Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/161 E. 2018/366 K. 16.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/161 Esas
KARAR NO : 2018/366

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2014
KARAR TARİHİ : 16/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkilinin …’na devrinden önceki dönemde banka personelinin teşvik ve yönlendirmesi ile … A.Ş. kontrolünde ,… A.Ş … Şubesi vasıtasıyla … Ltd. nezdindeki … hesaba bir miktar USD yatırdığını , ancak aradan geçen uzun süre nedeniyle hesap cüzdanını bulamadığını ve miktarını da hatırlayamadığını , yapılacak yargılama esnasında müvekkilinin yatırdığı meblağın bilirkişi incelmesi ile ortaya çıkacağını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.-USD ın dava konusu yapıldığını , … A.Ş yönetimine 21.12.1999 tarihinde BDDK tarafından el konularak yönetiminin … ye devredildiğini, bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılarak önce … A.Ş ile daha sonra da … A.Ş. ile birleştirildiğini, … A.Ş. nin ise … BANK’a satılarak …BANK olduğunu , müvekkilinin bankaya yatırdığı parayı geri almak için büyük çaba gösterdiğini ,ancak bugüne kadar buna muvaffak olmadığını , benzer durumdaki çok sayıdaki banka müşterisinin … Ltd. şirketine müracaat ve hukuki takibatlar yaptıklarını, ancak söz konusu bankanın menkul ve gayrimenkullerine ulaşılamadığını , … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla … hesapları üzerinden paravan bankacılık faaliyetinin söz konusu olduğunu ve nitelikli dolandırıcılık eylemi gerçekleştirildiğinin tespit olunduğunu , Yargıtay Kararları ile keyfiyetin sabit hale geldiğini, … A.Ş. nin , … Ltd. adlı paravan kıyı bankasını kurarak ve iki bankanın tek elden yönetimini sağlayarak suç işleme amacına yönelik olarak planlı ve kasıtlı şekilde mevduat sahiplerini ve bu kapsamada müvekkilini dolandırdığını ve zarara uğrattığını beyanla ; Fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile ;Müvekkili tarafından davalı bankanın … Şubesine yatırılan ancak aradan geçen uzun süre nedeniyle hesap cüzdanını bulamadığını ve miktarını da hatırlayamadığını , yapılacak yargılama esnasında müvekkilinin yatırdığı meblağın bilirkişi incelmesi ile ortaya çıkacağını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.-USD ın davalıdan hükmen tahsiline,yatırılmış olan mevduat alacağının bankaya yatırılma tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a hükmüne göre faiz uygulanmasına, dava masrafları ve avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Bank AŞ vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle;zaman aşımı itirazları olduğunu, huzurdaki davanın zaman aşımına uğradığını, itirazlarının göz önünde bulundurularak davanın zamanında açılmaması sebebiyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, somut olayda müvekkili bankanın kendisine verilen talimatı (Ve dolayısıyla ödeme yetkisi) kapsamında söz konusu meblağı … Bank Ltd. Şti. hesabına havale gönderildiğini, müvekkili bankanın sorumluluğunun sona ermiş bulunduğunu, … müvekkili banka ile … Bank Ltd. Şti. nin farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, … davacı serbest iradesiyle daha fazla getirişi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih ettiğini, müvekkili banka tarafından davacının iradesinin yanı Kılmasının söz konusu olmadığını, … kurucusu veya hissedarı olmadığı … bank Ltd. Şti. nin faaliyetlerinden dolayı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip … A.Ş. nin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının … A.Ş. tarafından dolandırılmasının söz konusu olmadığını, davacının daha yüksek faiz getiri alabilmek düşüncesiyle parasını bu yolla değerlendirmeyi seçtiğini, … davacı parasını yatıracağı finans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmak suretiyle tedbirli bir tutum içerisine girmesi gerekirken kendisinden beklenen bu özeni göstermediğini, … müvekkili bankanın … Bank Ltd. Şti. nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi bulunmadığını müvekkili bankanın davacı talebi doğrultusunda havale işlemini yerine getirdiğini, … dava konusu işlemler tarihinde … bankaların Bankalar Kanunu’ na tabi olmadıklarını ve bu bankalara yatırılan mevduatların tasarruf sigorta kapsamında olmadığını mudilere bildirmek gibi bir yükümlülükleri bulunduğu şeklinde bir kabul mevcut olmadığını,… Ceza Mahkemesi kararının bu davada kanıt olarak kullanılmaya müsait olmadığını, söz konusu ceza davsında müvekkili bankanın sanık değil suçtan zarar gören müdahil konumunda olduğunu ,… faiz talebi ile ilgili beyanları olarak da; dava konusu miktarın … Bank Ltd. Şti. ye havale edilmeden önce müvekkili banka nezdinde vadesiz bir hesapta olduğundan, Sayın Mahkemenizin davacıların iddiaları haklı bulunması halinde uygulanması gerektiğini, faiz oranı vadesiz hesaplara uygulanan faiz oranı olması gerektiğini, davacının fazlaya ilişkin faiz talebinin fahiş ve haksız olduğunu, sonuç olarak; Yukarıda açıklanan ve Mahkemenizce resen göz önüne alınacak nenenler binaen ; Hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek her türlü borcun … tarafından üstlenmesi sebebi ile ve 5411 sayılı kanun107/5b-5 m. m107/6 m.140 . mucibince ve …’nin taraf olduğu sözleşmeler uyarınca Bankalarının sorumlu olmadığını davada müvekkili bankanın değil hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlerden kayanaklanabilecek borçları … üzerlenmiş ve hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlere ilişkin borçların yasa gereği … üzerine nakil edilmiş olduğundan sadece … nin davalı sıfatı olması gerektiğinden bu sebeple öncelikle HUSUMET itirazlarının kabulüne karar verilmesini, Hisse devir sözleşmesinin 6.13 ncü maddesi ve yürürlükte olan 5411 sayılı Bankacılık Kanun’un 107.maddesinin 6.fıkrası ve eski 4389 sayılı Bankalar Kanunun 14. maddesinin 6.fıkrasının c bendi uyarınca alacaklı (davacı) rızası aranmayacağından HMK.124/2 kapsamında mahkemenin resen taraf değişikliğine hükmetmesine ,bankaları açısından davanın husumetten reddine karar verilmesini, Bu itirazlarının reddi halinde davanın süresi içinde açılmadığından zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesini, aksi halde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, borcu üstelenmiş olan …’ye ve hisse devir sözleşmesinin tarafı olan …’a HMK.nun 61. maddesi gereğince ihbar edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Fer’i Müdahil … vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; öncelikle davacı tarafından davalı … Bank AŞ aleyhine açılan alacak davasında verilecek olan kararın müvekkili kurumu etkileme ihtimali bulunduğundan davaya davalı banka yanında fer’i müdahil olarak katılmak istediklerini, bankanın ayrı bir tüzel kişi olduğundan ve davacının banka nezdınde hesabı bulunmadığından herhangi bir sorumluluğu ve ödeme yükümlülüğünün olmadığını, davacının fazlaya ilişkin faiz talebinin fahiş ve haksız olduğunu beyan ederek, feri müdahale talebinin kabulü ile usuli itirazları çerçevesinde davanın usulden reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Fer’i Müdahil … vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili kurumun davalı bankanın borçlarını üstlenmediğini, davalı yanın atıfta bulunduğu 18/06/2007 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi’nin … Bank A.Ş ile değil şirket merkezi yurt dışında bulunan … Bank N.V ile imzalandığını, 18/06/2007 tarihli sözleşmenin hükümleri’nin müvekkili kurumu davalı yanın belirttiği şekilde bir taahhüt altına sokmadığını, sözleşmenin hükümleri çerçevesinde tarafların karşılıklı hak ve borçlarının devam ettiğinin kuşkusuz olduğunu, huzurda bulunan uyuşmazlığın … ye devrolunan bankaların … hesapları nedeniyle zarara uğrayan mudilerin açmış olduğu tazminat davası olduğunu, bu konuda davalı banka aleyhine açılan onlarca davada karar verildiğini ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bu davalarda …’nin borcu üstlendiğini açıkça beyan ettiğini, hükümlerin borcu üstlenen sıfatıyla … aleyhine kurulduğunu, husumet ve zamanaşımına yönelik itirazlarının bulunduğunu beyan ederek; davanın asıl muhatap olan …’ye tevcih edilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde müvekkili kurumun hak kaybına ve zarara uğramasını önlemek üzere davaya, davalı yan yanında feri müdahil olarak katılmalarına karar verilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 23/06/2015 tarihli duruşmasının ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere bankacı bilirkişi …’e tevdi edilmiş, bilirkişi … tarafından ibraz edilen raporda özetle; Tarafların iddia ve savunmaları, sunmuş oldukları deliller, dosya içinde mevcut banka kayıtlan, talimatlar, yazışmalar, Ceza Mahkemesi karan, Yargıtay (11). Hukuk Dairesi’nin benzer davalardaki muhtelif içtihatları birlikte değerlendirildiğinde;1-) Dava konusu işlemlerin ağırlıklı olarak bir hukuki mesele olduğundan öncelikle konu ile ilgili her türlü değerlendirme ve takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu ,2-) Davacının 30.09.1999 tarihinde Kıbrısta mukim … Bank Ltd.Şti’ne hitaben 43.500.-USD mevduatına vadeli % 25 faiz oranı ile hesap açtırdığı, 3-) Davacının ve onun durumundaki off-shore hesaplara para yatıran kişilerin …bank A.Ş yöneticileri tarafından iradelerinin fesada uğratılarak, haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıklarının … .8.Ağır Ceza Mahkemesi karan ve Yargıtay’ın bu konudaki onama kararlarında belirtilmiş olduğu,Taraflar arasında ihtilaf konusu olan olayın hukuki tanımının havale görünümlü mevduat toplamak olarak değerlendirilmesi gerektiği, … A.Ş tüzel kişiliğinin … Bank Ltd.Şti adlı bankanın paravan bir banka olduğunu bildiği, buna rağmen bu banka adına mevduat toplamak suretiyle davacının zararına sebep olduğu, paraların Yargıtay kararında yer aldığı üzere, …’de kurulu … Ltd.Şti.ne gönderildiğine dair dekont ya da mahsup belgesi ibraz edemediği, 4-) Yargıtay 11 H.D’nin 2009/1590 E. 2010/8462 K sayılı 15.07.2010 sayılı ilamında (.. .4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/ 1590 E ; 2010 / 8462 K sayılı 15.07.2010 tarihli kararının Onanmasında ) faiz ile ilgili olarak, davalının sıfatına nazaran 3095 s. Yasanın 2/2 Mad. uyarınca avans faizine hükmolunması faizin başlangıcının da hesabın açıldığı tarih olması gerektiğini vurgulandığı ve “.. .. .. (hesap açılış) tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte.. “ ..kelime dizisinin eklenmesine karar verildiğinden,Davacının alacaklı olduğuna karar verildiği takdirde, 43.500,00USD alacağına ( TALEP EDİLEN 1.000,00USD) 30.09.1999 tarihinden ödeme tarihine kadar, 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince USD cinsinden 1 yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranları üzerinden faiz talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Bilirkişi raporu davacı vekiline, davalı vekiline ve feri müdahiller vekillerine HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda Mahkememizin 19/01/2016 tarih ve 2014/1385 Esas, 2016/24 Karar sayılı kararımız ile; Davanın kabulüne, 1.000,00 USD nin 30/09/1999 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca avans faizi ile birlikte davalı …BANK tan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 19/01/2016 tarih ve 2014/1385 Esas, 2016/24 Karar sayılı kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş olup Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/12/2017 tarih ve 2016/5093 esas, 2017/7419 karar sayılı bozma ilamı ile;” Fer’i müdahil … vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde, temyiz dilekçesinin yasal temyiz süresinde olmakla birlikte, gerekli temyiz yoluna başvuru harcının yatırılmadığı ve dilekçenin temyiz defterine kaydedilmediği tespit edilmiştir. Temyiz dilekçesinin verilme usulü HUMK 434. maddesinde açıklanmış olup, buna göre temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir.Fer’i müdahil vekili tarafından bu işlemler yapılmaksızın verilmiş temyiz dilekçesinin incelenme kabiliyeti bulunmaması nedeniyle temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Dava, … hesaba yatırılan paranın istirdadı istemine ilişkindir. Dava tarihi olan 01.07.2014 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı kanunun 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre, mahkemece, tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK 115/2 maddesi gereğince dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, davalı … Bank A.Ş. vekilinin ve fer’i müdahil … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle fer’i müdahil … vekilinin temyiz isteminin reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın res’en BOZULMASINA,’gerekçesiyle mahkememizce verilen karar bozularak dosya mahkememize gönderilmiş olup mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/12/2017 tarih ve 2016/5093 esas, 2017/7419 karar sayılı bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN;Dava, davalıya devredilen … kanalıyla … Bank Ltd. Şti.hesabına havale edilen paranın tazmini istemine ilişkin olup taraflar arasındaki uyuşmazlık bankacılık işleminden kaynaklanmaktadır.
Ticaret Mahkemesinin görev alanının 6102 Sayılı TTK.’nun 4 ve 5 maddelerinde düzenlendiği,
28.05.2014’te yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1- k maddesinde “tüketici”, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, 3/1-e maddesinde ise “tüketici işlemi”, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade edilmiştir.
Yine anılan yasanın 73/1 maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu,
83/2 maddesinde ise, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Davacı tarafından açılan dava; davalıya devredilen … kanalıyla … Bank Ltd. Şti. hesabına havale edilen paranın tazmini istemine ilişkin olup taraflar arasındaki uyuşmazlık bankacılık işleminden kaynaklanmaktadır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra oluşacak bankacılık işleminden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme, anılan kanunun 3/1-k,l, 4/3, 73/1, 83/2 ve geçici 1.maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenmelidir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra, kapsam başlıklı 2.maddesinde “bu kanun, her türlü tüketici işlemiyle tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.maddesinin (k) bendinde “tüketici: ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, aynı maddenin (l) bendinde “tüketici işlemi: mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık v.b sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” olarak tanımlanmıştır. Yine aynı yasanın 73/1 maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir ” ve 83/2 maddesinde “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlerin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmü yer almaktadır.
Anılan yasanın geçici 1.maddesinin 2.fıkrası (a) bendinde “bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulan ve halen geçerli sözleşmelerin bu kanuna aykırı hükümleri yürürlük tarihinden itibaren uygulanmaz” denilmiştir.
Davacı tarafın iddiası ve tüm dosya kapsamından; uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığının anlaşılmasına göre, somut olayda dava tarihi de dikkate alındığında davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından, Mahkememizce uyulan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/12/2017 tarih ve 2016/5093 esas, 2017/7419 karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda Dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine, Karar kesinleştiğinde ve HMK 20 md uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli … Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Açıklanan gerekçeye göre;
1-Dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve HMK 20 md uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli … Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç, vekalet ücreti, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin, davalı vekilinin, feri Müdahil … vekilinin ve feri Müdahil … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 16/03/2018

Katip

Hakim