Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/871 E. 2021/930 K. 13.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/871 Esas
KARAR NO:2021/930 Karar

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:15/06/2011
KARAR TARİHİ:13/12/2021

…. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.03.2013 tarihli ve 2011/… Esas 2013/… Karar sayılı Görevsizlik Kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10.03.2014 tarihli ve 2013/12539 E, 2014/4494 K. Sayılı Onama İlamı ile onanması sonrasında Mahkememizin 2014/… Esas sayısını alan dosyada Mahkememizce verilen 11/05/2016 tarihli ve 2014/… Esas 2016/… Karar sayılı kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/04/2018 tarihli ve 2016/10011 Esas 2018/3093 Karar sayılı Bozma İlamı ile yukarıdaki esas numarasına kayden devam eden Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında 05.09.2009 tarihinde Alt İmtiyaz Sözleşmesi imzalandığını, “Alt İmtiyaz Sahibinin Taahhütleri” başlıklı 5. Maddesinde Alt İmtiyaz sahibinin yükümlülüklerinin açıkça düzenlendiğini, bahse konu açık hükme rağmen, davalı tarafın sözleşmeye uymadığını, buna istinaden müvekkil şirketin … 7. Noterliğinden keşide etmiş olduğu 10.06.2010 tarih, … yevmiye nolu, 07/10/2010 tarih ve … yevmiye nolu ve 07.12.2010 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameler ile sözleşmeye aykırı davranışlara son vermemesi durumunda sözleşmenin feshedileceğinin ihtar edildiğini, ancak davalının çekilen ihtarnamelere uygun davranmadığını ve 20.10.2010 tarihinde davalı ile fesih sözleşmesi imzalandığını, fesih ve esas sözleşme uyarınca davalı tarafın sözleşmenin feshini takip eden 1 yıllık süre boyunca ‘… Mahallesi … … cad No: 87 …-…” adresinde ne kendisinin ve ne de herhangi bir ilgili şirketinin doğrudan veya dolaylı olarak hissedar, yönetici, istihdam edilen, danışman veya kredi veren olarak, bu anlaşma ile makul olarak tasarlanmış bulunan iş ile aynı veya benzer olan işlerde, özelde gıda zincirleri ile veya gıda toptan perakende satışı yapan veya dolaylı olarak böyle bir işe ortak olan, … ürünlerinin benzerini veya aynını satan rakip bir işletme ile bir iş yapmaktan ve genelde … işletmeleri ile rekabet yaratacak doğrudan veya dolaylı faaliyetlerde bulunmaktan kaçınacağını ve esas sözleşmenin sona ermesini müteakip işbu sözleşmeden kaynaklanan taahhütlerinin yerine getirileceği hususunun bilincinde olduğunun ve sözleşmeye aykırı davranmayacağını kabul, beyan ve taahhhüt ettiğini, buna rağmen davalı tarafın, sözleşmenin feshi tarihinden bugüne değin söz konusu adreste bulunan mağazayı boşaltmadığını, aksine halen marketçilik faaliyetine devam ettiğini, müvekkili şirket tarafından, davalı tarafa, 20.10.2010 tarihli fesih sözleşmesi uyarınca mağazayı boşaltması ve marketçilik faaliyetine son vermesi gereği … 7. Noterliği’nin 07.12.2010 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen davalının akde aykırı davranışlarına devam ettiğini … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş dosyası kapsamında yapılan keşif ve sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, taraflar arasında alt imtiyaz (franchise) sözleşmesi imzalandığı, davalı tarafın anlaşma süresince müvekkili şirket tarafından sürekli olarak ticari ve teknik açıdan desteklenmesinin sağlandığını, sözleşmenin sona erdiğini, davalı tarafın Franchise ve Fesih sözleşmelerinden kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal ettiğini ve haksız kazanç elde etmeye devam ettiğini, davalı tarafın, sözleşmenin sona ermesinden itibaren uymakla yükümlü olduğu rekabet yasağını ihlal ettiğini ve bu ihlal neticesinde de haksız kazanç elde etmeye devam ettiğini, davalı tarafın, tüm ihtar ve hukuki işlemlere rağmen ticari faaliyetlerine devam ettiğini ve müvekkili şirketi zarara uğrattığını, davalı tarafın sözleşmeye ve kanunların emredici hükümlerine aykırı olarak market işletmesi karşısında, müvekkili şirketin her geçen gün zarara uğradığını, davalının süregelen bu faaliyetlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini, bu durumun sözleşmeye ve alt imtiyaz sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin maddesinin ihlali ve sözleşmeye aykırılık nedeni ile müvekkili şirketin uğramış olduğu 10.000,00-TL maddi zarar ile 30.000,00-TL manevi zararın 20.10.2010 tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK’nun 56 ve 57 maddelerindeki Haksız Rekabet hükümlerine açıkça dayanılarak açılmış olan davanın öncelikle Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılması gerektiğini, yetkili Mahkemenin ise … Mahkemeleri olduğunu, davanın esasına ilişkin ise, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereği davacı tarafın kendisini bağlayan yükümlülüklere hiçbir şekilde riayet edilmediğini, davacı tarafın bu yükümlülüklere uymamasına rağmen müvekkili şirketin uymasını beklediğini, davacı tarafın bizatihi sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşmede hakim taraf ve ekonomik olarak güçlü olmanın müvekkili üzerinde mevcut tesiri neticesinde tek taraflı zorlama ve baskı ile kurmuş olduğu nüfuzu kötüye kullandığını, davacı tarafın ekonomik gücü ile müvekkil üzerinde kurmuş olduğu baskının yasal olmadığı gibi etik de olmadığını, sözleşmede alt imtiyaz sahibine tanınan haklar bölümünün 3üncü maddesinde meslek içi eğitim programına tabi tutulma hususu olduğunu, ancak davacı şirketin hiçbir şekilde eğitim vermediğini, davacı tarafın, müvekkili şirketin ticari faaliyetlerini devam ettirmesinden dolayı davacı tarafın zarar gördüğü iddiasının haksız ve hakkaniyete aykırı olduğunu, aksine müvekkili şirketin bu sözleşmeden telafisi mümkün olmayan zararlar gördüğünü, maddi ve manevi olarak yıkıma uğradığını, davacı tarafın sözleşmeye göre müvekkile satabilmesi için tüm ürünlere ulaşabilirliği sağlayacağına dair taahhütte bulunmasına rağmen yazın müvekkilin işletmesine gelen müşterinin ihtiyaçlarını karşılayacak ürünleri temin edemediğini, bu taleplerinin karşılanmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin zarar ettiğini, müvekkilinin bu mağduriyetinin davacı firma tarafından hiçbir şekilde karşılanmadığını ve telafi etmediğini, tüm yaşanan olumsuzlukların ardından, tarafların, müvekkilin işletmesinde bir araya geldiğini ve karşılıklı olarak sözleşmenin feshine karar verildiğini, sözleşmenin 20.10.2010 tarihinde feshedildiğini, müvekkili taraf ile imtiyaz veren sözleşmenin fesih edilmesine ilişkin olarak yaptıkları görüşmeler esnasında, müvekkilin stokunda yer alan tüm malları ve demirbaşları satın alacaklarını taahhüt etmelerine rağmen, bu hususu fesih sözleşmesine yansıtmadıklarını, sözleşme metninde yer almamasına rağmen bu hususu müvekkili şirket ile varmış oldukları fesih mutabakatı çerçevesinde uygulayacaklarını beyan ve taahhüt ettiklerini, müvekkilinin de bu inanç ve güven ile imtiyaz veren ile arasındaki sözleşmeyi feshettiğini, imtiyaz verenin, sahip olduğu ekonomik güç ile zayıf ve ekonomik olarak güçsüz durumda olan müvekkili, önce hile ile istediği şartlarda fesih sözleşmesi imzalatmaya ikna ettiğini, sonra da sözleşme konusu işletmenin boş olarak kendisine teslim edilmesini talep ettiğini, bu talebin dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, ticari ahlak kaidesiyle bağdaşmadığını, taraflar arasında tanzim edilen sözleşmenin siparişler başlıklı 3ncü maddesinin 2nci fıkrasının h bendinde sipariş içeriklerinin değiştirilemez denmesine rağmen davacı tarafların hiçbir teslimatta verilen sipariş listesine uygun olarak teslimat yapılmadığını, imtiyaz verenin, geliştirmiş olduğu sistem ile, kirası olmayan, elemanı olmayan ve hiçbir işletme gideri olmadan alt bayilik sistemi ile alt bayilerin sırtından haksız yere para kazanma yöntemini benimsediğini, davacının satış ve pazarlama mantık ve felsefesinin bu mantık üzerine inşa edildiğini ve bu şekilde devam ettiğini, müvekkilinin dava konusu yerin kira bedelini 26.06.2011 tarihine kadar ödediğini, stoklar ve işletmede yer alan demirbaş ile yatırımlarının karşılığının göz ardı edildiğini, müvekkiline hile ile fesih sözleşmesi imzalatıldığını, imtiyaz verenin fesih sözleşmesine madde olarak koydurmamasına rağmen sözlü olarak stoklarını ve demirbaşlarını almayı taahhüt ettiğini ancak sözleşmenin haksız fesihinden sonra ise müvekkilinden dava konusu yeri boş olarak teslim etmesini talep ettiğini, müvekkilinin yapmış olduğu harcamaları, kira bedelleri, stokta kalan malları almadan, müvekkili ekonomik olarak çöketmeye yönelik davranışları ile asıl haksız ve kötü niyetli rekabet yaratanın davacı taraf olduğunu, bu durumun iyi niyetli olmadığını, öncelikle Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, Mahkemenin yetkisizliğine, yetkili … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, tedbir talebinin yargılamanın sonuna kadar reddine, davacının davasının da esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller; Alt İmtiyaz Franchise Sözleşmesi, Fesih Sözleşmesi, İhtarnameler, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası, …. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/82 E sayılı dosyası, Davalı taraf ticari defterleri, Davalı tarafın 2009 – 2010 ve 2011yılı BA-BS formları, Talimat Bilirkişi Raporu, Bilirkişi incelemesi
…. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/85 Esas sayılı dosyasında; davacı tarafın maddi tazminat talebi yönünden davalı taraf kayıtları üzerinde inceleme yapılması gereği nedeniyle davalının ikametgahı adresine göre … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak Bilirkişi Raporu aldırılmıştır. Muhasebe konusunda uzman Bilirkişi …’nun hazırlamış olduğu Talimat Bilirkişi Raporuna göre özetle;
“…Hukuki yön ve kanıtların değerlendirilmesi bususundaki nihai karar, Sayın Hakimliğinizin nihai takdirleri içerisinde kalmak üzere, davalı DEVLET DENİZ GIDA TİC. İTH. İHR. LTD.ŞTİ’nin, bilirkişiliğimize tevdi edilen ve raporumuzun usul incelemeleri bölümünde detaylı olarak dökümleri gösterilen 2010 ve 2011 yılı yasal defterleri üzerinde yapılan detaylı inceleme, yine davalı taraf mali müşaviri tarafından tarafımıza teslim edilen davalı firmanın 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin Kurumlar Vergisi Beyannameleri ve beyanname ekleri ile defter kayıtlarının nihai kalıntılarını gösterir aylık mizanların tetkiki ile,
Davalının, 20.10.2010-20.10.2011 dönemleri arasında, aylık cirolarının raporumuzun 24. Sayfasında belirtildiği gibi olduğu, belirtilen dönem sonundaki toplam net cirosunun 1.288.447, 41TL olduğu,
Davalının 20.10.2010-20.10.2011 dönemleri arasında, aylar itibariyle net kar ve net zararlarının yine raporumuzun 24. Sayfasında tablo şeklinde gösterildiği gibi olduğu, aylık dönemler halinde karşılaştırmalı olarak yapılan kar ve zarar mahsubu sonrasında 20.10.2011 tarihi İtibariyle Net Zararının 31.869,57TL olduğu tarafımızdan hesaplanmış olup, takdiri Yüce Mahkemenize ait olmak üzere… arzolunur, ….” hususlarında görüş bildirilmiştir.
Talimat Bilirkişi Raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
.. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.03.2013 tarihli ve 2011/… Esas 2013/… Karar sayılı karar ile;
“…Dava konusunun mahiyeti itibariyle görevli ve yetkili Mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğuna, … dosyanın yetkili ve görevli Nöbetçi İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,..” dair karar verilmiştir.
… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.03.2013 tarihli ve 2011/… E., 2013/… K. Sayılı Görevsizlik Kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10.03.2014 tarihli ve 2013/12539 E, 2014/4494 K. Sayılı Onama İlamı ile onanmıştır.
Onama İlamı sonrasında dosya Mahkememizin 2014/778 Esas sayısına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce davacı vekilinin bilirkişi incelemesi konusunda marketçilik konusunda uzman Bilirkişi …, Borçlar Hukuku Bilirkişisi … … ve Bilirkişi … … .. dosyanın tevdi edilerek maddi zararın varlığı ve tespiti sözleşme feshine ve ihtara rağmen davalının akde aykırı davranıp davranmadığı ve akde aykırılıkla ilgili …. Fikri Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2011/… Esas 2011/… Karar Sayılı dosyası da incelenerek davacının zararın varlığı ve tespiti hususlarında bilirkişilerden Bilirkişi Heyet Raporu aldırılmıştır. Mali Müşavir Bilirkişi …, Pazarlama, Satış ve Marka Uzmanı Bilirkişi … ve Borçlar Hukuku Bilirkişisi Prof….’nın hazırlamış olduğu Bilirkişi Heyet Raporuna göre özetle;
“…Davacı tarafın varlığını iddia ettiği zararın ve bunun miktarının davacı tarafça kanıtlanamadığı ve dolayısıyla buna ilişkin talebin yerinde olmadığı, olayda manevi tazminat talebinin şartlarının da oluşmadığı, görüş ve kanaatine varılmıştır…” hususlarında görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen 11/05/2016 tarihli ve … Esas …/… Karar Sayılı karar ile;
“… Davacının uğradığını iddia ettiği zararı ve zarar miktarını kanıtlayan belgelere ve diğer delillere rastlanmadığı, bu davada davalıya ait ticari kayıtlardan hareket ederek davacı zararının hesaplanamayacağı, davacının manevi zararın varlığını da kanıtlayamadığı ve bu nedenle de … Açılan davanın REDDİNE,…” dair karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/04/2018 tarihli ve 2016/10011 Esas 2018/3093 Karar Sayılı Bozma İlamı ile;
“…Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava, sözleşmeyle öngörülen rekabet yasağına aykırılık nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasında franchise sözleşmesi ve fesih sözleşmesi imzalandığı, fesih sözleşmesinde davalı alt imtiyaz sahibinin sözleşmenin feshini takip eden bir yıl boyunca aynı adreste herhangi bir marketçilik faaliyeti yapmayacağına ilişkin düzenleme bulunduğu, fesih sonrasında davalının aynı adreste faaliyetine devam ettiği ve rekabet yasağını ihlal ettiğini ileri sürmekte, buna karşın davalı da sözleşmenin feshi sonrasında elinde kalan malları davacının iade almadığını, elindeki stokları tüketmek için faaliyetine devam etmek zorunda kaldığını savunmuştur.
Tarafların sözleşme özgürlüğü çerçevesinde yapmış oldukları rekabet yasağı sözleşmelerine aykırılık halinde davacı taraf, bir haksız fiil şekli olan haksız rekabet eyleminden farklı olarak sözleşmeyle yüklendiği yapmama edimini haklı neden olmaksızın ve kusurlu olarak ihlal eden davalıya karşı müspet zararının tahsilini talep edebilir. Bu durumda, davacı lehine tazminata hükmedilebilmesi için öncelikle davalının kusurlu olduğunun ispatı gerekir. Davalı, fesih sonrası elinde stokta kalan malları davacının iade almadığını bu nedenle stoğu tüketmek amacıyla satmaya devam ettiğini savunduğuna göre, davalının ticari defter ve kayıtları incelenerek fesih sonrası bir yıllık dönemde işletmesine başka üreticilerden yeni mal tedarik edip etmediği, yalnızca stoktaki malları satıp satmadığı hususunun araştırılması, şayet işletmesine yeni mal tedarik ederek ticari faaliyetine devam etmiş ise bu durumda kusurlu kabul edilmesi ve davacı lehine makul bir tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir… hükmün davacı yararına BOZULMASINA,…” dair karar verilmiştir.
Dosya Mahkememizin 2018/871 Esas sayısına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi … Talimat dosyasına davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmek üzere Talimat yazılmış olmasına rağmen davalı tarafın inceleme günü defterlerini sunmaktan imtina etmesinden dolayı Bilirkişi incelemesi yaptırılamamıştır.
Mahkememizce taraflar arasında uyuşmazlıkla ilgili, Bozma İlamı doğrultusunda, dosyaya giren BA-BS formları da göz önüne alınarak inceleme yapılmak üzere bu konuda uzman olduğu anlaşılan Mali Müşavir Bilirkişi …’ya dosyanın tevdine karar verilerek Bilirkişi Raporu aldırılmıştır. Mali Müşavir Bilirkişi … ‘nun hazırlamış olduğu 27.05.2020 tarihli Bilirkişi Raporuna göre özetle;
“…Davalı yanın sözleşmenin fesih tarihi olan 20.10.2010 ile 20.11.2011 tarihleri arasında, 2010 yılında 812.665,00 TL, 2011 yılında 521.190,00 TL olmak üzere toplam 1.333.855,00 TL mal tedarik ettiği, … Vergi Dairesi Tarafından dosyaya intikal ettirilen Davalı şirketin (BA) Mal ve hizmet alımlarına ilişkin bilgi formundan anlaşıldığı,
Dava dosyasına sunulu olan 17.12.2012 havale tarihli SMMM …’ya bilirkişi raporunun sonuç bölümünde bu süre zarfında davalı şirketin 31.869,57 TL Zarar ettiği,
Davacı şirketin tazminat taleplerinin Sayın Mahkemenizin takdiri içinde kaldığı,…” hususlarında görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi Raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davacı vekilince Bilirkişi Raporuna dair beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Mahkememizce, itirazlar doğrultusunda dosyanın ek rapor alınmak üzere Bilirkişiye tevdiine, karar verilerek Bilirkişi Ek Raporu aldırılmıştır. Mali Müşavir Bilirkişi … ‘nun hazırlamış olduğu 11.01.2021 tarihli Bilirkişi Ek Raporuna göre özetle;
“…Davalı yanın sözleşmenin fesih tarihi olan 20.10.2010 ile 20.11.2011 tarihleri arasında, 2010 yılında 812.665,00 TL, 2011 yılında 521.190,00 TL olmak üzere toplam1.333.855,00 TL mal tedarik ettiği, … Vergi Dairesi Tarafından dosyaya intikal ettirilen Davalı şirketin (BA) Mal ve hizmet alımlarına ilişkin bilgi formundan anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin kök rapora karşı sunmuş olduğu beyan ve itiraz dilekçesindeki davalının yalnızca mal tedarik edip etmediği değil, bu Malların satılıp satılmadığının incelenmesi meselesinin irdelenmesi hususu; Öncelikle belirtmek gerekir ki Davalının tedarik ettiği malların incelenmesi hususu yüce … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla Bilirkişi Mali Müşavir … tarafından incelemiş olup düzenlenen 17.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda belirtilmiş olup, dönemsel olarak yapılan hesaplamalarda (20.10.2010- 31.10.2011) döneminde davalının Net 1.288,447,41 TL hasılat yaptığı, aynı dönemde (20.10.2010-31.10.2011) 31.869,57 TL zarar ettiği tespit edilmiştir.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından alınan 17.12.2012 havale tarihli bilirkişi SMMM …’ya ait bilirkişi raporunun sonuç bölümünde 20.10.2010- 20.10.2011 dönemleri arasında davalının net cirosunun 1.288.447,41 TL olduğu, karşılaştırmalı olarak yapılan kar /zarar mahsubu sonrasında 20.10.2011 tarihi itibariyle 31.869,57 TL zarar ettiği tespit edilmiş olup davalı şirketin belirlenen tarih aralığında tedarik ettiği mallardan dolayı menfaat temin etmediği, diğer bir anlatımla bu alımlar neticesinde kazanç elde etmediği gibi 20.10.2010 ile 20.10.2011 tarihleri arasında 31.869,57 TL zarar ettiği, bununla birlikte ; HMK 194 (1)(2) gereği davacının tazminat talebine dayanak belgelerin (zarar miktarını kanıtlayan belgeler) dava dosyasına sunulması gerektiği,…” hususlarında görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi Ek Raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davacı vekilince Bilirkişi Ek Raporuna dair beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Bilirkişi Raporları hüküm kurmaya uygun bulunmuştur.
GEREKÇE;
Taraflar arasındaki ihtilaf; davacı tarafından davalı aleyhine rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin ihlali ve sözleşmeye aykırılık nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından; Taraflar arasında 05.09.2009 tarihinde alt imtiyaz (franchise) sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin azami süresinin 3 yıl olduğu, 3 yıl sonunda sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğinin kararlaştırılmış olduğu, tarafların 20.10.2010 tarihli fesih sözleşmesi ile taraflar arasında düzenlenen alt imtiyaz sözleşmesinin sonlandırılması hususunda mutabakata vardıkları, fesih sözleşmesine göre sözleşmenin sona ermesinden sonraki 1 yıllık süre boyunca davalı şirketin …’daki adresinde ne kendisinin ne de herhangi bir şirketin doğrudan veya dolaylı olarak hissedar, yönetici, istihdam eden, danışman veya kredi veren olarak bu anlaşma ile makul olarak tasarlanmış bulunan iş ile aynı veya benzer olan işlerde özelde gıda zincirleri ile veya gıda toptan perakende satışı yapan veya dolayı olarak böyle bir işe ortak olan … ürünlerinin benzerini veya aynını satan rakip bir işletme ile bir iş yapmaktan veya genelde … işletmeleri ile rekabet yaratacak doğrudan ve ya dolaylı faaliyetlerde bulunmaktan kaçınacağını ve esas sözleşmenin sona ermesine müteakip iş bu sözleşmeden kaynaklanan taahhütlerin yerine getirileceği hususunun bilincinde olduğunu ve sözleşmeye aykırı davranmayacağını kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, dosyada yer alan değişik iş dosyasına göre davalının sözleşmede yer alan adreste marketçilik yaptığı, taraflar arasında varılan mutabakatlara göre davalının fesih tarihinden itibaren 1 yıllık süre boyunca davacının ürünlerinin satıldığı yerde aynı işi yapmayacağı, aynı satış vaadinde bulunmayacağı hususunda anlaşıldığı, davalının faaliyet icra ettiği yer ile sözleşmede belirtilen işyerinin aynı olduğu, dosya içeriğinden genel olarak davalının sözleşmeler ile yasaklanan faaliyeti icra ettiği, rekabet yasağına aykırı davrandığı, davacının maddi zararını ispat edemediği, Mahkememizce davacının maddi ve manevi zararlarını ispat edemediğinden 11.05.2016 tarihli ve 2014/778 E, 2016/424 K sayılı Karar ile davanın reddine karar verildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/04/2018 tarihli ve 2016/10011 Esas 2018/3093 Karar sayılı karar ile davacı taraf lehine tazminata hükmedilebilmesi için öncelikle davalının kusurlu olduğunun ispatı gerektiği, davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenerek fesih sonrası bir yıllık dönemde işletmesine başka üreticilerden yeni mal tedarik edip etmediği, yalnızca stoktaki malları satıp satmadığı hususunun araştırılması, şayet işletmesine yeni mal tedarik ederek ticari faaliyetine devam etmiş ise bu durumda kusurlu kabul edilmesi ve davacı lehine makul bir tazminata hükmedilmesi gerektiğinin belirtildiği, Mahkememizce Bozma İlamı doğrultunda davalının bulunduğu Mahal Mahkemesine talimat yazılarak davalı tarafın ticari defterleri incelenmek için ihtar edilmiş olmasına rağmen davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığı, bundan dolayı BA-BS formları incelenerek ve evvelce alınan Talimat Bilirkişi Raporu da değerlendirilerek Mali Müşavir Bilirkişiden rapor aldırılmış, davalı tarafın sözleşmenin fesih tarihi olan 20.10.2010 ile 20.11.2011 tarihleri arasında 2010 yılında 812.665,00-TL, 2011 yılında 521.190,00-TL olmak üzere 1.333,855,00-TL mal tedarik ettiği, davalının 20.10.2010- 31.10.2011 döneminde net 1.288.447,41-TL hasılat yaptığı, aynı dönemde 31.869,57-TL zarar tespit edildiği, davalı şirketin belirlenen tarih aralığında tedarik ettiği mallardan menfaat temin etmediği, davacının maddi zararlarını ispat edemediğinden dolayı maddi tazminat yönünden davacının davasının reddine dair karar verildiği, Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda yapılan inceleme sonrasında; davalının alt imtiyaz sözleşmesi kapsamında davacıdan aldığı malları elinden çıkartmak için satışa devam ettiğini iddiasının gerçeği yansıtmadığı, bu süre zarfında davalının yeni mal tedarik ettiği de anlaşıldığından Bozma İlamı doğrultusunda kusurlu olarak kabul edilerek manevi tazminat yönünden takdiren 20.000,00-TL’nin 20.10.2010 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-)Maddi Tazminat Yönünden; Davacının davasının REDDİNE,
Manevi Tazminat Talebi Yönünden;
20.000,00-TL’nin 20.10.2010 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
FAZLAYA DAİR MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN REDDİNE,
2-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 5.859,21-TL nispi karar harcından peşin yatırılan 594,00-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 3.101,85 -TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-)Manevi Tazminat Davası yönünden, Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 5.100,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)a)Maddi Tazminat Davası yönünden, Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret olunan kısım üzerinden hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
4-)b)Manevi Tazminat Davası yönünden, Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret olunan kısım üzerinden hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-)Davacı tarafça yatırılan 594,00-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-)Davacı tarafından yatırılan 18,40-TL başvuru, 2,90-TL vekalet harcı, 4.300,00-TL bilirkişi ücreti ve 344,00-TL posta giderinden ibaret toplam 4.665,30-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları dikkate alınarak ‭2.332,65‬TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına;
7-)Taraflarca yatırılan kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük kesin süre içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı. 13/12/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)