Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/378 E. 2019/1054 K. 25.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/378 Esas
KARAR NO : 2019/1054

DAVA : İtirazın İptali (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/04/2018
KARAR TARİHİ : 25/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 18.09.2010 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesine binaen müvekkili şirketin bayii olarak işe başladığını, bayilik ilişkisinden kaynaklı borçlarını ödememeye başladığından aleyhine alacağın tahsili için … 8. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, borçlu şirketin yaptığı itiraz nedeniyle takibin durduğunu, takibe yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalının itirazın iptali ile davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle iş bu davayı ikame eden davacı ile aralarındaki ticari ilişkinin 2002 yılında başladığını ve 2011 yılına kadar davacı tarafın bayisi olarak uzun yıllar sorunsuz olarak ticari ilişkilerinin devam ettiğini, yine taraflar arasında en son 18.09.2010 tarihinde bayilik ilişkisinin kurulduğunu ve sözleşmenin 1 yıl sonra davacı tarafından fesih edildiğini, sözleşme ilişkisi içerisinde devam eden ticari ilişkide sözleşmeye göre müvekkilinin yapacağı satışlardan %3 lük prim hakkına sahip olacağını ancak davacı tarafın bayilikten kaynaklanan alacağına karşılık bu primleri keserek müvekkiline ödeme yapmadığını ve müvekkiline aktarılan primlerin kesilerek ve devam eden ticari faaliyet süresince tüm alacakların müvekkilinden tahsil edildikten sonra sözleşmenin fesih edildiğinden müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ve 2011 yılında fesih edilmiş bir sözleşme nedeniyle 2017 yılında iddia edilen borcun tam olarak neden kaynaklandığı yada ne olduğu bilinmediğinden müvekkili aleyhine icra takibi başlatılmasının kötü niyetli olduğunu, ayrıca dava dilekçesi eklerinde yer alan 2012 tarih, 282568 seri numaralı faturanın dava konusu fatura olduğu ve bu faturanın kayıtlarında işli olmadığını ve 2012 yılında da müvekkilinin dava dışı 3. bir şirketin bayii olduğu gibi 2015 yılında ise müvekkilinin ekonomik olarak yok olduğunu beyan ederek davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına ara verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… 8. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, taraflar arasında imzalanan sözleşme, taahhütname, bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı akaryakıt şirketinin bayiliğini yapan davalı şirketin ödemediği borçlarından dolayı davacının cari hesaba dayalı olarak davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı, alacağı varsa alacak ve işlemiş faiz miktarı, icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazın yerinde olup olmadığı hususlarındadır. TBK 89 ve HMK 10 maddeleri gereğince icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazın reddine karar verilmiştir.
İlgili … 8. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 28/12/2017 tarihinde cari hesap alacağından kaynaklanan 6.705,71 TL cari hesap alacağı, 4.791,08 TL faiz olmak üzere toplam 11.496,79 TL alacağın asıl alacağına takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9,75 avans faizi ile birlikte tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu vekilinin 30/01/2018 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; yetkiye, borca ve ferilerine itrirazda bulunduğu, davacı alacaklının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı, geçerli haciz yolu ile ilamsız genel takip bulunduğu, borçlu tarafından yasal süresi içerisinde yapılmış ve takibi durdurmuş geçerli bir itiraz olduğu, davanın bir yıllık yasal süresi içerisinde açıldığı, itirazın iptali davasının koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 18.09.2010 tarihinde 38 madde halinde … A.Ş. İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi imzalanmıştır. Davalı taraf 5000 m2 yüzölçümlü satış yerinde akaryakıt müştakları ile makine yağları ve sair emtialarının satışını yapmakla mükelleftir. Sözleşme imzalandığı tarihten itibaren geçerli olmak üzere 5 süreli olup dönem sonunda taraflarca mutabakat sağlandığı takdirde aynı şartlarda 5 yıl daha uzar. Sözleşmenin 10. maddesi Ariyet olup sözleşme ile bayiye ödünç olarak verilmiş ve verilebilecek her türlü akaryakıt pompası, tank, kompresör, makine, teçhizat vs. mallar münhasıran satış yerinde ve PO’nun mallarının satılmasında kullanılacaktır. Ariyet konusu malların verilmesi kullanılması ve iadesinde ariyet sözleşmesi hükümleri uygulanacaktır. Sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda bayii kendisine ödünç verilen tüm malları, aynen kullanılır ve sağlam biçimde derhal iade ve teslime mükelleftir. Sözleşmenin 32. maddesi Fesih başlığını taşımaktadır. Maddeye göre “…Bayi varsa PO tarafından kendisine ariyet, kira vs. suretle teslim edilmiş bulunan tüm malzeme ve teçhizatı derhal ve ayrıca ihtara gerek kalmaksızın aldığı şekilde sağlam vaziyette PO’ya iade etmeyi, aksi halde bunların fesih tarihindeki rayiç değerlerinin %20 fazlasını PO’ya derhal ödemeyi kabul eder. Ariyet Sözleşmesi madde 18: “… İş bu sözleşme PO’nun dilediği zaman ariyet alana yazılı ihbarda bulunmak suretiyle söz konusu malzeme ve teçhizatın geri verilmesini istemiyle kendiliğinden …sona erer. Madde 21 : ariyet ve malzemeler PO’ya iade etmediği takdirde PO’nun bu malzemeden yararlanmamasından doğan zarar ziyan, malzemenin geri alımında yapılacak icra ve mahkeme masrafları ile birlikte teslimde gecikilen her gün için PO’ya o tarihteki TCMB döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak 100 USD karşılığı TL cezai şartı ödemeyi kabul eder…” hükümleri bulunmaktadır.
Deliller toplandıktan sonra ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle rapor düzenlemeleri için dosya mali müşavir bilirkişi … ve Akaryakıt Sektör Uzmanı …’e tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından mahkememize sunulan kök bilirkişi raporunda özetle; Davacıya ait ticari defterlerde ki kayıtlara göre davalı şirkete en son 07.12.2011 tarihinde 4.508,43 TL fatura kesilmiş ve davacı alacağı 56.100,08 TL’ye baliğ olmuşken, davalı tarafından 15.12.2011 tarihinde 34.508,43 TL, 21.12.2011 tarihinde 22.000,00 TL ödeme yapılmış ve bu kez davalının, davacıdan 408,35 TL alacağı oluştuğu, dava konusunu oluşturan fatura davalıya 27.02.2012 tarihinde kesilmiş ve bu tarih itibariyle cari hesap davacı lehine 6.705,71 TL olarak devam ettiği gibi bu meblağın gecikme zammı ile birlikte icra takibine konu edildiği, davaya konu edilen 27.02.2012 tarih, 282669 seri numaralı 7.096,26 TL bedelli irsaliyeli faturanın “ Sabit Kıymet Satış” içerikli fatura olduğu, faturanın kesildiği tarihte davacının, davalıya ticari defterlerinde 390,55 TL borcu kayıtlı bulunduğu, fatura ile birlikte davacının, davalıdan 6.705,71 TL alacaklı konuma geçtiği, fatura üzerinde davacının davalıya hangi sabit kıymet ve/veya hangi ariyet malzemesi için fatura kestiğine dair herhangi bir açıklama bulunmadığı, ayrıca davalıya kesilen faturanın davalıya tebliğ edilip edilmediğine ilişkin dosyada herhangi bir işaret bulunmadığı, sözleşmenin 4-i maddesi gereğince “.. Bayi, PO’ nun lüzüm göreceği zamanlarda, PO ile en geç bir hafta içinde hesap mutabakatı yapmaya ve PO’nun yazılı olarak göndereceği hesap mutabakatı formlarına en geç kanuni süresi içerisinde yazılı olarak cevap vermeye mecburdur. Aksi halde PO tarafından gönderilen cari hesap formlarındaki miktar ve rakamları aynen kabul etmiş olur…” hükmü bulunmakta ise de taraflar arasında dava konusunu oluşturan fatura konusunda hesap mutabakatı yapıldığına dair dosyada herhangi bir belge ve bilgi bulunmadığı, Ariyet Sözleşmesi Madde 20 gereğince “…Ariyet alan, iade ve/veya fesih ihbarının kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde söz konusu malzeme ve teçhizatı SAĞLAM bir şekilde geri verecektir. Ariyet alan yukarıda belirtilen süre içerisinde malzemeyi geri vermez ise PO’nun istasyona girerek bu malzeme ve teçhizatı söküp almasına şimdiden muvafakat eder…” hükmü gereğince dosyada sözleşmenin fesih edildiğine dair herhangi bir belge ve bilgi bulunmadığı beyan edilmiş, bilirkişi raporu ile belirlenen eksikliklerin giderilmesi için süre verilerek dosya ek rapor düzenlenmesi için aynı bilirkişilere tevdi edilmiştir.
Bilirkişiler tarafından sunulan ek raporda özetle; Faturanın taraflar arasındaki sözleşmenin fesih edilmesi nedeniyle kesilmesi gereken ve davalının kabul etmemesi halinde ancak yargılama sonucunda talep edilebilen bir fatura olduğu, davacı tarafından uzun süre sonra davalıdan talep edildiği ve davalı tarafından da talep edilmesi ile birlikte itiraz edildiği, akaryakıt dağıtım şirketlerinden, özellikle bayilerine yaptığı yatırımları 264- Özel Maliyetler Hesabında takip ettikleri, dağıtım şirketleri bayileri ile yaptıkları bayilik ve ariyet sözleşmelerinde, kurumsal kimlik malzemeleri ile diğer ilan ve reklam malzemelerinin dağıtım şirketince bayiye verileceği, bayiinin bu malzemeleri kullanmaktan imtina etmeyeceği, bunların yerini değiştiremeyeceği, bu malzemelerde değişiklik yapılması dağıtım şirketinin yazılı iznine tabi olup malzemelerin dağıtım şirketinin demirbaşı olduğu ve malzemelerin, bayiye ariyeten (ödünç olarak) verilmekte olduğu, sözleşmenin sona ermesi halinde malzemelerin bayi tarafından sökülerek dağıtım şirketine teslim edileceği, Ariyet Sözleşmesi ekinde yer alan malzemelerin dağıtım şirketi tarafından bayiye ariyeten (ödünç olarak) verildiği ve belirlenen şartlar dahilinde bayi tarafından iade edileceği, bu açıklamalar dikkate alındığında, bayilerin kullanımına tahsis edilen iktisadi kıymetlerin mahiyetine dağıtım şirketi tarafından karar verildiği, bahse konu iktisadi kıymetlerin dağıtım şirketi tarafından satın alındığı, ödemelerin dağıtım şirketi tarafından yapıldığı, faturaların dağıtım şirketi adına tanzim edildiği, yani bayilerin kullanımına tahsis edilen iktisadi kıymetlerin alıcısının ve sahibinin davacı şirket olduğu, davacı şirketin bayiye vermiş olduğu bu ariyetlerden bayinin kullandığı süre boyunca ve/veya sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre boyunca karşılıklı menfaat ilişkisi içinde olduğu, şirketin bayiye kendi üretimi malları vereceği, bayiinin de bu malları satacağı, karşılıklı menfaat temin edileceği, ihtilafsız dönemde bayiye verilen her türlü ariyet malzemesi dağıtım şirketi ile birlikte menfaat temini için verildiği, davacı tarafın bayiye verdiği ariyetler ile ilgili her yıl yıpranma paylarını gider olarak ticari defterlerine kayıt ettiği, çünkü bu ariyetler kendisine fatura edildiği için kendi ticari defterlerine kayıt edilen malzemeleri de her yıl her malzemenin faydalı ömrü süresince amorti edip kendi giderinden düştüğü, davacının talep ettiği kalıcı yatırım ve taşınmaza değer katan yatırımların ne olduğu hususunun önem arz ettiği, davacının, davalıdan dava konusu faturada beyan edilen bedeli ancak davalının faturaya itiraz etmemiş ve ticari defterlerinde kayıtlı olması şartı ve kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 8 gün içerisinde itiraz etmediği halde talep edebileceği beyan edilmiş ve talebin kabulu ihtimaline göre alacak ve işlemiş faiz hesabı yapılmıştır.
Bilirkişi Raporları, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişlidir.
İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında karşı taraf kanuni karinenin aksini ispat edebilir. (HMK m.190). İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir.
Somut olayda, ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Davacının, davalıdan dava konusu faturada beyan edilen bedeli talep edebilmesi kalıcı yatırımların ve taşınmaza değer katan yatırımların fatura üzerinde somut olarak belirtilmiş olması, faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olması ve faturanın tebliğ edildiği tarihten itibaren 8 gün içerisinde itiraz edilmemiş olması şartlarına bağlıdır. Dava konusunu oluşturan … seri numaralı 7.096,26 TL bedelli “Sabit Kıymet Satış” içerikle irsaliyeli faturanın davalıya 27.02.2012 tarihinde kesildiği ve bu tarih itibariyle davacının defterlerinde davalıdan 6.705,71 TL cari hesap alacağı bulunduğu, bu meblağın gecikme zammı ile birlikte icra takibine konu edildiği anlaşılmakla beraber fatura üzerinde davacının davalıya hangi sabit kıymet ve/veya hangi ariyet malzemesi için fatura kestiğine dair herhangi bir açıklama bulunmamaktadır ayrıca davacının dosyaya ibraz ettiği yurt içi kargoya ait gönderi belgesinin dava konusu fatura olduğu belirlenememiştir, bu nedenlerle davacının davasını kanıtlayamadığı kabul edilerek davanın reddine, davacının icra takibi başlatmakta haksız olması nedeni ile asıl alacağın (6.705,71 TL) % 20 si oranında icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
1-Davanın reddine,
2-Asıl alacağın (6.705,71 TL) % 20 si oranında icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Harçlar Kanununca alınması gerekli 44,40 TL ilam harcının peşin yatırılan 196,34 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılmış olan 151,94 TL harcın davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/11/2019

Katip …

Hakim …