Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/996 E. 2019/207 K. 11.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/996 Esas
KARAR NO : 2019/207

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/11/2017
KARAR TARİHİ : 11/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımmdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; :Davacı 10.11.2017 tevzi tarihli dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile müvekkili arasında mal alım satımına dayalı ticari ilişkiye istinaden, Davalı şirketin muhtelif tarihlerde ürünler satın aldığını ve davalının 86.870,97 TL bakiye borcunun tutarlarını ödememesi üzerine aleyhine … 35. İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyası ile faturalara konu teslim edilmiş mallara dayalı olarak ilamsız icra takibi yaptığını, davalının süresi içerisinde borca itiraz ederek takibin durduğunu, takibe yapılan itirazın haksız olduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket adresinin … olduğundan yetkili mahkemelerin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davanın yetkisizlikle reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise müvekkilinin … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile konkordato mühleti talebinde bulunarak taleplerinin kabul edildiğini ve konkordatoya ilişkin onama sürecinin … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, müvekkili ile davacı arasında bir cari hesap sözleşmesi yokken cari hesaba konu takibin başlatılmasının da yasaya aykırı olduğunu, diğer yandan taraflar arasında bir mutabakattan söz edilmişse de buna ilişkin bir evrak dosyaya sunulmadığı gibi müvekkil ile hesap mutabakatı da tanzim edilmiş olmadığını, davacı tarafça borcu muaccel hale getirecek bir ihtarname dahi düzenlenmediğinden borç olsa dahi muaccel hale gelmediğini, ülke şartlarında zaten ekonomik buhrana girmiş müvekkili için konkordato mühleti davaya konu takip tarihinden sonra verilmiş olup, mühlet verilinceye kadar müvekkile ait hesap kayıtları ve muhasebenin tutulduğu serverlar da dava dışı diğer alacaklılar ve konkordato komiseri tarafından muhafaza altına alındığından ödeme emrinin tebliğ tarihi itibari ile borç miktarının müvekkilince bilinmesinin imkansız hale geldiğini, bu halde kötü niyetli olmayan itiraz nedeni ile müvekkilinin icra inkar tazminatına mahkum edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişki nedeniyle borcun varlığına ilişkin ise ticari defterler incelendiğinde ortaya çıkacağını, müvekkilinin bir kısım ödemeler yaptığınıbeyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… 35. İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyası, ticari kayıt ve belgeler, mali müşavir bilirkişi incelemesi sonucu aldırılan bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındakiuyuşmazlık, davacının davalıdan cari hesap alacağına ilişkin cari hesaba ilişkin alacağı olup olmadığı, alacağı var ise miktarı, davalının yetki itirazının yerinde olup olmadığı hususlarındadır. Davacı şirket adresinin Esenyurt olması dikkate alınarak HMK10 ve TBK 89 maddeleri gereğince yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
İlgili … 35. İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine cari hesap fatura alacağına dayalı olarak 10/01/2017 tarihinde 86.870,97 TL asıl alacak, 449,83 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 87.320,80 TL alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 avans faiz oranından tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği, davalı borçlunun 16/02/2017 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; alacaklıya böyle bir borçlarının olmadığını, hesap mutabakatı yapılmadan takibe geçilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürdüğü, davacı alacaklının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı, geçerli haciz yolu ile ilamsız genel takip bulunduğu, borçlu tarafından yasal süresi içerisinde yapılmış ve takibi durdurmuş geçerli bir itiraz olduğu, davanın bir yıllık yasal süresi içerisinde açıldığı, itirazın iptali davasının koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Deliller toplandıktan sonra ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle rapor düzenlemesi için dosya mali müşavir bilirkişi …’ya tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından mahkememize sunulan 16/11/2018 tarihli raporda özetle, Davacı tarafın 2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu ve delil niteliğini haiz olduğu, davacının mal bedelleri karşılığı davalı adına düzenlenmiş faturaları cari hesapta izlediği, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesine rastlanmadığı, taraflar arasında yazılı olmayan cari hesap benzeri ticari bir münasebet olduğu, davacı ile davalı arasında ticari ilişki 2015 yılında başladığı ve 2016 yılı sonunda sona erdiği, davalının 86.870,97 TL borcunun kaldığı, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %9.75 oranından başlayacak değişen oranlarda faiz işletilmesi gerekeceği beyan edilmiştir. Bilirkişi Raporu, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişlidir.
İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında karşı taraf kanuni karinenin aksini ispat edebilir. (HMK m.190). İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir. Borçlu itirazın iptali davasına karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir, borçlu her türlü borca itirazını ödeme emrine itirazından bağımsız olarak ileri sürebilir.
Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesine göre Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, fatura kesilmesi ile taraflar arasında ticari bir ilişki başlamış olur.
TTK m. 21/2’ye göre faturayı alan kişi, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriğine itiraz etme hakkına sahiptir aksi halde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır.
Faturanın her iki tacir tarafından kaydı gerekmektedir. Düzenlenen bir faturanın, düzenleyenin defterlerine yasal hükümler çerçevesinde kaydedilmesi zorunludur.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 09.06.2008 tarihli 2007/3090 E 2008/3800 K sayılı kararına göre “TTK’nın 23/2. maddesi hükmü gereği, faturayı alan kimsenin, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde içeriği hakkında itirazda bulunmaması sonucu fatura içeriğini kabul etmiş sayılabilmesi için, faturanın, taraflar arasındaki yazılı sözleşme şartını değiştirecek içerikli olmaması gerekir. Çünkü taraflar arasında bir yazılı sözleşme mevcut ise taraflardan birisi tek yanlı olarak sözleşme hükümlerini değiştiremez. Ancak, taraflar arasında bir yazılı sözleşme yoksa fatura içeriğine sekiz gün içinde itiraz edilmemiş olması halinde fatura bir yazılı delil niteliği kazanmış ve karşı tarafın susması sonucu olarak da sözlü sözleşmenin koşulunun değiştirilmesi hususunda taraf iradeleri birleşmiş olur.”
Somut olayda, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, düzenlenen fatura ile taraflar arasında ticari ilişkinin başladığı, davacı tarafından kesilen ve davalı tarafa gönderilen faturalara kanuni itiraz süresinde itiraz olunmadığından malların verildiğinin kabul edilmesi gerektiği, davalı icra dosyasındaki itirazında faturaların kendisine tebliğ edilmediğine yada faturaların içeriğine yönelik itirazda bulunmamış olup taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve borcun oluştuğunun davalı tarafından kabul edildiği, davalı cevap dilekçesinde ödeme iddiasında bulunduğundan ispat yükünün yer değiştirdiği, davalının varlığını kabul ettiği borcun ödeme nedeni ile düştüğünü ispatla yüküm olduğu ancak davalı tarafından ticari defterleri incelemeye sunulmadığı gibi ödeme iddiasını ispata yarar ödeme belgesi de sunulmadığı anlaşılmış, davalı tarafından konkordato davası açılmış olmasının davanın esasına ve sonucuna etkili olmadığı kabul edilerek davalı itiraz sebeplerini kanıtlayamadığından davacı ticari defterlerinde yer alan kayıtlara göre davanın kabulü ile davalı tarafından … 35. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 86.870,97 TL asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasa gereği yıllık % 9,75 oranından başlayacak değişen oranlarda faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın kabulü ile davalı tarafından … 35. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 86.870,97 TL asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasa gereği yıllık % 9,75 oranından başlayacak değişen oranlarda faiz işletilmesine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 5.934,15 TL ilam harcından peşin yatırılan 1.483,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.450,61 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.699,68 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 1.483,54 TL peşin harç, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 137,00 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 2.351,94 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/03/2019

Katip …

Hakim …