Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/958 E. 2018/1353 K. 17.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/958 Esas
KARAR NO : 2018/1353

DAVA : Tazminat (Haksız Hacizden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2017
KARAR TARİHİ : 17/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Hacizden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı banka tarafından … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasından alınan kararın … 5. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile infazının talep edildiğini ve … 4. İcra Müdürlüğüne yazılan talimat ile müvekkilinin menkullerinin haczedildiğini, haczedilen malların yeddiemine teslim edildiğini, ancak takip dosyasında ve ihtiyati haciz kararında da görüleceği üzere takip borçlularının iki gerçek kişi ve bir şirket olduğunu, davacı müvekkili şirketin hiçbir alakasının olmadığını, esas icra müdürlüğü tarafından vaki istihkak iddiası üzerine resen İİK 99. maddesi kararı vermeyip takip dosyasının icra hakimliğine göndererek takibin taliki ve devamı hakkında karar verilmesini istediğini, … 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/792 E – 871 K. sayılı kararı ile gerekçeleri de belirtilerek takibin ertelenmesine, alacaklı tarafa yedi günlük sürede istihkak davası açması için süre verilmesi yönünde İİK 99 maddesi uygulaması yapılması gerektiği yönünde kesin karar vererek dosyayı esas icra müdürlüğüne iade ettiğini, esas icra müdürlüğünce verilen kararı gereğince menkul malların iade alındığını, ayrıca alacaklı banka vekiline gönderilen İİK 99.maddesi yazısının 14/09/2017 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen aradan geçen yedi günlük süreye rağmen 3. şahıs adına istikhak davası açılmayarak yapılan vaki istihkak iddiasının kabul edildiğini, bu hali ile alacaklı davalı bankanın haksız haciz yapmış olduğunun şeklen ve madden ortaya çıktığını, davalı bankanın haksız haciz yapmasından kaynaklı olarak maddi ve manevi zararlarının oluştuğunu, … 4. İcra Müdürlüğüne malların teslimi için müvekkili şirket temsilcisi tarafından yapılan işlem masraflarının yanı sıra davalı banka tarafından yapılan haciz nedeni ile müvekkilinin ticari komşularına mahcubiyet duyduğunu, ticari isminin zarar gördüğünü, müvekkili şirketten mal alım satımı yapacak olan firmaların yapacakları iş ve işlemlerden müvekkilini mahrum bıraktıklarını, kredi notunun düştüğünü ileri sürerek 881,60 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi zararın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu icra takibine konu kredi kartı alacağı ve genel kredi sözleşmesi uyarınca toplamda 236.505,45 TL’lık borcun tahsili amacıyla … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.iş. sayılı dosyasıyla ihtiyati haciz tatbik edildiğini, akabinde … 5. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasıyla genel kredi sözleşmesine istinaden icra takibi başlatıldığını, davacı tarafça … 5. İcra Müdürlüğü’nün … Tal. sayılı dosyasıyla tatbik edilen haczin
davacı tarafça, müvekkili şirket aleyhine sonuçlanan davaların “müvekkil şirketin kötüniyetli ve haksız olması sebebiyle” sonuçlandığı şeklinde bir izlenim yaratmaya çalışsa da bu hususun gerçeği yansıtmadığını, istihkak iddia eden 3. şahıs …’ün akrabası … ve dosya borçlusu … Dış Tic. Ltd. Şti.’nin ortaklarından olup bu durumun iki şirket arasında organik bağ olduğuna işaret ettiğini, İİK. nun 97/a maddesinin ” Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur.” hükmünü haiz olduğunu, bu madde uyarınca gidilen adres 3. şahsa ait olsa dahi o adreste borçlu da bulunuyorsa ve adresteki mallar borçluya ait sayılacağını, bu sebeple borçlunun malının bulunduğu istihbaratı olan bir adrese gidilmeden, o adreste borçlunun olup olmadığı bilinemeyeceğinden haciz için adrese gidilmesi işleminin hukuka aykırı olduğunu iddia etmenin mümkün olmadığını, ayrıca İİK’nun 99. maddesinin, ” Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi nezdinde bulunursa, bu kişi yedieminliği kabul ettiği takdirde bu mal muhafaza altına alınmaz. İcra müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verir.” hükmünü haiz olduğunu, bu madde gereğince haciz yapılan şeyin 3. şahsın elinde olması halinde dahi haciz uygulanabileceğini, maddenin uygulanması için icra memurunca 3. şahsın adresine gidilerek haciz işleminin 99. madde gereğince yapılması gerektiğini, sonuç olarak İİK 97/a ve 99. maddeleri gereğince icra memurunun 3. şahsın adresine giderek haciz yapabilme yetkisine sahip olduğunu, alacaklı tarafından bu yetkinin kullanılmasını talep etmenin hukuka aykırı olmadığını, bu hususlar göz önüne alındığında tatbik edilen haciz işleminin haksız haciz olarak nitelendirilemeyeceğini, davacı ile borçlu şirket temsilcilerinin akrabalık ilişkisi nedeni ile organik bağ bulunduğunun ortada olduğunu, davacının malvarlıklarında oluştuğunu iddia ettiği maddi zararlarının bulunduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, ayrıca davacı tarafça fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ilk aşamada 881,60 TL talep edildiğini, davacının dilekçesinde varlığını iddia ettiği maddi zararların hepsinin belirlenebilir olması ve belgelendirilmesi gerektiği göz önüne alındığında, davacının davasını kısmi dava ya da belirsiz alacak davası şeklinde açmasının mümkün olmadığını, tazminat talebi şartlarının oluşmadığını, İİK 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlendiğini, manevi tazminat yönünden ise kusur sorumluluğunun söz konusu olduğunu, haksız ihtiyati haciz sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için B.K.’nun 49. maddesindeki koşulların oluşması gerektiğini, davacı tarafça … 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/792 E, 2017/841 K sayılı ilamına dayanarak haksız haciz yapıldığı ve bu sebeple manevi zararın olduğu iddia edilmişse de, bu hükümün tek başına yapılan haczin haksız olduğunu ve akabinde manevi zararın koşullarının oluşmasına sebebiyet vermeyeceğini, emsal Yargıtay kararlarından anlaşılacağı üzere istihkak davasının davacı taraf lehine sonuçlanmasının da manevi tazminata hükmedilebilmesi için yeterli olmadığını, hacze gidilmesinde İİK.nun 97/a ve 99.maddeleri gereğince hukuka aykırılık bulunmadığından, maddi tazminat talebinin BK 50 ve 63.maddeleri gereğince haksız ve hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat talebinde toplam talep edilen miktarın ne kadarının hangi davacı için ve hangi fiil nedeniyle talep edildiğinin dava dilekçesinde açıklanmadığını beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleriyle birlikte vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E sayılı dosyası, … 5. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı kararı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, haksız haciz iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, … 5. İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takipte … 4. İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasında yapılan haczin haksız olup olmadığı, haksız ise davacının maddi ve manevi zarara uğrayıp uğramadığı, uğramış ise miktarı hususlarındadır.
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı kararının incelenmesinde, ava konusu icra takibine konu kredi kartı alacağı ve genel kredi sözleşmesine dayanılarak toplam 236.505,45 TL’lık borcun tahsili için ihtiyati haciz kararı verildiği anlaşılmıştır.
İlgili … 5. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasının incelenmesinde, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı kararına dayalı olarak davalı bankanın dava dışı … Tic. Ltd. Şti ile … ve … aleyhine kredi ve kredi kartından kaynaklanan alacaklarının tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığı, … 5. İcra Müdürlüğü’nün … Tal. sayılı dosyasıyla davacının menkulleri üzerinde haciz tatbik edildiği anlaşılmıştır.
Celp edilen … 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, … Tic. Ltd. Şti tarafından …, … ve … San. Tic. Ltd. Şti aleyhine İİK 97.maddesine dayalı istihkak iddiasında bulunulduğu, haczin 3.kişinin nezdinde yapıldığının kabulü ile takibin talikine İİK 99. maddesi uyarınca alacaklıya istihkak davası açmak üzere süre verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
İİK 97/a maddesine göre “Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur.”
İİK 99.maddesine göre, “Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi nezdinde bulunursa, bu kişi yedieminliği kabul ettiği takdirde bu mal muhafaza altına alınmaz. İcra Müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verir.”
6098 Sayılı TBK 49.maddesine göre, ” Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
6098 Sayılı TBK 50.maddesine göre, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
6098 Sayılı TBK 63.maddesine göre, “Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile, hukuka aykırı sayılmaz. Zarar görenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin davranışının haklı savunma niteliği taşıması, yetkili kamu makamlarının müdahalesinin zamanında sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkını kendi gücüyle koruması veya zorunluluk hâllerinde de fiil, hukuka aykırı sayılmaz. “
Somut olayda, … 5. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibi nedeni ile davacının menkul mallarının haczedildiği, davacının istihkak iddiası üzerine … 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı kararı ile takibin talikine İİK 99. maddesi uyarınca alacaklı davalı …ye istihkak davası açmak üzere süre verilmesine karar verildiği, davalı alacaklı tarafından süresi içinde istihkak davası açılmadığı anlaşılmakla birlikte, davalı alacaklı tarafından süresi içinde istihkak davası açılmamasının haczin hukuka aykırı olduğunu göstermediği, sadece alacaklının İcra İflas Hukuku kapsamında korunmasını engellediği, istihkak davasının davacı taraf lehine sonuçlanmasının dahi tazminata hükmedilebilmesi için yeterli olmadığı, İİK 259/1. fıkrasındaki, ihtiyati haciz isteyen alacaklının hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlemesinin TBK 49, 50 ve 63.maddeleri ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği, davalı alacaklının kusurlu ve hukuka aykırı bir fiilinin bulunduğunun ve böyle bir fiil sonucu davacının zarara uğradığının kabul edilemeyeceği, davacının, zararını ve davalının kusurunu kanıtlayamadığı, kaldı ki davalının talebi üzerine yapılan haczin kanunun verdiği yetkiye dayandığının ve bu yetkinin sınırları içinde kaldığının kabulü gerektiği, zira adresinde haciz talep olunan davacı üçüncü kişi ile icra dosyasının borçlusu arasında organik bağ olduğu düşüncesi ile haciz uygulatılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, bu itibarla maddi tazminat talebinin yerinde olmadığı, manevi tazminat yönünden de kusur sorumluluğunun söz konusu olduğu, haksız ihtiyati haciz sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için öncelikle TBK 49.maddesindeki koşulların oluşması gerektiği, bu itibarla manevi tazminat talebinin de yerinde olmadığı anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın reddine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 35,90 TL ilam harcının peşin yatırılan 527,39 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılmış olan 491,49 TL harcın davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 3.705,79 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/12/2018

Katip

Hakim …