Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/840 E. 2023/20 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/840 Esas
KARAR NO : 2023/20

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2018
KARAR TARİHİ : 17/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; … 26. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile müvekkili lehine icra takibi yapıldığını, müvekkiline tebligatlar usulsüz tebliğ edildikten sonradan takipten haberdar olduklarını ve … 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dava dosyası ile icra takibine itiraz edildiğini ve taleplerinin kabul edilerek icra takibinin iptal edildiğini, müvekkilinin ve boşandığı eşi birlikte davalı şirketten sözleşme düzenlemek suretiyle taksitli çeyiz eşyaları aldıklarını, tüm taksitleri takipten önce ödeyerek davalı şirkete her hangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin ve boşandığı eşinin davalı şirkete her hangi bir bono imzalamadığını, müvekkilinin haksız olarak icrai işlemlerin başlamasından dolayı olmayan borcu nedeni ile mağdur olduğundan (HMK 209 mad) teminatsız icra takibinin durdurulmasına, dava ve takip konusu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, dava konusu bononun iptaline, kötü niyetle hareket ederek müvekkilinin ticari hayatına onarılmaz zararlar veren davalıdan %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Alacaklının dayanak senetten doğan borca karşılık ödeme yapıldığı yönünde bir kabul beyanı bulunmadığından, borca itirazın İİK’nun 169/a maddesine göre usulünce ispatlandığı sonucuna varılamayacağını, ”(Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 22.1.2015 tarihli 2014/26087 Esas, 2015/1517 Karar sayılı ilamı) İİK.nun 169/a-1 maddesi gereğince icra hakimliğinde borçlunun, borcun bulunmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ettiği takdirde itirazın kabulüne karar verileceğini, dairenin Yerleşik İçtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin takip konusu borç için verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağına açıkça atıf yapılmasının zorunlu olduğunu, somut olayda ödeme belgesi olarak sunulan 02.12.2005 günlü banka havale dekontunun incelenmesinde, ödemenin takip dayanağı çek için yapıldığına ait açıklamanın dekont üzerine sonradan el yazısı ile ilave edildiğini ve altının banka yetkililerince imzalandığının görüldüğünü, bu durumda, anılan havale dekontu ile yapılan ödemenin takip dayanağı çek için yapıldığının kabulü gerektiğini, mahkemece borçlunun kısmi itfa itirazının kabulü yerine reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olduğunu, davacının ödeme iddiasını usul ve yasaya uygun olarak ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, asıl alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, bonoya dayalı icra takibi ve bono nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Ticaret Mahkemesinin görev alanı 6102 Sayılı TTK.’nun 4 ve 5 maddelerinde düzenleme altına alınmıştır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade etmektedir.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır.
Somut olayda, davacının davalıdan satın aldığı çeyiz eşyalarının tüketim amacıyla alındığı, ticari satıma konu olmadığı, davacının “tüketici” sıfatını haiz olduğu, taraflar arasındaki temel ilişki ve çekişmenin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamına girdiği, dava konusu bono kambiyo senedi niteliğinde ise de bononun düzenlenme nedeninin ticari nitelikte bulunmayan çeyiz eşyası alım satım ilişkisi olduğu, buna göre mahkememizin mutlak ve nispi ticari dava niteliği taşımayan işbu davaya bakmakla görevli olmadığı ve dava konusu uyuşmazlıkta görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu kanısına varılmakla görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği nazara alınarak mahkememizin karşı görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve HMK 20 md uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç, vekalet ücreti, arabuluculuk gideri, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 17/01/2023

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı