Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/906 E. 2018/1269 K. 27.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/906 Esas
KARAR NO : 2018/1269

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 02/10/2018
KARAR TARİHİ : 27/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmada özetle; … Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu(“Otoyol”)’nun işletmesinin davacı müvekkili Şirket tarafından yürütüldüğünü, davalı-borçluya ait …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …,…, …, …, … plakalı araçların muhtelif tarihlerde ücret ödenmeksizin ihlalli geçişler yaptığını, geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerine, 6001 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun’un 30. maddesinin 7. Fıkrası gereğince, ihlalli geçiş tarihinden itibaren on beş günlük süre içerisinde geçiş bedellerini cezasız olarak ödeyebilme imkânı verilmekte ise de, işbu davaya konu ihlalli geçiş ücretlerinin anılan süre içerisinde ödenmediğinin tespit edildiğini, geçiş ücretlerinin süresi içerisinde ödenmemesi üzerine davalı-borçlu aleyhine … 13. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ödenmeyen geçiş ücretleri ve geçiş ücretlerine 6001 Sayılı Kanunun 30/5 maddesi uyarınca tahakkuk ettirilen geçiş ücretinin 10 katı tutarındaki gecikme cezası alacağının tahsili amacıyla 22.11.2017 tarihinde icra takibi başlatıldığını, ancak davalı-borçlu şirket “yetkiye, borca ve faize,” itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davalı-borçlunun … 13. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası kapsamında yapılan itirazın iptali ile, yetki itirazının reddini, Takibin “7144 sayılı Kanun’un 18 inci maddesi ile 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun’un 30. maddesinin 5. fıkrasında geçiş ücretine uygulanan “on katı tutarın dört katına indirilmesi” ile avans faiz oranlarında yapılan değişiklikler uyarınca faizin değişen oranlarda kademeli olarak hesaplanması gerektiği göz önünde bulundurularak devamını, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …,…, …, …, … plakalı araçların borca yetecek kadar olan kısmının ihtiyaten haczini, davalı borçlu tarafın İİK.m.67/2.maddesi uyarınca takip konusu alacağın %20′ sinden az olmamak üzere İcra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı-borçlu tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan bu dava haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin davalıya ait araçların geçiş ihlallerinde bulundukları iddiasıyla ödeme yapılması taraflarına bildirildiğinde, müvekkilinin borç oluşturan miktar için ödemede bulunmak amacıyla iletişime geçmek istediğini, e mail yoluyla ödemeleri gerçekleştirmek için yazışmalar yaptığını, ve borç miktarını ödeyebilmek için bir banka ve hesap numarası istediğini, karşı taraf ise müvekkilinin ödemede bulunma teklifine karşılık herhangi bir banka ve hesap numarası bildirmediğini, müvekkilinin teklifini sürüncemede bırakarak icra takibi yoluna gittiğini, davacının iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı davranarak icra takibi neticesinde faiz ve avukatlık ücreti ile müvekkilini zarara uğratmak istediğini, davacı tarafından müvekkili aleyhine başlatılan icra takibi ile taraflarına yöneltilen haksız, yersiz ve iyiniyetten yoksun işbu davanın reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerine bırakılmasını, davacının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu … 13. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra dosyası getirtilip dosya arasına konulmuştur,incelendiğinde;davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 22/11/2017 tarihinde ihlalli Geçişten kaynaklı 64.863,15 TL’lik ilamsız takipte bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya 26/12/2017 tarihinde tebliğ olduğu, davalı borçlu şirket yetkilisinin 28/12/2017 muhabere havale tarihli dilekçesi ile yetkiye ve borca itiraz ettiği, alacaklı görünen tarafın icra takibini yetkisiz icra müdürlüğünde açtığını, borçlu görünen şirketin adresinin … olduğunu, bu nedenle icra takibinin yapılacağı İcra Müdürlüklerinin Kozaklı İcra Müdürlükleri olduğunu beyan ederek itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN; Dava İİK 67. Maddesi gereğince davalıya ait araçların davacı şirket tarafından işletilen köprü/otoyoldan kaçak geçiş yaptıkları nedeniyle kaçak geçiş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davaya konu … 13. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası getirtilip dosya arasına konulmuştur,incelendiğinde;davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 22/11/2017 tarihinde ihlalli Geçişten kaynaklı 64.863,15 TL’lik ilamsız takipte bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya 26/12/2017 tarihinde tebliğ olduğu, davalı borçlu şirket yetkilisinin 28/12/2017 muhabere havale tarihli dilekçesi ile yetkiye ve borca itiraz ettiği, alacaklı görünen tarafın icra takibini yetkisiz icra müdürlüğünde açtığını, borçlu görünen şirketin adresinin … olduğunu, bu nedenle icra takibinin yapılacağı İcra Müdürlüklerinin Kozaklı İcra Müdürlükleri olduğunu beyan ederek itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
İcra dosyasındaki takibin davalıya ait araçların davacı şirket tarafından işletilen köprü/otoyoldan kaçak geçiş yaptıkları nedeniyle kaçak geçiş bedelinin tahsilinden kaynaklı alacak olduğu ve davalı borçlunun süresinde yetki itirazında bulunduğu ve İİK.50.mad.gereği öncelikle yetki itirazı konusunda karar verilmesi gerekmektedir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17 Hukuk Dairesi’nin 05/10/2017 tarih ve 2017/1711 Esas,2017/1375 Karar sayılı kararında; ” Bilindiği üzere tüm davalar için uygulanan yetki kuralı, genel yetki kuralı olup; buna göre genel yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.6/1; mülga 1086 sayılı HUMK m.9/1) Bazı davalarda ise genel yetkili mahkeme yanında başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır ki bu da özel yetki kuralıdır. Öte yandan davacının genel yetki ile özel yetki kuralı arasında seçimlik hakkı vardır. 6100 sayılı HMK’nun 10.maddesinde (mülga 1086 sayılı HUMK m.10) sözleşmeden doğan davalar için özel yetki kuralı öngörülmüş olup; sözleşmeden maksat ise konusu mal varlığı hakkı olan Borçlar Hukuku’na ilişkin sözleşmelerdir. (Yargıtay HGK 23/10/2013 gün ve 2013/65 E. 2013/1480 K.)
Taraflar arasındaki uyuşmazlık mal varlığına ilişkin olmayıp bir hizmetin verilmesine ilişkindir. Yetki Sözleşmesi de bulunmadığına göre somut olayda Sözleşmenin İfa Yerinin yetkili olduğuna ilişkin HMK.nun 10.maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır.
TBK.nun 89 (Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 73.) maddesinde para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği belirtilmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın Otoyol Geçiş İhlalinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere borçlar, sözleşmeden, haksız fiilden ya da sebepsiz zenginleşmeden doğar. Bu üç borcun kaynağına göre yetkili mahkeme ayrı ayrı düzenlenmiş olup, genel yetkili mahkeme ise HUMK.nun 9.(6100 sayılı HMK.nın 6.) maddesi gereğince davalının ikametgahı mahkemesidir. Yetkiye ilişkin diğer düzenlemeler, bu düzenlemenin yanında özel düzenlemeler olup, genel düzenlemeyi ortadan kaldırıcı nitelikte değildir.
Türk Borçlar Kanununun 89.maddesinde yer alan düzenleme ile para borçlarının ifa yerine göre yetkili mahkemeyi belirleme esası getirilmiştir. Dava Otoyol Geçiş İhlalinden kaynaklanmakta olup, alacağın varlığı öncelikle sözleşmenin mevcudiyeti, daha sonra da davacının edimini yerine getirilip getirilmediğinin tespitinden sonra belirlenecektir. Bir başka ifade ile davanın konusu münhasıran para borcuna ilişkin değildir. Sözleşmenin mevcudiyeti tartışıldıktan ve davacının edimini yerine getirildiğinin tespitinden sonra nihayetinde bir paraya hükmedilecek olması uyuşmazlığın esasının para borcu olduğu sonucunu doğurmamaktadır. Aslında tüm borç kaynaklarına göre değerlendirme yapıldığında dahi, neticede bir para ödeme kararına hükmedildiği için, tüm borçların para borcu olduğu gibi bir sonuca ulaşılır. Haksız fiilden kaynaklanan bir borçta sonuçta haksız fiilin varlığının tespiti halinde para borcuna dönüşeceği gibi sebepsiz zenginleşmeye dayalı bir borçta, sebepsiz zenginleşme koşulların varlığı kabul edildiğinde bir tazmin hükmüne varıldığı için neticede bir para borcuna dönüşecektir. Tüm bu borç ilişkilerinden doğan borçların para borcu olduğu kabul edildiğinde. HMK.nun yetkiye ilişkin genel hükmü olan 6.madde hükmü neredeyse uygulanamaz hale gelecek, özel hüküm olan 10.madde genel hüküm halini alacaktır.
Bilimsel içtihatlarda bu görüş kabul edilmektedir. Prof. Dr. Ahmet M. Kılıçoğlu Borçlar Hukuku Genel Hükümler adlı kitabında (Ankara, 2006, 7. Bası, sh.391) “kanımca BK. md.73 b.1’deki para borçlarında ifa yeriyle ilgili kuralı, kaynağı ne olursa olsun bütün para borçları için getirilmiş bir kural olarak yorumlamak mümkün değildir. Böyle bir yorum tarzı, borç ilişkilerinin tamamına yakın kısmında ifa yerinin alacaklının yerleşim yeri olması sonucunu doğuracaktır. Zira sözleşmelerin büyük bir kısmında borcun konusu para olduğu gibi (kiracının kira borcu, alıcının bedel borcu, işverenin ücret borcu, vekil edenin ücret borcu gibi), haksız fiillerde ve sebepsiz zenginleşmede de failin ve zenginleşen kişinin borcu olayların büyük çoğunluğunda paradır. Bu durumda BK. md.73 b.3’de yer alan “Bunlardan başka her borç doğumu zamanında borçlunun mukim bulunduğu yerde ifa edilir” şeklindeki ana kural istisna, BK. md.73 b.1’deki istisna ise kural haline getirilmiş olacaktır. Öte yandan bu yorum tarzı Türk Hukuku için oldukça sakıncalı sonuçlar doğuracaktır. Yukarıda açıklamış olduğumuz gibi, ifa yeri özellikle yetkili mahkemeyi ve icra dairesini tayin bakımından önem taşımaktadır. HUMK.muza göre kural olarak her dava açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir (HUMK.md.9). BK. md.73 b.1’deki ifa yeri ile ilgili hükmün “kaynağı ne olursa olsun bütün para borçlarıyla” ilgili olduğu yorumu yapılacak olursa, borç ilişkilerinin tamamına yakın kısmında ifa yeri verme zamanında alacaklının yerleşim yeri olacak, borç ilişkisinden doğan bütün davaları alacaklı kendi yerleşim yeri mahkemelerinde dava edebilecektir. Bu durum HUMK.muzda davalarda yetki ile ilgili ana kuralı adeta istisna haline getirmiş olacaktır. Bundan başka HUMK.muz sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin yapıldığı ya da ifa edileceği yer mahkemelerinin de yetkili olduğuna ilişkin bir kural getirmiştir (HUMK. md.10). BK. md.73 b.1’de para borçlarında ifa yeri ile ilgili kuralı, kaynağı ne olursa olsun bütün para borçları için geçerli bir kural olarak yorumlayacak olursak, sözleşmeden doğan borçlarla ilgili HUMK.muzun getirmiş olduğu sözleşmenin yapıldığı yer mahkemelerinin de yetkili olduğuna ilişkin hükmün uygulanma alanı oldukça daraltılmış adeta bir istisna hükmü haline getirilmiş olacaktır. Bütün bu açıklamalardan sonra, BK. md. 73 b.1 ile getirilen, para borçlarında ifa yerine ilişkin kuralın, konusu alacaklının borçluya vermiş olduğu bir miktar paranın borçlu tarafından alacaklıya iadesi borcu ile, yani karz sözleşmesinden doğan borçlarla sınırlı olduğunu kabul etmek gerekir.” demek suretiyle sözleşmeden doğan borçlarda tüm sözleşmelerin para borcu gibi değerlendirilip, buna göre yetkili mahkemenin belirlenmesinin, genel yetki hükmü olan 6. maddeyi istisna, özel yetki hükmü olan 10. maddeyi ise kural haline getireceğini haklı olarak ileri sürülmüştür. Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin yerleşmiş uygulaması da bu yöndedir. Dairenin 11.10.2012 tarih 2011/6415 E. – 2012/6394 K., 24.01.2013 tarih 2012/973 E. – 2013/345 K., 20.11.2013 tarih 2013/2895 E. – 2013/6110 K., 11.03.2014 tarih 2013/3454 E. – 2014/1693 K. sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenerek para borçlarında ifa yerine ilişkin kuralın, konusu alacaklının, borçluya verdiği bir miktar paranın iadesi talebini içeren karz sözleşmesinden doğan borçlarla sınırlı olduğu kabul edilmiştir. (YHGK 19.03.2014 gün ve 2013/11-630 E. 2014/332 K./Karşı Oy)
Somut olaydaki uyuşmazlık, karz aktinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olmayıp, Otoyol Geçiş İhlalinden kaynaklanan alacağa ilişkin bulunduğundan davalının ikametgahının bulunduğu Kozaklı/NEVŞEHİR İcra Müdürlüğü yetkilidir.
İcra dosyasındaki takibin ihlalli Geçişten kaynaklı icra adi takip olduğu, davalı borçlu şirketin … adresinde faaliyette bulunduğu ve davalı borçlunun süresinde yetki itirazında bulunduğu ve İİK.50.mad.gereği öncelikle yetki itirazı konusunda karar verilmesi gerektiği ve benzer mahiyetteki İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17 Hukuk Dairesi’nin 05/10/2017 tarih ve 2017/1711 Esas,2017/1375 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere HMK 6 mad.gereği genel yetkili mahkemenin ve icra dairelerinin borçlunun ikametgahı olması sebebiyle ve takibin borçlunun ikametgahında yapılması gerektiğinden, borçlunun icra dairesine yaptığı yetkiye ilişkin itirazın kabulüne karar vermek gerektiği anlaşılmış olmakla; Davalı borçlunun … 13. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yaptığı yetki itirazının kabulü ile takibin yetkisiz icra dairesinde yapılması nedeni ile davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davalı borçlunun … 13. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yaptığı yetki itirazının kabulü ile takibin yetkisiz icra dairesinde yapılması nedeni ile davanın reddine,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 509,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 473,60 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.580,13 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 27/11/2018

Katip …

Hakim …