Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/674 E. 2020/616 K. 30.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/674 Esas
KARAR NO : 2020/616

DAVA : Kar Kaybı Alacağı ve Tazminat (Hizmet Sözleşmesinin Feshinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/07/2018
KARAR TARİHİ : 30/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Kar Kaybı Alacağı ve Tazminat (Hizmet Sözleşmesinin Feshinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı taraf arasında ilk olarak 13.07.2010 tarihinde tüm ürün gruplarına ilişkin Servis Sözleşmesi akdedildiği ve bu sözleşme 20.10.2014 tarihinde yenilenerek 13.11.2017 tarihine kadar devam ettiği, 20.10.2014 tarihli Servis Sözleşmesi’nin sona ermesi üzerine müvekkiline, pilot uygulaması adı altında, süreç sonunda yeni sözleşme yapılacağı vaadine istinaden 3 aylık süre ile deneme yapılacağı belirtilerek 13.11.2017 tarihli … ürünlerine (cep telefonu ve tablet) ilişkin 3 ay süreli “Servis Sözleşmesi” (Bundan sonra “Sözleşme” olarak anılacaktır) ile 13.11.2017 tarihli … ürünlerine (TV ve beyaz eşya) ilişkin 1 yıl süreli “Servis Sözleşmesi” olmak üzere eski şartlarla 2 ayrı yetkili servis sözleşmesinin akdedildiğini, 13.11.2017 tarihli … ürünlerine (cep telefonu ve tablet) ilişkin Servis Sözleşmesi’nin “Süre ve Fesih” başlıklı 10.maddesi, ” İşbu sözleşme 13.11.2017 tarihinde yürürlüğe girer ve 13.11.2017 tarihinden itibaren başlamak üzere 3 ay süreyle yürürlükte kalır.” şeklinde düzenlendiğini, her ne kadar Servis Sözleşmesinde sözleşmenin süresi 3 ay olarak kararlaştırılmış ise de müvekkilinin, davalı tarafından sözleşmenin 3 ay sonunda uzatılacağı ve yeni bir sözleşme yapılacağı vaad edildiği için işbu sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığını, müvekkilinin, 2010 yılından beri … yetkili servisi olarak görev yapmakta olduğundan taraflar arasında süregelen ticari güven ilişkisinin mevcut olduğunu, 13.11.2017 tarihli … ürünlerine (cep telefonu ve tablet) ilişkin Servis Sözleşmesi 13.02.2018 tarihinde bitmiş olmasına rağmen taraflar arasında fiilen devam eden ticari ilişki nedeniyle sözleşmenin uzadığının varsayıldığını, müvekkilinin, davalı Şirketin 2010 yılından itibaren yetkili servisi olarak görev yapmış olmasından dolayı davalı şirketin talepleri doğrultusunda çeşitli yatırımlar yaptığını, müvekkilinin bünyesinde 16 adet eleman çalıştırıyorken, … firmasının ticari itibarını dikkate alarak müşteri memnuniyetine son derece önem vermiş olup bu sebeple sigortalı çalışan eleman sayısını 30’a çıkardığını, servis araç sayısının artırıldığını ve gerekli diğer hususlarda iyileştirmeye gittiğini, ayrıca … ile … A.Ş.’nin 02.05.2012 tarihinde Satış Sonrası Hizmetler İşbirliği Protokolü ile tüketicilere daha fazla noktada daha hızlı servis hizmeti verebilmek amacıyla işbirliği sürecine girmelerinden ötürü 10.05.2012 tarihinde ek protokol imzalandığını, protokol sonrasında müvekkilinin … Tic. Ltd. Şti. ile 06/06/2012 tarihinde sözleşme imzalayarak … adresinde … (Express repair center= hızlı onarım) Merkezi açtığını, bununla birlikte … müşterilerine hizmet vermesinin zorlaşması nedeni ile ayrı bir … mobil cihazlar servis merkezi noktası açılması talebi üzerine 22.04.2014 tarihinde … adresine … mobil cihazlar servis merkezini istek üzerine açtığını, söz konusu bu işletmenin halen … adına … bölgesine hizmet vermekte olduğunu, müvekkilinin 3 aylık bu pilot uygulamayı desteklemek için ticari zarar etmeyi göze aldığını ve bu uygulama üzerinden hizmetini verebilecek donanım ve yetkinliğe sahip olmasına rağmen …’un … programında yaptığı değişiklik ile Müvekkilinin …onarım yetkisi kısıtlandığını, bu durumun müvekkilimin … ve … lokasyonundaki servis merkezlerinde büyük zararlar etmesine sebep olduğunu, Oysaki Müvekkilinin yapılan tüm bu yatırımlar taraflar arasındaki sözleşmenin güvenilirliği ilkesi ve ticari ilişkinin uzun yıllar süreceği inancı ile yapıldığını, davalı tarafından 06.04.2018 tarihinde mail yoluyla Fesih Protokolü gönderildiğini ve fesih protokolünde; “….tüketici memnuniyetini artırmaya ve ilgili yasal mevzuata uyumu temin etmeye yönelik Türkiye genelinde cep telefonu ve mobil ürünler için geçerli olacak şekilde yeni bir servis ağı yapılanmasını uygulama kararı tarihli Sözleşmenin, 20.07.2018 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde feshedileceği…” belirtildiğini, davalı şirket tarafından düzenlenen işbu fesih protokolü müvekkili tarafından kabul edilmediğinden davalı şirkete … 40. Noterliği’nin… tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek sözleşmenin tek taraflı ve haksız feshedilmesi nedeniyle yapılmış olan yatırımlara ilişkin uğrayacağı zararların, personel ödemelerinin, kazanç kaybının ve diğer muhtemel zararlarının gerçek karşılığının talep edildiğini, davalının … 15. Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilerek 13.11.2017 tarihli … ürünlerine (cep telefonu ve tablet) ilişkin Servis Sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiğini, davalı şirketin yaklaşımı nedeniyle yeni bir yapılandırmanın söz konusu olması halinde de uyum ve güven içinde çalışan müvekkilinin bu yapılandırmada pozisyonunun korunması veya haklarının tazmin edilmesi gerektiğini, aksi takdirde sadece bir tarafı koruyan matbu sözleşmeleri imzalamak ve bu sözleşmelere güvenerek eleman istihdamı ve yüksek bedelli teknolojik, lojistik yatırımlar yapmanın mümkün olmayacağını, müvekkilinin haksız fesih nedeniyle uğradığı maddi zararların tazmini gerektiğini, davalı şirket tarafından müvekkiline gönderilen fesih protokolünün 2.6. maddesinde, 147.700-TL+KDV tutarında tazminat ödemesinin davalı Şirket’in servis noktası olarak yapmış olduğu yatırımları ve tek taraflı haksız fesih nedeniyle uğrayacağı kar kaybı zararlarını hiçbir şekilde karşılamadığını, somut olayda sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle bünyesinde çalıştırdığı elemanlarını işten çıkararak bu elemanlarına tazminat ödemesi yapmak zorunda kalacağını ve davacı şirket tarafından yetkili servis olarak hizmet vereceği işyerinin beğenilmemesi üzerine müvekkilinin daha büyük olduğu için kendisine ait olan mülkten kiracısını çıkartarak buraya geçmek zorunda kaldığını, davalının talebiyle büyütmüş olduğu dükkan için kira bedelinden mahrum kaldığını ve dükkanın iç dekorasyonu için Samsung’un talepleri doğrultusunda harcamalar yaptığını ve gerekli diğer hususlarda iyileştirmeye gittiğinden müvekkilinin haksız fesih nedeniyle uğradığı maddi zararlardan mahrum kalacağı karın, yatırım maliyetlerinin, personel çıkarmalarına ilişkin ödeyeceği tazminat miktarlarının, servis araçlarının kasko ve sigorta bedellerinin, işyeri kıra sözleşmesinin erken feshi nedeniyle uğrayacağı zararın davalı şirket tarafından tazmin edilmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000-TL tutarındaki kar kaybı ile müvekkilinin yapmış olduğu yatırımlara ilişkin uğrayacağı 5.000-TL tutarındaki zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tazminine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin, davacı … ile 09.11.2017 tarihinde imzalanan ” Servis Sözleşmesi” sözleşmedeki açık hüküm uyarınca 13.02.2018 tarihinde sona ermiş olduğunu, sona eren sözleşme nedeniyle müvekkili şirketin davacıya herhangi bir yükümlülüğü olmamasına rağmen tamamen iyi niyet ve süregelmiş olan ve beyaz eşya ve TV grubunda halen dahi devam eden sözleşme uyarınca bir takım tekliflerde bulunulduğunu ancak bu teklifin davacı tarafından kötü niyetle ve anlaşılamayan sebeplerle kabul edilmemesi üzerine bu kez sözleşmesel hak kullanıldığını ve … tarih … sayılı ihtarname keşide edilerek davaya konu sözleşmenin 15.08.2018 tarihi itibarı ile feshedilmiş olduğu davacıya bildirildiğini, davacı tarafın iddialarına cevap vermeden önce, müvekkili şirketin tüketici memnuniyetini artırmak ve ilgili yasal mevzuata uyum sağlamaya yönelik Türkiye genelindeki tüm cep telefonu ve mobil ürünler için geçerli olacak şekilde yeni bir servis ağı yapılanması uygulama kararı almasından bahsetmenin huzurdaki davanın özünü anlamak bakımından faydalı olacağını, müvekkilinin servis hizmetlerinde bölge servisleri sistemine geçtiğini, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna dayanılarak hazırlanan “Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği”‘nin ekinde yer alan satış sonrası hizmet verilmesi zorunlu olan ürünler listesinin 8.1 no’lu sütununda Telekomünikasyon alet ve cihazları için 7 coğrafi bölgede toplam 20 adet servis açma şartı getirildiğini, müvekkili şirketin yapılanma öncesinde ise 8 ilde toplam 55 adet noktada ayda ortalama 120.000 adet onarım hizmeti vermekte iken gelişen teknoloji ve ürün kalitesinin artması ile birlikte bu sayının ayda 50.000 adete kadar düştüğünü ve bu durumun bir servis istasyonunun ekonomik olarak da yaşatılmasına maalesef imkân vermekten uzak olduğu,nu müvekkili şirketin gelişen teknoloji ile yasal sınırın çok üzerinde sayıda bulunan söz konusu servislerini yasal sınırlamalara uymak kaydıyla azaltarak servis hizmetini bölge bazında merkezi bir hale getirmeyi amaçladığını, söz konusu değişiklik öncesinde, davacının sadece işyeri adresi olan Balıkesir ilindeki cihazları değil, servis olmayan illerdeki cihazlara ilişkin olarak da satış sonrası hizmet vermekte olduğu, bu durumun tüketiciler için büyük mağduriyetlere sebep olduğunu, örnek vermek gerekirse, …’da servis olmaması ve davacının sözleşmesi gereği …’e tamir için cihaz geldiği görüldüğünü, oysaki, cihazlar … yerine …’daki servislere götürülse idi, tüketici cihazını çok daha hızlı bir şekilde teslim alabileceğini, yapılan planlamalarda görülen bu duruma müdahale edilerek müşteri memnuniyetinin üst seviyelere çıkarılmasının amaçlandığını, gelinen noktada bölge uygulamasına geçilmesi ile birlikte garanti içi cihazını servise teslim eden müşteri en geç 3 gün içinde cihazını teslim alır hale gelen merkezi bir sistem kurulduğunu, müvekkili şirketin, tam da bu sebeplerle, uygulamasındaki coğrafi karışıklığı gidermek ve müşterisine daha iyi ve hızlı bir hizmet verebilmek adına, servisleri illerine ve bölgelerine göre ayırdığını ve bu kapsamda servis kapasitesini daha etkili kullanmaya yönelik kararlar aldığını, ayrıca müvekkilinin, servis ağı yapılanmasını değiştirmek amacıyla Türkiye çapında pek çok işletme ile benzer durumlar yaşadığını, davacı ile benzer pozisyondaki servislerin büyük bir çoğunluğu müvekkili şirket tarafından iyi niyetli olarak önerilen fesih protokollerini kabul etmişken, Davacı taraf dosyada mübrez fesih protokolünü kabul etmeyerek ve hiçbir somut zarara ve delile dayanmaksızın, zira zarar yok iken işbu davayı ikame ettiğini, esasen davacıya herhangi bir protokol sunulmasının dahi bir yükümlülük değil, tamamen iyiniyet ve halen dahi çalışılan bir servis olması nedeniyle iyi niyetle yapılmış iken kabul edilmediğini ve huzurdaki davanın açıldığını, müvekkili şirketin kapanan diğer servisler yanında davacı da faydalansın diye bir teklifte bulunduğunu ancak bu teklifin kabul edilmediğini, teklifin davacı bir zarara uğradığı ya da sözleşmesel yükümlülük olduğu için değil tamamen diğer servisler yanında davacı da faydalansın diye yapıldığını, müvekkilinin davacı ile itilafı olan 3 ay süreli … (cep telefonu ve tablet) (09.11.2017 tarihli … Servis Sözleşmesi) ürünlere ilişkin servis sözleşmesi olduğunu, diğer sözleşmenin 1 yıl süreli … servis sözleşmesi geçerliliğinin korumaya devam ettiğini, taraflar arasında imzalanan 13.11. 2017 yürürlük tarihli … Servis Sözleşmesisnin “Süre ve Fesih” başlıklı 10. maddesi uyarınca sözleşmenin süresinin 3 ay olarak kararlaştırıldığını, sözleşmenin 13.02.2018 tarihinde sözleşme hükmü gereği sona erdiğini ve müvekkili şirketin, basiretli tacirler arasında imzalanmış bir sözleşmeden kaynaklanan haklarını kullandığını, buna karşılık müvekkili şirketin, hiçbir yükümlülüğü olmamasına karşılık, … sözleşmesi sebebiyle aralarında süregelen bir ticari ilişki de bulunması sebebiyle, tamamen iyi niyet göstererek bir fesih protokolü önerdiğini ve fesih protokolü ile davacıya çeşitli finansal fayda sağlayacak imkanlar sunarak sözleşmeden kaynaklanan ticari ilişkinin iyi niyet çerçevesinde sonlandırılmasının teklif edildiğini ve bu kapsamda tarafların 29 Mart 2018 tarihinde … adresinde bulunan … adresinde bir araya geldiğini, bu görüşmeye istinaden 6 Nisan 2018 tarihinde dosyada mübrez bulunan fesih protokolünün mail yoluyla davacı tarafa iletildiğini ancak davacı tarafın ilgili fesih protokolünü önceki görüşmelere rağmen imzalamadığını, davacının, söz konusu sözleşmeden doğan herhangi bir hakkı bulunmadığını, kaldı ki davacının talep ettiği zarar kalemlerine ilişkin herhangi somut bir delil de sunmadığını beyan ederek davanın reddine, masraf ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraflar arasında imzalanan sözleşme, ihtarname, fesih protokolü, e- mailler, bilirkişi kök ve ek raporları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin haksız feshedildiği iddiası ile uğranan kar kaybı ve zarara ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen 13/11/2017 tarihli servis sözleşmesinin davalı tarafından tek taraflı olarak feshedilmesinin haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı, haksız fesih söz konusu ise davacının kar kaybı ile yapmış olduğu yatırımlara ilişkin uğrayacağı zararı talep edip edemeyeceği hususlarındadır.
Deliller toplandıktan sonra tarafların ticari defter ve belgeleri, mailler, ayrıca sözleşmenin incelenmesi suretiyle mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu düzenlenmesine karar verilerek dosya mali müşavir …, sözleşme uzmanı Doç. Dr….ve elektrik mühendisi …’den oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan raporda özetle; Davacı tarafın 13.11.2017 tarihli sözleşmenin imzalandığı dönemde davalı şirketin ileriye yönelik olarak uzun vadeli bir sözleşme ilişkisinin süreceği yönünde kendilerine sinyaller verdiğini iddia etmesine karşın, davalı şirketin bu tutumuna ilişkin davacı tarafından dosyaya sunulan deliller tespit edilemediği, taraflar arasındaki yazışmalar incelendiğinde, bu yönde bir değerlendirme yapılmasına imkân verecek nitelikte ifadelere rastlanılmadığı, davalı tarafın 11.05.2018 tarihinde gönderdiği ihtarname ile 13.11.2017 tarihli … ürünlerine ilişkin Servis Sözleşmesini 15.08.2018 tarihi itibariyle feshettiği, davacıya 3 aylık bir süre tanındığı, sözleşmenin süresi ve yapılan işin niteliği dikkate alındığında davalının makul bir süre sonunda sözleşmeyi fesih talebinde bulunduğu, bu sebeple sözleşmenin hukuka uygun şekilde sonlandırıldığı ve davacının bu fesihten kaynaklı zararlarının tazminini talep edemeyeceği beyan edilmiştir.
Davacı vekili, Bilirkişi heyetindeki Mali Müşavir ve Elektrik Elektronik mühendisi dosya kapsamında herhangi bir inceleme yapmadıkları, dava konusu olayda delil olarak davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile bilgisayar kayıtları ve elektronik ortamdaki yazışmalara dayanarak bunların incelenmesini talep ettikleri halde bilirkişilerin dosyada yer alan dilekçeler üzerinde inceleme yaparak raporlarını hazırladıklarından, müvekkilinin hak kaybına uğramasına sebep oldukları, Bilirkişilerin raporda “…davacıya 3 aylık bir süre tanındığı, sözleşmenin süresi ve yapılan işin niteliği dikkate alındığında davalının makul bir süre sonunda sözleşmeyi fesih talebinde bulunduğu, bu sebeple sözleşmenin hukuka uygun şekilde sonlandırıldığı…” tespit edildiği, bilirkişilerin makul süre belirlenirken hangi kriterlerin esas alındığı raporlarda belirtilmediği, Bilirkişilerin sanki sözleşmenin 36 ay süreli olarak kurulmuş olduğu düşünülerek rapor hazırladıkları, her ne kadar 13.11.2017 tarihli servis sözleşmesin de sözleşmenin süresi 3 ay olarak kararlaştırılmış ise de müvekkilinin bu sözleşmeyi 3 ay sonunda uzatılacağı ve yeni bir sözleşme yapılacağı vaat edildiği için imzalamak zorunda kaldığı, Müvekkilinin 2010 yılından beri … YETKİLİ servisi olarak görev yapmakta olduğundan taraflar arasında süre gelen ticari güven ilişkisi mevcut olduğu , 13.11.2017 tarihli … ürünlerine (cep telefonu ve tablet) ilişkin Servis Sözleşmesi 13.02.2018 tarihinde bitmiş olmasına rağmen taraflar arasında fiilen ticari ilişkinin devam etmiş olması davalı tarafın 3 aylık sözleşme imzalanmadan önce verdiği vaadin bir göstergesi olduğu, Ancak bilirkişi tarafından bu hususun yüzeysel olarak değerlendirildiği, Kaldı ki teknik servis hizmeti süreklilik arz eden ciddi bir iş olup hem kanuni zorunluluklara hem de davalı şirketin talimatlarına uyum sağlamak için ciddi yatırımlar yapan müvekkili şirketin, bu yatırımları ileriye yönelik olarak yapmış fakat kazanç sağlayacağı aşamaya henüz gelmişken sözleşme haksız olarak feshedildiği, Bilirkişi heyetinin kanunun kendisine yüklemiş olduğu görev sınırlarını aşarak hukuki nitelendirmelerde bulunduğu ve davanın haklı olup olmadığını tartıştığını, Bu husus HMK m.279 un 4. fıkrasında açıkça “Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hakim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.” Şeklinde hüküm altına alındığı, Bilirkişi heyetinde sözleşme uzmanı hukukçu bilirkişi olmasına rağmen kanunun bu açık hükmü görmezden gelinerek raporda davanın sonucuyla ilgili hukuki görüş bildirildiğini, Bilirkişi heyetinin tarafların aralarındaki süreci inceleyip rapora aktarması ve hukuki değerlendirme ile nihai kararı verme işini mahkemeye bırakması ve müvekkilinin sözleşmenin haksız feshi nedeniyle talep edebileceği alacaklarına yönelik tazminat miktarının da hesaplaması gerektiği yönünde itirazlarda bulunmuştur.
Davacı tarafın itirazları incelenerek aynı bilirkişi heyetinden ek rapor düzenlemesi istenmiş, bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan ek raporda davacıya ait ticari defterler incelenmiş, davacının dava dilekçesinde belirttiği tazminat taleplerinin kalem kalem incelenmiş, davacının kıdem tazminatı olarak işten çıkartılan personeline davalının sözleşmeyi fesih ettiği sebebi ile ticari defterlerinde toplam 50.910,87 TL tazminat ödediği tespit edilmiş, davacının kira ödeme tazminatı olarak 70.100,00 TL talep edebileceği mütalaa edilmiş, servis araçlarının kasko ve sigorta bedellerinin, davacının taraflar arasındaki dava konusu sözleşme imzalanmadan evvel ilgili taşıtların maliki olduğundan talep edilemeyeceği değerlendirilmiş, 2017 yılından 2018 yılına demirbaş yatırımları artış göstermiş ise de davacının bu demirbaşları yeni işyerinde kullanıp kullanmadığı hakkında tespit yapılamamış, mahrum kalınan kar kaybı hesaplanmış, davacının tazminat talepleri doğrultusunda karar ittihazı halinde davacının davalıdan 433.829,46 TL tazminat talep edebileceği belirlenmiştir.
Bilirkişi Kök ve Ek Raporları, birbirlerini tamamlayıcı, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişlidir.
Taraflar arasında 09.11.2017 tarihinde imzalanıp 13.11.2017 tarihinde yürürlüğe giren sözleşmenin Süre ve Fesih başlıklı 10.maddesinde; sözleşmenin 13.11.2017 tarihinden itibaren 3 ay yürürlükte kalacağı, 3 ay sonunda sözleşmenin kendiliğinden sona ereceği düzenlenmiş olup Sözleşme 13.02.2018 tarihi itibariyle sona ermiştir.
Davalı şirket tarafından gönderilen 06.04.2018 tarihli mailde 29.03.2018 tarihli görüşmede konuşulan fesih protokolün ekte olduğu belirtilerek 13.04.2018 tarihine kadar yanıt verilmesi talep edilmiştir. Davacı taraf ise fesih protokolünü imzalamayıp 09.05.2018 tarihinde gönderdiği ihtarname ile zararlarının tazminini talep etmiştir. Davalı taraf 11.05.2018 tarihinde gönderdiği ihtarname ile 13.11.2017 tarihli … ürünlerine ilişkin Servis Sözleşmesini 15.08.2018 tarihi itibariyle feshetmiştir.
Davacı taraf 13.11.2017 tarihli sözleşmenin imzalandığı dönemde davalı şirketin ileriye yönelik olarak uzun vadeli bir sözleşme ilişkisinin süreceği yönünde kendilerine sinyaller verdiğini, kendilerinin de davalının bu tutumuna güvenerek birtakım masraflara girdiklerini, sözleşmenin feshi sebebiyle yapılan bu masraflardan kaynaklı zararlarının tazmini gerektiğini iddia etmiş ise de, bu yönde delil ibraz edememiştir. Taraflar arasındaki yazışmalar da bu yönde bir değerlendirme yapılmasına imkân verecek nitelikte ifadelere rastlanmamıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme 13.02.2018 tarihi itibariyle sona ermesine rağmen, tarafların ticari ilişkilerinin bu tarihten sonra da devam ettiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 13.02.2018 tarihinden itibaren belirsiz süreli sözleşme olarak varlığını sürdürdüğü anlaşılmaktadır.
Sözleşme belirli bir süre için yapılmışsa kural olarak, sözleşmede gösterilen sürenin dolması üzerine kendiliğinden sona erer. Tarafların ayrıca fesih bildiriminde bulunmasına gerek bulunmamaktadır. Belirli süreli sözleşme, kararlaştırılan süre bitmesine rağmen sürdürülüyorsa belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür. Taraflar arasında belirsiz süreli sözleşme olarak devam eden sözleşmenin feshine ilişkin herhangi bir prosedür öngörülmemiştir. Bu sebeple taraflardan birinin makul bir süre tanıyarak sözleşmeyi feshe yönelik beyanı ile sözleşme ilişkisi sonlandırılabilecektir. Davalı taraf 11.05.2018 tarihinde gönderdiği ihtarname ile 13.11.2017 tarihli … ürünlerine ilişkin Servis Sözleşmesini 15.08.2018 tarihi itibariyle feshettiği dikkate alındığında, davacıya 3 aylık bir süre tanıdığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin süresi ve yapılan işin niteliği dikkate alındığında davalının makul bir süre sonunda sözleşmeyi fesih talebinde bulunduğu düşünülmektedir. Bu sebeple sözleşmenin hukuka uygun şekilde sonlandırıldığı ve davacının bu fesihten kaynaklı zararlarının tazminini talep edemeyeceği anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal, gerektirici nedenlere göre;
Davanın reddine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 54,40 TL ilam harcının peşin yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılmış olan 116,38 TL harcın davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/11/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır