Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/206 E. 2019/521 K. 24.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/206 Esas
KARAR NO : 2019/521 Karar

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/04/2019
KARAR TARİHİ : 24/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; … Ltd. Şti bünyesinde demirci ustası vasfı ile çalışan müvekkilinin 14/09/2014 tarihinde otel inşaatı işinde çalıştığı esnada dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı açık sac kasa vinçli kamyon ile inşaat malzemelerini davacının bulunduğu yere indirirken, vincin boğumunun koparak bir parçasının müvekkilinin üzerine düştüğünü, davacının ağır derecede özürlü kalacak şekilde yaralandığını, kaza nedeniyle … CBS tarafından yürütülen … sor. Numaralı dosyada yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığı şeklinde karar verildiğini, ATK’ dan maluliyet ve kusur raporları aldırılmasını, tüm delillerinin toplanarak müvekkilinin kaza nedeniyle uğradığı ve tazminini isteyebileceği maddi zararlarının tespiti ile, 500,00.-TL geçici iş göremezlikten ve 2.500,00.-TL sürekli iş göremezlikten doğan toplam 3.000,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını HMK hükümlerine göre davanın davalının ikametgahında açılması gerektiğini, davaya konu kazanın haksız fiilden kaynaklanmakta olduğunu kazanın … meydana geldiğini, müvekkili şirketin ticari merkezinin İstanbul’da olduğunu, yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın İstanbul Anadolu Nöbetçi Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı aracı işletenin kusur oranı ile sınırlı olduğunu, … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde … numaralı trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olup sakatlanma halinde kişi başına azami sorumluluk limitinin kaza tarihinde 268.000,00.-TL olup sigortalı araç sürücünün kusur oranında sorumlu olduğunu, bu nedenle kusur tespiti yapılmasını, ATK ‘ dan maluliyet raporu aldırılmasını, aktüer bilirkişiden rapor aldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
Deliller:
…. ve Araştırma Hastanesi’nden …’un Hastane Bilgi Yönetim Sistemi kayıtlarından ayakta hasta müracaatına dair bilgiler, … Devlet Hastanesi’nden …’a ait acil servis başvurusu ve grafisine dair CD, … Hastanesi Baştabipliği’nden Mehmet …dair epikriz raporları, muayene formları, grafi raporu ve MR Raporu, Trafik Sigorta Poliçesi,
… 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/03/2019 tarih 2018/785 E. , 2019/193 K. Sayılı YETKİSİZLİK KARARI ile, “… Somut olaya konu kaza tarihinin 14/09/2014, kaza yerinin Diyarbakır, davacının ikametgah adresinin İstanbul, poliçeyi tanzim eden acentenin bulunduğu yerin … olduğu, acentanın bağlı olduğu bölge müdürlüğünün Akdeniz Bölge olmadığı, Güney Doğu Anadolu ya da Doğu Anadolu Bölge Müdürlüğü’ne bağlı olduğu, davalı sigorta şirketinin merkezinin İstanbul / Ataşehir olduğu anlaşılmıştır. Buna göre davada yetkili mahkemeler, HMK’nın 16. Maddesi gereğince dava haksız fiilden kaynaklandığından zarar görenin yerleşim yeri olan İstanbul Mahkemeleri,… Belirlenen tüm yetki kurallarına uyulmadan dava Antalya’da açılmıştır… Tüm bu gerekçelerle yetki itirazının kabulü ile davalı sigorta şirketinin seçimi doğrultusunda İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğuna dair…” dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Dava; trafik kazası nedeniyle açılan maddi tazminat davasıdır.
6100 sayılı HMK’nın yetki itirazının ileri sürülmesine ilişkin 19/2.fıkrasında yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği, yetki itirazında bulunan tarafın, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildireceği, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacağı, maddenin 4. fıkrasında yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hâle geleceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davalı sigorta şirketinin cevap süresi içinde yetki itirazında bulunduğu görülmekle dava konusu uyuşmazlığın çözümünde, öncelikle 6100 Sayılı HMK’nun 116/1-a ve 117/2. Maddeleri gereği, ilk itirazlardan olan yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yetki, bir davaya, coğrafi bakımdan hangi yerdeki mahkeme tarafından bakılacağını tespit eder.
6100 Sayılı HMK ‘nun 6/1. maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
Trafik kazası aynı zamanda haksız fiil teşkil eden bir eylem olduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 16.maddesinde ise; “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir yetkilidir” hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlık Karayolları Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklandığından ve bu sigorta türü 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 110. maddesinde düzenlendiğinden diğer bir yetki kuralı da bu yasada yer almakta olup, “Motorlu araç kazalardan dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinin birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” hükmü ile sigortanın merkez ve şubeleri, sigorta sözleşmesini yapan acenta veya kazanın meydana geldiği yerin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Aynı hüküm ZMSS genel şartlarının C.7.maddesinde de tekrar niteliğinde yer almaktadır.
Somut olayda olduğu üzere bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir, (aynı yönde Yargıtav 17.Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Karar)
Yukarıda anılan yer mahkemelerinin yetkili olduğu hususu tartışmazsızdır. Trafik kazalarından kaynaklı tazminat davalarında en çok tartışılan husus Sigorta şirketlerinin Bölge Müdürlüklerinin bulunduğu yer mahkemelerinin yetkili olup olmadıklarıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1092 esas, 2018/463 karar sayılı dosyasında da bu husus direnme yolu ile değerlendirilmiş olup, incelenen dosyada, davacıların davasını aracın zorunlu trafik sigortasını düzenleyen şirkete değil de, zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasını ve kasko sigorta poliçesini düzenleyen şirkete yönelttiğinden 2918 sayılı yasanın eldeki davada uygulanma olanağı bulunmadığı, her ne kadar, 2918 sayılı KTK’nın 110/2. Maddesi ile uyumlu olsa dava tarihi dikkate alındığında, dava konusu araç otobüs olduğundan olaya 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun ilga edilen 25. maddesi uygulanması gerektiği, her iki yasanın da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmadığı, Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin yorum yolu ile genişletilemeyeceği, bu durumda 4925 sayılı Yasanın 25. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Yine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/1759 esas, 2018/1148 karar sayılı dosyasında da konu tartışılmış, kanunda sayılan ve yukarıda açıklanan tüm yetkili mahkemeler dışında sırf Sigorta şirketinin Bölge müdürlüğünün bulunduğu yerdeki mahkemenin yetkili kabul edilemeyeceği, sigorta bölge müdürlüklerinin ticaret siciline şube olarak tescilinin yapılmadığı, yasada düzenlemeye tabi tutulan şube gibi kabul edilemeyeceği, bölge müdürlüklerinin tamamen her şirketin işlem hacmi, kendi iç işleyişi, personel ve hizmet sunumu, eksper gönderilmesi gibi bir takım yönetim işlemlerini yürütmek üzere, iç işleyiş kapsamında 3.kişiler ile doğrudan ve kendi adına işlem yapma ehliyetine ve tüzel kişiliğine sahip olmayan idari birimler olduğu; bağlı olmayan tacir yardımcılarından olan Acentenin TTK’nun 105.maddesi gereğince hukuki uyuşmazlıklarda müvekkili adına dava açabilecek ve kendisine karşı aynı sıfatla dava açılabilecek bir tüzel kişilik olmasına ve TTK’nun 107.maddesi gereğince acentelerin müvekkilleri adına sözleşme yapma yetkisinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ayrıca ticaret sicil gazetesinde ilan ettirilmesinin zorunlu olmasına göre. bölge müdürlüğünün acenteden daha yetkili olduğuna dair görüşün yasal bir dayanağı bulunmadığını,
Acente ve şubeyi denetleyen üst mercii olan, genel merkezin emir ve talimatı doğrultusunda çalışan ve yetkisi şubeye göre daha fazla yetkisi olan bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunun kabul edilebilmesi için en azından sözleşmeyi yapan acentenin bulunduğu yerin bölge müdürlüğü olması gerektiğini, acentenin bağlı olmadığı bir bölge müdürlüğünün acentenin yaptığı iş ve işlemlerden haberdar olması, bu iş ve işlemleri denetlemesi ve acenteden daha yetkili bir üst bir merci olarak kabulünün mümkün olmadığını, aksi halin kabulünde bu tür uyuşmazlıklarda herhangi bir yetki kuralına tabi olmadan Türkiye’nin her yerinde dava açılabileceği sonucunun doğacağını belirterek davaya konu poliçeyi yapan acentenin bağlı olmadığı bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Tartışmalar neticesinde gelinen noktada kanunda sayılı yetkili mahkemeler dışında bölge müdürlüklerinin bulunduğu yerde davanın açılabilmesi için en azından poliçeyi tanzim eden acentenin bağlı olduğu bölge müdürlüğü olması gerektiği anlaşılmıştır.
Somut olaya konu kaza tarihinin 14/09/2014, kaza yerinin Diyarbakır, davacının ikametgah adresinin İstanbul, poliçeyi tanzim eden acentenin bulunduğu yerin Diyarbakır olduğu, acentanın bağlı olduğu bölge müdürlüğünün Akdeniz Bölge olmadığı, Güney Doğu Anadolu yada Doğu Anadolu Bölge Müdürlüğüne bağlı olduğu, davalı sigorta şirketinin merkezinin İstanbul/Ataşehir olduğu anlaşılmıştır. Buna göre davada yetkili mahkemeler; HMK’nun 16. maddesi gereğince dava haksız fiilden kaynaklandığından zarar görenin yerleşim yeri olan İstanbul Mahkemeleri, yine aynı maddeye göre kazanın meydana geldiği, haksız fiilin ve zararın oluştuğu yer olan Diyarbakır mahkemeleri, HMK’nun 6. maddesi gereğince davalının ikametgahı kuralına göre İstanbul mahkemeleri, poliçeyi tanzim eden acentanın bulunduğu yer itibari ile Diyarbakır Mahkemeleri, acentenin bağlı olduğu bölge müdürlüğüne göre de Malatya mahkemeleridir. Belirlenen tüm yetki kurallarına uyulmadan dava Antalya’da açılmıştır ve poliçeyi tanzim eden acentenin de Antalya’ya bağlı olmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu gerekçelerle yetki itirazının kabulü ile davalı sigorta şirketinin seçimi doğrultusunda İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğuna dair hüküm kurulmuştur.
GEREKÇE:
… 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/03/2019 tarih 2018/785 E., 2019/193 K. Sayılı yetkisizlik kararı ile mahkememize gönderilen dava dosyasından verilen Gerekçeli Karar’ın Hüküm kısmında Her ne kadar Nöbetçi İstanbul Mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğu belirtilmiş ise de;Davalı … Sigorta A.Ş.’nin merkezinin ATAŞEHİR/İSTANBUL olduğu, haksız fiilden dolayı açılan davada Antalya Mahkemelerinin haksız fiilden kaynaklanan iş bu davada yetkisiz olduğu, seçim hakkının davalı Sigorta Şirketine geçtiği ve Sigorta Şirketinin cevap dilekçesi ile dosyanın İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunduğu, davalının seçim hakkını, şirketin sicil adresinin bulunduğu İstanbul Anadolu Mahkemeleri yetkisinde kullandığı, davalının sicil adresinin İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesinin yetki alanında kaldığı anlaşılmakla mahkememizin Yetkisizliği ile 6100 Sayılı Kanunun 114md/1-ç ve 115.md/2f uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın Usulden Reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-)Davalının sicil adresinin İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesinin yetki alanında kaldığı, Davaya bakmaya yetkili Mahkemenin İstanbul (Anadolu) Asliye Ticaret Mahkemesinde olduğu anlaşılmakla 6100 sayılı HMK 114/1-ç ve 115/2 md. uyarınca MAHKEMEMİZİN YETKİSİZLİĞİNE;
2-)Kararın kesinleşmesini müteakiben iki hafta içerisinde başvurulması halinde dosyanın Görevli ve yetkili İSTANBUL ANADOLU ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE;
3-)HMK.nın 331/2 maddesi gereğince yargılama gideri ve harcın yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-)Yetkisizlik Kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için başvurulmadığı taktirde harç ve yargılama gideri konusunda ek karar yazılmasına;
6100 Sayılı HMK.’ nın 345./1Maddesi uyarınca ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı.24/05/2019

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)