Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/726 E. 2020/484 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/726 Esas
KARAR NO : 2020/484

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 06/08/2018
KARAR TARİHİ : 20/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili tarafından davalıya brokerlık alanında hizmet verildiğini ve bu kapsamda sigorta poliçeleri imzalandığını, söz konusu hizmetler karşılığı olarak müvekkilinin 3.541,09.-TL’lik bir alacağının bulunduğunu, ancak söz konusu tutarın davalı tarafından ödenmediğini, bu nedenle müvekkili tarafından davalı aleyhine … 21. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası ile 3.541,09.-TL Asıl Alacak ve 612,95.-TL İşlemiş Faiz olmak üzere toplam 4.154,04.-TL’lik tutar üzerinden icra takibi başlatıldığını, ancak davalının itirazları üzerine icra takibinin durduğunu, davalı tarafından yapılan itirazların haksız olduğunu beyanla neticeten fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı kalması kaydıyla; itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davacının davasının zamanaşımına uğradığını, huzurdaki davaya konu edilen … 21. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyasındaki 3.541,09.-TL’lik Asıl Alacak kalemi içerisinde yer alan 241,12.-TL’lik alacağın, müvekkilinden talep edilmesinin mümkün olmadığını, 11/05/2016 tarihli poliçe ile sigortalanmış olan … plakalı aracın, sigorta tarihinden önce dava dışı … adına kayıtlı olduğunu, söz konusu aracın müvekkiline devredilmesi sonucunda işbu poliçenin iptal edildiğini, aynı poliçeye ait 12/04/2016 ile 11/05/2016 tarihleri arasındaki 241,12.-TL’lik sigorta bedelinin haksız şekilde müvekkilinin cari hesabına yansıtıldığını, diğer yandan davacı tarafından belirlenen 3.299,97.-TL tutarındaki sigorta prim bedelinin fahiş olduğunu, söz konusu bedele ilişkin davacıya itirazların bildirildiğini ve söz konusu poliçeye onay vermediğini, ayrıca poliçenin hiçbir zaman müvekkiline gönderilmediğini beyanla neticeten öncelikle dava konusu 241,12.-TL tutarındaki alacak yönünden davanın husumetten reddine, huzurdaki davanın reddine, dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu … 21.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası getirtilip dosya arasına konulmuştur,incelendiğinde;davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine cari hesap alacağından kaynaklı 3.541,09 TL cari hesap alacağı, 612,95 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.154,04 TL’lik ilamsız takipte bulunulduğu,ödeme emrinin borçluya 12/02/2018 tarihinde tebliğ olduğu,davalı borçlu vekili 14/02/2018 tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Mahkememizin 21/03/2019 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere mali müşavir ve sigorta hukukçusu bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 31/07/2019 teslim tarihli raporda özetle;
7.) Buna göre yapılan mali inceleme neticesinde;
a.) Davacının kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 3.541,09.-TL Alacaklı durumda olduğu, söz konusu bakiyenin; 3.299,97.-TL’lik Poliçe bedelinden ve dava konusu … plakalı aracın, dava dışı … tarafından yaptırılan sigorta poliçesinin kullanım bedeli olarak hesaplanan (1.999,99 – 1.758,87 =) 241,12.-TL’lik tutardan kaynaklandığı,
b.) İncelenen davalıya ait ticari defterlerde ise yukarıda rapor içinde 4. paragrafta açıklandığı şekilde, davacı ile olan herhangi bir ticari münasebete rastlanılmadığı,
8.) Taraflar Arasındaki İlişki Açısından Yapılan İnceleme
Dosya münderecatından taraflar arasındaki ilişkinin sigorta poliçesine bağlı sözleşmesel ilişkiden kaynaklandığı hususu açık olup tartışmasızdır. Buna karşılık uyuşmazlık, her ne kadar bu husus çok açık bir şekilde ifade edilmemiş de olsa, esasında dava konusu sözleşmenin taraflar arasında kurulmuş sayılıp sayılmadığı ile ilgilidir. Zira davalı taraf gerek dilekçesinde gerekse mail yazışmalarında, ısrarlı ve istikrarlı bir şekilde sigorta priminin yüksek olmasından şikayet etmiş ve fakat açık bir şekilde bu sebeple sigorta sözleşmesinin kurulmadığını, diğer bir ifade ile ücret konusunda anlaşma sağlanmadığı ve dolayısıyla sözleşmenin esaslı unsurlarında uyuşulmadığı gerekçesi ile sözleşmenin kurulmadığını ifade etmemiş; aksine sözleşmeyi feshetmek istediği yönünde beyanlarda bulunmuştur.
Bu durum karşısında tespiti gereken husus, taraflar arasında geçerli bir sözleşme ilişkisinin kurulmuş olup olmadığıdır. Zira gerçekten sigorta da bir sözleşme olmakla, sözleşmenin kurulmasına yönelik genel hükümler uyarınca tarafların sözleşmenin esaslı unsurlarında anlaşmış olması; tabiri diğerle bu yöndeki iradelerinin karşılıklı ve birbirine uygun olması gerekmektedir. Bu bağlamda taraf beyanları ve mail yazışmalarından tarafların prim (ücret) konusunda uyuşmadıkları anlaşılmaktadır. Ancak bu tespit taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulmadığını söylemek için yeterli değildir. Zira tarafların bu (ücret) konuyu sözleşmenin başında tartışmış ve uyuşamamış olmaları gerekir. Ancak dosyadaki poliçeden taraflar arasındaki sigorta teminatının 11.05.2016 tarihinde başladığı ve keza poliçenin de yine aynı tarihte düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu bilgilerden hareketle kurulmuş sayılması halinde söz konusu tarihin sözleşmenin başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi mümkündür. Bununla birlikte tek başına poliçenin varlığı bir sigorta sözleşmesinin kurulduğu yönünde kesin bir tespit için yeterli değildir. Zira TTK m. 1424’ün dolaylı yorumundan, poliçeyi sigortacı tarafın tek başına düzenlediği düşünüldüğünde, karşı tarafın iradesinin de poliçedeki şartlarla uyumlu olduğunu söylemek her zaman mümkün olmayacaktır. Ancak bu sebeple sözleşmenin kurulup kurulmadığını hususunu her daim tartışmalı bir durumda bırakmak da sigorta hukuku ilkeleri ile örtüşmeyeceğinden, kanun koyucu 1405. maddesinde sigortacı ile sigorta sözleşmesi yapmak isteyen kişinin, sözleşmenin yapılması için verdiği teklifname, teklifname tarihinden itibaren 30 gün içinde reddedilmemişse sigorta sözleşmesinin kurulmuş sayılacağını hükme bağlamıştır. Bu durum karşısında, davaya konu uyuşmazlıkta da poliçede yazılı olan 11.05.2016 tarihinden itibaren 30 gün içinde (10.06.2016 tarihine kadar) poliçede yazılı şartlara ve dolayısıyla prime yönelik bir itiraz olmaksızın geçen 30 gün sonra taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi poliçede yazılı olduğu şartlarda kurulmuş sayılacaktır. Ancak, yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, dosyada yer alan mail yazışmalarında tarafların 02.06.2016 tarihinden itibaren ücret konusunda ihtilaflı oldukları ve hatta 09.06.2016 tarihli mailde de bu hususun davalının yetkilisi olduğu anlaşılan dava dışı …tarafından gönderilen ekstreye bir itirazının olduğu ve bu durumun değiştirilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Bu tespitlerden hareketle, nihai takdir Yüce Mahkeme’ye ait olmak üzere, kanaatimiz tarafların sigorta sözleşmesinin esaslı bir unsuru olan prim (ücret) konusunda henüz uyuşamadıkları ve buna bağlı olarak taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin kurulmadığı, dolayısıyla davalı tarafın sözleşmeden kaynaklanan prim borcundan sorumlu tutulamayacağı yönündedir.
Nihayet, taraflar arasında tartışma konusu olması münasebetiyle, 241,12 TL’lik eski poliçe bakiyesinden sorumluluğu da incelemek gerekirse; iş bu alacağın, davaya konu aracın dava dışı …’nun mülkiyetinde iken yapılan sigorta sözleşmesinin süresi bitmeden aracın davalıya satılmasından kaynaklı kısa süreli sigorta sözleşmesinin primi olduğu anlaşılmaktadır. Şu halde tespiti gereken durum, söz konusu primden davalının sorumlu olup olmadığıdır. Bunun için de TTK m. 1470 hükmünün iş bu olay açısından değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Zira söz konusu hükümde, eski durumdan farklı olarak, açık bir şekilde sigorta edilen menfaat sahibinin değişmesi halinde, aksine sözleşme yoksa, sigorta ilişkisinin sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Şu halde meselenin yine Borçlar Hukukunun genel hükümlerine göre halli gerekir ki; sözleşmeden kaynaklanan hakkın nisbi olması münasebetiyle, herhangi bir talebin de sözleşmenin tarafına karşı ileri sürülmesi gerekecektir. Daha açık ifade ile, bahse konu alacağın (241,12 TL) davacı ile dava dışı … arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakla, aracın yeni sahibi ve huzurdaki davanın davalısından talebi mümkün değildir.
IV- SONUÇ
• Davacının kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 3.541,09.-TL alacaklı durumda olduğu, söz konusu bakiyenin; 3.299,97.-TL’lik Poliçe bedelinden ve dava konusu … plakalı aracın, dava dışı … tarafından yaptırılan sigorta poliçesinin kullanım bedeli olarak hesaplanan (1.999,99 – 1.758,87 =) 241,12.-TL’lik tutardan kaynaklandığı,
• İncelenen davalıya ait ticari defterlerde ise yukarıda rapor içinde 4. paragrafta açıklandığı şekilde, davacı ile olan herhangi bir ticari münasebete rastlanılmadığı,
• Tarafların sigorta sözleşmesinin esaslı bir unsuru olan prim (ücret) konusunda henüz uyuşamadıkları ve dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin kurulmadığı, buna bağlı olarak davalı tarafın sözleşmeden kaynaklanan prim borcundan sorumlu tutulamayacağı;
• 241,12 TL’lik meblağın davacı ile dava dışı …arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakla, aracın yeni sahibi ve huzurdaki davanın davalısından talebinin mümkün olmayacağı yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı vekiline HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmdiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 18/02/2020 tarihli ara kararı gereğince dosya ek rapor hazırlanmak üzere mali müşavir ve sigorta hukukçusu bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen raporda özetle; kök raporu aynen tekrar ettiklerini bildirmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesap alacağından kaynaklanan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalıdan … plakalı aracın, ZMM sigorta poliçe bedelinin ödenmemesinden kaynaklanan … 21. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı, davalının pasif dava ehliyeti olup olmadığı, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, poliçenin feshedilip edilmediği, geçerli olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Davaya konu … 21.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının dosyamız arasına alınıp incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine bakiye cari hesap alacağından kaynaklı 3.541,09 TL cari hesap alacağı, 612,95 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.154,04 TL’lik ilamsız takipte bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya 12/02/2018 tarihinde tebliğ olduğu, davalı borçlu vekili 14/02/2018 tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Davalı tarafın alacağın zamanaşımına uğradığı yönündeki itirazı takip tarihi olan 01/02/2018 itibariyle zamanaşımı süresinin dolamamış olması nedeniyle yerinde bulunmamıştır.
Dosya kapsamında ileri sürülen savunmalar doğrultusunda davaya konu … plakalı aracın 01/01/2016 tarihinden itibaren günümüze kadar tüm kayıt, belge ve ruhsatları ile dava dışı … ve davalı ile yapılan … plakalı araca ait davaya konu sigorta poliçeleri, ödemeler, yazışmalar, sözleşmeler ve tüm kayıt ve belgeleri dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizin 21/03/2019 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere mali müşavir ve sigorta hukukçusu bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 31/07/2019 teslim tarihli raporda özetle; davacının kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 3.541,09.-TL alacaklı durumda olduğu, söz konusu bakiyenin; 3.299,97.-TL’lik Poliçe bedelinden ve dava konusu … plakalı aracın, dava dışı … tarafından yaptırılan sigorta poliçesinin kullanım bedeli olarak hesaplanan (1.999,99 – 1.758,87 =) 241,12.-TL’lik tutardan kaynaklandığı, incelenen davalıya ait ticari defterlerde ise rapor içinde 4. paragrafta açıklandığı şekilde, davacı ile olan herhangi bir ticari münasebete rastlanılmadığı yönünde tespitlerde bulunulmuş, davacı tarafın rapora ilişkin itirazlarda bulunması nedeniyle dosyamız ek rapor hazırlanmak üzere yeniden mali müşavir ve sigorta hukukçusu bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişilerin kök rapordaki tespitlerin aynen tekrar ettikleri, kök raporun ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına uygun nitelikte düzenlenmiş olduğu, hüküm kurmaya elverişli tespit ve değerlendirmeler içerdiği görülmüştür.
Yapılan yargılama, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde 241,12 TL’lik alacak miktarının davacı ile dava dışı … arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklandığı bu sebeple aracın yeni sahibi olan dosyamız davalısından talep edilmesinin mümkün olmadığı, davalının bu miktar yönünden husumet itirazının yerinde olduğu anlaşılmıştır. 241,12 TL dışında kalan miktar yönünden ise tarafların beyanları ve mail yazışmalarının incelenmesinde, tarafların sigorta sözleşmesinin esaslı unsurlarından olan prim (ücret) konusunda karşılıklı irade beyanlarının uyuşmadığı, bu durumda taraflar arasında geçerli bir sözleşme ilişkisinin kurulduğu sonucuna varılamayacağı kanaatine varıldığından davacının davalıdan prim alacağı talebinde bulunmasının mümkün olmadığı, netice itibariyle açıklanan gerekçelerle davacının davasında haklı olmadığı anlaşıldığından davanın reddine, davalının kötüniyet tazminat talebinin ise yasal şartları oluşmadığından reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın reddine,
2-Davalının kötüniyet tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine,
3-Karar tarihine göre alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 70,95 TL harçtan mahsubu ile bakiye 16,55 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davalı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda miktar itibari ile kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 20/10/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)