Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/141 E. 2018/1233 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/141
KARAR NO : 2018/1233

DAVA :Borçtan Müteselsilen Sorumlu Olduklarının Tespiti
DAVA TARİHİ : 23/07/2013
KARAR TARİHİ : 21/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ibraz edilen dava dilekçesi ile; Her iki davalı şirketin sahibi olan …, evveliyatında kurmuş olduğu …yi borçlandırdıktan sonra muvazaalı olarak … Tic. Ltd.Şti.’ni kurduğunu, müvekkilinin davalı …den alacaklı olup bu alacaklarına istinaden,-… 33.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, … 33.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, … 33.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası,… 33.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyaları ile takip başlattığını ve takibin kesinleştiğini, takiplerin kesinleşmesinin akabinde borçlu şirketin faaliyet gösterdiği adrese hacze gidildiğini, ancak söz konusu şirkette hacze kabil olmayan seramik çamurlar ve fırın bulunduğunu, yapılan hacizde de dosya borcu tahsil edilemeyince, borçlunun ticari işler yaptığı bazı kurum ve şirketlerden olan alacağına İİK’nın 89/1 maddesi gereğince haciz konularak dosya borcunun bir kısmının tahsil edilebilmiş olduğunu, ancak akabinde halen ticari iş yaptığı kurum ve şirketlerden İİK 89/1 gereğince olumsuz cevaplar geldiğini,Davalı borçlu şirketin sahibi … yine aynı adreste seramik çalışmaları gerçekleştirerek ticari hayatına devam etmesine rağmen, iş yaptığı kurumlardan herhangi bir alacağı olmadığı yönünde gelen cevaplar üzerine araştırma yapıldığını, bunun neticesinde ise, borçlu şirket …nin sahibi olan …’in, borçlarının iş yaptığı şirket ve kurumlardan tahsil edildiğini öğrenmesi sonucu sırf alacakları takipsiz bırakmak maksadıyla muvazaalı olarak yeni bir şirket olan … Tic. Ltd.Şti. kurduğunun ortaya çıktığını, ticari iş yaptığı ve borçlandığı kişilerin borcundan kurtulmak için… tarafından kurulan …Tic. Ltd.Şti.ninde, borçlu şirketin borçlarından bizzat sorumlu olduğunu, keza borçlu şirketle, davalı şirketin müvekkilinin alacağı almasını engelleme amacıyla fikir ve işbirliği içinde olduğunu,Şöyle ki; Her iki davalı şirketin de neredeyse aynı ünvanı taşımakta olduğunu, davalı şirketlerin sahibi olan …’in ülke çapında yaptığı işlerle tanınan biri olduğu için kurmuş olduğu yeni şirketinin unvanı da neredeyse aynı olduğunu, Zira bu sayede kamu ihalelerine eski şirketi devam ediyormuş gibi rahatça girebileceğini, özel şahıslarla ve şirketlerle de çalışmasına ara vermeden devam edebileceğini, yani hiçbir sorunla karşılaşmadan para kazanmaya devam edeceğini, buna karşın İcra İflas Kanunu’na ve Ticaret Kanunu’na aykırı olarak faaliyetini durdurduğu eski şirketinin borçlarını ödemeyeceğini ve daha evvel borçlandığı kişi ve şirketleri mağdur edeceğini,…’in, her iki davalı şirketin de sahibi olmasının yanı sıra, bu iki şirketin iştigal konulan da aynı olup, aynı adreste faaliyet gösterdiğini. Ticaret sicil Kayıtları celp ettirildiğinde, her iki şirketin sahibinin aynı olduğu, iştigal konusunun aynı olduğu, şirket yetkilisinin aynı olduğu ve isminin de aynı olduğu görüleceğini, ayrıca yapılan hacizde de her iki şirketin aynı adreste faaliyet gösterdiği tespit edilmiş olduğunu, ikinci şirketin kuruluş gayesinin de müvekkilinin alacağını akim bırakmak olduğunu,Borçlu şirketin faaliyet adresinde yapılan hacizde, her iki şirketinde aynı yerde faaliyetine devam ettiği tespit edildiğinden ortada fikri birleşmenin ötesinde fiili birleşme olduğu aşikar olduğunu, muvazaalı olarak kurulan yeni şirketin, daha evvelki şirketin bütün personelini yöneticisi ve kurucusu dahil olmak kaydı ile kendi bünyesinde çalıştırmaya başladığını, ayrıca daha evvelki şirkete ait olan ve seramiksel üretim yapılan toprağın tamamı, boya vs. kimyasal ürünler, pişirme fırınları, çizimler vs. diğer tüm ekipmanlar yeni şirket bünyesinde kullanıldığını, her iki şirketin de aynı yerde faaliyetine devam ettiği de tespit edildiğinden ortada fikri birleşmenin de ötesinde fiili birleşme olduğu aşikar olduğunu,Bu durumda TTK 136 v.d. birleşme maddeleri ile ve B.K.202.maddesi külli halefiyet kuralları gereğince davalı şirket sorumlu olup, ikinci kurulan şirket birinci şirketi çalışanları dahil külliyen devraldığım, her ne kadar farklı isimlere sahip olsalar da her iki şirketin fiilen birleştiklerini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu,Davacı, … Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas,2006/189 sayılı ilam alacağının takibi için … Hizmetleri A.Ş. aleyhine icra takibi başlattığını,29.05.2006 tarihli haciz aşamasında hastane bünyesinde faaliyet gösteren şirketin davalı … Hizmetleri A.Ş. olması nedeniyle takibinin sonuçsuz kaldığını, takip borçlusu şirket ile davalı şirketin aynı şirketler olduğunu, borçtan kurtulmak amacıyla muvazaalı kurulup hisse devirlerinin gerçekleştiğini ileri sürerek ilam borcundan davalı şirketin de sorumlu olması yönünde karar verilmesi için eldeki davayı açmıştır. İlam borçlusu şirket ile davalı şirketin faaliyet adresleri … Hastanesi olduğunda bir ihtilaf yoktur. … Hastanesi 1996 tarihinde hizmet vermeye başlamış, ilam borçlusu şirketin 1996 yılında, davalı şirketin ise 03.03.1998 yılında kurulduğu, kurucu ortaklarının ilam borçlusu şirketin kurucu ortakları olduğu, bilahare davalı şirketin kurucu şirketleri hisselerini özel şahıslara devrettiği dosya kapsamından anlaşıldığını, eski şirketinin hak ve alacakları haczedildikten sonra muvazaalı olarak yeni şirket kurmuş ve yeni şirketi üzerinden ticaretine devam etmiş, böylece yeni şirketin bağımsız olan tüzel kişiliğinin arkasına saklanarak eski şirketin borçlarından sorumlu tutulamayacağını hesapladığını, ancak art niyetli hareket ederek alacaklılarına zarar veren kötü niyetli kişilerin hukuk nazarında kabul görmesi mümkün olmadığını , bu nedenlerle, ticari iş yaptığı ve borçlandığı kişilerin borcundan kurtulmak için … tarafından kurulan … Tic.Ltd. Şirketinin de. borçlu şirketin borçlarından bizzat sorumlu olduğunun tespiti için HMK 106.Maddesi gereğince işbu davanın açılma zarureti doğduğunu beyan etmiştir.
Davalı Vekili Davaya Cevabında:
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermemiştir.
Toplanan Deliller:
Taraflarca ibraz edilen deliller incelenmiştir.
Davalı şirketlerin sicil kayıtları celp edilip incelenmiş, Bilirkişi heyeti vasıtası ile inceleme yapılmış düzenlenen rapor incelenmiştir.
Mahkememizce 16/09/2015 Tarihinde verilen karar ile ”Davanın Kabulüne; … Tic Ltd Şti’nin borçlu şirket olan … Tic Ltd Şirketinin davacıya olan borçlarından sorumlu olduğunun tespitine” karar verilmiş; Mahkememizce verilen karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 27/11/2017 tarih ve 2016/2439 Esas 2017/4120 Karar sayılı bozma ilamı ile ”Dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 106/2. maddesi uyarınca davada hukuki yarar dava şartıdır. Tespit davaları, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Tespit davası yolu ile, mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir (HMK’nın 106/1). Tespit davasının dinlenebilmesi için ayrıca davanın konusunun yalnız hak veya hukuki ilişkiler olabilmesi ve bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması gerekir. Davada tespit ile istenen hukuki koruma diğer dava çeşitleri (örneğin eda davası gibi)’den biri ile sağlanabiliyorsa bu durumda tespit davası açılmasında yarar bulunmamaktadır. Somut olayda davacının eda dava açması gerekirken tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığından bu sebeple dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Delillerin Değerlendirilmesi:
Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Davacı taraf, davalı …’ne yaptığı işlerden dolayı alacaklarının tahsili amacıyla icra takipleri başlattığını ancak alacaklarının bir kısımın tahsil edebildiğini, borçlu … sahibince borçlarından kurtulmak amacıyla muvazaalı olarak aynı iştigal konusuna sahip …’ni kurduğunu, borçlu şirketin borçlarından kurtulmak amacıyla yeni şirket üzerinden işlerine devam ettiğini belirterek her iki şirketin de borçtan birlikte sorumlu olduğunun tespitini talep etmiş olmakla; Mahkememizce davanın Kabulüne ilişkin karar davalı …Tic. Ltd. Şti. vekilince temyiz edilmiş olduğu bu hali ile diğer davalı şirket hakkında verilen kararın kesinleşmiş olduğu görülmüştür. Davacı tarafça açılan dava tespit davası niteliğindedir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 27/11/2017 tarih ve 2016/2439 Esas 2017/4120 Karar sayılı bozma ilamı ile de açıkça belirtildiği üzere; Dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 106/2. maddesi uyarınca davada hukuki yarar dava şartıdır. Tespit davaları, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Tespit davası yolu ile mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davasının dinlenebilmesi için ayrıca davanın konusunun yalnız hak veya hukuki ilişkiler olabilmesi ve bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması gerekir. Davacının eda dava açması gerekirken tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı tarafın davalı … Ltd Şirketi hakkında açmış olduğu davası temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına;
2-)Davacı tarafın davalı … Tic. Ltd. Şti. Aleyhine açtığı davasında hukuki yarar bulunmadığından dava şartı noksanlığı nedeniyle 6100 Sayılı Kanunun 115.md/2 uyarınca USULDEN REDDİNE;
3-)Harçlar kanununca alınması gereken 35,90.TL. Karar ve ilam harcının peşin alınan 24,30.TL. harçtan mahsubu ile bakiye 11,60.TL. Harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-) Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesaplanan 2.180.TL.nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-)Davalı tarafça yatırılan ve harcanan 70.TL.posta giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine;
7-)Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının taraflara iadesine,
Mahkememiz dosyasından verilen karar daha önce yargıtay incelemesinde geçmiş olmakla;ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile TEMYİZ YOLU açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı. 21/11/2018

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)