Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/898 E. 2019/796 K. 23.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/898 Esas
KARAR NO : 2019/796 Karar

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 23/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … tarafından el konulmadan önce … A.Ş. … Şubesine 20/12/1999 tarihinde 5.260,00-TL mevduatını vadeli olarak yatırdığını, 21/12/1999 tarihinde …’ın … tarafından bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılarak yönetiminin …’ye devredildiğini, bu bankanın daha sonra … A.Ş. İle birleşmesi ve …’ın … Bank’a satılması sonucu … Bank olduğunu, müvekkilinin mevduatının … Bank Ltd. adlı banka hesabına aktarılmış olması ve … mevduatlarının sigorta kapsamı dışında olması gerekçesi ile ödenmediğini, …’ın … Bank Ltd yi kurarak mevduat sahiplerini dolandırdığını, müvekkilinin bankaya para yatırırken parayı geri alma taahhüdü ile yatırdığını, … Ltd adına tüm bankacılık işlemlerini … A.Ş. tarafından yapılması nedeni ile verilmesi kararlaştırılan faiz oranının da davalı banka tarafından taahhüt edildiğini ve ödenmesi gerektiğini kabulünün gerektiğini, … A.Ş.’nin müvekkilinin mevduat hesabındaki parayı kullanmayarak sebepsiz zenginleştiğini, … A.Ş.’nin kanuna karşı hile yoluna başvurduğunu, müvekkilinin … bankacılığı bilmediği için ve müvekkilinin bankaların isim benzerliğinden dolayı talimatları imzaladığını, bankanın böylece güveni kötüye kullandığını, bankanın parayı geri ödememekle vekalet görevini kötüye kullandığını ve müşteriyi kasten yanlış yönlendirdiğini, … A.Ş.’nin kanunun yasakladığı sonucu elde etmek için giriştikleri haksız fiil sonucu müvekkiline zarar verdiklerini, Hukuk Genel Kurulu kararı gereğince davanın nispi harç alınmadan görülmesi gerektiğini, bu nedenlerle müvekkili tarafından … … Şubesine yatırılan 5.260,00-TL mevduat alacağının davalı bankadan tahsilini, alacağa paranın bankaya yatırıldığı tarih olan 20/12/1999 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … bünyesinde bulunan “… A.Ş.”, “… Bankası A.Ş.”, “… Bankası … A.Ş., “… T.A.Ş.”, “… T.A.Ş.”,’ın devir ve birleşme suretiyle … A.Ş. Bünyesinde birleştiğini, daha sonra … A.Ş’nin hisselerinin 09/08/2001 tarihinde … ile … arasında akdedilen Hisse Devir Sözleşmesi ile …’a devredildiğini, …’nin hisselerinin …’a devredilirken hisse devir tarihi olan 09/08/2001 tarihinden evvelki işlemlerden kaynaklanana borçlarının ve bu borçlara ilişkin her türlü mali ve hukuki sorumluluğun Hisse Devir Sözleşmesinin 6.13ncü maddesiyle kendi üzerine aldığını, Mahkeme ve Yargıtay kararlarında müvekkili bankanın …ile arasındaki işleyişin hisse devir tarihinden evvelki işlemlerden kaynaklanan ve borcun üstleneninin ve Sözleşmenin 6.13üncü maddesi gereğince sorumlusununu … olduğunun tartışmaya yer vermeyecek kadar açık ve net olduğunu, davalı …’nin borcu üstlenen taraf sıfatıyla hareket ettiği yüzlerce Mahkeme kararı olduğunu,…’nin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu mevzuatı gereği borcu üstlendiğinden ve ortada bir kanuni devir olduğundan üçüncü kişileri de bağladığını, Hisse Devir Sözleşmesinin imzalanmış olduğu sırada yürürlükte olan 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14/6-b hükmüne göre … yönetimi ve denetimi kendisine intikal eden bankanın alacaklarını, zararlarını devralmaya yetkili olduğunu, alacakları ve zararları devralmanın borcun naklini de içerdiğini, Mahkemenin re’sen taraf değişikiliğine hükmetmesini ve davanın müvekkili açısından reddini talep ettiğini, …’nin davalı olması nedeni ile husumet itirazında bulunduklarını, paranın bankaya yatırılmasının üzerinden 10 yıl geçmesi sebebi ile davanın zamanaşımına uğradığını, davanın hata ve hilenin anlaşıldığı tarihten itibaren 1 yıl içerisinde dava açması gerektiğini ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın … ve …’ye ihbarını talep ettiklerini, müvekkili bankanın harçtan muaf olduğunu, bu nedenlerle sadece …’nin davalı sıfatı olması gerektiğinden husumet itirazının kabulü ile davanın reddini, mahkemenin re’sen taraf değişikliğine hükmetmesini, zaman aşımı ve hak düşürücü süre yönünden davanın reddini, davanın …’a ve …’ye ihbarını aksi halde davanın esas yönünden reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasını talep etmiştir.
Feri Müdahil … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun davalı bankanın borçlarını üstlenmediğini, davanın …’ye devrolunan bankaların off-shore hesapları nedeni ile zarara uğrayan mudilerin açtığı tazminat davası olduğunu ve bu davalarda …’nin borcu üstlendiğini, davada husumetin asıl muhatap olan …’ye tevcih edilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde müvekkili kurumun ileride herhangi bir olumsuz durumla karşı karşıya kalmaması için davalı yanında fer’i müdahil olmasını talep ettiğini, bu nedenlerle; davanın asıl muhatap olan …’ye tevcih edilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde müvekkili bankanın davalı yan yanında fer’i müdahil olmasına karar verilmesini, usul ve yasaya aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri Müdahil … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dosyaya feri müdahil olarak kabulüne karar verilmesini, müvekkili ile …’un farklı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, başka bir kuruluş nezdindeki alacak için müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini dolayısıyla husumet itirazında bulunduklarını, davanın daha önce … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde görüldüğünü ve derdestlik itirazında bulunduklarını, bu yüzden yeni bir dava açılamayacağını, davanın 10 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığını, hile ile ilgili hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının olayda dayandığı hukuki nedeni tasnif etmesi gerektiğini, davacının birden fazla koşulu öne sürerek hak talep etmesinin yasal bir dayanak bulamadığından her türlü yasal dayanağı ileri sürerek birşeyler elde etmek istediğinden olduğunu, davacının iradesi dışında paranın … bankasına aktarılmadığını, bu hususta davacının bilgisi olduğunu, davacının parasını yatırdığı yeri araştırmamasının müvekkilinin sorumluluğunda olamayacağını, müvekkili bankanın … limited nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi olmadığını, müvekkili bankanın vekalet görevini yerine getirdiğini, paranın fiilen kıbrısa gönderilmediği iddialarının asılsız olduğunu, … A.Ş ile … Ltd.’nin ayrı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, iştiraki olmadığını, aralarında hiçbir organik bağ da bulunmadığını, dava konusu işlemler tarihinde offshore bankaların Bankalar Kanununa tabi olmadıklarını ve bu bankalara yatırılan mevduatların tasarruf sigortası kapsamında olmadığını mudilere bildirmek gibi bir yükümlülüklerinin bulunduğu şeklinde bir kabulün mevcut olmadığını, davacının … A.Ş tarafından dolandırılmasının söz konusu olmadığını, davalı banka ve diğer bankaların bankacılık işlemlerini yerine getirirken özen borcunun sınırsız olduğunun söylenemeyeceğini, bu nedenlerle; feri müdahale talebinin kabulünü, davanın husumet nedeni ile reddini, zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden davanın reddini, aksi halde davanın esas yönünden reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasını talep etmiştir.
Deliller:
Banka kayıtları, … 8. Ağır ceza mahkemesinin … E sayılı dosyası, bilirkişi raporu.
GEREKÇE :
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce bilirkişi Doç. Dr. … ve Dr. …’den aldırılan 16/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda, “Davacılar murisinin kandırılarak işlem yapılması ve işlemin hile teşkil etmesinedeniyle doğan zararın …. A.Ş halefi olan davalıya geçmesi gerekirken, …’nin sözleşme ile borcu üstlenmesi ve 4389 sayılı kanunun 14. Maddesi uyarınca bunun borcun dış üstlenilmesi etkisine sahip olması nedeniyle zararın … tarafından karşılanması gerekmektedir.
Huzurdaki davada zararın haksız fiil nedeniyle doğduğu kabul edilmesi halinde BK. 60 maddesinin yollamasıyla ceza dava zamanaşımının 5 yıl, mutlak dava zamanaşrmı ise 10 yıl olarak uygulanması gerektiği ancak zararın cupla in conrahendo neden ile doğduğu kabul edilmesi halinde 10 yıllık genel zamanaşımı uygulanmasının gerektiği,
Zamanaşımının başlangıç tarihinin davalının Yargıtay içtihatları esas alınarak, alacağın … Bank Ltd’den alınmasının imkansız hale geldiği tarih olan 27.03.2001 tarihi olduğu, mutlak dava zamanaşımının … Bank Ltd’nin lisansının iptal edildiği 27.03.2001 den itibaren başlaması gerektiği, 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıç tarihinin kesin olarak tespit edilebilmesi için daha önce … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde …E. Sayılı kararla karara bağlanan dava dosyasının incelenmesi gerektiği,
-Daha önceden aynı davanm …’da açılmış olması ve davanın kesinleşmiş olduğu iddiasının dosyadan tam olarak anlaşılmaması nedeniyle konu hakkında tespit yapılamamıştır.
-Sayın Mahkemenin takdiri ile davanın kabul edilmesi halinde davacı tarafın 20.12.1999 tarihinden itibaren toplam 5.260.-TL alacaklı olduğu, bu alacağa hesaba paranın yatırıldığı tarihten itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca avans faizi işletilmesi gerektiği” kanaati rapor edilmiştir.
… Bank vekilince, … vekilince ve … vekilince Bilirkişi Raporuna dair beyan ve itirazlar sunulmuştur. Davacılar vekilince Bilirkişi Raporuna dair beyan ve emsal Yargıtay İlamları sunulmuştur.
Dava devam ederken … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasının 21/10/2013 tarihinde … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile birleştirildiği, … 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen … E. … K. Sayılı kararının 22/10/2015 tarihinde kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Davacılar vekilince Mahkememize sunulan 11/11/2015 tarihli beyan dilekçesinde; … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının … 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosya ile birleştiği ve … E. Sayılı dosyasında verilen …K. Sayılı kararın kesinleştiğini, … 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyadaki davanın alacak davası olduğunu, eldeki davada ise davacıya ödenmeyen mevduatından dolayı oluşan zarardan sorumluluk nedeniyle açılan tazminat davası olduğunu, iki dava arasında kesin hüküm söz konusu olmadığından feri müdahil … vekilinin kesin hüküm itirazının kabul edilemeyeceğini, dolayısıyla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen 11/05/2016 tarihli ve … E., … K. Sayılı karar ile; “… Her ne kadar davacı tarafından 03/01/2014 tarihinde tazminat davası açılmış ise de davacıların murisi … tarafından 16/04/2002 tarihinde … 1. Asliye Ticaret Mahkemesine aynı alacağa ilişkin dava açıldığı ve bu davanın … 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasında birleştirildiği ve 25/02/2004 tarihli ve … sayılı kararla … E. Sayılı asıl dava yönünden ve birleşen … E. Sayılı birleşen dava yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve bu kararın … mirasçıları vekiline 18/05/2005 tarihinde … Bank vekiline 21/05/2015 tarihinde, … vekiline 20/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve adı geçenlerce yasal süre içerisinde temyiz yoluna başvurulmadığı anlaşılmış olup dava tarihi itibarı ile aynı konuda açılan … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı kararının kesinleşmediği ve derdest olduğu ve HMK 114/1-ı maddesi ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekiğinden davanın HMK 114-1 VE 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine” dair karar verilmiştir.
Davacılar vekilince Mahkememiz kararı temyiz olunmuş ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 11/04/2018 tarihli ve 2016/10077 E., 2018/2633 K. Sayılı Bozma İlamı ile; “… Dava, davacılar murisinin … tarafından el konulmadan önce … A.Ş.’ye 20/12/1999 tarihinde 5.260,00-TL mevduatın yatırıldığı tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsiline ilişkin olup, Mahkemece aynı konuda açılan … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı kararının kesinleşmediği, derdest olduğu ve HMK’nın 114/1-ı ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Ancak, bu durumda yani birinci davanın açılmamış sayılması kararının kesinleşmemiş olması halinde, ikinci davaya bakan Mahkemenin birinci davanın açılmamış sayılması kararı kesinleşinceye kadar derdestlik itirazı hakkında bir karar vermemesi gerekir. Birinci davanın açılmamış sayılması kararı kesinleşince, ikinci davaya bakan Mahkeme derdestlik itirazının reddine karar verir. Buna karşılık birinci davanın açılmamış sayılması kararı bozulursa bununla birinci davanın derdest olduğu anlaşılmış olacağından ikinci davaya bakan Mahkemenin derdestlik itirazının kabulüne ve ikinci davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerekir.
Dava dosyasının incelenmesinden, derdest olduğu iddia edilen … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı kararının taraflara tebliğ olunmadığı ve henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. Bu durumda zikredilen kararın taraflara tebliği sağlandıktan ve önceki açılmamış sayılma kararının kesinleşip kesinleşmediği belirlendikten sonra Mahkemece derdestlik itirazının değerlendirilmesi gerekirken yukarıda belirtilen yönler üzerinde durulmaksızın yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir… ” gerekçesiyle Mahkememiz kararı bozularak dava … E. Sayılı dosyaya kaydedilmiştir.
Davacılar vekili davaya dair sunmuş olduğu 11/12/2018 tarihli dilekçesi ile; ilk davanın eldeki dava bakımından kesin hüküm ve derdestlik teşkil etmemesi sebebiyle talepler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
17/07/2019 tarihli duruşmada, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/04/2018 tarihli ve 2016/100077 E., 2018/2633 K. Sayılı Bozma İlamına uyulmuştur.
GEREKÇE;
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, davacıların murisinin 20/12/1999 tarihinde 2.600,00-TL ve 2.600,00-TL’yi … vadeli mevduat hesabına yatırdığı, 21/12/1999 tarihinde …’nin …. el koyduğu, davacılar murisinin mevduat hesabını … A.Ş çalışanlarının yönlendirmesi ile merkezi … olan … Ltd’e havale ettirmiş olduğu, … Ltd’in sonraki durumuna göre davacıların zarara uğradığı, … 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin… E. Sayılı dosyasında mudilerin yönlendirilerek paralarının …’a havale ettirildiğinin tespit edildiği, mudilerin iradelerinin sakatlandığı, aktarılan paraların grup şirketlere usulsüz kredi kullandırılarak aktarıldığı, iradesi sakatlanıp parası havale edilen davacılar murisinin zararının doğmasına neden oldukları, … banklarının avantajları nedeniyle … kurulduğu ve …’a el konulmasıyla tasarrufta bulunulamayan hesapların … bankasına havale ettirildiği, … Ltd’nin amacının denetime tabi olmaksızın tasarrufları toplamak olduğu, … A.Ş ile … Ltd arasında organıik bağ olduğu, haksız fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunduğu, … çalışanlarının mudilere zarar vermek kasdı ile onları yönlendirdiği haksız fiilin bir diğer unsuru kusurun bu aşamada oluştuğu, … ‘nin … borçlarını üstlendiği, 818 sayılı Borçlar Kanununun 173 vd.na göre iç ve dış üstlenmenin birlikte gerçekleştiği, eldeki davada faili ve zararı öğrenme tarihinden itibaren 5 yıl ve her halükarda 10 yıllık zamanaşımının kabul edilmesi gerektiği, eldeki davada zamanaşımının dolmadığı, davacının … A.Ş ile mevduat ilişkisine ilk olarak 27/11/1998 tarihinde girdiği ve 20/12/1999 tarihinde mevduat ilişkisinin son bulduğu, bu tarihten sonra mevduatının … Bank Ltd. Şirketinde yine … aracılığıyla tutulduğu, davacının davalı … A.Ş’e … tarafından el konulduğu tarih 22/12/1999 tarihi itibarıyla … A.Ş nezdinde “Yurtdışındaki Bankalar” adı altında açılmış olan hesabında toplam 5.260.000-TL’nin bulunduğu, söz konusu paranın … Ltd. Adlı şirkete 20/12/1999 vade başı – 12/01/2000 vade sonu ve 20/12/1999 vade başı 24/01/2000 vade sonu olarak %73 ve %81 yıllık faizle vadeli mevduat yapıldığı, davacı tarafın 20/12/1999 tarihinden itibaren 5.260,00-TL alacaklı olduğu, bu alacağa, hesaba para yatırıldığı tarihten itibaren 3095 sayılı Kanunun 2/2 maddesi uyarınca avans faizi işletilmesi gerektiği, Mahkememizce verilen 11/05/2016 tarih ve …E., … K. Sayılı karar ile davacıların murisi … tarafından 16/04/2002 tarihinde … 1. Asliye Ticaret Mahkemesine aynı alacağa ilişkin olarak dava açıldığı bu davanın … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasında birleştirildiği ve 25/02/2004 tarihli … sayılı kararla 2000/1004 E. Sayılı dava yönünden ve birleşen … E. Sayılı birleşen dava yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve bu kararın Selver Yorulmaz mirasçıları vekiline 18/05/2015 tarihinde … Bank vekiline 21/05/2015 tarihinde, TMSF vekiline 20/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve adı geçenlerce yasal süre içerisinde temyiz yoluna başvurulmadığı anlaşılmış olup dava tarihi itibarıyla aynı konuda açılan … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı kararının kesinleşmediği ve derdest olduğu ve HMK 114/1-ı maddesi ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 11/04/2018 tarihli ve 2016/10077 E., 2018/2633 K. Sayılı Bozma İlamı ile “… Dava, davacılar murisinin BDDK tarafından el konulmadan önce … A.Ş.’ye 20/12/1999 tarihinde 5.260,00-TL mevduatın yatırıldığı tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsiline ilişkin olup, Mahkemece aynı konuda açılan … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı kararının kesinleşmediği, derdest olduğu ve HMK’nın 114/1-ı ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Ancak, bu durumda yani birinci davanın açılmamış sayılması kararının kesinleşmemiş olması halinde, ikinci davaya bakan Mahkemenin birinci davanın açılmamış sayılması kararı kesinleşinceye kadar derdestlik itirazı hakkında bir karar vermemesi gerekir. Birinci davanın açılmamış sayılması kararı kesinleşince, ikinci davaya bakan Mahkeme derdestlik itirazının reddine karar verir. Buna karşılık birinci davanın açılmamış sayılması kararı bozulursa bununla birinci davanın derdest olduğu anlaşılmış olacağından ikinci davaya bakan Mahkemenin derdestlik itirazının kabulüne ve ikinci davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerekir.
Dava dosyasının incelenmesinden, derdest olduğu iddia edilen … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı kararının taraflara tebliğ olunmadığı ve henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. Bu durumda zikredilen kararın taraflara tebliği sağlandıktan ve önceki açılmamış sayılma kararının kesinleşip kesinleşmediği belirlendikten sonra Mahkemece derdestlik itirazının değerlendirilmesi gerekirken yukarıda belirtilen yönler üzerinde durulmaksızın yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” yolunda Mahkememiz kararı bozulmuştur.
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile birleşmiş olduğu, bu dosya üzerinden verilen kararın kesinleşmiş olduğu, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile … 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasında bankaların birleşmeleri sonucu davalı bankanın … Bank olduğu, kesinleştirme için … Bank A.Ş’ye tebligat yapıldığı, kesinleşmenin böylelikle sağlandığı,
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2013/17638 E., 2014/1837 K. Sayılı ilamında “… Mahkemece iş bu davanın açıldığı tarihte mezkur kararın tebliğe verilip kesinleştirilmemesi sebebiyle derdest sayılacağı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; davanın açılmamış sayılması kararı temyizi kabil niteliktedir. Ancak derdestlik yönünden kararın temyiz edilmeyerek veya temyiz aşamasından geçerek kesinleşmesini aramaya gerek yoktur. Burada davaların takipsiz bırakılmasını önlemek amacı güdülmüştür. Bu itibarla, davanın taraflarca takip edilmemesi sebebi ile dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 ay içinde dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına ilişkin oluşsan tüm yasal hüküm ve sonuçlar başkaca bir işleme bağlı olmadan doğrudan doğruya yürürlük kazanır. Derdestlik dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden 3 aylık süre ile sınırlı olmalıdır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Ancak bu hükümler davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların salt doğumu ile kendiliğinden ortadan kalkar ve derdest olmaktan çıkar, zamanaşımını kesme etkisi dahi sona erer. O halde Mahkemece davanın esasının incelenerek sonucu dairesinde hüküm tesisi cihedine gidilmesi gerekirken yazılı ve yanılgılı gerekçelerle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş ve bozmayı gerektirmiştir.”
Davaların açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasından ve kesinleştirme işleminin yapılmış olmasından dolayı derdestlik durumu söz konusu olmadığından yukarıda açıklanan gerekçelerle davacının davasının kabulü ile 5.260,00-TL’ye 20/12/1999 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun madde 2/2 uyarınca değişen oranlarda avans faizi işletilmesine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan gerekçelerle:
1-)Davacının davasının KABULÜ ile 5.260,00-TL’ye 20/12/1999 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun madde 2/2 uyarınca değişen oranlarda avans faizi İŞLETİLMESİNE,
2-)Alınması gereken 359,31- TL harçtan peşin alınan 89,85- TL harç düşüldükten sonra kalan 269,46-TL Bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. ne göre hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Davacı tarafça yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 2.052,65.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yapılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin, davalı vekilinin, feri müdahil vekilinin ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı.23/09/2019

Katip
¸E-İmza

Hakim
¸E-İmza

MASRAF DÖKÜMÜ:
Bilirkişi Ücreti : 1.500,00-TL
Teb.Müz. : 430,00-TL
İlk Dava Harcı : 122,65-TL
Toplam : 2.052,65-TL