Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/212 E. 2019/625 K. 01.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/212 Esas
KARAR NO : 2019/625

DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 vd)
DAVA TARİHİ : 23/05/2012
KARAR TARİHİ : 01/07/2019

Mahkememizce 2012/145 E üzerinden yapılan yargılama sonunda verilen karar bozulmuş olmakla dosya yeni esasa kaydedilerek yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı alacaklı vekili, borçlu … hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazlardan 852 ada 1 ve 2 parseli diğer davalı …’a onunda davalı …’e onunda dava dışı şahsa, 8 nolu bağımsız bölümün ise yine …’a onunda davalı …’ye devrettiğini belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin taşınmazları birikimi ile yatırım amaçlı olarak raiç bedelleri üzerinden aldığını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … vekili, dava konularından 852 ada 1 ve 2 parseli müvekkilinin değerlerinin çok üstünde bir fiyatla satın aldığını ancak üzerindeki ipotekler yüzünden satmak zorunda kaldığını, ipotek bedeli konusunda kandırıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …, taşınmazı emlakçı vasıtasi ile aldığını ödemeyi banka aracılığı ile yaptığını belirtmiştir.
Davalı …, duruşmaya katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce 2012/145 E, 2015/31 K sayılı karar ile, davalı … ile davalı borçlu …’in kayınpederi olması nedeniyle borçlunun durumunu bilebilecek durumda olduğundan bunlar arasında yapılan tasarruf işlemi İİK’nun 278 ve 280.maddeleri gereğince iptali gerektiği, 8 numaralı bağımsız bölümün satın alan … ile borçlunun kayınpederi olan diğer davalı …’un aynı mahallede ikamet ettikleri ve birbirlerini tanıdıkları bu nedenle davalı …’nin borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilebilecek durumda olduğu, ayrıca davalı …’nin bedelini elden ödediği yönündeki iddiasını ispat edemediği kanısına varıldığı, davalı … ile davalı/borçlunun komşu oldukları yönündeki davacı iddiasına davalı tarafından karşı çıkılmadığı, bu nedenle davalı …’in borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilebilecek durumda olduğu, bu davalının taşınmazları satın alırken 135 TL döner sermaye ücreti ve 4.257 TL tapu harcı ödemesine rağmen taşınmazları satın aldıktan yaklaşık iki ay sonra taşınmazları 500 ER TL fazlasına satarak bir nevi zarar etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı bu durum bile satışların gerçek bir satış olmadığınından bahisle tasarrufların iptali ile davalı … taşınmazları elden çıkardığından İİK.nın 283. maddesinin 2. fıkrası uyarınca bu taşınmazların satış tarihindeki gerçek değerlerinin davalılar … ve …’den tahsiline karar verilmiş hüküm davalı … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkememizce verilen hüküm Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/8470 E, 2017/10226 K sayılı ilamı ile ” İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir ( İİK.md.283/1 ). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir. Somut olayda, aciz halinde olduğu belgelenen borçlu tarafından borcun doğumundan sonra dava konusu 852 ada 1 ve 2 parseller 25.03.2010 tarihinde 8 nolu bağımsız bölüm 26.03.2010 tarihinde kayınpederi …’a devredildiğinden , İİK’nun 278/3-1 maddesine göre damat ve kayınpeder arasındaki bu tasarruf bağış niteliğinde olup iptali gerektiğinden davalı … yönünden davanın kabulünde bir isabetsizlik bulunmaktadır. Davalı … dava konusu 852 ada 1 ve 2 parselleri, davalı … ise 8 nolu bağımsız bölümü …’dan satın alan dördüncü kişi konumundadırlar. Anılan şahsılar yönünden tasarrufun iptal edilebilmesi için kötüniyetli olduklarının davacı alacaklı tarafından somut bilgi ve belgelerle ispat edilmesi gerekmektedir. Dava dosyasındaki belgelere göre bu şahsıların borçlu ile bir akrabalıkları tesbit edilmediği gibi belgelerdeki adreslerden komşu oldukları yönünde bir delilde bulunmamaktadır. Gerekçede davacının komşu oldukları yönündeki iddiasının red edilmediği olgusuna dayanılmış ise de, iddia davalılar tarafından red edildiği gibi komşu oldukları yönünde somut bir delil de sunulmamıştır. Dördüncü kişiler yönünden bedel farkının iptali için tek başına yeterli olmadığı gibi tapu kaydında geçen bedel ödenmenin ispatı olduğu için başka bir ödeme olduğunun belgelenmesine gerek yoktur. Davalı …’in salt çok az kar ile satış yapması kötüniyetin göstergesi olamayacağından, davalı … ve Jüliyet hakkındaki davanın reddi ile davalı …’un taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri ile bedelden sorumlu olduğuna karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir. Dosya yukarıda belirtilen yeni esasa kaydedilmiş, taraflara usulüne uygun tebligatlar yapılmış, davacı vekili duruşmaya gelmemiştir, davalı … vekili dışında kalan davalılar ve vekilleri de duruşmaya gelmemişlerdir.
Mahkememizce usule ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, davalı … vekili davalı … hakkındaki davayı takip ettiklerini bildirmiş, Yargıtay bozma ilamı çevrçevesinde davacının davalı … hakkındaki davasının reddine, davacının diğer davalılar hakkındaki davası yönünden dosyanın HMK 150/1 M. gereğince işlemden kaldırılmasına karar vermek gerekmiştİr.
HÜKÜM: Açıklanan yasal, gerektirici nedenlere göre;
1-Davacının davalı … hakkındaki davasının reddine,
2-Davacının diğer davalılar hakkındaki davası yönünden dosyanın HMK 150/1 M. gereğince işlemden kaldırılmasına,
3-İşlemden kalkan dosyanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine,
4-Harçlar Kanununca alınması gerekli 44,40 TL ilam harcının peşin yatırılan 3.291,65 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 3.247,25 TL harcın davacıya iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 19.249,46 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iade edilmesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar Davalı … vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/07/2019

Katip

Hakim …