Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/455 E. 2018/1056 K. 10.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/455
KARAR NO : 2018/1056

DAVA :HAKSIZ FESİH NEDENİ İLE ALACAK (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/03/2013
KARAR TARİHİ : 10/10/2018

Davacı vekili tarafından ibraz edilen dava dilekçesi ile Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak Davasının yapılıp bitirilen açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle;Davalı tarafin acenteliğini yaptığı sırada 17/12/2009 tarihinde kendisine hiç bir bildirim yapılmaksızın işin görülmesi için gerekli olan bilgisayar sisteminin kapatıldığını, davacının davalı tarafa sistemin neden kapatıldığını sorması ve sistemin açılmasını istemesi üzerine … 20. Noterliğinin … tarihli ihtarnamesi ile acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, bu feshin haksız olduğunu ve ihtarnamede de herhangi bir gerekçeye yer verilmediğini, haksız fesihten dolayı zarara uğradığını ve buna göre kendisinden sözleşme imzalanırken isim hakkı bedeli olarak alınan 18.525.TL.lik bedelin, … plakalı araca kesilen 5.000.TL. lik ceza bedelinin, davalının bilgisayar sistemini kullandığından dolayı kesilen 4.972.TL’nin, 25.000.TL. lik sözleşmenin haksız olarak feshedilmesinden doğan müşteri tazminatı ve mahrum kalınan kârın, 20,000 TL’lik sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi dolayısıyla mahrum kalman kârın, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000.TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini ve mahkeme masraflarına karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Davasında:
Dava ve ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın Kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Vekili Davaya Cevabında:
Davalının, vekili cevap dilekçesinde görev ve yetki itirazı dışında özetle; Davaya konu talebin Eski Türk Ticaret Kanunu m. 62 uyarınca zaman aşımına uğradığını, Sözleşmenin … 20. Noterliği’nin … yevmiye nolu ve ….9 tarihli ihtarnamesiyle feshedildiğini ve feshe davacının yükümlülüklerine aykırı davranması sebep olduğu için feshin haklı olduğunu, davacının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığının 07.08.2007 tarihli tespit tutanağı, 05.06.2009 Tarihli protokol, 18.11.2009 tarihli disiplin kurulu kararı ve 16.12.2009 tarihli disiplin kurulu fesih karan tutanaklarından anlaşıldığını, acentelik sözleşmesinin “5-Mali Konular” başlıklı bölümünün 11. maddesi gereği sözleşmenin kurulmasından altı ay sonra fesih gerçekleştiği için isim hakkı bedelinin talep edilemeyeceğini, acentelik sözleşmesinin “7-Özel Hükümler” başlıklı bölümünün 56. maddesine göre, davalı … tarafından gönderilen ihtarnamelere 7 gün içinde itiraz edilmemesi halinde ihtarnamenin ve sonuçlarının kabul edilmiş sayılacağı ve bunun sonucunda sözleşmede öngörülen cezai şartların hak edilişlerden kesileceği belirtildiğinden ve davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğinden doğan cezai yaptırımlarla ilgili herhangi bir itirazı bulunmadığından cezai yaptırımların kesinleştiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini savunma olarak ileri sürmüştür.
Toplanan Deliller:
Taraflarca ibraz edilen deliller incelenmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 02/04/2007 Başlangıç tarihli … Hizmetleri A.Ş. Acentelik Sözleşmesi, Sözleşmenin feshine ilişkin ihtarname, Faturalar ve … Cumhuriyet Savcılığının … Soruşturma Nolu Dosyası celp edilip incelenmiştir.
Davalı tarafça davalı taraf adına gönderilen Acentelik Sözleşme Şartlarına Aykırı Davranışın düzeltilmesine yönelik ihtar, taraflar arasında düzenlenen 05/06/2009 Tarihli Protokol, 18/11/2009 Tarihli Disiplin Kurulu Kararı tebliği, 16/12/2009 Tarihli Disiplin Kurulu Fesih Kararı incelenmiştir.
Dosyamız Bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; Düzenlenen 09/12/2014 Tarihli rapor ile özetle ”Davacının kendisinden Sözleşme imzalanırken isim hakkı bedeli olarak alınan 18.525.TL.lik bedelin iadesinin talep edilemeyeceği, Davacının … Plakalı arcına kesilen 5.000.TL.lik ceza bedelinin istenebileceği, davalının bilgisayar siteminin kullanımından dolayı 4.972.TL. nin iadesini talep edemeyeceği, 13 günlük kar kaybının istenebileceği, müşteri tazminatı ve yoksun kalınan karın talep edilip edilemeyeceği hususunun mahkememizin takdirinde olduğu” yönünde mütalaada bulundukları görülmüştür.
Tarafların rapora itiraz etmeleri üzerine dosyamız İtirazların değerlendirilmesi için Bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, Düzenlenen Ek rapor ile Kök raporda bir değişiklik olmadığının belirtildiği görülmüştür.
Mahkememizce 11/11/2015 Tarihinde verilen karar Temyiz edilmiş olmakla; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2016/6685 Esas-2018/846 Karar sayılı ilamı ile ” Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’un 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda mahkemece, gerekçede “… Kargo A.Ş. yükümlülüğüne uymayarak her iki sözleşmeye de aykırı davrandığından davacının, ödemiş olduğu 5.000 TL’lik idari para cezası için davalıya rücu etmesi haklıdır.” belirlemesi ile karar verildiğinin anlaşılmasına rağmen, hüküm fıkrasında bu kalem alacak bakımından herhangi bir hüküm kurulmamış olması gerekçe ile hüküm fıkrası arasında açık bir çelişki niteliğinde olduğu gibi, gerek dava dilekçesinde ve gerekse de sunulan 29.9.2015 tarihli açıklama dilekçesinde cezai şart ile ilgili herhangi bir talep bulunmamasına ve bu hususta karar gerekçesinde hiçbir ayrıntıya yer verilmemesine karşın HMK’nın 26/1. maddesine de aykırı düşecek şekilde “davacının isim hakkı ve cezai şart ve bilgisayar kullanımı ile ilgili taleplerinin reddine” ifadesine yer verilmek suretiyle infazda dahi tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın öncelikle bu nedenle re’sen bozulması gerekmiştir.” gerekçesi mahkeme kararının bozulduğu görülmüş; Mahkememizce yasaya ve usule uygun bulunan Bozma ilamı doğrultusunda yargılama devam edilmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi:
Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Davacı tarafın, davalı tarafın acenteliğini yaptığı sırada 17/12/2009 tarihinde kendisine hiç bir bildirim yapılmaksızın işin görülmesi için gerekli olan bilgisayar sisteminin kapatıldığı, Beyoğlu 20. Noterliğinin 24/12/2009 tarihli ihtarnamesi ile acentelik sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiği, bu feshin haksız olduğu, haksız fesihten dolayı zarara uğradığı iddiasına dayandığı, bu nedenle sözleşme imzalanırken ödediği isim hakkı bedeli olan 18.525,00 TL’nin, … plakalı araca kesilen 5.000,00 TL lik idari para cezası bedelinin, davalının bilgisayar sistemini kullanmak üzere ödediği 4.972,00.TL.’nin, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesinden doğan müşteri tazminatı olarak 25.000.TL’nin, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi dolayısıyla mahrum kalınan kâr olan 20,000 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiş, Bilirkişi raporu doğrultusunda talebini ıslah dilekçesi ile arttırmıştır. Davalı taraf ise davacının Sözleşmede ki yükümlülüklerine aykırı davranması nedeni ile Sözleşmenin … 20. Noterliği’nin ihtarnamesiyle haklı sebep ile fesih edildiğini belirtmiştir.
Taraflarca ibraz edilen deliller ve düzenlenen Bilirkişi raporu ile belirlendiği üzere; Taraflar arasında ki ihtilafın Sözleşmesel dayanağı 02/04/2007 Başlangıç tarihli … Dağıtım Hizmetleri A.Ş. Acentelik Sözleşmesidir. Davalı taraf süresi içinde cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuştur. Acentelik sözleşmesinden doğan alacakların tabi oldukları zamanaşımı Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir ve gerek eski gerekse yürürlükteki Borçlar Kanunu’nda (BK.m.l47/b.5) bu alacaklar 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Dava Tarihi itibari ile zamanaşımı süresi dolmamıştır. Müşteri tazminatı bakımından ise Yürürlükte bulunan 6102 Sayılı Ticaret Kanunu bu konuda bir hüküm sevk etmişken eski Ticaret Kanunu’nda müşteri tazminatı zamanaşımı süresine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. 6102 Sayılı TTK.m.l22/f.4’e göre Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.6102 Sayılı kanuna göre zamanaşımı süresi dolmuştur. Ancak Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m.6/f.1’e göre, ‘Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tabidir ” Taraflar arasındaki sözleşme 29.12.2009 tarihinde sona erdiğinden zamanaşımı süresi bu tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu hali ile zamanaşımı süresi eski Kanun’a tâbi olmalıdır. Eski Kanunda müşteri tazminatına ilişkin özel hüküm olmadığından 5 yıllık zamanaşımı uygulanmalıdır. Buna göre davacının müşteri tazminatı talebi de zamanaşımına uğramamıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlığa konu olan hukuki ilişkinin kaynağı 02.04.2007 başlangıç tarihliacentelik sözleşmesidir.
Davacı tarafın taleplerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
-Davacı tarafın ödemiş olduğu 18.525 TL’lik isim hakkı bedelinin iadesine ilişkin talebinin haklılığı değerlendirilirken sözleşmenin “5-Mali Konular ’’ başlıklı bölümünün 11. maddesi göz önünde tutulmalıdır. Sözleşmenin 11.md göre “… dilerse acenteden isim hakkı bedeli alabilir. İsim hakkı bedeli alınması halinde … bu bedel için acenteye KDV dahil İsim Hakkı faturası düzenler. Sözleşme tarihinden itibaren ilk altı ay içinde sözleşmenin her ne sebeple olursa olsun feshi durumunda acenteden alınan isim hakkı bedelinin %50’si … A,Ş, ‘ye irat kaydedilir, diğer %50 ‘lik kısmı da Acenteye acentelik fesih tarihinden itibaren 6 ay sonra 4 eşit taksitler halinde ödenir. Sözleşmenin altı aydan sonra her ne sebeple olursa olsun feshi durumunda isim bedelinin tamamı … A.Ş. ‘ye irat kaydedilir. Acenteye ödeme yapılmaz.” Söz konusu sözleşme 2 yıldan uzun süre devam etmiş olup davacının isim hakkı bedelinin iadesini istemesi sözleşmenin bu hükmü uyarınca haklı değildir.
-Davacının 23 ER 073 plakalı araca 07.06.2008 tarihinde yetki belgesi yokluğu sebebiyle kesilen 5.000 TL’lik idari para cezasının iadesi isteği olmuştur. Taraflar arasında söz konusu aracın kullanımına yönelik kurulan “Taşıt Sözleşmesinin “5-Sonımlulıık ve Yükümlülük” başlıktı maddesine göre “Bu sözleşme kapsamında yapılacak işlemlerden dolayı taraftar Karayolu Yönetmeliği’nde öngörülen sorumluluk ve yükümlülükler bakımından müştereken ve müteselsilen sorumlu ve yükümlüdürler, ” Sözleşmeden yetki belgesi alınmasının davalı … A.Ş.’nin sorumluluğunda olduğu da anlaşılmaktadır. Acentelik Sözleşmesinin “7-Özet Hükümler” başlıklı bölümünün 22. maddesine göre de acentenin çalıştıracağı taşıtlar …’nun yetki belgesine kayıt edilmelidir. İspat yükü Davalı … A.Ş.dedir. Davalı taraf kendi kusurundan kaynaklanmadığını ispatlar delil ibraz edememiştir. Yükümlülüğüne uymayarak her iki sözleşmeye de aykırı davrandığından davacının, ödemiş olduğu 5.000.TL’lik idari para cezasını davalıdan talep etmesi haklıdır.
-Davacı, davalının bilgisayar sistemini kullandığından dolayı kendisinden alınan 4.072. TL bedelin iadesini istemiştir. Taraflar arasında düzenlenen Sözleşmede bu sistemin ücretsiz olarak kullanılacağına yönelik bir hüküm bulunmamaktadır. Davacı bu bedeli ödediğine göre, sistemin ücret karşılığı kullandırıldığını kabul etmiştir. İbraz edilen deliller ile ücretin alınıp alınmadığı anlaşılamadığı gibi sözleşme devam ettiği müddetçe sistem kullanıldığı için mi alındığı da anlaşılmamaktadır. Bu sebeple bu ücretin iadesi talebi kısmen dahi olsa haklı değildir.
-Davacı aynca 25.000 TL’lik müşteri tazminatı ve 20.000 TL’lik yoksun kalman karını istemiştir. Söz konusu taleplerin istenebilmesi için sözleşmenin feshinin acentenin kusurundan kaynaklanmaması gerekir. Davalı ‘sözleşmeyi fesih iradesi’ni bilgisayar sistemini 17.12.2009 tarihinde kapatmakla fiilen göstermiş ancak bunu muhataba bildirmemiştir. Davacının dosyaya sunduğu 18.12.2009 tarihli faks ve e-mail yazışmasıyla davacının tebellüğ etmediği 16.12.2009 tarihli disiplin kurulu fesih kararının içeriği hayatın olağan akışına göre bilgisayar sisteminin söz konusu tarihte kapatıldığını doğrulamaktadır. Davacı … 20. Noterliğince gönderilen ihtarnameyi ise 02.01.2010 tarihinde tebellüğ ettiğini iddia etmiştir. Davalı tarafından sunulan ihtarname örneğinden söz konusu ihtarnamenin 29.12.2009 Tarihinde davacı tarafından tebellüğ edilmiştir.
Geçerli fesih iradesinin en geç 29.12.2009 tarihinde davacıya ulaştığı kabul edilmelidir. Sonuç olarak sözleşme esasında 29.12.2009 tarihinde sona ermesine rağmen bilgisayar sistemini 17.12.2009 tarihinde kapatan davalı, 13 gün boyunca sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyerek davacı tarafın işini yapmasına engel olmuştur. Bu sebeple davacı bilgisayar sisteminin kapatıldığı 17.12.2009 tarihinden, noter ihtarnamesini tebellüğ ettiği tarihe kadar olan kar kaybını sözleşmeye aykırılık sebebiyle talep edebilir. Bilirkişi raporu ile hesaplanan Kar kaybı miktarının hesaplanması usule uygundur.
-Taraflar sözleşmenin süresini 5 yıl olarak kararlaştırmışlardır. Dolayısıyla taraflar arasında belirli süreli bir sürekli borç ilişkisi bulunmaktadır. Buna göre davalı … A.Ş.’nin sözleşmeyi vaktinden önce sona erdirmesi için yeterli sebeplerin yani olağanüstü fesih sebebinin oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekir. Somut olaya bakıldığında sözleşmenin ayakta olduğu süre boyunca taraflar arasındaki anlaşmazlığın temel sebepleri; davalı …’nun hat aracının acenteye geç gelmesi, acentenin ise tahsilatları geç yapması, devir kargo bırakması ve teslimat bilgilerini sisteme girmemesi olarak sayılabilir. Bu husus taraflar arasındaki e-mail aracılığıyla yapılan yazışmalardan ve özellikle 07.08.2007 tarihinde davacıya gönderilen yazısıyla, 05.06.2009 tarihinde taraflar arasında kurulan protokolden anlaşılmaktadır. Bu protokolde davacıya sözleşmeye aykırılık teşkil eden bazı hususların düzeltilmesi için 30 Haziran 2009 tarihine kadar süre verilmiştir. Davacı tarafça bu eksiklikler düzeltilmemiştir.
-Mahrum kalınan kârın talebi bakımından ise belirli süreli sözleşmelerde, sözleşme süresinden önce haklı bir neden olmaksızın feshedildiği için ifa süresini esas alan ve kalan süre ile orantılı bîr kazanç kaybı talep edilebilecektir. Ancak burada davacının mali durumu itibarıyla benzer bir işin bulunabilmesi için gerekli parayı bulabilmesi, bağlantıları kurabilmesi ve başvuruda bulunup işe başlayabilmesi için ne kadar sürenin gerektiği de tahminen tespit edilmeli ve bu süre kadar bir tazminata hükmedilmelidir. Bilirkişi heyeti tarafından yapılan hesaplamalar yerinde görülmüş olmakla hüküm tesisinde dikkate alınmıştır.
Yapılan yargılama sonunda ; Kendisinden sözleşme imzalanırken isim hakkı bedeli olarak alınan 18.525 TL. lik bedeli, davalının bilgisayar sistemini kullandığından dolayı ödediği 4.972.TL.nin iadesini talep edemeyeceği, davacının 17.12.2009 ile 29.12.2009 tarihleri arasındaki 13 günlük kâr kaybı olan 2.928 TL’yi davalının sözleşmeye aykırı davranışı sebebiyle isteyebileceği, davacının ödemiş olduğu 5.000.TL’lik idari para cezasını davalıdan talep edebileceği, hat aracının geç gelmesi olgusu karşısında, yeteri kadar teslimatın yapıldığı ve bunların GSM sistemine girildiği anlaşıldığından, yoksun kalınan 27.375 TL kârı talep edilebileceği anlaşılmış olmakla davacı tarafın davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hernekadar Mahkememizin kısa kararında 1. Bent adı altında kabul edilen talepler açıkça belirtilmişken, 2. Bent adı altında Reddedilen kısma ”diğer talepler” yazılması gerekirken katip hatası nedeni ile sehven ” müşteri tazminatı’ ibaresinin yazılmış olduğu bu hususun açıkça maddi hata niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla gerekçeli kararın yazımı aşamasında bu husus düzeltilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı tarafın Davasının KISMEN KABULÜ İLE;
-27.375.TL. Mahrum kalınan Kar Tazminatın 12/03/2013 dava Tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine;
-2.928.TL. (13 günlük haksız fesihten doğan Kar kaybı) Tazminatının 12/03/2013 dava Tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine;
-5.000.TL.( … Plakalı araca kesinlen ceza) Tazminatının 12/03/2013 dava Tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine;
2-)Davacı tarafın diğer taleplerinin Reddine;
3-)Harçlar kanununca alınması gerekli 2.411,54.TL. Karar ve ilam harcından yatırılan 85,40.TL. Peşin harç ile 1.366,20.TL. ıslah harcının mahsubu ile bakiye 959,94 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA;
4-)Davacı tarafın yapmış olduğu toplam 2.480,65 TL yargılama giderinin davanın red/kabul oranına göre1.001,58.TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, geri kalan miktarın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-)Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememiz dosyasından verilen karar daha önce yargıtay incelemesinde geçmiş olmakla;ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile TEMYİZ YOLU açık olmak üzere davacının yüzüne karşı verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı. 10/10/2018

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)