Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/968 E. 2018/190 K. 15.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/968
KARAR NO : 2018/190

DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ : 02/11/2017
KARAR TARİHİ : 15/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA /
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın, … Teknik Mühendislik Taahhüt Ticaret Limited Şirketi’nin % 33.3 payına sahip ortağı ve aynı zamanda müdürler kurulu başkanı olduğunu, şirketin diğer ortaklarının … ve … olup, bu kişilerin aynı zamanda şirket müdürler kurulu üyesi olduklarını, şirketin iki ortağı ve müdürler kurulunun üyesi olan … ve … nun, şirket müdürler kurulu başkanın bilgisi dışında bir genel kurul karar taslağı hazırlayarak müvekkiline göndererek kararın imza edilmesini istediklerini, sözde genel kurul kararında müdürler kurulu başkanı olan müvekkilinin müdürlük görevinden azledildiği ve …’nun paylarını diğer ortak …’e devrettiği hususunun onaylandığının belirtildiğini, sözde genel kurul karar taslağının … 7. Noterliği tarafından … tarihli ve … sayılı ihtarname ekinde müvekkile gönderildiğini, müvekkilinin de alınan kararların alınma usulüne ve içeriğine itiraz mahiyetinde … 37. Noterliği ve … Tarihli ve … Sayılı cevabî ihtamameyi gönderdiğini, 17.10.2017 tarih ve 74 sayılı genel kurul kararların yok hükmünde olup, ortada icra edilmiş bir ortaklar genel kurul toplantısının olmadığını, bu nedenle kendisine imza etmesi için gönderilen genel kurul toplantı tutanağını imzalamadığını, müvekkilinin şirketin hem ortağı hemde aynı zamanda müdürler kurulu başkanı olduğunu, bu şekilde karar alınmasına muvafakat etmeyip genel kurulun uygun bir zamanda yapılmasını ihtar ettiğini, TK m. 617/2-3 hükmü uyarınca Limited şirketlere de uygulanacak olan çağrı merasimine uyulmadığını, daha da önemlisi genel kurulu toplantıya çağırmak için alınmış geçerli bir müdürler kurulu kararının da bulunmadığını, müdürler kurulunun toplantıya çağrılması ve ortaklar genel kurulunun toplantıya çağrılması konusunda yetkinin müdürler kurulu başkanında olduğunu, müdürler kurulu başkanı olan müvekkilinden habersiz bir şekilde müdürler kurulu ya da genel kurul kararı alınmasının mümkün olmadığını belirterek alınan kararların yok hükmünde olduğunu, böyle bir kararın ticaret siciline tescil edilmesi durumunda şirkette tek müdür gibi hareket imkânı elde eden …’in şirkete zarar verici iş ve işlemlerde bulunması, şirket malvarlığını azaltma tehlikesinin bulunduğunu, bu hususta Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne sicil kaydının iptali yününde başvuruda bulunulduklarını, ancak … Ticaret Sicil Müdürlüğü … tarihli karar ile taleplerini redetmiş ve buna ilişkin kararın 27/10/2017 tarihinde tebliğ aldıklarını, bu nedenlerle TK m. 34 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 39 hükmü uyarınca … Teknik Mühendislik Taahhüt Ticaret Limited Şîrketi’ne ait olduğu belirtilen 17.10.2017 tarihli ve 74 sayılı karann tescili işleminin iptaline ve terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /
Davalı sicil müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili … Ticaret Sicil müdürlüğünün, TTK m.32 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, müdürlüğün, ticaret siciline tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirerek sonuca bağladığını yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, bu hususun Türk Ticaret Kanunu m.32’de, “..Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir. Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.” denilmek suretiyle ifade edildiğini, buna göre, yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verip aksi halde ise tescil talebini gerekçe göstererek reddettiğini, buna göre; davacının iddia ettiği şekilde bir red kararı bulunmadığını, davacının bilgi edinme mahiyetindeki başvurusuna hukuki açıklama niteliğindeki müvekkilinin cevabi yazısının, bir red kararı olmadığını, bu nedenle; huzurdaki davanın, müdürlüğün kararına itiraz davası olarak açıldığının kabulü halinde, bir red kararı bulunmadığından, huzurdaki davanın usûlden reddinin gerektiğini, diğer yandan; bir an için, kabul edilmemekle birlikte, cevabi yazının, mahkemece bir red kararı gibi değerlendirilmesi halinde de; dava, süresinde açılmadığı için, işbu davanın usûlden reddedilmesi gerektiğini, kaldı ki; cevabi yazıda da ifade edilen hususların hukuka uygun olması nedeniyle red kararının varlığının sayın mahkemece değerlendirilmesi ve yine, bir an için esasa ilişkin inceleme yapılması halinde de, işbu davanın esastan reddinin gerektiğini, davacının müvekkili müdürlüğe yaptığı başvuruda talep ettiği üzere ve müvekkili müdürlüğün (cevabi yazısında da belirttiği gibi) tescil edilmiş olguları, mahkeme kararı bulunmaksızın terkin edememesine binaen; dava dilekçesine de konu edilen tescil edilmiş dava konusu genel kurulun terkininin, huzurdaki davada istendiğinin değerlendirilmesi halinde de; husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, gerçekten de; müvekkilinin, tescil edilmiş hususları re’sen terkin etme yetkisi bulunmadığından tescil edilen genel kurul kararının iptaline ilişkin davada, husumetin müvekkili müdürlüğe yöneltilemeyeceğini, diğer yandan; davacının iddia ettiği şekilde, iptali istenen genel kurulun çağrı prosedüründe eksiklikler bulunması halinde, Mevzuatta bu yönde açık bir düzenleme bulunmadığından, müvekkili müdürlük tarafından, tescili istenen genel kurulun çağrı prosedürüne ilişkin işlemlerin incelenmesi yükümlülüğü bulunmadığından, herhangi bir hukuki sorumluluğun müvekkiline yöneltilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu edilen genel kurulun davacının genel kurul kararına çağrıda eksiklik olduğuna ilişkin iddialarının da mesnetsiz olduğunu, dava konusu şirket müdürlerinin her birinin münferiden yetkilendirildiği hususunun yapılan araştırmada anlaşılmış olup, Mevzuat gereği, şirket müdürlerinden herhangi birinin toplantıya çağrıyı yapmasının hukuken mümkün olduğunu, ayrıca davacının tebligata ilişkin eksiklik iddiaları da yerinde olmadığını, zira şirket ortaklarının her birine toplantı davetinin yapıldığının da kayıtlarda yapılan araştırmada tespit edildiğini, kaldı ki; limited şirketlerin genel kurullarının çağrı prosedüründe yapılan eksikliklerin bir an için varlığı kabul edilse bile bunun iptal edilirlikle malul olduğu ve doğrudan ortaklık ilişkisi ile ilgili böyle bir ihtimalin dava konusu edilmesi halinde, bunun, ortaklar arası ilişkinin tarafı olmayan müvekkilince karşı dava konusu edilemeyeceğini, bu bağlamda; yukarıda da açıklandığı üzere, şirket ortakları arasında bir anlaşmazlığın söz konusu olduğunu ve müvekkiline husumet yönetilmesinin mümkün olmadığını, iptali istenen genel kurulun tescilinde, Mevzuata uygun davranan müvekkilinin, davanın açılmasına neden olmadığını, bu nedenlerle haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Dava, ticaret sicil işleminin iptali talebini ilişkindir.
Davacının ortağı olduğu, … Teknik Mühendislik Taahhüt Tic. Ltd. Şti ile ilgili, şirketin diğer ortakları … ve … tarafından … 7. Noterliğinin … tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacıya … Teknik Mühendislik Taahhüt Tic. Ltd. Şti nin ortaklar genel kurul kararı ile … Mühendislik Ticaret AŞ ve … İnşaat AŞ nin … Üretim AŞ nin yönetim kurulu kararlarının imzalanması için davacıya ihtarname çekildiği, ihtarname ekinde … Teknik Mühendislik Taahhüt Tic. Ltd. Şti ortaklar genel kurul kararının da davacıya gönderildiği, kararda şirket hissedarlarından … nun şirkette mevcut 200.000 TL tutarındaki 8000 adet hissesini … 7. Noterliğinden … tarihli … sayılı ile tasdikli hisse devir ve temlik sözleşmesi ile şirket ortaklarından … e devrederek ortaklıktan ayrıldığı, devrin kabulüne devir hususunun şirket pay defterine işlenmesine, hisse durumunun 400.000 TL … e 200.000 TL sinin … a ait olarak karar altına alındığı, ayrılan şirket ortağı … nun müdürlüğünün sona erdiği, buna verilen tüm imza ve yetkilerin iptal edildiği, … ın müdürlüğünün sona erdiği, tüm imza ve yetkilerinin sona erdiği ve şirketin temsil ve ilzamının yeniden belirlenerek şirket müdürü … in şirket kaşesi altına atılmış münferit imzası ile şirketi en geniş anlamda temsil ve ilzama yetkili olduğu, … in hissesinin %33,33 den %66,66 ‘a yükseldiği, 6102 TTK nun 198 maddesi gereğince bu durumun ticaret siciline bildirilmesine karar verilmiş olup, bu kararın ticaret siciline tescili ile TTSG nde ilanı için gerekli işlemlerin yapılmasına karar verildiği, bu ihtarnamenin davacı tarafça imzalanmadığı, kararın ticaret siciline tescili üzerine davacı tarafça ticaret sicile tescil işleminin geri alınması talepli dilekçe verildiği, ticaret sicil müdürlüğünce de ilgili kararın 6102 TTK hükümlerine uygun olarak 17/10/2017 tarihinde tescil edildiğinin 20/10/2017 tarihli karar ile davacıya bildirildiği, davacının Ticaret Sicil Müdürlüğünün işlemine karşı TTK nun 34 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği 39.maddeleri gereğince Ticaret Sicil müdürlüğüne yönelttiği itirazının bu şekilde reddedilmesi üzerine iş bu davayı açtığı, Ticaret Sicil Müdürlüğünün tescil edilmiş olguları mahkeme kararı olmaksızın terkin edemeyeceğinden reddetmesinin yerinde olduğu, genel kurulun çağrı prosedüründeki eksikliklerin genel kurul kararının iptali davasında ileri sürülebileceği, Ticaret Sicil Müdürlüğünün TTK 32.m. çerçevesinde işlem yaptığı, Ticaret Sicil Müdürlüğünce yapılan işlemin Ticaret Sicil Yönetmeliği ve TTK nun ilgili hükümlerine uygun olduğu, yapılan işlemin iptalini gerektirir bir hususun olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerektiği,
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ticaret sicil kayıtları, dosyadaki belgeler ve tüm dosya kapsamı itibariyle anlaşılmış olmakla;
Belirtilen nedenlerle:
HÜKÜM /
1-Davanın Reddine,
2-Peşin alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına gerek olmadığına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden A.A.Ü.T. Ne göre hesaplanan 2.180 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karışı davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine ( istinaf ) başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/02/2018

Başkan

Üye

Üye

Katip