Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/241 E. 2019/1056 K. 25.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/241 Esas
KARAR NO : 2019/1056

DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle)
DAVA TARİHİ : 12/03/2018
KARAR TARİHİ : 25/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Sebebiyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin oğlu …’ün 08/10/2016 tarihinde kendi sevk ve idaresindeki … plakalı motosikleti ile … Caddesinde ilerlerken karşısına aniden yaya …’nin çıkması nedeniyle trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kaza neticesinde … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedaviye alındığını ve tedavi görmekteyken 17/10/2016 tarihinde vefat ettiğini, … 6. Asliye Ceza Mahkemesinin … E sayılı dosyasında aldırılan rapor ile dava dışı …’nin asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkillerinin oğlu olan …’ün hayatını kaybettiği kazada … plakalı motosikletin davalı sigorta şirketince zmms poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi için 26/02/2018 tarihinde dilekçe ile davalı şirkete başvuruda bulunulduğunu, ancak sigorta şirketinin 28/02/2018 tarihli cevabi yazısında, her ne kadar sigortalı araç sürcüsü …’ün karıştıı kaza vefatı nedeniyle yapılan taleplerinin poliçe teminat kapsamı dışında olduğundan bahisle taleplerinin değerlendirilemeyeceği bildirilmiş ise de Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağının karara bağlandığını ileri sürülerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ilk aşamada her bir davacı için ayrı ayrı 500’er TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 02/10/2019 tarihinde sunmuş olduğu dilekçesi ile; … için talep etmiş olduğu 500 TL destekten yoksun kalma tazminatı talebini 44.305,67 TL arttırarak 44.805,67 TL, … için talep ettiği 500 TL destekten yoksun kalma tazminat talebini 44.305,67 TL arttırarak 44.805,67 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; 6704 Sayılı Torba Yasa ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre, kendi kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücülerin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı talepleri poliçe teminat kapsamı dışında olduğunu, Yargıtay’ın, uzun bir dönem boyunca, “Kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” ve “Trafik sigortacısından talep edilebilecek tazminatın ancak işletenden talep edilebilecek miktar ile sınırlı tutulabileceği” gerekçeleriyle söz konusu taleplerin teminat dışı olduğunu ifade ederek reddedilmesi yönünde içtihat oluşturduğunu, ancak, 2011 yılından itibaren Yargıtay’ın görüş değiştirdiğini ve “Kendi kusuru ile ölen sürücünün desteğinden yoksun kalanların üçüncü kişi olarak yansıma zarara uğradıkları” gerekçesiyle söz konusu taleplerin teminat dahilinde olduğu yönünde içtihatlar geliştirdiğini, ilk derece mahkemelerinin de Yargıtay’ın değişen görüşü doğrultusunda, bu taleplerin kabulüne karar verdiğini, Yüksek Mahkemenin görüş değişikliğine rağmen, takriben bu yöndeki tüm kararlarında yer alan karşı oy şerhlerinde bu görüş değişikliğinin yerinde olmadığının ifade edildiğini, kendi kusuru ile kendi ölümüne sebep olan sürücülerin yakınlarının poliçe teminatı kapsamında tazminat talep hakları olup olmadığına dair mevzuatımızda bir düzenleme bulunmadığı halde, Yüksek Mahkemenin 2011 yılına kadar bu taleplerin reddine karar verdiği ancak ardından görüş değiştirdiği ve bu talepleri poliçe teminatı dahilinde yorumladığı tartışması olduğunu, dolayısıyla bu taleplerin kabulünün yasal dayanağının, yalnızca, var olan bir kanuni boşluğun Yüksek Mahkeme tarafından talepte bulunanlar lehine yorumlanmasından ibaret olduğunu, nihayet yargı organının içtihatları vasıtasıyla yorumladığı boşluğun, 6704 Sayılı Torba Yasa ve Poliçe Genel Şartları ile kanun koyucu tarafından giderildiğini, diğer bir deyişle mevcut durumda, gerekli kanuni düzenlemenin doğrudan yasama organı tarafından yapılmış olduğundan yargı organı tarafından yorumlanmaya veya giderilmeye muhtaç bir boşluk kalmadığını, 6704 sayılı torba yasanın işbu dava kapsamında uygulama alanı bulunmadığını, 6704 Sayılı Torba Yasa ve Poliçe Genel Şartları kapsamında yapılan düzenlemelerin bir kanun değişikliği değil, kanuni bir boşluğun giderilmesi niteliğinde olduğundan yürürlük tarihinden bağımsız olarak dava konusu uyuşmazlıkta uygulama alanı bulmadığını, konu hakkında açık bir kanuni düzenleme bulunurken, aksi yöndeki eski tarihli içtihatlar esas alınarak kanuna aykırı şekilde karar verilemeyeceğini, işbu davanın açıldığı tarih itibariyle dava konusu talebe dayanak bir kanuni düzenleme bulunmamakta olduğunu, dolayısıyla davacı tarafın dayandığı Yargıtay içtihatlarının kanun niteliği taşımadığı ve içtihatların dönemsel olarak değiştiği göz önüne alındığında, kanunların geriye yürümezliği ilkesinden veya korunması kabil bir müktesep haktan bahsedilmesinin de mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile dava konusu talebin 01.11.2017 tarihli Yargıtay HGK 2017/17-1315 E 2017/1239K sayılı kararı gereği reddinin gerektiğini ileri sürerek davanın reddine, lehlerine masraf ve vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Sigorta poliçesi, kaza tespit tutanağı, hasar dosyası, trafik kayıtları, … CBS … sayılı dosyasından aldırılan bilirkişi raporu, … 6. Asliye Ceza Mahkemesince aldırılan ATK kusur raporu, mahkememizce aldırılan ATK kusur raporu, aktüeryal bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, destekten yoksun kalma tazminatı davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıların murisinin trafik kazasında vefatı nedeniyle davacıların davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep edip edemeyecekleri, talep edebilecek iseler miktarı hususlarındadır.
Deliller toplandıktan sonra davaya konu kazada tarafların kusur oranlarının tespiti için rapor aldırılmış, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi mahkememize hitaben düzenlemiş olduğu raporunda özetle; 08.10.2016 günü saat 00:10 sıralarında Sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikleti ile sahil yönünden … istikametine … Caddesi üzerinde seyir halinde iken, kaza mahalli olan … Sokak önüne geldiği esnada, aracının ön kısmıyla, seyir istikametine göre sağ tarafından gelip sol tarafa doğru karşıdan karşıya geçmek isteyen Yaya …’ye çarpması sonucu, dava konusu olayın meydana geldiğini, olay mahallinde yol bölünmüş olup iki şeritli ve 8 metre genişlikte cadde sınıfında, zemin asfalt kaplama ve yüzeyi kuru, hava ve görüş açık, vakit gece, yatay güzergah düz ve düşey güzergah eğimsiz, mahalin meskun olduğunu, dosya içerisinde olayın oluş şeklini ve olay yeri özelliklerini anlatır trafik kaza tespit tutanağı bulunduğunu, motosiklet sürücüsünün ehliyetinin bulunmadığını, çarpışma noktasının sağ şerit üzerinde gösterildiğini, çarpışmadan sonra motosiklet ve sürücüsünün gidiş istikametine göre sağ ilerisinde bulunan aydınlatma direğine çarparak durduğunu, hem maktul hem yayanın kusurlu bulunduğunu, keşif üzerine hazırlanan 22/04/2017 tarihli Bilirkişi Raporunda; Sürücü …’ün tali kusurlu olduğu, yaya …’nin asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, yine ceza aşamasında dairelerince hazırlanan 04/01/2018 tarih ve … sayılı kanaat raporunda Sürücü …’ün tali, yaya …’nin asli kusurlu olduğu kanaatinin bildirildiğini, Tüm dosya kapsamı, dava ve cevap dilekçeleri, keşif zaptı, keşif üzerine hazırlanan bilirkişi raporu, ekli siyah beyaz fotoğraf ve kroki, dosya mevcudundaki tüm ifadeler, Dairelerinin 04/01/2018 tarihli kanaat raporu incelendiğinde Karayolları Trafik Kanunu 68.maddesinin “b” bendinde “Taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır.” denilmiş olup, yayaların kavşak başlarından karşıya geçiş yapmaları gerektiğinin mütalaa edildiğini, olay mahallinin kavşak girişi olduğu ve kazanın yukarıda anlatılan biçimde gerçekleştiği kanaatine varıldığını, A) Sürücü …’ün, taşıt yolunda seyri sırasında vaktin gece olduğunu ve kavşak mahalline yaklaştığını dikkate alarak hızını önceden yeterince azaltması, kavşak başından geçişe başlayan yayaların varlığı halinde bu yayalar geçişlerini tamamladıktan sonra kontrollü bir şekilde hareketini sürdürmesi, karşıdan karşıya geçmek üzere kaplamaya giren yayaya karşı etkili bir şekilde fren tedbirinde bulunması gerekirken, bu hususlara riayet etmeyerek, kontrolsüzce seyri sonucu meydana gelen olayın oluşumunda %60 oranında kusurlu olduğunu, B) Yaya …’nin, taşıt yoluna gireceği sırada gelen araçların hız ve mesafesine dikkat etmesi, geçişi boyunca gelen araçları kontrolü altında bulundurması gerekirken, bu hususlara riayet etmeyerek, gelmekte olan araca rağmen kontrolsüzce kaplamaya girmesi ile meydana gelen olayda %40 oranında kusurlu olduğunu bildirmiştir.
Kusura ilişkin raporun aldırılmasının ardından dosyamız aktüeryal bilirkişi …’ya tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından mahkememize sunulan raporda özetle; Davacı anne …’nin talep edebileceği destekten yoksun kalma tutarının 44.805,67 TL, davacı baba …’in talep edebileceği destekten yoksun kalma tutarının 44.805,67 TL olduğu beyan edilmiştir.
Dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişli mahkememizce aldırılan Kusur ve Aktüerya Raporları çerçevesinde, 08/10/2016 tarihinde meydana gelen ve davacıların oğlunun ölümü ile sonuçlanan trafik kazasında müteveffanın %60 oranında kusurlu olduğu, kusurun tamamının müteveffaya ait olmaması nedeni ile davalı tarafın savunmasına itibar edilemeyeceği, davacıların müteveffanın ölümü nedeniyle çocuğunun desteğini yitirmiş sayıldığı, KTK uyarınca kazaya sebebiyet veren ve … Sigorta A.Ş.’nin sigortaladığı … plakalı araç sürücüsü müteveffanın kusuru nispetinde davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunduğu, KTK m. 93 hükmü gereği kaza tarihinde cari 310.000,00 TL limit ile gerçek zarardan sorumlu olduğu esası benimsenerek teminatı aşan miktarlarda davalı sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemeyeceği kabul edilerek davacı anne ve baba için olay tarihinde cari TBK m. 53/3 uyarınca ve Yüksek Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları da dikkate alınarak destekten yoksun kalma tazminatı hesabı yaptırılmış, hesaplamada müteveffanın 20-21 yaş aralığında bir yıllık askerlik görevini ifa edeceği ve bu dönemde gelirinin olmayacağı dikkate alınmış, davacı babanın yetiştirme gideri olacağından davacı babanın hesaplanan zararından tenzil edilmiş, ev hanımı olan davacı annenin yetiştirme gideri olmayacağından tenzil yapılmamıştır. Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde ” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” dendiğinden davacı tarafça davalı sigorta şirketine 28.02.2018 tarihinde müracaat edilmiş olup davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinin 13.03.2018 tarihi olduğu anlaşılmış, davanın kabulü ile, davacı … için 44.805,67 TL destekten yoksun kalma tazminatının 13/03/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine, davacı … için 44.805,67 TL destekten yoksun kalma tazminatının 13/03/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Dava ve ıslah dilekçelerine göre davanın kabulü ile,
1-Davacı … için 44.805,67 TL destekten yoksun kalma tazminatının 13/03/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine,
2-Davacı … için 44.805,67 TL destekten yoksun kalma tazminatının 13/03/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 6.121,35 TL ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL ile 302,60 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 5.782,85 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 5.278,62 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 5.278,62 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 TL peşin harç, 302,60 TL ıslah harcı, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 191,00 TL tebligat, müzekkere ve posta masraflarından oluşan toplam 1.265,40 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen rapor bedeli ücretine ilişkin 19/06/2019 fatura tarihli, 314,50 TL bedelli faturanın davalı tarafça İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığının faturasında belirtilen hesabına yatırılmasına, bu hususta gerekçeli karardan bir örneğin İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/11/2019

Katip

Hakim