Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/148 E. 2019/505 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/148 Esas
KARAR NO : 2019/505 Karar

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/03/2019
KARAR TARİHİ : 22/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava dışı … A.Ş.’nin taşıma işlerini üstlendiğini, davalı taraf ile müvekkili şirket arasında alt taşıma işlerine ilişkin “ Taşıma Hizmetleri Sözleşmesi” akdedildiğini, ilgili sözleşme uyarınca 12.03.2013 tarihinde …’dan …’ya nakledilmek üzere teslim edilen 120 koli sigaranın araç sürücüsü tarafından çalındığının öğrenildiğini, olayla ilgili … Cumhuriyet Başsavcılığının … hazırlık numaralı dosyası üzerinden soruşturma neticesinde çalınan malların bir kısmının bulunduğunu, ancak toplam 37.281,00-TL bedelli ürünün bulunamadığını, TTK 875 maddesi “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın ziyamdan, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” Hükmünü içerdiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7.maddesinde de taşıyıcının sağlam ve noksansız olarak teslim aldığı eşyanın niteliğinde veya miktarında herhangi bir değişiklik olması ya da eşyanın kısmen veya küllen … ya da müşterisi tarafından bildirilen alıcıya teslim edilmemesi halinde taşıyıcının, taşımanın taşeronun özmalı/kiraladığı araç ile yapılmasına bakılmaksızın, zarardan sorumlu olacağı şeklinde düzenlendiğini, ilgili ürünlerin alıcısına teslim edilmemesi sebebiyle dava dışı şirket tarafından müvekkili şirkete 37.281,00-TL bedelli fatura gönderildiğini ve bu fatura/zarar bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, bu nedenle davalı tarafın müvekkili şirketin uğradığı zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, ayrıca taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8.1 maddesi uyarınca davalı tarafın geç teslim edilen ve edilemeyen mallar için 5.000.-TL ifaya ekli cezai şartı ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkili şirketin davalı tarafa keşide ettiği … 5.Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ekinde çalınan mal bedellerine ve cezai şart talebine ilişkin fatura gönderildiğini, davalı tarafın fatura bedelini ödememesi üzerine … 34.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının takibe yapmış olduğu itirazın iptaline ve %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 30.09.2013 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 10.03.2008 tarihinde imzalanmış olan sözleşmenin, yine taraflar arasında yeni bir sözleşme ile sona erdiğini, sözleşmenin 12.1 maddesinde ” sözleşme ..2009 tarihinden …2011 tarihine kadar geçerlidir” denilerek gün ve ay belirtilmeden sözleşmenin süresinin belirtildiğini, ayrıca sözleşmenin 12.2 maddesinde “ sözleşme yukarıda anıldığı uzatılmamış olması halinde süre sonunda sözleşme herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erecektir”, denildiğini, bu durumda, taraflar arasındaki sözleşmenin en geç 31.12.2011 tarihi itibariyle geçerliliğini kaybettiğini, bu tarihten sonra taraflar arasında yapılmış olan taşıma işlerinde taraflar arasında geçerliliğini yitirmiş olan bu iki sözleşme değil, Borçlar Kanunu hükümleri ve ilgili diğer hükümlerin uygulanması gerektiğini, davalı tarafın 2012 Aralık ayında müvekkili şirket ile çalışmak için yeniden fiyat istediğini, müvekkili şirket tarafından gönderilen fiyat listesine davacı tarafça hiçbir cevap verilmediğini, ayrıca sözleşmelerin kendilerine ulaşan örneklerinde davacı tarafın yetkililerinin imzalarının eksik olduğunu, bu açıdan her iki sözleşmenin de geçerli irade beyanı taşıyan sözleşmeler olmadığını, dava konusu uyuşmazlıkta, davacı ile davalının 12.03.2013 tarihinde bir taşıma işi için anlaştıklarını, 13.03.2013 günü …’in sürücüsü olduğu … plaka sayılı araca yüklenen sigaraların yerine ulaşmadığını ve sürücü … hakkında müvekkili şirket yetkilisi … tarafından suç duyurusunda bulunulduğunu, olayın gerçekleştiği tarihte iki sözleşmenin de geçerli olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin sorumlu olup olmadığının Borçlar Kanunu hükümlerine göre incelenebileceğini, bir an için sözleşmelerin geçerliliği dava konusu uyuşmazlığın meydan geldiği tarihte geçerli olduğu düşünülse bile, müvekkili şirketin sadece mikro taşımacılıktan sorumlu olduğunu, çalınan malların bulunduğu aracın müvekkili şirkete ait olmadığını, müvekkili şirketin sadece aracı bularak plakasını davacı şirkete verdiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller;
… 34. İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı Dosyası, … 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası, Sözleşmeler, Taraflar arasındaki cari hesap kayıtları, Bilirkişi Raporu
Dellillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
… 34. İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasının incelenmesinden, … İlçesinde mukim … Ltd. Şti’nde, … Merkez İlçesinde mukim … Tic. Ltd. Şti aleyhine, 21/05/2013 tarihinde, 44.250,00-TL’lik 152945 nolu fatura ve 5.000,00-TL … nolu sözleşmeye istinaden cezai şart bedeli faturası açıklamalı toplamda 49.250,00-TL’lik ödeme emri düzenlendiği, 29/05/2013 tarihinde borçlu vekilince yetkiye, borca, faize ve tüm ferilerine itirazda bulunulduğu, yetkili icra dairesi olarak Antalya İcra Dairelerinin gösterildiği anlaşılmıştır.
Dava,İİK’nun 67/1-2 maddesi gereğince açılan itirazin iptali ve icra inkar tazminatistemlidavasıdır.
13/04/2015 havale tarihli Mali Müşavir …, Yrd. Doç. Dr. … ve Doç. Dr. …’tan oluşan Heyet Bilirkişisi Raporuna göre;
“…Davacı şirkete karşı taşıma işini üstlenen davalının, taşıma işinin gerçekleştirilmesini üçüncü kişiye bıraksa dahi, taşıma sırasında meydana gelen zarardan sorumlu olduğu; Davacı tarafından talep edilen cezaî şart bakımından ise, sözleşmenin tarafları bağlayıcı olup olamadığı hususu üzerinde durulması gerektiği; Dava konusu taşıma tarihinde çerçeve nitelikteki sözleşme tarafları bağlayıcı olmadığından, cezaî şart talebinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığı;Sayın Mahkemecc, sözleşmenin bağlayıcı olduğu kanaatine ulaşılması halinde ise, cezaî şartın da davalıdan talep edilebileceği sonucuna varılacağı; Talep edilebilecek tazminat miktarının ise;
a.cezaî şart talebinin yerinde olması halinde takip tarih itibariyle 49,250.-TL asıl alacak + 207.-TL işlemiş faiz olmak Üzere 49.457.-TL olacağı,
b. cezaî şart talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılması halinde 44,250.-TL asıl alacak + 186.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 44.436.-TL olacağı, sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır…” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce 01/07/2015 tarihli 2014/492 E., 2015 498 K. Sayılı kararı ile;
Yapılan yargılama sonunda cezai şart talebinin yerine olmadığı kabul edilerek takip tarihi itibarı ile davacının 44.250,00-TL asıl alacak üzerinden takip yapabileceği ve davalının bu miktara ilişkin itirazının iptaline ve yasal şartlar oluştuğundan asıl alacağın %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine cezai şart talebi kabul edilmediğinden buna ilişkin itirazının kabulüne, bu miktara ilişkin takibin iptaline ve cezai şart talebi yargılamayı gerektirdiğinden bu nedenle şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Söz konusu karar davalı vekilince temyiz edilmiş olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/01/2017 tarihli ve 2017/1551 E. 2019/1179 K. Sayılı Bozma İlamı ile
“… Dava, taşıma sözleşmesine dayalı tazminatın ve cezai şartın tahsili amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesinde sadece yıl belirtmek suretiyle geçerlilik süresinin ay ve gün kısımlarının boş bırakıldığı, her iki tarafın da tacir olduğu ve basiretli tacir gibi hareket etmek zorunda olduğu dikkate alınarak cezai şart gibi önemli hükümleri havi bir sözleşmenin tarafları bağlamaya devam etmesi için süresinin ya da geçerli olmaya devam edeceğinin açık bir şekilde belirlenmesi gerektiği, şekli olarak süresi sona ermiş olduğundan çerçeve nitelikteki sözleşmenin davalıyı bağlayıcı olmadığı, süre sonunda sözleşmenin kendiliğinden sona ereceği belirtildiğinden yapılan dava konusu taşıma işinin söz konusu çerçeve sözleşmeye dayandığının kabul edilemeyeceği, dava konusu taşıma tarihinde çerçeve nitelikteki sözleşme tarafları bağlayıcı olmadığından cezai şart talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle cezai şart talebine ilişkin kısım reddedilirken, davalı vekilinin icra dosyasına yapmış olduğu yetki itirazının aynı sözleşmedeki yetki şartı sebebiyle reddine karar verilmiştir. Böylece, taraflar arasındaki ibraz edilen sözleşmenin bağlayıcı olmadığı kabul edildiği halde aynı sözleşmedeki yetki şartına dayalı olarak icra dairesinin yetkisine yapılan yetki itirazının reddi yerinde görülmemiştir. Bu suretle, taşımanın …’dan …’ya yapılacağının kararlaştırılmış olması, davalının merkezinin …’da bulunduğu ve taraflar arasındaki ibraz edilen sözleşmenin süresinin sona ermesi nedeniyle dava konusu taşımaya uygulanamayacak olması nedeniyle takibin yapıldığı icra dairesi yetkili bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken sözleşmedeki yetki şartına dayalı olarak davalı vekilinin icra dosyasına yapmış olduğu yetki itirazının reddiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” şeklinde Bozma İlamına dair hüküm kurulmuştur.
22/05/2019 tarihli celsede Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 19/01/2017 tarihli ve 2016/4675 E., 2017/381 K. Sayılı Bozma İlamına uyulmuş ve taraf vekillerine son sözleri sorulmuştur.
Davacı vekili; dosyanın yetkili Anadolu Mahkemelerine gönderilmesini talep ederken davalı vekili yetkisizlik kararı verilmesini aksi halde davanın tümden reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe;
Dava, başlatılan icra takibine dair davalının itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına dair davadır. Her iki taraf tacirdir ve basiretli iş adamı olarak davranmak durumundadırlar. Davacı ile davalı arasında taşıma sözleşmesi imzalanmıştır. Tarafların arasında mühim sonuçlar içerecek olan sözleşmenin sona ermesine dair maddelerde sürenin açık olarak belirlenmesi gerekmektedir. Tarafların sadece yıl belirtmek suretiyle sözleşmeyi bir süre ile sınırlandırmamış olmalarından dava konusu taşıma tarihinde çerçeve nitelikte sözleşmenin tarafları bağlayıcı olmadığı sonucuna varılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin bağlayıcı olmadığı kararına varıldığından, sözleşmede yetki şartına dair anlaşma da ortada yoktur. Dolayısıyla icra takibinde borçlu olan davalının icra takibine yapmış olduğu yetki itirazı reddedilmeyip kabul edilmesi gerektiğinden, Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 19/01/2017 tarihli ve 2016/4675 E., 2017/381 K. Sayılı Bozma İlamına uygun olarak yetki itirazının kabulü ile, icra takibinin yetkili icra dairesine yapılmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan Gerekçeye göre;
1-İcra takibinin yetkili icra dairesine yapılmadığından dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2- Davacı tarafça yatırılan 2.888,23-TL. Peşin Harçtan peşin yatırılan 420,01-TL Karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 2.468,22-TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3- Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan 5.000,94-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kalan kısımların davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 15 gün TEMYİZ YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 22/05/2019

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)