Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/162 E. 2023/565 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/162 Esas
KARAR NO : 2023/565
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2019
KARAR TARİHİ : 07/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 20/03/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; davanın konusunun … A.Ş … şubesi … hesap üzerine … tarafından keşide edildiğini, 15/9/2014 tarihli 25.000 TL bedelli Lehtar … adına düzenlendiğini ve ciro yoluyla el değiştirerek … tarafından … İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyası ile icra konusu edildiğini ve müvekkilinin TC nosu yazılarak ödeme emri düzenlendiğini, çekle müvekkili …’ın hiçbir ilgisinin olmadığını, borçsuz olduklarının tespitinin talep edildiğini, davaya konu çekin … A.Ş tarafından … İcra Müdürlüğü 2017/… esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla takibe konu edildiğini, … A.Ş’nin borçludan olan kredi alacakları banka ile … A.Ş. arasında imzalanmış olan Alacak Temlik Sözleşmesi ile … A.Ş’ye devir ve temlik edildiğini ve Arabuluculuk tutanağında … vekilinin taraf sıfatının olmadığı beyanı üzerine davanın … A.S. ‘ye yöneltildiğini, müvekkili …’ın takibe konu çekin lehtarı olmadığını, ciro nedeniyle borçlusu da olmadığını, … … Şubesine ait İBAN NO: … 15/09/2014 tarihli 25.000,00 TL bedelli … … tarafından keşide edilen çekin sahte olarak düzenlendiğini, Lehdar olarak …’ın gösterildiğini, çek üzerinde sahtekarlık yapıldığını, müvekkilinin keşideciyi tanımadığını, aralarında hiçbir şekilde şahsi ve ticari borç ilişkisinin de olmadığını, çekteki ciranta olarak alacaklı görünen kişileri de tanımadığını ve aralarında herhangi ticari ya da borç ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin ticari kayıtlarında da böyle bir kişi bulunmadığını, çekin hakikat hilafına tanzim olduğunu, sahte olan bir çeke dayanılarak hak elde edilemediğini, çekin 3.ciranta … Şti tarafından tahsil amaçlı … Şubesine ibraz edildiğini ancak ödeme yapılmadığını, çek arkası incelendiğinde banka tarafından “Çekin karşılığı yoktur/vardır O TL vardır. Ayrıca TC … Cumhuriyet Savcılığını – 30/05/14 tarih ve 2014/… sayılı. ödeme yasağı gereğince çek hakkında herhangi bir işlem yapılmayarak iade edilmiştir.” ibaresinin yer aldığını, böyle bir çekin … A.Ş.’ye nasıl intikal ettiğinin de anlaşılamadığını, ciro silsilesinin de takip etmediğini, … A.Ş’nin haklı hamil olmadığını, dolayısı ile temlik alan … A.Ş’nin de haklı hamil ve alacaklı olamadığını, müvekkili … Ticaret-… adlı şirketin sahibi olduğunu, saygın bir iş insanı olduğunu, çekteki yazı ve imzaların müvekkiline ait olmadığını, taklit edildiğini, müvekkilinin yapılan sahtekarlık nedeniyle maddi ve manevi zarara uğrayacağını, öncelikle davaya konu çekin ödenmesini engeller mahiyette müvekkilinin uğrayacağı muhtemel zararların engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, toplanacak deliller ile yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu davaya konu edilen çek lehtarının müvekkili olmadığını, dava konusu çek ile ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığına evrakta sahtekarlık suçu nedeni ile şikayet başvurusu yapıldığını, izah edilen nedenlerle davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulüne, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava konusu çekin işbu dosya kapsamında yapılacak yargılama netice verilecek mahkeme kararının kesinleşmesin kadar çekin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacı ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili 15/04/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı … … tarafından … lehine keşide edilen 15/09/2014 keşide tarihli 25 000 TL bedelli çek 4. ciranta tarafından müvekkili … A.Ş.’ye ciro edildiğini, müvekkili ilgili alacağın tahsili amacıyla meşru hamil sıfatıyla …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyasıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe geçildiğini, Borçlu … tarafından huzurdaki dava ikame edilmişse de davacının iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, mahkemece İİK 170 uyarınca yapılacak inceleme neticesinde inkar edilen imzanın borçluya aidiyetine karar verilerek borçlunun itirazının reddinin gerektiğini, müvekkili meşru hamil sıfatıyla keşideci, lehdar/birinci ciranta, ikinci ciranta ve 3.ciranta aleyhine takibe geçtiğini, müvekkiline çeki ciro edenin 4. ciranta olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin doğrudan ilişki içerisinde olduğu şahsın da 4. ciranta olduğunu, müvekkili bankanın imza inkarında bulunan lehdar/birinci ciranta ile doğrudan bir ilişki içerisinde olmadığını, imzaların huzurunda atılması veya borçlunun eli ürünü olup olmadığını kontrol edebilme gibi bir imkanının olmadığını, müvekkili düzgün ciro zinciri ile senedi elinde bulunduran yetkili hamil olduğunu, davacının ciranta olmadığına ve borçlu olmadığına dair iddiaların yerinde olmadığını, açıklanan nedenlerle tedbir taleplerinin reddi ile davanın reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili 16/10/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; … A.Ş.’nin davaya konu alacakları Alacak Temlik Sözleşmesi uyarınca müvekkili … A.Ş.’ ye devir ve temlik edildiğini, müvekkili şirket Bankacılık Kanunu’na göre kurulmuş bir varlık yönetim şirketi olduğundan Bankacılık Kanunu’nun 143/5 maddesi uyarınca 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na göre ödenecek damga vergisinden ve 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan muaf olduğunu, davacının dilekçesinde yer verdiği hususların taraflarınca kabulü mümkün olmadığını, davacı dilekçesinde ihtiyati tedbir kararı verilerek davaya dayanak icra takibinin durdurulması talep ettiğini, davacının bu talebinin İİK 72. Maddesi gereğince reddinin gerektiğini, dava dışı … … Yufka tarafından davacı borçlu lehine keşide edilen 15/09/2014 keşide tarihli 25.000,00 TL bedelli çek 4. Ciranta tarafından temlik veren … A.Ş.’ ye ciro edildiğini, temlik veren banka söz konusu alacağın tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlattığını, temlik veren bankanın meşru hamil sıfatıyla keşideci, lehdar/birinci ciranta, ikinci ciranta ve 3.ciranta aleyhine takibe geçtiğini, ciro silsilesinden görüleceği üzere banka çeki ciro eden 4. ciranta olduğunu, dolayısıyla bankanın doğrudan ilişki içerisinde olduğu şahsın da 4. ciranta olduğunu, temlik eden bankanın imza inkarında bulunan lehdar/birinci ciranta ile doğrudan bir ilişki içerisinde olmadığını, imzaların huzurunda atılması veya borçlunun eli ürünü olup olmadığını kontrol edebilme gibi bir imkanının olmadığını, bankanın düzgün ciro zinciri ile senedi elinde bulunduran yetkili hamil olduğunu, çeki 5.cirantanın cirosu ile elinde bulundurduğunu, … Cumhuriyet Başsavcılığı 2014/… soruşturma dosyasından verilmiş olan ödeme yasağı kararı temlik veren bankanın takip yapmasına ve cebri icra kurumunun vermiş olduğu hukuksal yolları kullanmaya engel teşkil etmediğini, ödemeden men kararının takibe engel bir durum olmadığının Yargıtay kararları ile de sabit olduğunu, davacı vekilinin işbu çekin arka yüzündeki imzanın ve kaşenin müvekkiline ait olmadığına ve kimin imzaladığı ile ilgili olarak herhangi bir bilgilerinin bulunmadığına ilişkin iddiaların soyut ve mesnetsiz olduğunu, alacağın tahsilini geciktirme amacının matuf olduğunu, davacı borçlunun imzanın sahteliğine yönelik iddiasının ispata muhtaç olduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle usul ve yasaya aykırı davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Bilirkişi raporu, … Cumhuriyet Başsavcılığı 2015/… CBS Sorusturma dosyası, …. İcra Dairesi 2017/… esas sayılı dosyası dosyada mevcuttur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
17/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “İnceleme konusu çek aslında davacıya atfen atılı ciro imzası ile mukayese örnekleri arasında grafolojik ve grafometrik usullere göre optik cihazlar kullanılarak ve çıplak gözle yapılan incelemede imzalar arasında tersim tarzı, istif, eğim, seyir, sürat, baskı derecesi ve alışkanlıklar yönünden farklar bulunduğundan çekte …’a atfı kabil imza bulunmadığı kanaatine vardığımı” yönünde sonuç ve kanaatlerine varıldığı belirtilmiştir.
31/08/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “İnceleme konusu çek aslında davacıya atfen atılı ciro imzası ile mukayese örnekleri arasında grafolojik ve grafometrik usullere göre optik cihazlar kullanılarak ve çıplak gözle yapılan incelemede imzalar arasında tersim tarzı, istif, eğim, seyir, sürat baskı derecesi ve alışkanlık yönünden farklar bulunduğundan çekte …’a atfı kabil imza bulunmadığı kanaatine vardığımı” yönünde sonuç ve kanaatlerine varıldığı belirtilmiştir.
25/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Dosya mevcudu, davacı, davalı şirket ticari defterleri dava dosyası ile yine bu kayıtların dayanağı belgelerin tetkiki sonucunda ve raporumuz içinde açıklanan nedenlerle; incelenen davacı yana ait 2014-2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin aşılış ve kapanış tasdiklerinin yasal sürelerinde yapıldığı bu anlamda davacı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tasdik edildiği, incelenen davalı şirkete ait 2014-2015-2016 yılı ticari elektronik defterlerine ait beratların yasal sürelerinde alındığı, Envanter defterinin açılış tasdikinin yasal süresinde yapıldığı bu anlamda davacı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tasdik edildiği, Dava dışı … 15.04.2022 günü saat 14:00’da mahkeme kaleminde yapılan incelemeye katılmadığı gibi yerinde inceleme talebinde bulunmadığı, Dava dışı … Limited şirketi 15.04.2022 günü saat 14:00’da mahkeme kaleminde yapılan incelemeye katılmadığı gibi yerinde inceleme talebinde bulunmadığı, 5.6 Davacı yanın incelenen 2014-2015-2016 yıllarına ait ticari defterlerinde dava konusu 15.09.2014 keşide tarihli … numaralı 25.000,00 TL tutarlı çek ile ilgili yapılan incelemelerde herhangi bir muhasebe kaydına rastlanılmadığı, 5.7 İncelenen davalı şirkete ait 2014-2015-2016 yılı Ticari defterlerinde dava konusu 25.000,00 TL tutarlı çek ile ilgili Muhasebe kaydının olmadığı, Adli Tıp uzmanı Dr. … tarafından düzenlenen 31.08.2021 tarihli bilirkişi raporunda çekte …’a atfi kabil imza bulunmadığına dair kanaate varıldığı, Davacı … ile davalı … AŞ. (Yeni Unvan : … AŞ. ) ye ait incelenen 2014-2015-2016 yılı ticari defterlerinde birbirleri ile ilgili herhangi bir Muhasebe kaydına rastlanılmadığı, Davacı yanın dava dosyasına sunulu olan kimlik bilgilerinde Adının, … Soyadının … olduğu, bu anlamda dava konusu çekte bulunan ciroda bulunan isim ve soy isim ile uyuşmadığı, Davacı yanın dava konusu çek ile ilgili Menfi tespit talebinin Sayın mahkemenizin takdiri içinde kaldığı, sonuç ve kanaatine varılmıştır. Ancak, Sayın Mahkemeyi bilirkişi görüşü takyit etmediğinden, yüce yargı Makamının tamamen davacı savları veya tamamen davalı savunmaları yönünde hüküm kurmakta bütünüyle muhtar olduğu, meselenin asli ve nihai hukuki tavsifinin 6100 sayılı HMK’nın 266/c.2 hükmü gereği sadece muhterem Mahkemeye ait bulunduğu tartışma dışıdır.” yönünde sonuç ve kanaatlerine varıldığı belirtilmiştir.
24/03/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “Davacı yanın incelenen 2014-2015-2016 yıllarına ait ticari defterlerinde incelenen … hesabı), … hesabı) … (Alınan çekler hesabı) … (Verilen çekler hesabı) Tüm Bu hesaplarda davacı … ile dava dışı … ile ilgili olarak herhangi bir ticari ilişkiye ait Muhasebe kaydına rastlanılmadığı, davacının incelenen 2014-2015-2016 yıllarına ait ticari defterlerinde … hesabının Muavin defter dökümünde dava dışı … ile ilgili olarak herhangi bir ticari ilişkinin olmadığı, davacının incelenen 2014-2015-2016 yıllarına ait ticari defterlerinde … hesabının Muavin defter dökümünde Dava dışı … ile ilgili herhangi bir ticari ilişkinin olmadığı, davacının incelenen 2014-2015-2016 yıllarına ait ticari defterlerinde … Alınan çekler hesabının Muavin defter dökümünde dava dışı … ile ilgili herhangi bir ticari ilişkinin olmadığı, davacının incelenen 2014-2015-2016 yıllarına ait ticari defterlerinde … Verilen çekler hesabının Muavin defter dökümünde Dava dışı … ile ilgili herhangi bir ticari ilişkinin olmadığı, dava konusu 15.09.2014 keşide tarihli 25.000 TL tutarlı … … şubesine ait … numaralı çek ile ilgili olarak herhangi bir muhasebe kaydının olmadığı, sonuç ve kanaatine varılmıştır. Ancak, Sayın Mahkemeyi bilirkişi görüşü takyit etmediğinden, yüce yargı Makamının tamamen davacı savları veya tamamen davalı savunmaları yönünde hüküm kurmakta bütünüyle muhtar olduğu, meselenin asli ve nihai hukuki tavsifinin 6100 sayılı HMK’ nın 266/c.2 hükmü gereği sadece muhterem Mahkemeye ait bulunduğu tartışma dışıdır.” yönünde sonuç ve kanaatlerine varıldığı belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, takibe konu çekteki keşide tarihinin değiştirildiğini gösterir parafın keşideci dava dışı … – … Yufka, lehtarı davacı olan15/09/2014 tarihli 25.000,00 TL bedelli çekte yer alan lehtar olan davacı müteveffaya ait imzanın sahte olduğu ve çekte tahrifat yapıldığından bahisle açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davaya konu … İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyasında; alacaklı … Bankası A.Ş. vekili tarafından 24.05.2017 tarihinde borçlular (1-… , 2-… ve 3- … Tic. Ltd. Şti.) hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde; 25.000,00 TL asıl alacağın, 7.172,92 TL işlemiş avans faizi, 25.00,00 TL çek tazminatı ile 75,00 TL çek komisyonu olmak üzere 34.747,92 TL toplam alacağın tahsili istenilmiştir. Borcun sebebi olarak “… …/İstanbul şubesine ait … seri numaralı, 15.09.2014 keşide tarihli ve 25.000,00 TL bedelli çek” gösterilmiştir.
Takibe ve eldeki davaya konu yapılan çek keşidecisi dava dışı … – … Yufka, lehtarı davacı müteveffa … (…), çekin sırasıyla ilk cirantası lehtar, ondan sonraki cirantaları sırasıyla dava dışı …Ltd. Şti., dava dışı … Ltd. Şti. ile çekin hamili … A.Ş.’den temlik yoluyla alan davalı … A.Ş. (Eski Ünvan: … A.Ş.)’dir.
Yargılamanın devamında davacı …’ın vefat ettiği, vefatı üzerine mirasçılar tarafından davanın mirasçılık belgesi ve usulüne uygun sunulan vekalet ile vekil aracılığıyla takip ettikleri anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (6102 TTK’ nın 778, eTTK. 690, 730).
6102 sayılı TTK’nın 818. maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 677. maddesi uyarınca; ”bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez” imzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz.
İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 sayılı TTK’nun 677. maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. (Reha Poroy/ Ünal Tekinalp; Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. Baskı, İstanbul 2006, s. 141-142; Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.Bası, Ankara 1997, s. 414 vd; … Ülgen / Mehmet Helvacı / Abuzer Kendigelen/ Arslan Kaya; Kıymetli Evrak Hukuku Ders Kitabı, İstanbul 2004, s. 126 vd; Naci Kınacıoğlu; Kıymetli Evrak Hukuku, 5.Baskı, Ankara 1999, s. 122 vd; Gönen Eriş; Türk Ticaret Kanunu, Kıymetli Evrak ve Taşıma, Ankara 1988, s. 174 vd- s.286; Yargıtay 11.HD.3.11.1987 tarih, 347/5865 Esas ve Karar sayılı kararı; Oğuz İmregün; Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1998, s.58 vd; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, c.II , 3. Baskı, Ankara 1990 s.1611 vd.).
6102 sayılı TTK’nun 686/1.maddesi; “Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” hükmünü içermektedir.
Sahte imza bir başkasının imzasının taklit edilmesi hali olup, takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı yasanın TTK’nın 677. maddesi hükmü gereğince; bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse ,diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez (Hulusi Gürbüz; Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin iptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, İstanbul 1984, s.295; Doğanay s.1646-1647; Murat Alışkan; Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu, İstanbul 1998, s. 255 vd; Tarık Başbuğoğlu; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, 1.cilt Ankara 1988, sh. 807; Erol Ertekin/İzzet Karataş; Uygulamada Ticari Senetler: Ankara 1998, s. 363).
Yine 6102 sayılı TTK’nun Kanunun 710/3. maddesi uyarınca; “Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça poliçeyi vadesinde ödeyen kişi borcundan kurtulur. Ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir teselsülün bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de, cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.”
İmzaya veya parafa itiraz olması halinde, davaya bakan mahkeme tarafından, imza incelemesi yapılacaktır. (Geçerli bir çek için keşideci imzasında ve/veya yazısında tahrifat veya sahtecilik olmamalıdır. Aksinin tespiti, çekin geçersizliğine yol açacaktır (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E:2013/25615, K:2013/30955, T: 01.10.2013; “…6100 sayılı HMK.nun 209/1. Maddesinde; “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme tabi tutulamaz” düzenlemesi yer almaktadır. Bu maddeyi kapsamı itibari ile ikiye ayırmak gerekir. Bunlardan birincisi senetteki imzanın inkâr edilmesi, diğeri ise yazının inkârıdır. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde, imzaya itiraz, İİK’nun 170.maddesinde açıkça düzenlenmiş olmasın rağmen, aynı takipler yönünden yazının sahteliği iddiası konusunda bu kanunda özel bir hüküm mevcut değildir. İcra ve iflas kanunu icra takip hukuku açısından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre özel kanun olup, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda öncelikle icra ve iflas kanunu hükümlerinin, bu kanunda hüküm bulunmayan durumlarda ise anılan kanuna aykırılık teşkil etmemek koşuluyla genel nitelikte olan hukuk muhakemeleri kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir. Buna göre imzaya itiraz, İcra Ve İflas Kanunu’nda özel olarak düzenlendiğine göre anılan itiraz hakkında bu kanunun 170. maddesinin uygulanması zorunlu olduğundan, imzanın inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında genel nitelikte olan 6100 sayılı HMK.nun 209.maddesinin uygulama yeri yoktur. Ne var ki sahtelik iddiasının imza inkarı dışında bir nedene dayanması durumunda İcra Ve İflas Kanunu’nda özel bir düzenleme bulunmadığından sorunun çözümü için 6100 sayılı HMKnun 209. maddesinin uygulanması gerekecektir….ancak sahtelik iddiasının imza inkarı dışındaki bir nedene dayanması halinde ise 6100 sayılı HMKnun 209/1.maddesinin amir hükmü gereği icra takibi olduğu yerde durur…” ).
Sahte çek ve tahrif edilmiş çek hususu TTK mad. 812’de düzenlenmiştir. Çekin sahte olması ile tahrif edilmiş olması farklı kavramlardır. TTK mad. 812’de bu iki kavram ayrı ayrı yer verilmesi de bu farklılığın açıkça ortaya konulduğunu göstermektedir. Ancak netice olarak her iki hususa yönelik bağlanan netice aynıdır.
Sahte çek, çekteki imza veya imzalarla beyanların sahte olmasıdır. Çekte keşideci veya cirantaların imzalarının taklit edildiği hallerde imza dolayısıyla çekin sahte olduğu açık olmakla, dava konusu uyuşmazlık kapsamında iddianın çekin sahteliği yönünde olduğu görülmektedir.
Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; dava konusu çekte, davacıların murisi lehtar durumunda olup, lehtarı tarafından çekin ciro yoluyla dava dışı 3.bir şirkete devrettiği, devam eden başka ciro yolu ile dava dışı bankanın hamil olduğu görülmüştür. Görünüşe göre çekin tüm unsurlarının tam olduğu, murisin ise çekin arka kısmında bulunan imzasını inkar ettiği anlaşılmaktadır. Çek metnine göre ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk bulunmamakta ise de murisin ve mirasçıların iddiaları kapsamında çekte imza sahteliği nedeniyle çekin sahte olduğu ileri sürülmekle sadece lehtar yönünden dosya ele alınmıştır.
İmzanın sahteliğinin herkese karşı ileri sürülebileceği, imzanın sahte olmasının ciro silsilesini bozduğu, davalının ancak kendisinden önceki cirantalara başvurabileceği bilinmekle lehtar yönünden inceleme yapılmış, zira imzanın muris lehtar tarafından oluşturulmadığının tespiti halinde çekin sahte olduğu ortaya çıkacağından TTK 812. maddesi kapsamında muhatabın sorumluluğuna yol açan sahtelikten kasıt, esasen çek üzerinde keşideciye izafe edilen imzanın gerçekte keşideciye ya da yetkili temsilcisine ait olmama olduğundan, muhatap banka TTK’nın 801.maddesine göre ciro zincirindeki imzaların sıhhatini araştırmakla yükümlü olmadığı, bu nedenle kambiyo ilişkisine dâhil olan kişilerden sadece keşidecinin ya da cirantaların imzasındaki sahtelik durumunda sahte bir çekten söz edilebileceğini anlaşılmakla, sadece lehtar yönünden imza incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Dava konusu çekteki cironun lehtara ait olup olmadığı yönünde hazırlanan 17/02/2020 tarihli ve 31/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda; inceleme konusu çek aslında davacıya atfen atılı ciro imzası ile mukayese örnekleri arasında grafolojik ve grafometrik usullere göre optik cihazlar kullanılarak ve çıplak gözle yapılan incelemede imzalar arasında tersim tarzı, istif, eğim, seyir, sürat baskı derecesi ve alışkanlık yönünden farklar bulunduğundan çekte …’a atfı kabil imza bulunmadığı, imzanın murisin eli ürünü olmadığını, yönünde rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Her ne kadar dava dosyasının, dava dışı keşideci … ile davacı arasında ticari ilişkinin olup olmadığı yönünde rapor tanzim edilmiş ve aralarında ticari ilişkinin olduğu yönünde kök ve ek rapor tanzim edilmiş olsa da, yukarıda anlatılan gerekçe ile keşideci ve lehtar arasındaki ticari ilişkinin ispatlanması gerekmediği anlaşılmakla ilgili raporlar hükme esas alınmamıştır.
Anlatılan kapsamda davacıların … İcra Müdürlüğünün 2019/ … Esas sayılı dosyasına konu 30.11.2018 keşide tarihli, … seri numaralı, 17.000,00 TL bedelli çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespiti ile davacılardan … A.Ş. … İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyası nedeniyle ödemiş olduğu 24.024,48 TL’nin ödeme tarihi olan 22.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, davacının kötüniyet tazminat talebinin ispatlanamadığından ve şartları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın KABULÜNE,
Davacı/Borçlu …’ın, Davalı/Alacaklı … A.Ş.’ye (Eski Unvan: … Yönetim A.Ş.) …. İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyasına konu … Şubesine ait … çek numaralı, keşidecisi … …-… ve hamili … olan 15.09.2014 düzenleme tarihli, 25.000,00 TL bedelli çek nedeniyle BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının kötüniyet tazminat talebinin ispatlanamadığından ve şartları oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 1.707,75 TL nispi karar harcından peşin yatırılan toplam 426,94 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.280,81 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 426,94 TL peşin harç, 44,40 TL başvuru harcı, 6,40 TL vekalet harcı, 450,00 TL bilirkişi ücreti ve 550,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.477,74 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan, kullanılmayarak artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile … Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/07/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır