Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/520 E. 2020/504 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/520 Esas
KARAR NO : 2020/504

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2017
KARAR TARİHİ : 27/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili … Tüketici Mahkemsine verdiği dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle;müvekkili …’in, her ay davalı banka … A.Ş. deki hesabına … sicil nolu … emekli maaş ödemesi yapılmakta olduğunu; davalı Banka’nın müvekkilinin Banka’dan kullanmış olduğu kredi borcu sebebiyle 08.09.2016 tarihinden itibaren emekli maaşından kesinti yapmaya başladığını; bu borç sebebiyle icra takibi olmasının emekli maaşından başka geliri olmayan müvekkilinin, emekli maaşından davalı Banka tarafından her ay farklı miktarlarda kesinti yapılmasını yasal hale getirmediğini; Yasalara göre emekli maaşlarına kredi ve kredi kartı borcu nedeniyle haciz konulmasının mümkün olmadığını; Bankalar tarafından kredi kartı ve kredi kullanımı sebebiyle vatandaşların önüne konulan sayfalarca olan sözleşme metninin içeriği vatandaşla müzekkere edilmeden ve yeterince bilgilendirilmeden imzalattırıldığını, bu sebeple vatandaşların maaş kesintilerine muvafakat verdiği kabul edilip, emekli maaşından başka geliri olmayan emekliler mağdur edilmekte olduğunu; Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 10.11.2014 tarihli E. 2014/15994, K. 2014/17235 sayılı ve 14.05.2015 tarihli E. 2014/14713, K. 2015/274 sayılı kararlarında da Bankalar tarafından gerçekleştirilen kesintilerin açıkça Yargıtay içtihatlarına ve yasaya aykırı olduğunun kabul edildiğini; müvekkilin davalı banka ile yapmış olduğu sözleşmede maaş ve ücretlere ilişkin hesabından mahkeme kararı ve kendi rızası ile kesinti yapılması mümkün bulunmadığını; kişinin rızası olmaksızın hesabından kesinti yapılması mümkün olmadığı gibi, gerçekleştiren bu maaş haczine, icra takibi kesinleştikten sonra müvekkilinin verdiği bir muvafakat bulunmadığını; öne sürerek, “… Davacı müvekkilinin emekli maaşından yapılan kesintilerin durdurulması ve bu yolla tahsil edilen paranın istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili … Tüketici Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; görev ve yetki itirazları yanında, davacının genel kredi sözleşmesi ve ticari kart sözleşmesi imzaladığını, kullandığı ve ödemediği kredi borcu nedeniyle imzaladığı 09.03.2017 tarihinde “Muvafakatname, Taahhütname, Virman, Takas ve Mahsup” talimatının 3. maddesi ve 7. maddesi uyarınca kesintilerin davacının muvafakati ile yapıldığını; ticari müşteri olan davacının maaş hesabını teminat göstererek, müvekkili Bankadan kredi temin ettiğini ve kredi borcuna karşılık Banka nezdindeki hesaplarından takas-mahsup işlemi yapılabileceğini ve Bankadan kullanmış olduğu kredilerin yahut hamili bulunduğu kredi kartı borçlarının ödenmemesi halinde ve sair suretle Bankaya borçlu bulunduğu durumlarda banka tarafından hakkında başlatılacak icra takiplerinde Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan almakta olduğu gelir, aylık ve ödeneklerin tamamı üzerinden haciz uygulanacağını kabul ettiğini; taraflar arasındaki ilişki ticari bir ilişki olduğundan sözleşme ve muvafakatname şartları geçerli olduğunu, ayrıca söz konusu muvafakatnamede yer alan maddelerin haksız şart olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığını; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2014/11871 E ve 2015/1258 K. sayılı ilamının bu yolda olduğunu öne sürerek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… Tüketici Mahkemesi’nce yapılan değerlendirme sonucu 21/12/2017 tarih ve … Esas-Karar sayılı kararıyla; davanın Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesi görevsizlik kararı verildiği, dosyanın … 5.Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edildiği, … 5.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan değerlendirme sonucu 25/04/2018 tarih, …Esas, … Karar sayılı kararıyla; Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosya tevzi bürosu tarafından mahkememize tevzi edilmesi üzerine mahkememiz esasına kayıt edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin 06/03/2019 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere bankacı ve icra konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 16/04/2019 teslim tarihli raporda özetle;
İnceleme :
1- Taraflar arasında bir icra takibi ve icra memuru tarafından yapılmış bir haciz işlemi bulunmadığı tarafların beyanlarından anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde davacı vekilinin “bu borç sebebiyle icra takibi olmasının emekli maaşından başka geliri olmayan müvekkilinin, emekli maaşından davalı Banka tarafından her ay farklı miktarlarda kesinti yapılmasını yasal hale getirmediğini”; davalı Banka vekilinin 05.03.2019 tarihinde verdiği dilekçede “muvafakatnameye dayanarak icra takip yapmaksızın emekli maaşında 1/4 oranında kesinti yapılmıştır” şeklindeki beyanları açıktır. Zaten, taraflar bir icra dosyası numarası bildirmedikleri ve sözünü etmedikleri gibi, maaş kesintilerinde de icra ve hacizle ilgili bilgi yoktur.
2- Davalı Banka vekili tarafından sunulan ve Mahkeme kasasına (Kasa no: 661) alınan belgeler:
a- Genel Kredi Sözleşmesi:
Davacı … ile davalı banka arasında 26.05.2014 tarihinde GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİ imzalandığı,(EK:SÖZLEŞME KASADA)
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin, “Geri Ödeme” başlıklı 2.07 maddesi 4.paragrafı,”…………. bunların nakde tahvil olan bedellerini ve Kredi Alanın sair nakdini alacaklarını tahsil etmek maksadıyla hapis, takas ve mahsup edebilmek hakkını haiz olacaktır. Yine bu çerçevede olmak üzere Kredi Alan, işbu Sözleşme gereğince verilen veya verilecek olan her türlü teminatların, hak ve alacakların, mevduat hesapları, bloke hesapları, nakit, esham, tahviller ile emanet veya serbest depo suretiyle verilen emtia ve emtiayı temsil eden belgeler, konşimentolar, tahsile verilen senetler, çekler ve sair tüm kıymetli evrak üzerinde Bankanın en geniş şekilde ve ayrıca ihbar gerekmeksizin takas ve hapis hakkı ile borçlu cari hesaptan alacaklı cari hesaba da dahil olmak üzere her türlü virman yetkisi olduğunu; sayılanlarla sınırlı olmamak üzere Banka yeddindeki tüm kendisine ait mal varlığının mevcut ve ileride doğabilecek Banka alacaklarına karşı teminat teşkil ettiğini ve bu sebeple de rehinli olduğunu kabul eder. Bunlardan senet tahsili, ortaklık paylarının temettü veya bedellerinin alınması, tahvillerin itfası, kuponların tahsili, rehinlerin paraya çevrilmesi, sigorta tazminatı, kamulaştırma bedeli alınması şeklinde veya her ne şekilde olursa olsun elde edilecek bedeller ile rehinli hisse senedi ve tahvillerin yerini alan yeni senet ve tahviller üzerinde de Banka yukarıdaki hak ve yetkilere sahip olacak ve Bankanın rehin ve hapis hakkı devam edecektir. Kredi Alan, ayrıca lehine gelmiş olan havalelerin kendisine ihbarda bulunmadan önce Banka tarafından kabul ve hesabına alacakkaydedilmesini; havale tutarı üzerinde Bankanın rehin hakkının ve mahsup yetkisinin bulunduğunu da kabul eder.” Hükmünde olduğu,
b-Taksitli Kredi Ödeme Tablosu:
Sözleşmeye dayalı olarak davalı banka tarafından davacıya 36 ay vadeli 19.400.00 TL lık taksitli kredi kullandırıldığı,(EK:ÖDEME PLANI KASADA)
c- 40.000,00 TL Cari Hesap Kredi Sözleşmesi:
Davacı ile davalı Banka arasında imzalanmış.
d- 25.000,00 TL Cari Hesap Kredi Sözleşmesi:
Davacı ile davalı Banka arasında imzalanmış.
e- 09.03.2017 tarihli Muvafakatname, Taahhütname, Virman, Takas ve Mahsup Talimatı:
… A.Ş. Genel Müdürlük antetli kağıda … müşteri nolu … isim ve imzasını taşıyan 09.03.2017 tarihli Muvafakatname, Taahhütname, Virman, Takas ve Mahsup Talimatı’nın 1. maddesinde “ Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan olan alacaklarımı, DenizBank A.Ş. ŞANLIURFA Şubesi nezdindeki 2724840 numaralı hesabım aracılığıyla tahsil edeceğimi, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan olan alacaklarımı, üçüncü kişilere devir ve temlik etmeyeceğimi”, 2. maddeinde “Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan olan alacaklarımı, … A.Ş. … Şubesi’nden kullanmış oiduğum/kullanacağım kredi hizmetleri nedeniyle, … A.Ş.’ye olan borçlarıma karşılık rchnettiğimi”, 3. maddesinde “Banka’nın, işbu kapsamda kullanmış olduğum/kullanacağım krediye ilişkin olarak doğmuş ve/veya doğacak olan alacaklarını Şube nezdindeki hesaplarımdan herhangi bir talimata gerek olmaksızın faiz ve masraflarıyla birlikte takas-mahsup etmek suretiyle tahsil etmeye yetkili olduğunu”, 7. maddesinde “Banka’dan kullanmış oiduğum/kullanacağım kredilerin yahut hamili bulunduğum kredi kartı borçlarının ödenmemesi halinde ve sair suretle Banka’ya borçlu bulunduğum durumlarda Banka tarafından hakkımda başlatılacak icra takiplerinde Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan almakta olduğum gelir, aylık ve ödeneklerin tamamı üzerinde haciz uygulanacağını” hükümleri yer almakta ve sonuçta “… A.Ş. ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına karşı, gayri kabil-i rücu olarak kabul, beyan ve taahhüt ederim” denmektedir.
f- İmza Beyannamesi:
Davacının imzasını ihtiva ediyor.
g- E-Vergi Levhası Sorgulama Çıktısı:
Davacının vergi levhasın ihtiva ediyor.
3- Dava dilekçesi ekinde davacı vekili tarafından sunulan … A.Ş. Genel Müdürlüğü’nün … ve …ve dosya arasında bulunan 28.11.2017 tarihli yazılarında … in … İBAN nolu hesabından yapılan kesintiler:
Tüm kesintilerin hesaba yapılan tahsilatı 1/4 oranında yapıldığı,(08.09.2016 yatan 3.537.01/4= 884.25 – 20.12.2016 tarihine yatan 1.343.17/4=335.79)
Değerlendirme :
1- Taraflar arasında bir cebri icra takibi ve cebri icra organı olan icra memuru tarafından yapılan bir haciz işlemi bulunmamaktadır.
Mahkemenin takdirlerinde olduğu üzere; 1479 sayılı Esnaf Ve Sanatkarlar Ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu’nun 67/1. maddesi ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 121. maddesi yürürlükte iken, anılan kanunlara göre bağlanan aylıkların haczedilemeyeceği düzenlenmiş idi. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu tümüyle 2008 yılı Ekim ayı başında yürürlüğüne girmesi ile SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı gibi kurumların hepsi Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında toplanmıştır. 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun’un 56.maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesinin 1. fıkrasında “Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü ile bu kanuna göre bağlanan gelir, aylık (emekli aylığı aylık kavramına dahildir) ve ödeneklerin devir ve temliki yahut bu sonucu doğuracak nitelikteki hukuki işlemler ve (istisnalar dışında) haczedilemeyeceği yasaklanmıştır. 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun’un 32/2. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesinin 1.fıkrasına “Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.” cümlesi eklenmiştir. Böylece, SGK’den bağlanan aylık ve ödeneklerin haczinde borçlunun iradesine ve muvafakatine öncelik tanınmıştır.. Buna göre, muvafakatin geçerli olması için, borçlu hakkındaki icra takibinin takip hukukuna kesinleşmiş olması yeterlidir. Bu düzenleme usule değil esasa dair olup, İİK. nun 83/a maddesi karşısında özel hüküm sayılır ve öncelikle uygulanır, takibin kesinleşmiş olması şartı ile 28.02.2009 tarihi sonrasında borçlunun maaş haciz tarihinden önce hacze muvafakati geçerlidir. (Örneğin;Y.12.HD.3.10.2017-2016/19858E.-2017/11840K.)
Somut olayda, bir icra takibi ve haciz işlemi söz konusu olmadığından, 5510 sayılı Kanun’un 93/1. maddesinin ve sonuçta İİK hükümlerinin somut olaya uygulanabilirliği mümkün değildir. Davalı bankaca yapılan bloke ve takas suretiyle kredi borcunun tahsili 5510 sayılı Kanun’un 93/1. maddesindeki nitelikte bir işlem olup, ortada bir haciz işlemi söz konusu olmadığından, konunun 5510 sayılı Kanun, TBK, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri uyarınca tartışılması ve halli gerekir.
2- Davalı banka tarafından davacıya Sözleşmeye dayalı olarak 31.07.2015 tarihinde 36 ay vadeli 19.400 .00 TL lık taksitli kredi kullandırıldığı görülmüştür.
Mahkemece verilen yetkiye istinaden bilirkişi Emekli Banka Müdürü … tarafından, davalı Banka vekili Av. …’dan “yapılan kanuni takiple ilgili belgeler, hesap ekstresi, keşide edilen ihtarname ve tebliğ şerhi “ ve “dosya için … şubesinde inceleme yapılacağını bildirip, şubeye haber vermesini” … nolu telefonuna mailler atılmış ise de bugüne kadar cevap vermemiştir.
Bu nedenle davacıya kullandırılan kredinin ödenip ödenmediğinin ödenmedi ise takip yapılıp yapılmadığının tespiti yapılamamıştır.
Dosyaya sunulan hesap ekstresinin incelenmesi neticesinde, yukarıda tabloda görüleceği üzere davacının hesabına emekli maaşı olarak yatan paralardan yapılan tüm kesintilerin tahsilatın 1/4 oranında yapıldığı görülmüştür.(08.09.2016 tarihinde yatan 3.537.01/4= 884.25 – 20.12.2016 tarihinde yatan 1.343.17/4=335.79)
3- Kredinin 31.07.2015 tarihinde kullandırıldığı, muvafakatnamenin 09.03.2017 tarihinde imzalandığı dikkate alındığında davalı bankanın davacının emekli hesabından yapmış olduğu kesintilerin yerinde olup olmadığı sayın mahkemenizin takdirlerinde mütalaa olunmaktadır.
Yukarıda kesintiler listesinde görüldüğü üzere, muvafakatnamenin imza edildiği 09.03.2017 tarihinden önce 2.586,37 TL., muvafakatnamenin imza edildiği 09.03.2017 tarihinde sonra 3.941,03 TL. kesinti yapılmıştır.
SONUÇ:
Yukarıda yapılan inceleme ve tespitler neticesinde, davacının davalı bankadan 31.07.2015 tarihinde 36 ay vadeli 19.400.00 TL lık taksitli kredi kullandığı,
Kredinin ödenip ödenmediği, ödenmedi ise takip yapılıp yapılmadığı araştırılmak üzere davalı banka vekilinden bilgi belge ve yerinde inceleme yetkisi istenmesine rağmen bugüne kadar dönüş yapılamadığından bu konuda bir değerlendirme yapılamadığı,
Davacı tarafından hesabına yatan paralarla ilgili davalı bankaya 09.03.2017 tarihinde “muvafakatname, taahhütname, virman, takas ve mahsup talimatı” verdiği,
Ancak davalı bankanın yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere davacının hesabına yatan emekli maaşından 1/4 oranında kesintiler yapıldığı,
Kredinin 31.07.2015 tarihinde kullandırıldığı, muvafakatnamenin 09.03.2017 tarihinde imzalandığı dikkate alındığında davalı bankanın davacının emekli hesabından yapmış olduğu kesintilerin yerinde olmadığı,
Muvafakatnamenin imza edildiği 09.03.2017 tarihinden önce 2.586,37 TL., muvafakatnamenin imza edildiği 09.03.2017 tarihinde sonra 3.941,03 TL. kesinti yapıldığı yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı vekiline HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili uyaptan gönderdiği 12/12/2019 tarihli dilekçesi ile, dava değerini bilirkişi raporunda tespit edilen 09.03.2017 tarihinden önce 2,586.37 TL ve 09.03.2017 tarihinden sonra dava tarihine kadar 3,941.03 TL toplam tutar olan 6,527.40 TL olarak ıslah ettiğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı vekili, davalı banka ile müvekkili arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin borcundan dolayı davalı bankanın müvekkilinin emekli maaşına haciz koydurduğunu, yapılan bu haczin haksız olması ve emekli maaşının haczedilmesi mümkün olmadığından kesintinin durdurularak müvekkilin maaşından kesilen miktarın da iadesini talep ve dava etmiş, davalı vekili ise davacı ile müvekkili banka arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, borç ödenmediğinden davacının kendi muvafakatı ile maaşına haciz konulduğunu, yapılan işlem hukuka uygun olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında 26/05/2014 tarihli genel kredi (ticari kredi) sözleşmesinin ve davacı tarafından 09/03/2017 tarihli “Muvafakatname, Taahhütname, Virman, Takas ve Mahsup Talimatı” başlıklı belgenin imzalandığı hususlarında ihtilaf bulunmamakta olup uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan genel kredi sözleşmesi uyarınca davacının davalı bankaya borçlu olup olmadığı, miktarı ve bu borcundan dolayı davacının kendi muvafakatı ile dahi olsa emekli maaşına haciz konulup konulamayacağı, konulamayacak ise davalı tarafından yapılan kesinti miktarı ve davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı ve miktarı hususlarında toplanmaktadır.
Dosya kapsamında yer alan genel kredi sözleşmesinin geri ödeme başlıklı 2.07 maddesi ile davacı tarafça, banka nezdindeki alacakları ve hesapları üzerinde banka lehine hapis, takas ve mahsup yetkisi verildiği, 09/03/2017 tarihli muvafakatnamenin 3. Maddesi ile de davacının kullanmış olduğu krediye ilişkin doğmuş ya da doğacak olan banka alacaklarının Şube nezdindeki hesaplarından herhangi bir talimata gerek olmaksızın takas-mahsup yoluyla tahsil etmeye bankanın yetkili olduğunu kabul ve taahhüt ettiği görülmüştür.
17/04/2008 tarih ve 5754 Sayılı Yasanın 56.maddesi ile değişik 5510 Sayılı Yasanın 93. maddesinde; “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88.maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yine İİK.83/a bendinde “Borçlunun, hacizden önceki bir dönemde haczi mümkün olmayan bir mal veya hakkın haczedilebileceğine dair alacaklıyla yapmış olduğu anlaşma geçerli değildir.” hükmünü içermektedir.
5510 Sayılı Yasanın 93.maddesine değişiklik getiren ve 28/02/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Yasanın 32/2-b maddesi gereği, “Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.” Bu yasa İİK.nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiğinden takibin kesinleşmiş olması şartıyla 28.2.2009 tarihi ve sonrasında artık borçlunun 5510 Sayılı Yasanın 93. maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklere ilişkin hacze muvafakati geçerli olacaktır. Bahsedilen yasal düzenlemelerin, haciz, icra takibi olmadan temlik ve taahhütnamelere göre emekli maaşı hesabından kredi ödemeleri yapılmasına ilişkin durumlarda da kıyasen uygulanması gerekir.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacının yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler yürürlükte iken kredi sözleşmesi ve eki belgeleri imzaladığı, davacı tarafından imzalanan sözleşme ve muvafakatname ile borcun ödenmemesi halinde banka nezdinde bulunan tüm alacakları, mevduat ve hesapları üzerinde hapis, mahsup ve takas etme yetkisinin davalı bankaya verildiği, kredi taksitlerinin bir kısmının ödenmemesi üzerine banka tarafından maaşından kesinti yapılması sebebiyle eldeki davayı açtığı, davacı sözleşmeden dönmediğine göre borcu ne şekilde ödeyeceğini de açıklamamış olduğu, bankanın da bu taahhüdü teminat kabul ederek başka teminat istemeden söz konusu krediyi kullandırdığı, buna göre davalı bankanın sözleşme hükümlerine göre kesinti yaptığı anlaşılmıştır. Ayrıca davacı taraf sözleşme hükümlerinin haksız şart oluşturduğunu ileri sürmüş ise de taraflarca imza edilen sözleşmenin sözleşme yapma özgürlüğü ilkesi çerçevesinde düzenlendiği, tarafların tacir, yapılan işin de ticari bir iş niteliğinde olduğu, tacirlerin basiretli davranma yükümlülüğünün bulunduğu gözetilerek uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazi kayıtsız kabul edip daha sonra dava yoluyla kesinti bedelini geri istemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup TMK m.2’yle bağdaşmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 155,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 101,50 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 27/10/2020

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)