Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1073 E. 2019/282 K. 26.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1073 Esas
KARAR NO : 2019/282

DAVA : Alacak (Elektrik Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2016
KARAR TARİHİ : 26/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Elektrik Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili Şirket ile akdedilmiş olan elektrik satışına ilişkin sözleşme ile … LTD.ŞTİ. ne elektrik enerjisi sağlama konusunda anlaştıklarını, böylece müvekkili şirketin anılan iş yerinde tüketilen elektrik enerjisinin abonesi sıfatını kazanmış sözleşme uyarınca hizmet almaya devam ettiğini, davacı müvekkili şirket iş yerinde iki saat kullandığını, bu nedenle … no ve … nolu abone numarası ile davalı şirketinin elektrik abonesi olduğunu, müvekkili şirket abone tarihinden beri düzenli olarak faturalarını ödeyen dürüst bir abone olduğunu, ancak kötü niyetli kullanıcılar ile dağıtım firmasının alt yapı eksiklerinden kaynaklanarak ortaya çıkan kayıp kaçak miktarlarının tüm dağıtım bedelleri adı altında hiç bir kusursu olmadığı halde müvekkiline yadsıtılması kabul edilemez olduğunu, yapılan usul ve yasaya aykırı olduğunu, 01.05,2006 Tarihinden 01.05.2016 tarihine kadarki müvekkili şirkete ait faturalara {… no ve … nolu iki aboneye ait) kayıp kaçak bedeli, İletişim bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli adı altında yansıtılan tüm bedellerinin her fatura İçin fatura ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda Mahkememizin 27/05/2016 tarih ve 2016/584 Esas, 2018/234 Karar sayılı kararımız ile; Davanın konusuz kalması nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 27/05/2016 tarih ve 2016/584 Esas, 2018/234 Karar sayılı kararın istinaf edilmesi üzerine dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş olup, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 15/10/2018 tarih ve 2018/1770 Esas, 2018/1325 Karar sayılı kaldırma kararı ile Mahkememiz kararı ile; Davacı vekilinin davalı taraf olarak, gösterdiği ünvanda bir şirket olmadığı halde, ayrı tüzel kişilikleri bulunan … (şu anda CK) … AŞ’yi mi, yoksa … AŞ’yi mi hasım gösterdiği anlaşılmamıştır. Davacıdan, açıklama da alınmamış, beyanına göre tarafta iradi değişiklik yada maddi hata giderilmesi ve düzeltim de yapılmamıştır. Mevcut ibareden, “…” ünvanından dolayı Perakende Satış Şirketini mi davalı gösterdiği, yoksa baştaki “…” ünvanını hatalı yazıp, kalan ön ada göre dağıtım şirketini mi hasım gösterdiği anlaşılmamıştır. Yargılamada, mevcut ünvanla çıkan dava dilekçesi tebligatına, dağıtım şirketi cevap vermiş ve yargılama, artık dağıtım şirketi açısından devam etmiş, tüm tebligatlar ona yapılmıştır. Karar da, başlıkta gösterilen, tam olarak kim olduğu anlaşılmayan “…’e” yönelik verilip, karar tebliği üzerine istinafı da dağıtım şirketi yapmıştır. Mahkemenin, açıklanan nedenle davacıya, davalının kim olduğunu açıklattırarak HMK 355 ile 27 ve 31. maddeleri uyarınca, davanın yöneltildiği gerçek ve tam ünvanlı davalının açık ünvan ve kimliğini bildirmek, bildirim ve açıklamaya göre, HMK 124. maddesi koşulları varsa, buna dair bir karar vermek ve gösterilen gerçek davalıya karşı, … AŞ dışında “…. (…) ….AŞ” ise, HMK 124 maddesi koşulları tartışılarak kabulü halinde ona dava dilekçesinin usulen tebliği ve yargılama aşamalarının ona karşı devamını sağlamak, yok eğer “… AŞ” ise, zaten davaya o cevap verip yargılama aşamalarına o katılıp, istinafı da o yaptığından bu kez, buna uygun, ancak her halükarda karar başlığının düzeltimi yapılarak, eğer HMK 124 koşulları oluşmadığı kanaatine varılırsa, husumet yönü değerlendirilerek bir karar verilmesi için, kararın HMK 353/1-a-4, 355. maddeleri uyarınca kaldırılmasına, davanın bu açıklamalara uygun yeniden görülmesini sağlamak üzere mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiştir,” gerekçesiyle mahkememizce verilen karar kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiş olup mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizin 08/02/2019 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararı gereğince davacı vekiline İstinaf kararı doğrultusunda beyanda bulunmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, Davacı vekili uyaptan e imzalı olarak gönderdiği 21/02/2019 tarihli dilekçesi ile; maddi hata sonucu dava dilekçesinde davalı şirketin yanlış yazıldığını, HMK 124/3 maddesi uyarınca davalı kurumun … Satış A.Ş olarak düzeltilmesine karar verilmesini, davalı kuruma dava dilekçesi ve eklerinin tebliğ edilmesini talep etmesi üzerine dosyanın ele alınıp Mahkememizin 05/03/2019 tarihli ara kararımız ile Davacı vekilinin davalı olarak gösterilmesini talep ettiği … A.Ş’nin sicil kaydının … internet sayfasından çıktısının alındığı, sicil kaydına göre davalı şirketin yeni ünvanı … A.Ş olarak değişmiş olduğundan davacı vekilinin taraf değişikliği talebinin HMK 124/3 maddesine göre kabulüne ve davalı … Satış A.Ş’ye dava dilekçesi ve davacının tüm delilleri ekli tensip ara kararındaki meşruatları içerir meşruatlı davetiye çıkartılmasına karar verildiği, davalıya dava dilekçesinin tebliğ edilerek parçasının döndüğü anlaşılmıştır.
Davalı … Satış A.Ş. vekili cevap dilekçelerinde ve duruşmalarda özetle; Usule ilişkin itirazlarının olduğunu, basiretli tacir gibi davranması gereken davacının taraflar arasındaki sözleşmede ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği kalemlerin istirdadını talep edemeyeceğini, zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, husumet yönünden davanın reddinin gerektiğini, 17/06/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun gereğince davanın esastan reddinin gerektiğini, 6719 sayılı kanun ile yeni bir yasal düzenleme yapılmadığını, 17.06.2016 tarihli 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu yürürlükten kaldırılmış, iptal edilmiş veya yürürlüğün ertelenmiş olmadığını, bu nedenle anılan kanun hükümlerinin uygulanması ve uyuşmazlığın bu hükümler de gözetilerek çözümlenmesi gerekli olduğunu, davacının dava açtığı tarihte yürürlükte olan bu hükümlerde bir değişiklik olmadığını bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN:Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, İletişim bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve vs. adı altında alınan ücretin iadesi talepli alacak davasıdır.
6100 sayılı HMK’nın “Tarafta iradî değişiklik” başlıklı 124. maddesi gereğince, bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.
Mahkememizin 05/03/2019 tarihli ara kararımız ile; Davacı vekilinin davalı olarak gösterilmesini talep ettiği … Satış A.Ş’nin sicil kaydının … internet sayfasından çıktısının alındığı, sicil kaydına göre davalı şirketin yeni ünvanı … Elektrik Perakende Satış A.Ş olarak değişmiş olduğundan davacı vekilinin taraf değişikliği talebinin HMK 124/3 maddesine göre kabulüne ve davalı … A.Ş’ye dava dilekçesi ve davacının tüm delilleri ekli tensip ara kararındaki meşruatları içerir meşruatlı davetiye çıkartılmasına karar verildiği, davalıya dava dilekçesinin tebliğ edilerek parçasının döndüğü ve davalının süresi içerisinde davaya cevap verdiği anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlığın; davalı kurumun abonelerinden dolayısıyla da davacıdan kayıp kaçak bedeli, İletişim bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve vs. adı altında ücret isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre de davalının davacıdan tahsil ettiği kayıp-kaçak bedelinin iade edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davacı ile davalı arasında elektrik enerjisi satışına ilişkin abonelik sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmeye istinaden davalı tarafından davacıdan kayıp-kaçak bedeli tahakkuk ettirildiği hususunda tartışma bulunmamaktadır.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı ve HGK kararı uyarınca dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 Sayılı yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Dava tarihi itibarı ile HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. Aynı şekilde vekalet ücreti yönünden haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısı ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Yargıtay 3 Hukuk Dairesi’nin 07/06/2017 tarih ve 2016/20106 Esas,2017/9319 Karar sayılı içtihadı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesinin 2016/12 esas, 2016/12 karar sayılı ve 07/12/2016 tarihli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesinin 2016/16 esas, 2016/16 karar sayılı ve 06/12/2016 tarihli kararları da bu doğrultudadır. Bu nedenlerle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek davacı lehine yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti takdir edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın konusuz kalması nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 44,40 TL harcın peşin alınan 85,39 TL harçtan mahsubu ile bakiye 40,49 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam: 196,70 TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacıya ait artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davalıya ait artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 26/03/2019

Katip …

Hakim …

MASRAF BEYANI
73,60 TL Harç Masrafı
123,10 TL yargılama gideri
TOPLAM : 196,70 TL