Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1110 E. 2022/611 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1110 Esas
KARAR NO : 2022/611

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2018
KARAR TARİHİ : 05/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili asıl davaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında Haziran 2018 tarihinde imzalanmış, aralarındaki ticari ilişkinin kapsamını ve ileride düzenleyecekleri münferit sözleşmelerin sınırlarını belirleyebilmek adına bir çerçeve sözleşme bulunduğunu, bahse konu çerçeve sözleşmeden dolayı müvekkili şirketin 26.10.2018 tarihinde münferit bir sözleşme kurmak amacıyla sipariş talebini davalı şirkete yönelttiğini, 26.10.2018 tarihinde saat 14:44’te müvekkili şirket tarafından davalı şirkete gönderilen 15.000 kutu … marka ürün sipariş talepli e-maile cevaben: aynı gün saat 18:13’te mali yıl sonu kapanışın yapıldığını, yeni fiyatlar ile faaliyetlerin yürütülmesi hususunda çalışmalara başlandığını, davalı şirketin yurt dışı merkezinde yeni mali yıl için üretim planlamalarının devam ettiğini, 2019 ürün tedarik planlamaları kendileri tarafından bildirilinceye kadar müşterilerin sipariş kayıtlarının alınamadığını, müvekkili şirketin siparişe konu olabilecek ürün tedarik planlarının bildirilmesi üzerine Kasım ayı içerisinde değerlendirme yapılacağının ve gerekli bilgilendirmenin geçileceğinin müvekkili şirkete iletildiğini, buna ek olarak stok siparişi için yurtdışı üretim planlama departmanının davalı şirkete ilettiği bilgi kapsamında, ülke için ayrılan kapasite dikkate alındığı takdirde, verilen siparişin bu limiti aştığının dolayısıyla sipariş talebinin 8.000 adetlik kısmının karşılanabileceğinin bunun yanı sıra 2018 mali yılı içinde verilmiş siparişe konu ürünün önceden yapılmış plan doğrultusunda ithal edildiğinin ve teslimatına devam edileceğinin, 8 aylık periyotta bu siparişin bazı aylar hiç temin edilmeyerek teslim edileceğinin ifade edildiğini, işbu tedarik planının Kasım 2018 ve Mayıs 2019 tarihlerinde herhangi bir ürün tedarikinin müvekkili şirkete sağlanmayacağı, Aralık 2018’de 1716 adet, Ocak 2019’da 1.174 adet. Nisan 2019’da 3000 adet, Haziran ve Temmuz 2019’da 1500’er adet ve Ağustos 2019’da 2000 adet ürünün tedarikinin sağlanacağı şeklinde davalı tarafından oluşturulduğunu, davalı şirket e-mail yoluyla müvekkili şirkete daha sonra 13.11.2018 tarihinde 15.000 ürün sipariş talebinden 9.500 adetini Eylül ve Aralık 2019’da 3000’er Ekim 2019’da 2000 ve Kasım 2019’da 1500 adet ürünün taksitler halinde teslim edileceğini bildiren bir icaba davette bulunduğunu, basiretli bir tacire yakışmayan ve makuliyetini yitiren sebeplerle geri ödeme kapsamında olan bahse konu ürün optisyenlik müesseselerinden gelen talepler doğrultusunda dağıtıcı firma müvekkili şirket tarafından talep elastikiyeti olmayan bir piyasada siparişe konu edilmekte olduğunu, müvekkili şirketin sipariş miktarı zamanında ve tam olarak müvekkili şirkete temin edilmediğinden sözleşmenin müspet ihlalinden daha fazla bir zarar doğmaması arzusuyla 05/11/2018 tarihinde basiretli bir tacire yakışır bir tutum takınarak davalı şirketin menfi yönde gelişen bu davranışını noter yoluyla ihtar etme zarureti hasıl olduğunu, buna karşılık 13/11/2018 tarihinde davalı şirketin makul olmayan nedenlerini sıraladığı cevabını kayıtlı elektronik posta adresinden müvekkili şirkete bildirdiğini, müvekkili şirketin sektördeki en büyük hacimli alıcı olarak, piyasaya ürünleri sunabileceği miktarlar da gözetildiğinde 9.500 adet gibi bir siparişin tanımlanmasının optisyenlik müesseselerinin taleplerine cevap verebilmek noktasında oldukça yetersiz kaldığını, siparişlerin davalı şirket tarafından temin edilmemesi sadece müvekkili şirketi ilgilendiren bir konu olmayıp, yukarıda belirtilmiş parametreler doğrultusunda tüm sektörü zor duruma sokacağını, davalı şirketin basiretli bir tacir davranışı sergilemeyerek kendi bünyesi içindeki satış ekibine ve kur farkından yararlanmak için ürünlerini yurt dışına mal gönderen firmalara temin etmesi eylemi ortada iken, yıllardır davalı şirketin Türkiye’deki en hacimli ürün alıcısı ve en yetkin ürün dağıtım sistemine sahip müvekkili şirket marifetiyle markalarının bilinirliğini sağladıktan sonra, dağıtıcı vasfındaki müvekkili şirkete kapasitesinin oldukça altında bir sipariş talebini kabul etmeye hazır olduğunu bildirmesi, çerçeve sözleşmeden doğan münferit sözleşmenin kurulması borcunu verine getirmekten kaçınarak sözleşmenin müspet ihlali eylemini icra ettiği görüleceğini, işbu sebeple, kök yüküme aykırı davranan davalı şirketin müvekkili şirketin uğradığı zararı tazminle yükümlü olduğunu, davalı şirketin takındığı ayrımcı ve kendisinin ileri sürdüğü kota kısıtlaması mazeretli tutumuyla dürüstlük kuralına aykırı davranışlar içerisine girerek müvekkili şirketin piyasadaki ürün hacmini düşürme yoluna girerek haksız rekabetten kaynaklanan müvekkili şirket nezdinde zarar doğmasına sebebiyet vermiş olduğunu, zararın tazmin edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin uğradığı zararın başlıklarda arz edildiği gibi, hem sözleşmeden hem de haksız fiilden kaynaklandığını, müvekkili şirketin uğradığı zararın tespitinin bilirkişiye tevdi edilerek her iki sebebi de içinde barındıran somut olayın her iki sebep bakımından zarar tespitlerinin yapılması ve hangisinin zarar gören sıfatı ile müvekkili şirket nezdinde lehine ise ona hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak sözleşmenin müspet ihlalinden doğan zararın ve müvekkili şirketin yoksun kaldığı karın ve haksız rekabetten doğan zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte ilk aşamada 10.000,00-TL maddi tazminatın müvekkili şirkete ödenmesine, bahse konu siparişe dayalı ürünlerin davalı şirketten tedarik edilememesinden dolayı müvekkili şirketin optik mağazalar ve tüketici nezdinde uğramış olduğu ticari itibar kaybı nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminatın müvekkili şirket lehine davalıdan alınarak tazmin edilmesine, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 01/06/22 tarihli dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin talebini 115.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davacı vekili birleşen davaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; Mahkememizde görülmekte olan yani birleşilen davadaki iddialarını tekrarlayarak taraflar arasındaki sözleşmenin ihlalinden ve davalı şirketin ticari teamüllere ve etiğe uymayan davranışlarından ötürü müvekkili şirketin itibari kaybına uğraması nedeni ile dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte, müvekkili şirketin ticari hacmi de dikkate alınarak 50.000,00 TL manevi tazminatın müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili asıl davaya ilişkin olarak sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın müvekkili şirketin münferit sözleşmenin kurulmasından makul olmayan nedenlerle imtina ederek çerçeve sözleşmenin müspet ihlalinden doğan zarara sebebiyet verdiği iddiasının tümüyle gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirket ve davacı taraf arasında Haziran 2018’de imzalanan Çerçeve Sözleşme, taraflar arasında ileride doğabilecek sözleşmelerin koşullarının belirlendiği ve tarafları herhangi bir borç altına sokmayan genel şart ve hükümlerden ibaret olduğunu, sözleşmelerin müşteri siparişleri kabul edildiğinde kurulacağı Çerçeve Sözleşme’nin ikinci maddesinde açıkça belirtildiğini, Çerçeve Sözleşme ise tek başına ne tarafların hukuki bir sonuç doğurmaya yönelik irade beyanlarını, ne de sözleşme konusu ürün ve ürünün fiyatı gibi sözleşmenin esaslı unsurlarını içerdiğini, e-posta yazışmalarından da görüldüğü üzere …’in, … markalı lenslere ilişkin sınırlı stoğu olduğunu 21 Aralık 2017 ve 2 Nisan 2018 tarihlerde müvekkiline bildirdiğini, buna göre 2018 yılının Eylül ayından itibaren … lenslere ilişkin büyük hacimli sipariş taleplerinin taksitler halinde olsa dahi sadece bir kısmını karşılayabildiğini, bu nedenle müvekkili şirketi yüksek miktarda stok siparişi veren büyük müşterilerinin siparişlerinin ancak bir kısmını kabul edebilmekte ve diğer müşterilerin zor durumda kalmaması için söz konusu siparişlerin teminini taksitler halinde yapmakta olduğunu, davacı tarafın 26 Ekim 2018 tarihinde müvekkili şirkete göndermiş olduğu e-postada ve ardından … tarihinde … 26. Noterliğinden … yevmiye numarasıyla müvekkili şirkete gönderilen ve müvekkilinin 8 Kasım 2018 tarihinde tebellüğ ettiği ihtarnamede 15.000 kutu … marka lens siparişine ilişkin münferit sözleşmenin kurulmasına ilişkin bir icapta bulunduğunu, Çerçeve Sözleşme uyarınca müvekkil şirketin davacı tarafın icabını kabul etmek gibi bir yükümlülüğü olmadığını, bununla birlikte müvekkili şirketin … lenslere ilişkin sınırlı stoğu olması sebebiyle 13 Kasım 2018 tarihinde (davacı tarafın gönderdiği ihtarnamedeki 3 iş günlük süre dolmadan) davacı tarafa göndermiş olduğu e-postada 15.000 kutu … markalı lens siparişinin 9.500 kutusunun kabul edilebileceğini bildirdiğini, bu açıklamalar ışığında müvekkili şirketin münferit sözleşmenin kurulmasından makul olmayan sebeple imtina etmediğini bilakis elindeki şartlarla iyi niyetli bir tacir olarak davacı şirketin siparişinin sınırlı stoğa uygun şekilde bir kısmını kabul ederek davacıya mal tedarik etmeye çalıştığını, dolayısıyla sözleşmenin müspet ihlalinin söz konusu olmadığını, davacı tarafın “sözleşmenin müspet ihlali” nedeniyle tazminat talep ederken bir yandan “temerrüt” nedeniyle tazminat talep etmesinin çelişkili ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın iddialarının aksine müvekkili şirketin gerek siparişlerin kabul edilmesi, gerekse siparişlerin temin edilmesi bakımından basiretli tacire yakışan bir şekilde iyi niyet ve dürüstlük kuralları çerçevesinde hareket ettiğini, davacı tarafın 9.500 adet lensin temin edilmesinin optisyenlik müesseselerinin taleplerine cevap verme konusunda yetersiz olduğu, sektörü zor duruma soktuğu ve müvekkili şirketin kontakt lenslerin davacı taraf vasıtasıyla optisyenlik müesseselerine intikalinin önüne geçtiği iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın siparişinin kısmen kabul edilmiş olmasının müvekkili şirketin meşru olmayan kâr elde etme amaçlarından kaynaklandığını ileri sürdüğünü, Müvekkili şirketin kâr elde etmesinin davacı tarafa ürün satmaktan keyfi olarak imtina etmesiyle değil, aksine, ancak ürün satışı ile gerçekleştirilebileceğini, davacı taraf ile aynı durumdaki müşterilere benzer fiyatlar uygulandığı için davacı tarafa satış yapmamanın müvekkili şirkete bir getirisi olmayacağını, davacı tarafın müvekkili şirketin kur farkından yararlanmak için ürünlerini yurt dışına ürün gönderen firmalara temin ettiği iddiasının gerçekleri yansıtmadığını, müvekkili şirketin yurtdışından ithal ettiği ürünleri kur farkından yararlanmak maksadıyla yurtdışına ürün gönderen firmalara temin etmesinin söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin taraf olduğu distribütörlük sözleşmesine aykırı olan ve mensubu olduğu grubun zararına sebep olacak böyle bir eylemi gerçekleştirmesinin ticaret mantığıyla bağdaşmadığını, 48 ülkede faaliyet gösteren bir grubun mensubu olan müvekkili şirketin ürünlerini yurtdışına gönderilecek firmalara temin etmesine diğer ülkelerdeki grup şirketlerinin satışlarını olumsuz etkileyebileceği için izin verilmeyeceğini, müvekkili şirketin davacı tarafa ayrımcılık yaparak davacı tarafın “rakibi konumundaki teşebbüslere düşük ürün kotası uygulamadığı” gerekçesiyle Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı davrandığı iddiası tümüyle asılsız olduğunu, davacı tarafın müvekkilinin ayrımcı ve dürüstlük kuralına aykırı davranışlar sergilemek suretiyle davacı tarafın ürün hacmini düşürerek haksız rekabetten kaynaklanan zarara sebebiyet verdiği iddiası gerçekten uzak olduğunu, … markalı lenslere ilişkin siparişlerin bir kısmının optik mağazalara ve tüketiciye ulaştırılamamış olmasının davacı taraf için ciddi itibar kaybına sebebiyet verdiği iddia edildiğini, Müvekkili şirketin Türkiye’deki … lens pazarındaki payının %67.3 olduğunu, ilgili pazarı daha da daraltacak olurlarsa … marka lenslerin muadili olan lensler arasındaki pazar payının %8.1’i geçmediğini, davacı tarafın ticari kayıtları incelendiğinde davacı tarafın satışlarındaki payının %4 olduğunu, müvekkili şirketin ve davacı şirketin arasında önceki aylarda kurulmuş olan … marka lens siparişlerine ilişkin münferit sözleşmelerde belirlenen teslimatların halen devam ettiğini, önümüzdeki aylarda da yapılmaya devam edeceğini, dolayısıyla bir itibar kaybının ve buna bağlı bir zararın oluşmuş olması mümkün olmadığını, davacı tarafın dilekçesinde müvekkili şirketin tamamını kabul ettiği 14 Eylül 2018 tarihli 8.000 kutuluk siparişin aslında 15.000 kutuya ilişkin olduğu ve 7.000 kutuluk kısmının kabul edilmediği ileri sürerek teslim edilmediğini iddia ettiği 7.000 kutuluk kismı nedeniyle yoksun kaldığı kârı da talep ettiğini, yazışmalardan da görüleceği üzere, 14 Eylül 2018 tarihli söz konusu sipariş 8.000 kutu için verilmiş olup bu 8.000 kutuluk Biofinıty siparişinin tamamının müvekkili şirketçe eski fiyatlardan kabul edildiğini, bu sebeple bu siparişe ilişkin karşılanmayan 7.000 kutu olduğu ve davacı tarafın bu miktardan edeceği kârdan yoksun kaldığı iddiasını reddettiklerini, davacı taraf aynı dilekçede 26 Ekim 2018 tarihli 15.000 kutuluk Biofinity siparişine ilişkin olarak,optik mağazalarına temin edemediğini iddia ettiği 15.000 kutunun satışından yoksun kalınan kârı da talep ettiğini, davacı tarafın dilekçesinde de kabul edildiği üzere 26 Ekim 2018 tarihli siparişin 9.500 kutuluk kısmı müvekkili şirket tarafından kabul edildiğini, bu durumda davacı tarafın bu siparişe ilişkin 15.000 kutuyu optik mağazalarına temin edilemeyeceği iddiası gerçekten uzak olduğunu, Çerçeve Sözleşme uyarınca müvekkilinin bir siparişi kabul etmesinden önce, herhangi bir sözleşme veya yükümlülük doğmadığını, davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarda yer almamakla birlikte, dava dilekçesine ek olarak sunduğu davacı tarafın 12 Ekim 2018’de müvekkili şirketin global merkezine gönderdiği e-postada kontakt lenslerin satışına ilişkin (bazı kıyasen uygulamaların da hatalı olduğu) mevzuata atıf yapılmakta ve müvekkili şirketin bu mevzuata aykırı hareket ettiği algısı yaratıldığını beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili birleşen davaya ilişkin cevap dilekçesinde, asıl davadaki savunmasını tekrarlamıştır.
DELİLLER :
Taraflar arasında imzalanan çerçeve sözleşme, ihtarnameler, e-mail yazışmaları, bilirkişi raporları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan davalar, sözleşmeden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarıdır.
Mahkememizce 13.05.2019 tarihli ara karar ile davacının maddi tazminata ilişkin taleplerinin açıklanması istenmiş, davacı tarafça talepler, ilk 15.000 kutuluk siparişe ilişkin davalının 8.000 adetinin karşılanacağı beyanı nedeniyle karşılanmayan 7.000 adetten elde edilecek yoksun kalınacak karın tazmini, 26.10.2018 tarihli ikinci olarak ifade ettiği 15.000 kutuluk siparişe ilişkin davalının 9.500 adetinin karşılanacağı beyanı nedeniyle karşılanmayan 5.500 adetten elde edilecek yoksun kalınacak karın tazmini ve ayrıca 9.500 adedinin de zamlı olarak verilecek olması nedeniyle uğradığı zararlar olarak açıklanmıştır.
Davacının 03.12.2018 tarihinde … 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında açmış olduğu 50.000 TL manevi tazminat talepli davanın 22.11.2018 tarihinde iş bu dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Davacının manevi tazminata ilişkin nedenlerinin ve talebinin iş bu dava ile aynı mahiyette olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, 1-15.000 Kutuluk ilk siparişe ilişkin olarak talebin karşılanmayan kısmı olan 7.000 adetten elde edilecek kardan mahrumiyet nedeniyle davacının davalıdan talepte bulunup bulunamayacağı, 2-26/10/2018 tarihinde davacı şirketin vermiş olduğu ikinci 15.000 Kutuluk davalı şirkete ait … marka lenslerin siparişine ilişkin olarak gerekli ürünün verilmemesi ve sadece 9.500 Kutunun tedarik edileceğinin bildirilmesi ve bunun da zamlı fiyattan verileceğinin bildirilmesi ile 5.500 Kutunun elde edilememesinden kaynaklı olarak kardan mahrumiyet nedeniyle davacının davalılardan talepte bulunup bulunamayacağı, 3-Davalı tarafın ilk siparişin 8.000 Kutu olduğuna yönelik itirazının yerinde olup olmadığı, 4-Davacının davalıdan manevi tazminat talep edip edemeyeceği hususlarındadır.
Taraflar arasındaki Çerçeve Sözleşmesine göre, Sözleşme, Müşterinin siparişinin Şirket tarafından kabul edildiği tarihte düzenlenmiş sayılacaktır. Her bir siparişin Şirket tarafından kabulü işbu Koşullarda düzenlenmiş hükümlerle yapılmış ayrı bir Sözleşme teşkil edecektir. Şirket, her sipariş için Müşteriye bir sipariş numarası vererek siparişi kabul ettiğini belirtecektir. Malların bedeli Şirket tarafından Müşteriye bildirilen ve zaman zaman Şirket tarafından değiştirilen Şirketin fiyat listesinde belirtildiği şekilde olacaktır. Şirket, kendi takdirine göre Malları taksitler halinde teslim etme hakkına sahiptir. Şirketin hiçbir durumda bu Koşulların veya bunlara göre yapılmış herhangi bir Sözleşmenin ihlali veya yerine getirilmemesinden doğan herhangi bir dolaylı zarar nedeniyle Müşteriye karşı hiçbir sorumluluğu olmayacağı gibi, Malların Şirket tarafından bu koşullar veya bunlara göre yapılmış herhangi bir Sözleşme uyarınca temini ile herhangi bir şekilde bağlantılı Müşteriye karşı hiçbir sorumluluğu olmayacaktır. Şirketin herhangi bir nedenle madde 6.1 veya 6.2’ye dayanamaması durumunda, Şirketin bu koşullar veya bunlara göre yapılmış herhangi bir Sözleşmeden doğan her türlü doğrudan veya dolaylı zarar ile bağlantılı toplam sorumluluğu 420.000 TL ile sınırlı olacaktır. Şirket, bu koşullar veya bunlara göre yapılmış herhangi bir sözleşmeden doğan yükümlülüklerinden herhangi birini kendi kontrolü dışındaki faktörler nedeniyle yerine getirememesinden dolayı sorumlu olmayacaktır.
Davacı vekili davalıya … 26. Noterliğinden keşide ettiği … tarih ve … yev. no.lu ihtarnamesinde “Müvekkil şirket ve tarafınızla bir süreden beri ticari ilişkileriniz sürmektedir. İşbu ticari ilişkinin kapsamı, kontak lens veya solüsyonlarının tedarikçi firma olarak tarafınızdan temin edilmesi şeklindedi). Bahse konu ticari ilişkimiz 09/10/2018 tarihinde saat 11:35’te müşterilerinize ve dolayısıyla tarafımıza gönderdiğiniz bu e-mailde 01/11/2018 tarihinden itibaren fiyat listesini yürürlüğe koyacağınızı bildirmiştiniz. 24/10/2018 tarihinde saat 17:31’de tarafınızdan gönderilen bir başka e-mailde 24/10/2018 saat 15:00’e kadar verilen siparişlerin işleme alınacağını, bundan sonra gönderilen siparişlerin 01/11/2018 tarihinde gönderilmesini rica ettiğinizi, firmamızın mali yıl sonu kapanışının 31/10/2018 tarihi olduğunu, 25-26-30-31 Ekim 2018 tarihlerinde kapanışa bağlı bazı işlemler yapacağınızdan bu tarihlerde gönderilen siparişlerin kayıt altına alınamayacağını ifade etmişsiniz. 26/10/2018 tarihinde saat 13:31’te iş ortaklarınıza hitaben gönderdiğiniz e-mailde, 25/10/2018 tarihi itibariyle eski fiyatlı stok alımlarınızın sona erdiğini, mali yılınızın kapandığını, yeni gelecek stok taleplerinin, yeni fiyat listemizden olup, yurt dışı üretim planlamalarınız doğrultusunda şekilleneceğini ifade ettiniz. Oysa ki, bir önceki e-mailde mali yıl kapanışınızın 31/10/2018 tarihi olduğunu belirtmenize rağmen iki gün içinde değiştirdiğiniz bu karara binaen yeni bir tedarik politikası belirlediğiniz anlaşılmıştır. Mali yıl kapanış tarihlerinde sipariş venilemeyeceğine ilişkin bir algıda olmanız, aramızda olan sözleşme hükümlerine aykırı davranmanıza sebebiyet vermektedir. Bununla birlikte özel fiyat uygulamanızda dipnot olarak belirttiğiniz, fiyat listesinin uygulama ve kapsam suresinin değiştirme hakkınızı saklı tutmanız tarafınıza, tarafımızla görüşmelerde bulunmadan esastlı değişiklik teşkil eden fiyat hususunda belirleyicilik sıfatı TBK hükümleri uyarınca vermemektedir. Keza aynı durum, sipariş tarihlerini belirleme ve sınırlama davranışınızdan da görülmektedir. 01/11/2018 tarihine kadar uygulanacağını bildirdiğiniz fiyat üstesi neticesinde müvekkil şirket alım politikası belirleyerek tarafınızdan temin etmeyi planladığı ürün kotasına tarafınızın işbu davranışlar, nedeniyle ulaşamayarak, ciddi manada maddi zarara uğramıştır… Netice itibariyle gerçekleştirememiş olduğumuz alımlar sebebiyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla işbu ihtarın tebliğinden itibaren en geç 3 (üç) iş günü içerisinde yasal mevzuatın tarafımıza tanıdığı haklar neticesinde, tarafınızın bir an önce sipariş taleplerimizi 01.11.2018 tarihinden önceki tarafınızla anlaştığımız fiyatlar üzerinden işleme koyarak hareket etmeniz, aksi halde bundan doğacak menfi zararın ve yoksun kalınan karın karşılanmasını talep edeceğimizi, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin de tarafınıza yükletilmek üzere işbu ihtar muvacehesinde işlem yapılarak yasal yollara başvurulacağını…” ihtarında bulunmuştur. Davalı taraf, davacıya cevabında “İhtarnamenizde yöneltilen iddiaları reddediyoruz ve iddialarınıza ilişkin yanıtlarımızı aşağıda dikkatinize sunuyoruz. İhtarnameniz de ayrıca …’nin …’ın stok siparişin onaylamaması neticesinde …’ın ürün alım kotasına ulaşamadığı ve dolayısıyla maddi zarara uğradığı iddia edilmiştir. Ancak …, …’in ürün alım kotasına ulaşamamasına rağmen, …’a bu kolaya ulaşmış gibi yıl sonu ciro primi uygulamıştır Bu yıl sonu ciro primi karşılığında …’e 27 Ekim 2018 tarihinde 55,818,47 TL tutarında fatura kesmiştir. Dolayısıyla, iddia edildiği gibi … tarafından uğranılmış bir zarar söz konusu değildir. …’ın 26 Ekim 2018 tarihinde verilmiş olan 15.000 adetlik stok … siparişi,…tarafından …’a önceki duyurularda bildirildiği üzere, 1 Kasım 2018 tarihinden sonra incelenmiş ve bu siparişin yeni fiyatlar uyarınca ve ürün tedarik planları doğrultusunda ne kadarının kabul edilebileceği ve hangi tarihlerde tedarik edilebileceği 13 Kasım 2018 tarihinde tarafınıza bildirilmiştir.” beyanında bulunmuştur.
Mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık konularında ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle rapor düzenlemesi için dosya mali müşavir …, sözleşme uzmanı … ve sektör bilirkişisi Optisyen …’e tevdi edilmiştir.
I-Mali müşavir ve sözleşme uzmanı bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, davalı tarafın kabul edip yerine getirmediği davacı siparişinin bulunmadığı, bu sebeple sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı hukuki sorumluluğunun bulunmadığı, davalı şirket ile diğer firmalar arasındaki mail yazışmaları incelendiğinde, ürün teslimi ile ilgili sınırlandırmaların diğer firmalar bakımından da söz konusu olduğu, davalı şirketin dürüstlüğe aykırı ticari bir uygulamasının bulunmadığı, bu sebeple TTK m.54 vd. anlamında haksız rekabet teşkil eden bir fiilinin bulunmadığı, I- Mali İnceleme Sonucu: a) Davacı/birleşen dosya davacısı e-defterlerinin süresinde Gelir İdaresi Başkanlığı sistemine yüklendiği ve beratı (e-defter onay belgesi) alındığı, e-defter olmayan Envanter defterinin de noter açılış tasdiki süresinde yapıldığı ve her üç defterin birbirini teyit ettiği tespit edildiğinden, defterlerin delil niteliği taşıdığı kanaatine varıldığı, Davalı/birleşen dosya davalısı şirketin ticari defterlerinin GİB onaylarının süresinde yapıldığı, e- defter olmayan defterlerinin de noter açılış ve kapanış tasdikleri süresinde yapıldığı ve her üç defterin birbirini teyit ettiği tespit edildiğinden, defterlerin delil niteliği taşıdığı kanaatine varıldığı, b) Sayın Mahkemenin genel değerlendirme bölümünde ifade edilen görüşün aksi görüşte olması ihtimaline binaen davacı şirketin, 26.10.2018 tarihindeki 15.000 kutu sipariş harici 15.000 kutu siparişi olmadığı, bu siparişten 9.500 kutu karşılandığı, 5.500 kutunun ise davalı tarafından karşılanmadığı, dolayısıyla, davacı tarafın 15.000 Kutuluk ilk siparişi olmadığından 8.000 kutusu karşılanıp da, karşılanmayan 7.000 kutu siparişi de olmadığı, davalı tarafin ilk siparişin 8.000 kutu olduğuna ilişkin itirazının yerinde olduğu, davacı tarafın 14.10.2018 tarihindeki 8.000 kutu ürün siparişinin davalı tarafından peyderpey karşılandığı, Sayın Mahkemenin aksi görüşüne binaen davacı tarafın talep edebileceği maddi zararın 5.500 kutu ürün teslim edilmemesinden dolayı 4.620,00 TL, davacı şirketin fiyat farkı zararı: 225.000,00 TL olmak üzere toplam 229,620,00 TL olduğu beyan edilmiştir.
II-Optisyen bilirikişi ayrık raporunda, Davalı şirketin perakende satış yapan teşebbüslere yönelik yaptığı değerlendirilen ayrımcılık faaliyeti nedeniyle, davacı şirketten evvelde ürün satın alan müşterilerin bu davranış ile davalıya veya perakende satıcılara yöneleceği, davacı şirketin de ürünleri davalıdan alış maliyeti nazara alındığında müşterilerini koruyamayacağının belirgin olması nedeniyle davacı şirketin zora girdiği ve zarara uğradığı, bu durumun da evvelde basiretli şekilde hareket etmekle yükümlü bulunan davalı tacir tarafından bilinmesi gerektiği beyan edilmiştir.
Tarafların 11/05/2020 tarihli ikili bilirkişi raporuna ve sektör bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içerir dilekçeler de incelenerek mahkememizce tayin edilmiş olan bilirkişilerden üç kişilik heyet halinde rapor düzenlemelerinin istenmesine, bu amaçla dosyanın aynı bilirkişilere tevdiine karar verilmiş, …’in bilirkişilik kaydının pasife alınmış olması nedeniyle heyete … dahil edilerek düzenlenen bilirkişi heyet raporunun iki imzayı taşıyan rapor ile uyumlu olduğu görülmüştür.
Malzeme ve metalürji mühendisi …’nın optik alanında sektörel bilirkişi olduğu, içerisinde …’nın da yer aldığı üçlü bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 09/04/2021 tarihli raporun iki bilirkişi tarafından düzenlenen 11/05/2020 tarihli rapor ile örtüştüğü ve her iki raporun birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olduğu, optisyen … tarafından düzenlenen 01/06/2020 tarihli tek kişilik raporun heyet raporu ile çelişkili olduğu anlaşılmakla optik alanında sektörel bilirkişi, mali bilirkişi ve hukukçu bilirkişiden oluşan farklı bir bilirkişi heyetine dosyanın tevdiine karar verilmiş, son rapor, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve denetime elverişli olup hükme esas alınmıştır.
Türkiye’de faaliyette bulunan global ölçekte üretimi olan dört büyük firma olarak …, …, …, ve … firmalarının geçmiş yıllarda … AŞ. gibi lens depolarına toptan satış geçekleştirip markalarının Optisyenlik müesseselerine satışını gerçekleştirdikleri, davacı … A.Ş.’nin son birkaç yıl öncesinde Türkiye’de faaliyette bulunan Optisyenlik müesseselerinin en büyük tedarikçisi konumunda olduğu, global ölçekteki firmaların Türkiye’de kontakt lens kullanıcı sayısının her geçen yıl artması ile pazar paylarında artış sağlayabilmek için doktor çalışmaları ile birlikte Optisyenlik müesseselerine yaptıkları pazarlama çalışmaları sonucu 29001 Sayılı Tıbbi Cihaz Satış, Reklam Ve Tanıtım Yönetmeliğinin kendilerine verdiği toptan satış yetkisini kullanarak bireysel ve zincir mağazalara kendilerinin satış yapmaya başladıkları, global ölçekte üretim ve satış geçekleştiren kontakt lens üreticisi firmaların yıllık üretim ve satış planlaması yaparak faaliyet gösterdikleri, davalı …. Şti.’nin üretim yapacağı ve Türkiye’de satmayı planladığı 2018 yılına ait ürün miktarının ne kadar adet olduğunun tespit edilemediği, davalı … firmasının ürün tedariki gerçekleştirdiği firmaları içerisinde 2015-2016-2017 yıllarında davacı … AŞ. Firmasının 1 numaralı alıcı olduğu, davanın açıldığı 2018 yılı itibari ile ticari hacmin düştüğü değerlendirilerek sonuca varılmıştır.
Tarafların Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak limited ve anonim şirket şeklinde kurulmuş ve örgütlenmiş sermaye şirketi olarak tacir sıfatlarının bulunduğu, Türk Ticaret Kanununun 18. maddesi gereğince ticaretlerine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği açıktır. Ancak basiretli tacir sorumluluğu tarafların müdahalesi veya etkisi olmadan ortaya çıkabilecek olumsuz koşulların ve piyasanın olağan ve beklenebilir risklerini görerek ticaretlerinde zarar edeceklerini öngörmesi ile sınırlıdır. Sözleşmesel ilişki kurulan iki tacir arasında hileli davranışlara tarafların TTK 18. madde gereğince basiretli tacir kavramı altında katlanma yükümlülüğü yoktur. Nitekim Türk Ticaret Kanununun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin amacı bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olarak tanımlanmıştır. Bu minvalde rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. (TTK m. 54)
Davacının, davalının en büyük tedarikçisi olduğu, şubeleri aracılığıyla dağıtım ağına sahip olduğu, davalının ürünlerini satışlarını arttırarak ticari ilişkide kendisinden beklenen yükümlülükleri yerine getirdiği, taraflar arasında ihtilaf konusu olmaması nedeniyle satın aldığı ürünlerden kaynaklı olarak borcunun bulunmadığı ve temerrüde düşmediği anlaşılmaktadır.
Türk Borçlar Kanununun 14. maddesi gereğince kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış telgraf, teyit edilmiş olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine geçeceği, 1. maddesinde sözleşmenin, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacağı, 2. maddesinde taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşme kurulmuş sayılacağı, 6. maddesinde önerenin, kanun veya işin özelliği ya da durumun gereği açık bir kabulü beklemek zorunda değilse, öneri uygun bir sürede reddedilmediği takdirde, sözleşmenin kurulmuş sayılacağı düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki çerçeve sözleşmenin 2. maddesinde her sözleşmenin müşterinin siparişinin şirket tarafından kabul edildiği tarihte düzenlenmiş sayılacağı, her bir siparişin şirket tarafından kabulünün çerçeve sözleşme hükümleri kapsamında düzenlenmiş ayrı bir sözleşme teşkil edeceği her sipariş için müşteriye bir sipariş numarası vererek siparişi kabul ettiğinin belirtileceği düzenlenmiştir.
Davalı çerçeve sözleşmesi kapsamında sözleşme yapma yükümlülüğünün bulunmadığını, sözleşmenin kurulmuş sayılması için siparişin kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de taraflar arasında öteden beri iş ilişkisinin bulunması davacının davalının en büyük tedarikçisi olması, büyüyen ticaret hacminde davacının daha fazla ürün talep edebileceği ve davalının da davacının bu talebini karşılayacağına olan inancın taraflar arasındaki geçmişten kaynaklanan ve mali yönden de herhangi bir sorunun olmaması nedeniyle gelecekte de daha yoğun alım yapılabileceği beklentisi oluşturması hayatın olağan akışına uygundur. Taraflar arasında bir sözleşme yapma zorunluluğu olmasa da davalının davacıya karşı culpa in contrahendo sorumluluğu bulunmaktadır. Herkes hakkını iyi niyet ve dürüstlük kurallarına göre aramalı ve yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Bu çerçevede davalının çerçeve sözleşmeyi gerekçe göstererek sözleşme yapmak zorunda olmadığı savunması bu kurala aykırılık teşkil etmektedir. Öte yandan davalı davacıya ayrımcılık yapmadığını, diğer toptan müşterilerine de kısmi kabul yaptığını tüm siparişleri karşılama olanağının bulunmadığını bildirmiştir. Davalının olanaklarını aşan şekilde siparişleri kabul etmesi gerektiği yönünde bir beklenti de hakkaniyete aykırı olacaktır. Davalının sunduğu savunma ve belgelerinden aynı durumda olduğu belirtilen toptan müşterilerine kısmi teslim yaptığı, bu yönden ayrımcı bir davranış sergilemediği anlaşılmakla beraber perakende müşterilere teslimatın artmış olduğu, aynı pazara ürün tedarik eden davalının siparişin tamamını karşılama olanağı olduğu halde perakende müşterilerine daha fazla mal tedarik ederek davacının piyasada etkin bir şekilde rekabet etme koşullarını olumsuz yönde etkilediği, bu yönüyle piyasada ürün bulunmuş olmasına karşın davacının kendi müşterilerine yeteri kadar ürün tedarik edememiş olmasının davacının piyasadaki ticari itibarına zarar verebileceği makul karşılanmalıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın çözümü bakımından davacının ilk siparişine ilişkin olarak 15.000 kutu sipariş verdiği yönündeki iddiasını ispat edecek delil sunulmamıştır. Bu nedenle davacının ilk siparişten kaynaklanan 7.000 adet eksik teslimat nedeniyle zarar iddiasını ispatlayamadığı kabul edilmiştir.
İkinci 15.000’lik sipariş yönünden davalının 25.10.2018 ve 31.10.2018 tarihleri arasında yıl sonu nedeniyle sipariş kabul edilmeyeceğini davacıya da bildirdiği buna karşın davacının 26.10.2018’de 15.000 adet sipariş verdiği, davalının ise bunun 9.500 adedinin zamlı fiyattan kabul ettiği anlaşılmaktadır. 2018 yılının Ağustos ayında yaşanan döviz krizi nedeniyle kurun artması, özel hesap dönemi uyguladığı anlaşılan davalının yeni yıl için yeni fiyat belirlemesi ve muhtemel döviz kuru artışı nedeniyle de fiyatlarını güncellemesi basiretli tacir sorumluluğu kapsamında kendi ticaretini korumak bakımından almış olduğu tedbirler olarak görülmelidir. Davacının davalının açıkça siparişi kabul etmeyeceği dönemde vermiş olduğu siparişi davalının eski fiyatla karşılama yükümlülüğü yoktur. Bu nedenle davacının yeni fiyattan yaptığı alım nedeniyle zarara uğradığından da bahsedilemeyecektir. Öte yandan davalının toptancı olan müşterisine tüm siparişi tedarik etme olanağı varken toptancı müşterisinin pazar alanını daraltacak mahiyette perakende müşterilerine artan sayıda ürün tedarik etmesinin dürüstlük kurallarına uygun olmadığı ve davacıya yeni fiyattan 5.500 kutu ürünü de kabul edip teslim etmesi gerekirken bundan çekinmesi nedeniyle davacının uğradığı kar kaybının telafi edilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, ilk siparişin 15.000 olduğuna ilişkin dosyada yeterli delile ulaşılamadığı, bu nedenle 7.000 kutu eksik teslim nedeniyle kar mahrumiyeti talebinin reddi gerektiği, ikinci siparişin 9.500 adedinin yeni fiyattan teslim edilmesi nedeniyle davacının uğradığı bir zarar bulunmasa da davalının siparişin tamamını karşılama olanağı olduğu halde perakende müşterilere ürün tedarik artışına karşın eksik kabulünün dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve bu nedenle davacının uğradığı 115.500,00 TL kar mahrumiyetinin davalı tarafından ödenmesi gerektiği, davalının ilk siparişin 8.000 kutu olduğu yönündeki itirazının yerinde olduğu, davalının toptancı olan davacıya ürün teslim etmek yerine aynı piyasada perakende müşterilerine daha fazla ürün tedarik ederek piyasada ürün olmasına karşın davacının ürün tedarik edemediği algısına sebep olarak ticari itibarına zarar verdiği anlaşılmış, davacının maddi tazminat davasının dava ve talep artırım dilekçelerine göre kabulü ile 115.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile dava tarihi itibarı ile paranın alım gücü dikkate alınarak takdiren 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal, gerektirici nedenlere göre;
Davacının maddi tazminat davasının dava ve talep artırım dilekçelerine göre kabulü ile 115.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Maddi tazminat davası yönünden Harçlar Kanununca alınması gerekli 7.855,65 TL ilam harcından peşin yatırılan 512,33 TL ile 2.265,00 TL tamamlama harçlarının mahsubu ile bakiye 5.078,32 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Davacı tarafından yatırılan 512,33 TL peşin harç ve 7.855,65 TL tamamlama harcı toplamı 8367,98 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat davası yönünden Harçlar Kanununca alınması gerekli 683,10 TL ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 18.250,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvuru harcı, 5.800,00 TL bilirkişi ücreti, 150,00 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 5.985,90 TL yargılama giderlerinden davanın kabulü oranında 5.542,50 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır