Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/227 E. 2022/552 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/227 Esas
KARAR NO : 2022/552

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 19/07/2017
KARAR TARİHİ : 21/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından … nolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poleçis ile sigortalanmış bulunan davalının işleteni olduğu … plakalı nolu aracın, %0,57 promil alkollü sürcü …sevk ve idaresinde 10.08.2015 tarihinde direksiyon hakimiyetini kaybederek … ve … plakalı araçlara çarpması sonucu bu araçların hasara uğramasına neden olduğunu, bu iki araçtaki hasar miktarı toplamının 19.714,00 TL olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından bu miktarın ödendiğini, ancak tutulan Trafik Kazası Tespit tutanağında sürücü …’ın almış olduğu alkolün etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybettiğinin tespit edildiğini, bu nedenle sigorta sözleşmesini ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerini düzenleyen 2918 sayılı KTK’nun 95/2 maddesi ve poliçe genel şartlarının 4/d maddesi uyarınca müvekkili şirketin ödediği sigorta tazminatı için davalı sigortalıya rücu hakkı doğduğunu, bu sebeple davalı hakkında … 1.İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu beyanla davalının yaptığı haksız itirazın iptaline, takibin asıl alacak ve ferileri üzerinden devamına, %20 den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının ve yargılama giderlerinin ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; sürücü …’ın kaza tutanağına yansıyan durumunun kazanın sebebi olmadığını, araç sürücüsü hakkında açılan kamu davasında da belirtildiği üzere kazanın cep telefonunun çalması üzerine yaşandığını, araç sürücüsüne ait alkol ölçümünün de sağlıklı yapılmadığını, bir an için araç şoförünün gerçekten 0,57 promil alkollü olduğu varsayılsa bile kazanın alkolün etkisi ile olduğuna dair hiç bir somut delil bulunmadığını, bir sürücünün araç kullanırken alkollü olmasının doğrudan tazminat ödemesinin reddi sebebi olmadığını, sürücü hakkında ceza mahkemesinde de beraat kararı verildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 6. Tüketici Mahkemesinin 23/11/2017 tarih …esas … karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edildiği mahkememizin 2018/227 esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: … 1. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya aslı, 21/09/2020 tarihli bilirkişi raporu, 27/01/2021 tarihli bilirkişi raporu, 27/04/2021 tarihli bilirkişi raporu, 24/12/2021 tarihli bilirkişi ek raporu, … nolu hasar dosyası sureti, … Sigorta A.Ş. ‘ ye ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi sureti, dekontlar, trafik tespit tutanağı sureti, alkol tespit tutanağı sureti, faturalar, … plakalı araca ait ruhsat örneği, … 8. Asliye Ceza Mahkemesinin karar sureti dosya arasında delil olarak mevcuttur.
21/09/2020 tarihli bilirkişi raporu ile; kazanın meydana gelmesinde davcı şirkete ZMM (trafik) sigortalı … plakalı aracın sürücüsü …’ ın olay sırasında münhasıran güvenli sürüş yeteneğini kaybedecek derecede alkollü olmasının neden olduğunun belirlenmemiş olmasına göre poliçe genel şartları B4d mad. ve KTK 95. Md. gereğince davacı sigorta şirketinin üçüncü şahsa yaptığı ödemeyi sigortalısından rücuen talep etme hakkının doğmadığı, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmemiş olması sebebiyle davacı şirketin rücu hakkını kazanmadığı, yani bunun sonucunda davalı şirkete ait ve davacı şirkete ZMS sigortalı … plakalı aracın sürücüsü …’ ın %100 oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu, davacı şirketin 3. şahsa yaptığı ödemeyi alkollü araç kullama gerekçeleriyle sigortalısı davalıya rücu hakkının doğmadığı kanaatine varıldığı görülmüştür.
27/01/2021 tarihli bilirkişi raporu ile; 02.06.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacı tarafından kazada hasar gören araçlara yapılan ödemeler nedeniyle dosyada mevcut 21/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiğinin belirlenememesi nedeniyle davacının yaptığı ödemeleri davalıya rücu hakkının doğmadığı yönünde tespitte bulunulduğu, olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda davacının ödediği tutarları davalıdan talep edebileceğinden mahkemece 21/09/2020 tarihli rapora itibar edilerek olayın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmediğinin kabulü halinde davacının iş bu dava kapsamında davalıdan talep edilebilir alacağının söz konusu olmayacağı, mahkemece aksi kanaate varılması ve olayın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiğinin tespiti ve kabulü halinde ise davacının … 1. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası ile ilgili olarak talebinin mümkün alacağının asıl alacak 19.714,00 TL + takip tarihine kadar işlemiş faiz 952,75 TL = toplam alacak tutarı 20.666,75 TL olduğu kanaatine varıldığı görülmüştür.
27/04/2021 tarihli bilirkişi raporu ile; davalıya ait aracın sürücüsü …’ ın olayda %100 oranında kusurlu olduğu, araçların hasarı nedeni ile iki araç için toplam 19.714,00 TL hasarı bedeli ödenmiş olduğu, davacı sigorta şirketinin poliçe genel şartları B4 maddesi gereğince davalı sigortalısına rücu edemeyeceği, olayın meydana geliş şekli ve tespit edilen alkolün etkisi ile olayın sürücünün almış olduğu alkolün etkisi altında münhasıran meydana gelmediği kanaatine varıldığı görülmüştür.
24/12/2021 tarihli bilirkişi ek raporu ile; davalıya ait aracın sürücüsü …’ın olayda %100 oranında kusurlu olduğu, araçların hasarı nedeni ile iki araç için toplam 19.714,00 TL hasarı bedeli ödenmiş olduğu, olayın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmediği, 01.06.2016 tarihinde değişen Trafik Sigorta Genel Şartları B4/C maddesinde güvenli sürüş yeteneğine ilişkin şartın kaldırılmasının sigortacının ispat yüküne etkisi olduğu, KTK madde 48’de belirtilen oranların üstünde alkollü olduğunu ispat etmesinin yeterli olacağı, bu aşamadan sonra ispat yükünün yer değiştirerek sigortalı üzerine geçeceği ve sigortalının alkolün kazanın meydana gelmesinde etkisi olmadığını bir diğer ifade ile kaza ile zarar arasından illiyet bağının bulunmadığını ispat etmesi gerekeceği, kazanın münhasıran alkolün etkili ile meydana gelmediği, kaza ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı, bu nedenle kök rapordaki görüşlerin geçerli olduğu kanaatine varıldığı görülmüştür.
… 1. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde davacının 20.666,75 TL alacağı için davalı aleyhine takip başlattığı, davalının itirazı sonucunda takibin durduğu anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı tarafından, zarar gören 3. kişiye ödenen tazminatın davalı sigortalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 1. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacı şirket tarafından davalı aleyhine 19.714,00 TL asıl alacak ve 952,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.666,75 TL’nin tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı, borcun sebebinin sigortalının yasal sınırın üzerinde münhasıran alkolün etkisinde araç kullanması nedeniyle meydana gelen maddi hasar için ödenen tazminatın tahsili şeklinde belirtildiği, davalının itirazı nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince nöroloji uzmanı, trafik bilirkişi ve sigorta eksperinden oluşan heyetten alınan 27.04.2021 tarihli kök ve 15.12.2021 tarihli ek raporda, davacı şirketin ZMMS kapsamında sigortalanan araç sürücünün %100 kusurlu olduğu, kazanın oluş şekli ve dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgelerden kazanın münhasıran alkolün etkisinden dolayı gerçekleştiğinin ispatlanamadığı ve kaza ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı görüşü bildirilmiştir.
2918 sayılı yasının 95. maddesi ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B 4. maddesi uyarınca; kazanın, uyuşturucu madde veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış ve güvenli sürüş yeteneğini kaybetmiş kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelmesi durumunda zarar bedeli, sigorta şirketi tarafından üçüncü kişiye ödendikten sonra, kendi sigortalısına rücu imkanı bulunmaktadır. Ancak bunun için kazanın meydana geliş şekli itibariyle, sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü 6102 sayılı TTK’nın 1409. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.d. maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak verildiği kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, TTK’nın 1409. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Somut olayda ilk derece mahkemesince aralarında nöroloji uzmanı da bulunan bilirkişi heyetinden alınan raporda dava konusu olayın münhasırın alkolün etkisi ile gerçekleşmediği tespit edilmiş olmakla, davacı vekilinin aksi yöndeki itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davalı yan cevap dilekçesi ile davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talebinde bulunmuşlar, İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2 maddesine göre; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu/davalı tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen, alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmış, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğu ispat edilememiş olmakla, davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından ve ispatlanamadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 249,61 TL harcın mahsubu ile bakiye 168,91 TL harcın davacıya iadesine,
4-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Davalı vekilleri lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır