı üzerinden yansıtarak tahsilat işlemlerinde Sözleşme ve Ceza Sistematiğini ihlal ederek usulsüz işlemler gerçekleştirdiğini, dava dilekçesinin 2nci sayfasındaki ihlale ilişkin ifadeleriyle, müşteri / abone tarafından nakit olarak yapılan ödemeyi kendisi veya üçüncü bir şahsın kredi kartıyla yapılmış gibi gösterdiğini ikrar ettiğini, ihlalin bayi personeli tarafından gerçekleştirilmiş olmasının, bayinin Şirketlere karşı tek başına sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, bayinin kendisine yapılan ısrarlı uyarılara rağmen ihlalde ısrar edildiğini, davacının taraf abonelere ait bilgi ve belgeleri arşivlemek, mail ortamında bulundurulmak, imha edilmesi gerekenlerin saklanması suretiyle Kişisel Verilerin Korunması Hakkınd Kanun ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından oluşturulan mevzuata ve sözleşmelere aykırı olduğunu, davacının Sözleşme’yi mütemadiyen sürdürdüğü esaslı ihlalleri nedeniyle Sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, esaslı ihlallerin yanı sıra, Sözleşme’nin sürdürülmesinin müvekkili şirketler açısından imkansız kılan farklı ihlallerin de denetimler, uyarı yazıları ve ihtarnamelerden de görüleceği üzere davacı tarafından gerçekleştirildiğini, cihazlara ilişkin olarak müşteri deneyimine sunma amaçlı sergileme yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının, sözleşme hükümlerini bir kez daha ihlal ettiğini, sözleşme hükümlerini cihaz bulunurluğunu sağlama yükümlülüğünü yerine getirmeyerek ihlal ettiğini, davacı tarafından, bayilik ilişkisi devam ederken abonelik işlemlerine ilişkin ihlallerin gerçekleştiğini, davacının mağaza önü ve dış cephe görünümüne ilişkin kurallara riayet etmediğini, taraflar arasında Bayilik Sözleşmesi’nin devamının müvekkili şirketler açısından çekilmez bir hal aldığını, davacının, denkleştirme tazminatı talep hakkının, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülmediğinden reddinin gerektiğini, davacıya sözleşme ile tekel hakkı tanınmadığından denkleştirme tazminatı talebinin reddinin gerektiğini, denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonrası için bir rekabet yasağı anlaşması bulunmadığından, TTK 123üncü maddesi kapsamında rekabet sınırlaması dolayısıyla tazminat talep edilemeyeceğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “Rekabet Yasağı” başlıklı 14üncü maddesi hükümlerinin, Sözleşme’nin devam ettiği sürece geçerli olduğu, Sözleşme’nin sonlandırılmasından sonrası için rekabet yasağına ilişkin bir hükmün Sözleşmede yer almadığını, Bayilik Sözleşmesi uyarında olağan olan bu hükümlerin açık ve net bir şekilde iş bu sözleşme süresince devam edeceği madde metninde yer almaktadır. Davacının ödemiş olduğunu iddia ettiği teminat mektubu komisyonunun bir zarar kalemi olmadığını, davacı tarafın prim alacağının müvekkil şirketlere faturalandırılıp gönderildiği kadarıyla cari hesabına işlendiğini ve mahsup edildiğini, müvekkili şirketler nezdinde hak etmiş olduğu başkaca prim alacağının bulunmadığını, cari hesap kaydı tutan şirketler arasında, hesabın kesilmesi, kapatılması ve karşılıklı teyit edilmesi aşamalarında hesap mutabakatı yaparak aralarındaki borç alacak durumu tespit edilmesi gerektiğini, cari hesap kaydı tutan tarafların alacak kalemlerini ayrı ayrı talep etmesinin mümkün olmadığını, davacı ile müvekkili şirketler arasında yapılan sözleşmede damga vergisi tutarının davacı tarafından karşılanacağının hüküm altına alındığını, davacı şirketin masraf ve yatırım giderlerini talep edemeyeceğini, yapıldığı iddia edilen masrafların basiretli tacir olarak Sözleşmenin sürdürülebilmesi için davacı tarafın yükümlülüğünde olan masraflar olduğunu, davacı tarafın bu masraf ve giderlerin tahsilini müvekkili şirketlerden istemesinin kötüniyetli olduğunu ortaya koyduğunu, davanın haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller; Denetime ilişkin e-mail yazışmaları, İhtarname, Ortak Kanal Bayi Kurumsal Kimlik Dekorasyon Projesi Prosedürü ve Kurallarına İlişkin Taahhütname, Cari Hesap Kayıtları, Bayilik Sözleşmesi, Tanık Beyanları, Bilirkişi İncelemesi.
Mahkememizin 18/12/2019 tarihli celsesinde ve 05/10/2020 tarihli celsesinde davalı tanıkları dinlenmiştir.
Davalı Tanığı … beyanında; “Ben, … de 2005 Şubat ayının başından 2017 yılına kadar çalıştım ve oradan maaşımı ve tazminatımı alarak ayrıldım, davacı şirketle bu konuda bir husumetim yoktur, anlaşarak ayrıldım, o tarihten bu tarihe kadar da Babahan İletişimde mağaza müdürü olarak çalışmaktayım, …-…, bende … oturuyorum, şuanda çalıştığım yer …, …bayisi olarak çalıştığımızdan bayiye ayda bir defa denetim elemanları geliyordu, bu denetim sırasında bir takım usulsüzlükler tespit ediliyordu, örneğin … Bey müşterilerin nakit olarak ödemiş olduğu parayı alıyor kendi kartı ile o işlemin ücretini ödüyordu, normalde …’un hesabı olması lazım oradan düşmesi gerekirdi, denetlemede yapılan ödemelerin devamlı … Beyin ismi ile olduklarını görüp tutanak tuttular, eksik evrakla başvuranların kimlik fotokopilerini mağazada tutuyorduk, eksik evraklarını tamamlayana kadar kimlik fotokopilerini mağazada tutuyorduk, eksik tamamlanınca …evrakları gönderiyorduk, denetlemeye geldiklerinde mağazada tutulan kimlik fotokopilerini de görüp … cezada yazmışlardı,teşhir ürünlerinin mağazada bulunması gerekirdi, ancak … bey onları kendisi kullanıyordu, örneğin İphone 7 çıktığında teşhir için … bize verdiklerinde … Bey bunu alıp kullanıyordu, müşteriler … çıkmış görebilirmiyiz değidiğinde gösteremiyorduk, çünkü haldun bey kullanıyordu, teşhir ürünlerinin ne zaman satılacağını … bize rapor ile bildirmektedir, o süre zarfında teşhir ürünleri müşterilerin görmesi için bulunması gerekir, denetim elemanı her ay gelmekteydi, her gelen farklı kişi oluyordu, bazen 1 veya 2 kişi oluyorlardı, ben orada çalıştığım müddetce sorunsuz bir denetim yaşadığımı hatırlamıyorum, çünkü onlar bayinin temizliğine de bakıyorlardı, ondanda puan kırıyorlardı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … beyanında: “Ben …bölge satış yönetici olarak halen çalışmaktayım, şu anda sorumlu olduğum bayi sütlücededir, merkezimiz güneşlidedir, 2014 hazirandan beri bölge satış yöneticisi olarak çalışmaktayım, denetleme ekibi kurulana kadar biz denetleme yapıyorduk, denetleme ekibinin kuruluş tarihini tam hatırlamıyorum, ondan önce denetlemeleri biz satış yöneticileri yapmaktaydık, gittiğimiz yerlerde tabletimizle eksik hususları tespit edip tabletimizle fotoğraflıyorduk, dosyada belirtilen ihlallerin bir çoğunu ben kendim tespit ettim, şirketime fotoğraflarıyla birlikte gönderdim, örnek olarak şirketimizin bayilerinin faturalandırma sistemleri iki adettir, sabit ve mobil sistemler, bayilerimiz bu sistemde para bulundurmak zorundadırlar, aksi takdirde bayi sözleşmesine göre cezaları kesilmektedir, burada müşterilerden nakit tahsilatta yapılabilmektedir, … bayisi bakiye bulundurmuyordu, kendi şahsi kredi kartıyla fatura tahsilatları yapıyordu, ayrıca bizimle hiç bir bağlantısı bulunmayan fatura ödeme sisteminden ödeme yapılmış gibi müşterilerine slip veriyordu, biz çalışır olarak müşterilerin deneyimlemesi için bayilere ürünleri veriyorduk, ve bu ürünlerin teşhirde ne kadar kalacağına şirket karar vermekteydi, ancak …bu teşhir ürünlerini kendisi kullandı, eşine dostuna verdi, bizim hangi cihazları hangi bayide olduğuna dair listemiz vardır, denetlemeye gittiğimizde fotoğraflarını çekip karşılaştırmaktaydık, bu hususta bir çok usulsüzlük tespit ettik, bunlarda ilgili cezada şirket tarafından kendisine verilmiştir, bizim bayilerin personelleri ile hedeflerimiz vardır, karşılığında prim ödenmesine dair bir uygulamamız vardır, …’in sahibi bu primleri uzun bir süre ödemedi, daha sonra bu konuda ceza yazılmasının ardından primleri ödedi, dekontları bize gönderdi, bu çeşitli defalar gerçekleşmiştir, dekontlar bize geldikten sonra personellerden şikayetler aldık, çünkü bayinin sahibi kesilen cezaları bu primlerden tahsil etmek için onların elinden geri almış, … kapsamında müşterilere ait herhangi bir evrak bulunmaması gerekmektedir, ancak söz konusu bayi kimliklerin fotokopilerini bayide bulundurmuştur, şirket …tarafından eksik evrak var dendiği zaman bayide bulunmaması gereken müşterilere ait evrak …’a gönderilmiştir, böylelikle eksik tamamlanmıştır, ancak bayide … kapsamında müşterilerin kişisel bilgilerin bulunmaması gerekmekteydi, şirketimizin bayilerinin dekarosyonu şirket bayisi ile birlikte kararlaştırılır, mağazanın iç projesi bu şekilde oluşturulur, ancak … projede olmayan yazıcı ve sandalyeleri bayi içine gelişi güzel yerleştirerek projeye de aykırı davranmıştır, dedi. Soru üzerine bir çok kez farklı farklı konularla ilgili kendisine yazılı uyarılar iletildi, en son yapılan ihtarda bu usulsüzlüklerin devam etmesi halinde bayilik sözleşmesinin sona ereceğinin ihtarı da yapılmıştır, ihlallerin devam etmesi üzerine bayilik sözleşmesi fesh olmuştur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce taraflar uyuşmazlıkla ilgili olarak bu konuda uzman olduğu anlaşılan Bilirkişi Prof. Dr. …, YMM Bilirkişi …ve SMM Bilirkişi …’ya tevdine karar verilerek Bilirkişi Heyet Raporu aldırılmıştır. Mali Müşavir Bilirkişi …, Bilirkişi Prof. Dr. …, YMM Bilirkişi …’ın hazırlamış olduğu 01/11/2021 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporuna göre özetle; “…Davacı tarafın ilgili yıl ticari defterlerini ve tasdik bilgilerini rapor tarihi itibariyle tarafımıza ibraz etmediği, Taraflar arasındaki 24/04/2015 tarihli Bayilik Sözleşmesi m. 5.1.’de “İşbu Sözleşme konusu faaliyetler kapsamında yer, bölge, zaman ve/veya satış faaliyetleri vb. hususlarda Bayi, tek yetkili değildir, kendisine tekel hakkı tanınmamıştır.” denilmekte olup, davacı bayiye tekel hakkı tanınmadığı; dolayısıyla davacı bayinin taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklı olarak TTK m. 122/5 uyarınca portföy tazminatı talep edemeyeceğinin söylenebileceği; nihai takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, TTK m. 122/4 uyarınca “Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.” Gerektiği; taraflar arasındaki sözleşmenin 28/02/2018 tarihinde sona erdiği; işbu davanın açılma tarihinin ise 27/03/2019 olduğu; zamanaşımı konusunda nihai takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, Dosya kapsamındaki ihtarnameler, denetim raporları ve diğer ilgili belgelerden davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davrandığı, özellikle müşteri bilgilerinin sisteme girilmesi ve saklanması, ödemelerin şekli ve muhasebeleştirilmesi, bayinin dekorasyon ve ürün bulundurma gibi yükümlülüklerini ihlal ettiğine ilişkin ihtarname ve uyarı yazıları ile denetim raporları dikkate alındığında davalıların davacı bayinin kusurlu davranışları nedeniyle haklı sebeplerle sözleşmeyi feshedip etmediği hususunda takdirin Sayın Mahkemenizde olduğu, Davacı bayinin portföy tazminatı isteyebileceği kanaatine varılması halinde, portföy tazminatı tutarının 1.951.136,26 TL hesaplandığı, davacı bayinin son beş yıllık komisyon vs. ödemelerinin ortalamasının ise 1.023.088,16 TL olduğu; TTK m. 122/2 uyarınca davacı bayinin portföy tazminatının üst sınırı olan 1.023.088,16 TL’yi talep edebileceği, Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile özellikle 24/04/2015 tarihli Bayilik Sözleşmesi hükümleri dikkate alındığında davacının TTK m. 123, teminat mektuplarının iadesi, prim alacaklarının iadesi, damga vergisinin iadesi, masraf ve yatırım giderlerinin ödenmesi, iade alınmayan malların bedeli konularında taleplerinin yerinde olmadığı ve/veya ispatlanamadığı,…” hususlarında görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi Heyet Raporu taraflara e-tebliğ ile usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalılar vekilince Bilirkişi Heyeti Raporuna dair beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Bilirkişi Heyet Raporu hüküm kurmaya uygun bulunmuştur.
GEREKÇE;
Taraflar arasındaki ihtilaf; Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı, haksız fesih sözkonusuysa davacının zarar kalemlerinin neler olduğu, talep ettiği zarar türlerinde alacağının olup olmadığı, alacaklı ise miktarları hususlarındadır.
Tüm dosya kapsamından; Taraflar arasında 24.04.2015 tarihinde Kurumsal Bayilik Sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafça Bayilik Sözleşmesi’nin davalılarca haksız olarak feshedildiği, dolayısıyla denkleştirme (portföy) tazminatı, rekabet sınırlaması dolayısıyla tazminat, teminat komisyonu zararı, prim alacağı, masraf ve yatırım gideri, iade alınmayan sim kart ve aksesuarların değerinin tahsili, damga vergisi ve haksız kesilen hizmet bedellerinden dolayı iş bu tazminat davasını ikame etmiş olduğu, davalı tarafından … 6ncı Noterliği’nce … tarihli ve … yevmiye nolu ihtarname’nin davalıya keşide edildiği, ihtarnamede bayilik faaliyetlerinin, bayilik sözleşmesindeki yükümlülüklerine uygun olarak yürütülmesi, sözleşmenin temelinde yer alan güven ilişkisine aykırı olan fiillere ve her türlü sözleşmeye aykırı faaliyetine davacının derhal son vermesi, tekrarına mahal verilmemesini, aksi takdirde davalının fazlaya dair zararlarını talep etme hakkı saklı kalmak üzere Sözleşme’nin haklı sebeple ve tazminatsın olarak feshedileceğinin ihtar edildiği, … 6ncı Noterliği’nce … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile evvelce keşide edilen ihtarnamedeki hususların davacı tarafından devam ettirildiğinin belirtilerek 24.04.2015 tarihli sözleşmenin haklı nedenlerle ve teminatsız olarak derhal feshedildiğine karar verildiği, davacı ve davalıların iddia ve savunmalarındaki hususların 24.04.2015 tarihli Bayilik Sözleşmesi, bu sözleşmenin eki olan “Ortak Kanal Bayi Ceza Sistematiği” ve davacı tarafından imzalanan ve davalılara teslim edilen “Ortak Kanal Bayi Kurumsal Kimlik Dekorasyon Projesi Prosedürü ve Kurallarına İlişkin Taahhütname”nin birlikte ele alınarak değerlendirildiğinde,
Taraflar arasındaki sözleşmenin “Sözleşmenin Feshi ve Sona Ermesi” başlıklı 26 maddesindeki hükümler göz önüne alındığında, davalıların Bayilik Sözleşmesi devamında davacıya farklı tarihlerde farklı hususlar açısındn denetim yaptığı, sözleşmenin 26ncı maddenin fıkralarında belirtilen hususları ihlal ettiği ve bu hususlarda uyarılarda bulunulduğu, bu uyarılara ilişkin bilgi ve belgeyi dosyaya sunduğu, duruşmalarda dinlenen tanıkların tanıklıklarının bu hususta olduğu, Ortak Kanal Bayi Ceza Sistematiği’nin Yaptırım Türleri başlıklı bölümünün 4üncü maddesinde; bayi tarafından yapılan herhangi bir işlemin Şirketlere Müşteri / abonelere, üçüncü kişilere veya kamuoyuna zarar vereceği yönünde ciddi şüphe bulunması halinde, İlgili Şirketlerin her türlü hakkı saklı kalmak kaydıyla, Bayinin ilgili sistemlere erişiminin herhangi bir bildirim yapılmasına gerek olmaksızın geçici veya daimi olarak derhal kapatılacağının düzenlendiği, ayrıca Avea tarafından hedeflenen kriterlerin sağlanamamasının ihlal halleri arasında sayıldığı, Eğitim ve Personel Başlıklı 13üncü maddesinde; bayinin, personeli, ortakları ile Şubelerinin iş bu sözleşme hükümlerini ihlal eden her türlü eylem ve fiillerinden dolayı Şirketlere karşı tek başına, sınırsız ve objektif sorumluluk esasları çerçevesinde müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağını, bunlar sebebiyle Şirketlerin veya müşteriler / aboneler başta olmak üzere üçüncü kişilerin uğrayacağı doğrudan veya dolayı tüm zararları tazmin edeceğini gayrıkabili rücu olarak kabul, beyan ve taahhüt edildiği, Satış ve Stoklar başlıklı 9uncu maddede davacının piyasa koşullarına göre muhtemel talep ve iade işlemleri için yeterli miktarda ürün ve hizmetleri stoklarında, işyerinde bulundurmayı kabul ettiği, bayide yapılan denetimlerde söz konusu ürün bulunurluğunun denetimlerde çeşitli ürünlerde stoklarda görünün stokla mağazada bulunan stok arasında fark olduğunun tespit edildiği, İşyeri ve Dekorasyon başlıklı maddede, şubenin iç ve dış görünümü hususunda gereken sorumlulukları yerine getirmeyi kabul ettiği, bayiye yapılan denetimde söz konusu maddenin de ihlal edildiği, müşteri deneyimine sunma amaçlı sergileme yükümlülüğünü yerine getirmediğinin tespit edildiği, Abonelik İşlemleri ve Müşteri / abone şikayetleri başlıklı maddesinde, bayinin gerçekleştireceği tüm işlem, faaliyet, davranış ve uygulamalarını mevzuat, kurum düzenlemeleri, şirketin duyuru ve bildirimlerine riayet ederek yürütmeyi, müşteri / abone bilgilerini bedelli veya bedelsiz, doğrudan veya dolaylı, ticari amaç olsun veya olmasın üçüncü kişilerin kullanımı ve tasarrufuna sunmak, bilgileri yedeklemek, kopyalamak, arşivlemek gibi yetkisi kapsamında olmayan işlem ve davranışlardan kaçınmayı kabul ve taahhüt edildiği, yapılan denetimlerde davacının söz konusu maddeye aykırılıkları ve ihlallerinin davacıya ihtar edildiği, dosyada mübrez tespit ve belgeler göz önüne alındığında ve ihtarnameler ile birlikte duruşmalarda dinlenilen tanık beyanları ile davacı tarafın sözleşme ve eki belgelerde yer alan taahhütlere uymadığı, dolayısıyla davalılar tarafından yapılan feshin haklı olduğu, TTK 122/5’e göre; tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sözleşme ilişkilerinin sona ermesinde denkleştirme / portföy tazminatı talep edilebileceği, taraflar arasındaki Bayilik Sözleşmesinin 5.1 maddesinde bayinin tek yetkili olmadığının düzenlendiği, kendisine tekel hakkı tanınmadığının düzenlendiği, bu durumda davacının taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden dolayı TTK 122/5 uyarınca portföy tazminatı talep edemeyeceği, denkleştirme tazminatı talebinin ön koşulunun bayinin / acentenin kusurunun olmaksızın feshedilmesi olduğu, somut olayda, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği, Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin Rekabet Yasağı başlıklı 14üncü maddesinin 14.2 ve 14.3üncü alt maddeleri göz önüne alındığında, taraflar arasındaki rekabet yasağı ilişkisinin sözleşmenin devam ettiği sürece geçerli olduğu, sözleşmenin sona ermesinden sonra için rekabet yasağına ilişkin bir düzenlemenin sözleşme maddelerinde yer almadığı, sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönemleri kapsamadığı, Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin Teminat başlıklı 23üncü maddesine göre; davacı tarafın sözleşme imzalanması için yerine getirmek zorunda olduğu bir yükümlülüğü olduğu, bu nedenle sözleşmenin herhangi bir nedenle feshedilmiş olmasının davacı taraf açısından ödenen teminat hususunda bir zarar olarak kabul edilemeyeceği, Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 22.1. Maddesine göre birbirlerinden olan karşılıklı hak ve alacakları nedeniyle aralarında 6102 sayılı TTK’da tanımlanan anlamda bir cari hesap ilişkisi olduğu, alacakların ve borçların mahsup edilip edilmeyeceğine ilişkin bir belirleme olmadığı gibi davacı tarafın alacaklı olduğu prim tutarının da davacı tarafça delil olarak sunulmadığı, Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 33.2nci maddesinde damga vergisinin bayi tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı, dolayısıyla davacı tarafa iade edilmesi gereken damga vergisi olmadığı, Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin İşyeri ve Dekorasyon başlıklı 8inci maddesinde, davacının yapmış olduğu masraf ve dekorasyon harcamalarının kendisine ait olduğu, Davacı tarafın sözleşmenin feshi nedeniyle satamadığı ve elinde kalan / iade alınmayan sim kart ve aksesuarların satışının gerçekleştirilmesinin mümkün olmaması nedeniyle tazminat talebinin davacı tarafça delil sunulmadığından tespit edilemediği dolayısıyla davacının dava dilekçesindeki tüm taleplerinin reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-)Davacının davasının REDDİNE,
2-)Harçlar Kanununca alınması gerekli 80,70-TL harcın peşin olarak yatırılan 222,01-TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 141,31-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-)Davalılar vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince nispi 5.100,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-)Davalılar vekili tarafından yapılan 3.000,00-TL bilirkişi ücreti giderinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
6-)6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 2.640,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
7-)Taraflarca yatırılan kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalılar vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf Mahkemesi) nezdinde İstinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı. 02/03/2022

Katip
✍e-imzalı

Hakim
✍e-imzalı