Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/934 E. 2020/563 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/934 Esas
KARAR NO : 2020/563

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 10/10/2018
KARAR TARİHİ : 16/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından, müvekkili aleyhine … 7. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin haksız ve hukuka aykırı bir şeklide cebri icra tehdidi altında bırakıldığını, müvekkilinin davalı …Ş. ile gayrimenkul almak üzere anlaştıklarını, yapılan anlaşma neticesinde müvekkilinin 07.09.2017 düzenleme tarihli 01.02.2018 ödeme tarihli malen düzenlenen 1 adet şahsi senedi keşide ederek davalı şirkete teslim ettiğini, taraflar arasındaki anlaşma ile müvekkili tarafından keşide ve teslim edilen senede istinaden senet alacaklısı davalı şirkete ait … Bankası … İBAN numaralı hesaba 08.01.2018 tarihinde 20.000,00-TL ve 22.01.2018 tarihinde 100.000,00-TL’yi müvekkilinin ödediğini, ancak icra takibine konu senet bedelini ödenmesine rağmen … A.Ş ve yetkilisi …’ın senedi müvekkillerine teslim etmediğini, icra takibine konu senet incelendiğinde, … A.Ş ve … aleyhine senet üzerindeki ciro silsilesine rağmen icra takibi yöneltilmediğini, bu nedenle davalının iyi niyetli 3. şahıs statüsünde olmadığını aksine kötü niyetli olarak bu icra takibini başlattığını, ayrıca icra takibine konu senet bedelinin konusuz kaldığını, davalı …Ş ve yetkilisi … taahhütlerini yerine getirmediğinden senette belirtilen malın müvekkillerine teslim edilmediğini, bu nedenle müvekkilini dolandırmayı amaçlayan kişiler hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası ile şikâyette bulunulduğunu, nitekim dava konusu senedin kambiyo senedi olduğunu hiçbir şekilde kabul etmediklerini, senet üzerindeki ciro silsilesi incelendiğinde davalı …’ ın senedi kanuni ibraz süresinden sonra elde ettiğinin görüleceğini, bu hususun davalıdan önceki hamile yani … Bankası A.Ş.’ye yazılacak müzekkere ile ortaya çıkacağını, kaldı ki dava konusu 07.09.2017 düzenleme tarihli senet incelendiğinde “ödeme tarihi” kısmı incelendiğinde rakam ile 01.02.2018 tarihinin yazılı olduğu, senet metninde ise yazı ile 01.01.2018 tarihinin yazılı olduğu, bu haliyle dava konusu senet üzerinde çift vade olduğunun görüleceğini, 6102 sayılı TTK’nun 778 inci maddesinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 703 üncü maddesine göre, çift vadeli olarak düzenlenen senetlerin bono vasfında sayılmadığını ileri sürerek müvekkilinin takip konusu senet borçlusu olmadığının tespitine, davalının alacağın %20 siden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretini davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça imzalanan ve davalılara teslim edilen bonolardan kaynaklı olarak davalı şirketin banka hesabına ayrı ayrı 20.000 TL ile 100.000 TL ödemelerin gerçekleştirilmiş olduğunu, yapılan ödemelerin açıklamalarında ise “01.02.2018 … A.Ş.” olarak açıklama yazıldığının belirtildiğini, banka dekontları incelendiğinde bu banka dekontlarında icra takibine konu bonodan kaynaklı müvekkilinin alacağının ödendiğine yönelik açıkça bir atıfta bulunulmadığı gibi, bu banka dekontlarının icra takibine konu bonodan kaynaklı olarak müvekkiline yapılmış olan bir ödeme olmadığnın da ortada olduğunu, davacı tarafın iddialarının yersiz olduğunu ve müvekkilinin diğer davalılarla beraber hareket etmediğinin ortada olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … A.Ş vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili şirketin 07/09/2017 tarihinde ana konusu gayrimenkul satışı olan ve her iki tarafa da hak ve yükümlülükler yükleyen bir sözleşme yaptıklarını, bu sözleşme kapsamında … adına kayıtlı olan, toplam bedeli 5.436.000,00-TL olan, … ili, … ilçesi … blok -1. Kat ve 51 nolu bağımsız bölümün ödenmemiş borçları 4.136.000,00-TL olup sözleşme tarihi itibariyle bahse konu taşınmazın, tüm satış ve devir haklarının müvekkili şirkete devredildiğini, bunun yanında sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle münhasıran satış haklarının müvekkili şirkete ait olan, 1.736.000,00-USD bedelli … ili, … ilçesi, 181 Parselde bulunan… Kat 174 nolu bağımsız bölüm için taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapılacağını, bunun yanında … adına kayıtlı olan … plakalı, … marka aracın müvekkili şirkete devredilecek olup devrin gerçekleşmesini teminen 01.04.2018 tarihli ve 460.000,00-USD değerinde teminat senedinin davalı tarafından müvekkili şirkete verileceğini, bahse konu sözleşme ile ödeme planı ve gayrimenkul ile araç devirleri konusunda tarafların anlaştıklarını, ancak sözleşme şartlarının sağlanmadığını ve müvekkili şirketin alacağını alamayarak mağdur edildiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
100.000,00 TL bedelli ödeme dekont örneği, 20.000,00 TL bedelli ödeme dekont örneği, 119.350,00 TL bedelli senet örneği, … 46. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı beraat kararı örneği.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 72. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır.
Türk Ticaret Kanunun 4.maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5.maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunun 3.maddesinde, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK’nun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
TTK’nun 778. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken TTK’nun 703. maddesi hükmüne göre bononun vade tarihinin keşide gününden muayyen bir müddet sonraya ait bulunması zorunludur. Aynı maddenin ikinci fıkrasında “vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden çeşitli vadeleri gösteren poliçeler batıldır” hükmü düzenlenmiştir.
Dava konusu 07.09.2017 düzenleme tarihli senedin ödeme tarihi kısmında rakam ile 01.02.2018 tarihinin yazılı olduğu, senet metninde ise yazı ile 01.01.2018 tarihinin yazılı olduğu, bu haliyle dava konusu senet üzerinde çift vade olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda dayanak senet çift vadeli olması nedeniyle kambiyo senedi niteliğinde değildir. Uyuşmazlık kambiyo senedi niteliği taşımayan belgeden kaynaklandığı gibi aradaki temel ilişki de taşınmaz satış sözleşmesi olarak açıklanmıştır.
Bu durumda, uyuşmazlığın çözümünde kambiyo senetlerine ilişkin kuralların dolayısıyla Türk Ticaret Kanununa ilişkin hükümlerin tartışılması gerekmeyeceğinden davanın mutlak ticari dava niteliğinde olduğu söylenemez. Tarafların tacir oldukları da iddia edilmediğine göre, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ( Antalya BAM 2020/1121-1155 )
6102 sayılı TTK’nun 778 inci maddesinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 703 üncü maddesine göre, çift vadeli olarak düzenlenen senetler bono vasfında sayılmayacağından dava konusu senedin kambiyo senedi (bono) vasfında olmadığı, davacı ile davalı şirket arasındaki taşınmaz alım satımına ilişkin hukuki ilişkinin ticari iş sayılmadığı ve görev hususunun mahkemece res’en her aşamada değerlendirilebileceği dikkate alınarak davanın niteliği itibari ile 6102 Sayılı Kanunun 4-5.md kapsamında kalan işlerden olmadığı bu haliyle davaya bakma görevinin 6100 Sayılı Kanunun 2.md uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan davanın görev nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal, gerektirici nedenlere göre;
Davanın görev nedeni ile reddine, HMK 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesinin ardından iki haftalık yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde re’sen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır