Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/413 E. 2022/667 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2018/413 Esas
KARAR NO:2022/667

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:08/05/2018
KARAR TARİHİ:27/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bağlılık yükümlülüğünün İhlalinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin %51 oranında hissedarı olduğunu, müvekkilin %51 oranındaki hissedarı olduğu dava dışı…’un kalan %49 hissesinin de davalıya ait olduğunu, …’un 22/03/2006 tarihinde münhasıran davalı ve yine davalının hakim ortağı olduğu … … ürünlerinin Türkiye’de münhasıran satış pazarlama ve distribütörlüğünün yapılması bakımından kurulmuş bir şirket olduğunu, bu itibarla dava dışı… kuruluş tarihi olan 2006 yılından itibaren davalının ürünlerinin Türkiye’deki distribütörü olarak faaliyet gösterdiğini, dava dışı… kurulduğu yıldan 2018 yılına kadar davalı ve … ürünlerini Türkiye’de münhasır dağıtıcı sıfatıyla sattığını, ürünlerin sürümünü arttırıp hızlandırdığını, Türkiye piyasasına bu malları tanıttığını, malların satışını arttırmak ve Türkiye’de tanıtmak için elinden gelen tüm çabayı gösterdiğini, ve bir müşteri portföyü oluşturduğunu, 2018 yılında davalı tarafça…’un kuruluş amacı faaliyet konusu ve oluşturduğu müşteri çevresi ve bu şirketteki hissedarlık durumu adeta yok sayılarak 08/03/2018 tarihinde müvekkil ile gerçekleştirdiği toplantıda davalının Türkiye pazarına doğrudan satışlar yapabileceğini bildirdiğini, müvekkili tarafından hem … müdürü olması gerekse de dava dışı şirkette çoğunluk hissedar olması sıfatıyla hem şahsi menfaatleri hem de dava dışı…’un menfaatlerinin korunması bakımından Türkiye pazarına doğrudan satış yapılmasına itiraz ettiğini, böyle bir durumun kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin çoğunluk hissedarı olduğu… ile davalı arasında uzun yıllara dayanan ve gerçekte dava dışı şirketin kuruluş amacını oluşturan münhasırlık distribütörlük anlaşması olmasına rağmen karşı taraf davalı, söz konusu anlaşmayı bir kenara bırakarak ayrıca dava dışı şirketin ortaklık sıfatından kaynaklanan yükümlülüklerini göz ardı ederek ve müvekkilin haklarını hiçe sayarak Türk firmalarına doğrudan satış çalışmaları yapmaya başladığını, davalı tarafın sadakat ile bağlılık yükümlülüğüne aykırı davranışları nedeniyle gerek müvekkil davacının gerekse de dava dışı şirketin zararına sebebiyet verecek faaliyetler içinde bulunduğu ve ayrıca kendi nam ve hesabına şirket faaliyet ve işleri ile tamamen aynı konuda ticari faaliyet yürüttüğü aşikar olmakla davalının şirket menfaatine aykırı davranışları özellikle de Türkiye pazarına doğrudan satışlar yapması sebebiyle şirkete verdiği zararların ve kâr kayıplarının tespiti ile belirlenecek olan miktarın…’a ödenmesi gerektiğini, açıklanan bu nedenlerle; davalıdan kaynaklanan sebeplerle uğranılan zararların tespitine ve bu alacağın şimdilik 10.000,00 TL’lik kısmının tahsiline, fazlaya ilişkin talep ve hakların saklı tutulmasına, HMK m. 107 gereğince alacak miktarlarını mahkemece tespit edilecek miktara yükseltme hakkının saklı tutulmasına ve miktar tespit edildikten sonra yükseltme hakkının hatırlatılmasına, yükseltilecek miktara göre alacağın tahsiline, fazlasına talep ve tahsil hakkının saklı tutulmasına, tespit edilip tahsiline karar verilecek alacağın muacceliyet tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun m. 2 f. 2’de belirli faiz oranında temerrüt faizi ile birlikte, davalıdan tahsili ile tespit edilecek alacağın, davalının şirket menfaatlerine, sadakat ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davranışları sebebiyle dava dışı şirkete verdiği zararlar ve kâr kayıplarına ilişkin kısmının dava dışı…’a, müvekkil — davacının hisselerinin değer kaybetmesi nedeniyle ve şirketin elde edeceği kazançtan mahrum kalması suretiyle, şirket kazancından elde edeceği kâr payının yok edilmesi nedeniyle uğradığı zararlara ilişkin kısmının ise müvekkil davacıya ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak davalının süresi içinde cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
DELİLLER;
Sicil kayıtları, ticari defetr ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası, taraf açıklamaları ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:
Davacı dava dilekçesi ile davalının dava dışı … (…) menfaatlerine sadakat ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davranışları sebebiyle dava dışı şirkete verdiği zararlar ve kar kayıplarının davalıdan tahsili ile…’a ödenmesini,
Davacının şirketteki (…) hisselerinin değer kaybetmesi ve şirketin elde edeceği kazançtan, kar payından mahrum kalması nedeniyle uğradığı zararların tazminini talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini 34.000,00 TL ye yükseltmiştir. Dava dilekçesinde iki farklı alacak kalemi talep edilmiştir. Hangi alacak kalemi için ne miktar ıslah yapıldığı dilekçeden anlaşılamadığından bu hususun açıklanması için davacı vekiline süre verilmiştir. Süresi içerisinde sunulan dilekçede talebini her bir alacak kalemi için yarı yarıya artırdığını açıklamıştır.
Davacı % 51 oranında, davalı ise % 40 oranında hisse ile dava dışı … nin ortağıdır.
Mahkememiz dosyasında …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında davacı olan Şirkete (…) verilen zarar ve kar kaybı talep edilmiştir. … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında Davacı … olup yoksun kalınan kazanç miktarı ve fiili zarar tazminat olarak talep edilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında;
Bilirkişi SMMM …, Nitelikli Hesap Uzmanı Dr … ve Sektör Bilirkişisi … tarafından tanzim olunan 30/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda;
…Taraflar arasında her ne kadar yazılı bir sözleşme bulunmasa da dosyaya mübrez belgeler incelendiğinde daacı ile davalı arasında çerçeve sözleşme olduğunu, tarafların yıllardır süregiden bir ilişkinin devam edeceğine yönelik güven ilişkilerinin mevcut oludğunu ve bu güvene dayalı olarak strateji geliştirdikleri, dolayısıyla davacı ile davalı arasında sürekli borç ilişkisi bulunduğunu, somut ilişkide davalının aynı zamanda davacı şirketin %15 ortağı olup, mali tespitlerde belirtildiği üzere 09/02/2007 tarihinden 15/06/2018 tarihine kadar toplamda 103.540,85Euro tutarında doğrudan satış yaptığının tespit edildiğini, dolayısıyla ilişkinin başından beri davalının Türkiye’de doğrudan satışlarının söz konusu olduğunu, bu unsurun somut olayda eksikliği sebebi ile taraflar arasıdaki ilişkinin bayilik ilişkisi olabileceği” belirtilmiştir.
Aynı heyetten alınan 12/02/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda;
“Davacı şirketin İstanbul Ticaret Odasından celp olunan sicil kayıtlarının incelenmesinde, şirketin 22/03/2006 tarihinde … ve Davalı … tarafından kurulduğu, davacının ana sözleşmesinden davalı … ile davacı…’un ortak kurulduğu şirket maksat ve konusunun “Her türlü büro, ev, turistik tesis, mobilya, mobilya komponentleri ile spor yarışmaları izleme mahallerine mahsus koltuk ve bunların imalatlarında kullanılan her türlü malzeme, parça, yedek parça ve komponentlerin ithalatı, imalatı, satın alınması iç ve dış pazarlarda satış ve pazarlamasını yapmak. Madde 8.benzer faaliyetlerde uğraşan Türk ve yabancı kurum ve kuruluşların temsilciliğini yapabilir” şeklinde düzenlendiği, her ne kadar taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmasa da dosyaya mübrez belgeler incelendiğinde, davacı ile davalı arasında çerçeve sözleşmenin olduğu kanaatine varıldığı, somut olayda davalının aynı zamanda davacı şirketin %51 ortağı olup, 09/02/2007 tarihinden 15/06/2018 tarihine kadar toplamda 103.540,85Euro tutarında doğrudan doğruya satış yaptığı, dolayısıyla iş ilişkinin başından beri davalının Türkiye’de doğrudan satışlarının söz konusu olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin bayilik ilişkisi olarak nitelendirilebileceği anlaşılmıştır.” tespitlerine yer verilmiştir.
Mahkemece “Davalı … hakkında açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, 448.000,00TL portföy tazminatının dava tarihi olan 08/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Kalan kısımlar ve davacının kâr kaybı talebine ilişkin davasının REDDİNE,”
Hükmedilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi kök raporunda davalı …’ ın Türkiye pazarına doğrudan satış gerçekleştirmeye yönelik işlemlerinin TTK m. 613/2 kapsamında bağlılık yükümünü ihlal ettiği, ve bu kapsamda uğranılan zararın 2.158.606,76 TL olduğu belirlenmiştir.
Alınan ek raporda ise taraflar arasında bir tek satıcılık sözleşmesinin bulunup bulunmadığının bu davanın konusu olmadığı, dosya kapsamına sunulan cari hesap ekstresinde davalı şirketin dava dışı şirketten 42.158,92 Euro alacaklı olduğu, ancak bunun da derdest dava ile bir alakası bulunmadığı, sadakat yükümlülüğünün ihlali neticesinde uğranılan zararın 539.651,69 TL olduğu tespit edilmiştir.
Ek raporda …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında yazılan yazı cevaplarından davalının … AŞ, … Büro AŞ, … AŞ, …, … Mob. San. AŞ, Koleksiyon San. Ve … Ticaret AŞ ünvanlı firmalara mal satışı yaptığı bu satışın 2007 yılından beri devam ettiği, 09.02.2007 – 15.06.2018 tarih aralığında davalı … ın Türkiye de doğrudan yapmış olduğu satışlar toplamının 103.540,85 TL olduğu açıklanmıştır.
Davalının 2007 yılından itibaren Türkiye’de doğrudan doğruya satış yaptığı dolayısıyla davacı ile aralarında tek satıcılık sözleşmesi bulunmadığı kabule dilmiştir.
Dava dışı…’a ödenmesi talep edilen zarar ve kar kayıpları talebi yönünden;
6102 sayılı TTK’nın limitet şirketlere ilişkin 613. maddesi uyarınca, şirket ortakları, şirket sırlarını korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülük şirket sözleşmesi veya genel kurul kararıyla dahi kaldırılamayacaktır. Ayrıcı ortakların, şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunmaları, özellikle de, kendilerine kişisel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapmaları yasaklanmıştır. Geri kalan ortakların tümü yazılı olarak onay vermedikleri takdirde, her bir ortak, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı düşen faaliyetlerde bulunamazlar. Şirket sözleşmesiyle, ortakların, şirketle rekabet eden işlem ve davranışlardan kaçınmak zorunda oldukları öngörülebilir.
6102 sayılı TTK’nın 613. ve 626/(2). maddesi uyarınca açılan davalar ancak şirket tarafından rekabet yasağına, bağlılık yükümlülüğüne aykırı hareket eden yönetici ve ortaklar aleyhine açılabilir. Davacı şirketi münferiden temsile yetkili müdür olduğundan şirket adına dava açmasına engel bir hal bulunmamaktadır. Davacı dava dışı şirket müdürü olarak şirketi münferiden temsile yetkili bulunduğu halde şirket namına dava açma hak ve yetkisi mevcut iken davayı kendi adına açması nedeniyle davanın dinlenme kabiliyetinin bulunmadığından dava dışı… a ödenmesi talep edilen miktar yönünden davanın aktif husumet ehliyet yokluğu nedeni ile usulden reddine hükmedilmiştir.
Davacının şirketteki (…) hisselerinin değer kaybetmesi ve şirketin elde edeceği kazançtan, kar payından mahrum kalması nedeniyle uğradığı zararların tazminini kendisine ödenmesi talebi yönünden;
Davacı vekili davalı şirket ortağının sadakat ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeniyle davacının çoğunluk hissedarı olduğu dava dışı şirketin tüm ticari aktivitesinin durmasına sebep olduğu, dolayısıyla dava dışı şirketin uğradığı maddi zararın yanı sıra davacının sahip olduğu hisselerinin değerinin de doğrudan azalmasına sebebiyet verdiği ve şirketin elde edeceği kazançtan mahrum kaldığı ve bu suretle şirketin kazancından elde edeceği kar payının yok edildiği nazara alındığından davacının uğradığı zararların da tespiti ile şimdilik 5.000,00 TL olmak üzere belirlenecek olan miktarın davacıya ödenmesini talep etmiştir.
TTK’nın 613. maddesinde düzenlenmiş olan bağlılık yükümlülüğünün ihlali nedeniyle oluşan zarar, doğrudan zarar niteliğinde olmayıp, dolaylı zarar niteliğindedir. Bu yükümlülüğün ihlali ile davacının şahsen doğrudan zarara uğraması söz konusu değildir. Şirketin zararının tazmini ile dolaylı zararda tazmin edilir. Nitekim sözleşmenin ihlali nedeniyle …. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas ile açılan davada var ise bir zarar tazmin edilecek ve böylece davacının zararının bir kısmı da tazmin olacaktır. Bunun dışında davacı zararı bulunduğuna ilişkin taleplerini somutlaştıran bilgi ve belge dosyaya sunmadığından, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Dava dışı… a ödenmesi talep edilen miktar yönünden davanın aktif husumet ehliyet yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-) Davacıya ödenmesi talep edilen alacak yönünden davanın esastan reddine,
3-) Davacı tarafından yatırılan 580,64 TL Peşin harçtan 80,70-TL karar ve ilam harcının mahsubu ile 499,94-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-) Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince red olunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-) Davalı tarafından yapılan 2000 TL bilirkişi ücreti 6,40 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 2.006,40. TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/10/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır