Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/253 E. 2019/1011 K. 13.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/607 Esas
KARAR NO : 2019/1186

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 04/07/2017
KARAR TARİHİ : 20/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; taraflar arasında 15/10/2012 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli bir Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmenin akabinde müvekkilinin gerekli yatırımları yaptığını ve akaryakıt bayiliğine başladığını, ancak ilerleyen süreçte davalı tarafından müvekkiline gönderilen 31/03/2017 tarihli ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, bu duruma sebep olarak ise, akaryakıt istasyonunun maliki konumunda bulunan dava dışı şirket ile davalı arasında akdedilen Kira Sözleşmesi’nin süresinin sona erdiğinin belirtildiğini, bu hususa ilişkin olarak müvekkili tarafından davalıya bir ihtarname gönderildiğini ve söz konusu erken fesih nedeni ile davalıdan kar mahrumiyetinin ödenmesinin talep edildiğini, ancak söz konusu kaybın davalı tarafından karşılanmadığını, diğer yandan müvekkilinin primlerden de mahrum kaldığını beyanla neticeten davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı kalması kaydıyla, mahrum kalınan kar ve tüm tazminat alacaklarının şimdilik 5.000,00.-TL’sinin 26/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmadaki beyanında özetle; davacının işletmekte olduğu istasyonun dava dışı …’nın mülkiyetinde olduğunu, söz konusu taşınmazın 27/02/2012 tarihli Kira Sözleşmesi ile müvekkili tarafından 5 yıl süre ile kiralandığını, müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişkinin ise 04/05/2012 tarihinde yapılan Protokol ile başladığını, söz konusu Protokolde davacının faaliyet göstermeyi taahhüt ettiği sürenin 27/02/2017 olarak kararlaştırıldığını, tarafla arasında akdedilen Bayilik Sözleşmesi’nde ise sehven bu tarihin belirtilmediğini, ancak davacının bu tarihi bildiğini, müvekkilinin ise iyi niyetli olarak davacıya 26/04/2017 tarihine kadar süre verdiğini, diğer yandan taraflar arasında akdedilen sözleşmede, sözleşmenin feshi nedeniyle müvekkili tarafından tazminat ödeneceğine dair herhangi bir maddenin bulunmadığını, davacı tarafından iddia edilen yatırımların birçoğunun müvekkili tarafından ariyet sözleşmesi ile davacıya sağlandığını, söz konusu ürünlerden dolayı davacının herhangi bir zararının bulunmasının mümkün olmadığını, davacı tarafından sunulan istasyon karlılık raporunun da tek taraflı olarak hazırlandığını ve hiçbir somut veri içermediğini beyanla neticeten her türlü dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla, davanın reddine ve yargılama masrafları ile avukatlık ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 19/07/2018 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere mali müşavir, akit uzmanı ve sektör uzmanı bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 05/12/2018 tarihli raporda özetle;
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin; sektörel değerlendirme kapsamında dava konusu bayilik sözleşmesinin kurulmasına esas teşkil eden protokol ile başladığı ve bu durumun bir ticari teamül olarak kabul edilebileceği kanaatindeyiz. Ticari hükümlerin uygulanış sırası ve önceliği konusunda nihai takdir mahkemenize ait olmakla birlikte, sektörel değerlendirmeye göre ön protokole öncelik verilmesi durumunda faaliyet süresinin 04.05.2012 – 27.02.2017 tarihlerini kapsadığı sonucuna varılabileceği ve bir erken fesih söz konusu olmadığından tazminat talep edilemeyeceği kanaati oluşmaktadır.
Mahkemenizce aksi kanaate varılır ve taraflar arasındaki ticari ilşikinin doğrudan sonraki asıl bayilik sözleşmesi ile başladığı kabul edilir ise, rapor içinde detaylı şekilde yapılan hesaplamalar çerçevesinde, davacının kalan 172 gün için davalıdan 214.503,98.-TL Kar Mahrumiyeti ve 212.113,40.-TL eksik prim ödemesi olmak üzere toplam (214.503,98.-TL + 212.113,40.-TL = ) 426.617,38.-TL talep edebileceği, ancak davacı talebi 5.000.-TL olduğundan taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutarın dikkate alınması gerektiği, bu tutara ihtarname tarihinden dava tarihine kadar işleticek avans faizi tutarının ise 92,16.-TL olduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı vekiline HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 25/01/2019 tarihli ara kararı gereğince dosya ek rapor hazırlanmak üzere mali müşavir, akit uzmanı ve sektör uzmanı bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 15/04/2019 tarihli raporda özetle;
Davalı her ne kadar davacının satışlardan elde ettiği kar oranı ve prim alacağına ilişkin hesaplamaların hatalı olduğunu iddia etmiş ise de, dosyaya bu iddialarını ispata yarar somut bir veri sunmamıştır. Kaldı ki davalının yasal ticari defterleri, davalı vekilinin yapmış olduğu itirazı karşılacak şekilde tutulmadığından, bu şekilde hesaplama yoluna gidilmiştir. Davalı şirketin ya ileride yapacağı sözleşmelerde hesaplamanın ne şekilde yapılacağına dair net bir düzenleme yapması, ya da yasal ticari defterlerini, talep edilen bu hesaplamayı kontrole imkan verecek şekilde tutması gerektiği değerlendirilmiş olup, bu nedenle kök raporumuzdaki kanaatimizde herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir.
Sayın Mahkemece 25/01/2019 tarihinde Enerji Piyasası Denetleme Kuruluna yazılan müzekkere ile yazılarak “…kurum tarafından bayilik lisansı verilmesi ile ilgili olarak ve lisans başlangıç ve bitiş sürelerinin tespitinde yalnızca Bayilik Sözleşmesi sürelerinin dikkate alınıp alınmadığı ve ayrıca Bayilik Sözleşmesi süresi dışında Protokol ile dahi olsa faaliyet yürütülmesinin 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’ na aykırı olup olmadığı hususlarında bilgi verilmesi…” talep edilmiş olup, EPDK’ dan gelen 21/02/2019 tarihli cevabi yazıda :”…Bayilik Lisansları, 12 yıllığına verilen bir lisans türü olup lisansın başlanğıç ve bitiş tarihlerinin belirlenmesinde Bayilik Sözleşmesi süresinin herhangi bir etkisi bulunmadığını, Lisans süresi boyunca, dağıtıcı şirket ve bayi sahibi gerçek/tüzel kişi arasında imzalanan Protokollerinde talep edilmediğini, bayilik sözleşmesi haricinde Protokol ile faaliyet yürütülmesi, kurum mevzuatı açısından uygun olmadığını, bayilik sözleşmesinin süresinin bitmesi veya herhangi bir sebeple fesih yapılması halinde bayilik lisansının devam edebilmesi için ya dağıtıcı tadili yapılmalı yada mevcut dağıtıcı ile yapılacak yeni sözleşmelerin kurumlarına ibraz edilmesi gerektiği…” şeklinde beyanların mevcut olduğu görülmektedir. EPDK dan gelen cevabi yazı sonucuna göre, davacının rapora itirazlarında da herhangi bir kanaat değişikliğine gidilmeyerek kök raporumuzdaki kanaatimizin aynen devam etmekte olduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Bilirkişi ek raporu davacı vekiline ve davalı vekiline HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN: Dava bayilik sözleşmesinin feshinden kaynaklı ceza-i şart ve kar mahrumiyeti talepli alacak davasıdır.
Buna göre, taraflar arasında 15/10/2012 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesi imzalandığı ve bu sözleşmeye göre sürenin 3. maddesinde 5 yıl olarak öngörüldüğü, onun öncesinde tarafların 04/05/2012 tarihli protokol ile taraflar arasında düzenlenecek bayilik sözleşme süresinin 27/02/2017’ye kadar olacağının belirtildiği, davalı tarafça bayilik sözleşmesine 27/02/2017 tarihinin zuhulen yazılmadığının ancak sözleşmeye konu yerin 3.kişi adına kayıtlı olması bu şahıs ile yapılan kira süresinin 27/02/2017 tarihinde sona ereceğinin kabulü gerektiğinin savunulduğu, davacı tarafın ise yapılan bayilik sözleşmesindeki düzenleme gereğince davacı tarafça akdin feshedildiği 26/04/2017 tarihinden sonraki bitim tarihine kadar olan 172 günlük süreye ilişkin kar mahrumiyeti ve eksik prim alacağının şimdilik 5000 TL’sinin talep edildiği ve sözleşme hükümlerinin geçerli olması gerektiğini savunduğu, alınan bilirkişi raporuyla feshin süresinden önce olduğunun kabulü halinde 214.503,98 TL kar mahrumiyeti, 212.113,40 TL eksik prim ödeme alacağının tespit edildiği, ancak bilirkişilerce öncelikle protokol hükümlerinin geçerli sayılması konusunda görüş bildirdiği, ancak bayilik sözleşmesinin protokolden daha sonra düzenlenmesi nedeniyle Mahkememizce taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin yenilendiğinin kabulüyle sözleşme hükümlerinin geçerli olması gerektiği, keza basiretli bir tacir olarak davranmakla yükümlü olduğu, sözleşmedeki süre ile bağlı olduğu, iradesinin yanıldığını, yine BK 39 maddesi gereği süresinde iddia ve ispat edemediği de görülmek suretiyle davalı tarafça sözleşmesinin haksız olarak süresinden önce feshi nedeniyle davacının talebe konu 5000 TL kar mahrumiyeti ve eksik prim borcundan kaynaklı zararından sorumlu olduğu kabul edilmek suretiyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davacının davasının kabulüne, 5.000,00 TL nin 26/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair hakların saklı tutulmasına,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 341,55 TL harçtan peşin alınan 85,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 256,16 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 2.491,69 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 20/12/2019

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)

MASRAF BEYANI
116,79 TL Harç Masrafı
2.100,00 TL Bilirkişi Ücreti
274,90 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM : 2.491,69 TL