Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/891 E. 2018/176 K. 14.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/891 Esas
KARAR NO : 2018/176

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 11/10/2017
KARAR TARİHİ : 14/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacılar vekili mahkememize verdiği 08.06.2011 tarihli dilekçesi ile, Bankacılık sektöründe uzun yıllar çalışmış yetkin bir bankacı olan müvekkili …’in, mesleki tecrübesi ve bilgisinden yararlanmak isteyen davalı … ve şirketlerinin … ve … ile ilgili sorunların çözümü için müvekkilinden profesyonel yardım talebinde bulunduğu ve 21.06.2002 tarihli tellallık sözleşmesi ile … ve diğer bankalarla olan kredi ilişkilerini ödeme protokolüne bağlamak üzere gerekli görüşmeleri yapmak ve protokolün imzalanmasını sağlamak konusunda anlaştıklarını ve yapılan sözleşmeye göre cari harcamalar için aylık 15.000 USD net ödeme, yapılan protokol çalışmaları için 18.000.000 USD net ödeme ile vergi fon harç vb. masrafların davalı … ve şirketlerince karşılanacağına, sözleşmenin … veya üçüncü şahıslar tarafından tek taraflı feshedilmesi durumunda sözleşmede yer alan tüm hakların kazanılmış olacağını, diğer davacı …’un …’in uzun yıllar asistanlığını yaptığını, bankacılık deneyiminin olduğu, yapılan sözleşme gereği aylık 10.000 USD ve 2.000.000 USD net hizmet bedeli alacağı, davacılar ile BK 404. Maddesine göre yapılan bu sözleşmelerin birbirinin ayrılmaz parçası olduğu, sözleşmeye dayalı bu borcun müvekkillerine ödenmediğini, …, davalı ve şirketlerinin 12.03.2007 tarihinde yaptığı sözleşmeyi feshettiğini, hizmet bedelinin hakedildiğini, … 6. Noterliğince düzenlenen … tarihli azilnameye … 3. Noterliği kanalıyla itiraz edildiğini belirterek taraflar arasında tellallık sözleşmesi kurulduğuna, davacı …’in 18.000.000 USD. Net alacaklı ve aylık 15.000 USD ve …’un 2.000.000 USD net alacağı ve 10.000 USD aylık ödeneceğinin sözlenildiğine, verilen hizmet ile buna hak kazanıldığını belirterek şimdilik 10.000 er TL alacağın avans faizi ile davalılardan alınarak davacılara verilmesini talep etmiştir.
CEVAP/
Davalı Müflis … İflas İdare memurları davalının … Ticaret siciline kayıtlı tacir olup … Asliye 2. Ticaret Mahkemesinin 2005/120 E. 2007/381 sayılı kararı ile iflasına karar verildiğini tasfiye işlemlerinin … İflas Müdürlüğünün 2007/30 sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini, yetkili mahkemenin … Ticaret mahkemeleri olduğunu, davalılar arasında dava arkadaşlığı bulunmadığını, davacıların müflis aleyhine dava açmada hukuki yararının bulunmadığını, TTK 106. Maddesindeki zamanaşımı süresinin dolduğunu, harcın tamamlatılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmişlerdir (Ek 3/1-4 )
Davalı … vekili 09.09.2011 tarihli cevap dilekçesinde eda davası ile talep edilebilecek hususların tespit davasına konu olamayacağı, fona husumet yöneltilemeyeceği, taraflar arasında yapılan tellallık sözleşmesinin TTK 106. Maddesindeki 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, fon tarafından devrolunan şirketlerin tüzel kişiliklerinin devam ettiğini, davacıların borcun ödenmesinde davacıların herhangi bir katkılarının bulunmadığını ve indirim yapılmadığını bu nedenle hizmet bedeli hakketmediklerini belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER/
1,… ile … arasında yapılan 21. 06. 2002 tarihli sözleşme
2. … ile …(Torun) ve … arasında imzalanan 21.06.2002 tarihli sözleşme
3…. grubu ile Fon arasında imzalanan 12.06.2006 Tarihli Protokol
4. 12.03.2007 Tarihli, taraflar arasındaki protokolün bozulduğuna dair bildirim yazısı
5. Fon Kurulu Kararları
6. … 6. Noterliğinin … Tarihli Azilnamesi
7. .. 3. Noterliğinin … tarihli ihtarname ve 25.05.2009 tarihli cevabi ihtarname
8. Ticaret Sicil Memurluğundan … na geçen 34 adet davalıya ait şirketlerin ticaret sicil kayıtları
GEREKÇE/
Mahkememizce verilen 20/09/2012 tarihli kararda: ”Dava taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği hakedildiği iddia edilen tellallık ücretine ilişkin kısmi olarak açılmış alacak davasıdır. İstanbul Adliyesinde mahkemelerin birleşmesi sonucu dosya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinden tevzi yoluyla mahkememize gönderilmiştir.
Davalı müflis … tasfiye memurları ve … na tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
… 2. Asliye Ticaret Mahkemesinden iflas kararı istenilmiş, … taraflar arasında yapılan protokoller getirtilmiş, ticaret sicil memurluğundan davalıya ait fona devredilen 34 adet şirket sicil kayıtları getirtilmiştir.
Davalı …’in cezaevinde bulunduğu sürelerin tespiti yönünden Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğüne yazı yazılarak bu süreler tespit edilmiştir.
Yapılan ön inceleme duruşmasında taraflar sulhe teşvik edilmiş ve ilk itirazları değerlendirilmiştir. Davanın eda davası olduğu değerlendirmesi ile davalının harç tamamlatılması talebi yerinde görülmeyerek dava kısmi dava olarak değerlendirilmiştir.
Davalılar, davacıların ticari işler tellallığından kaynaklanan alacağının zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiş, mahkememizce taraflar arasındaki tellalık ilişkisinin süreklilik arzettiği ve davacıların verdiği en son hizmetin tespiti için … ne yazı yazılmış ve azilname sonrasında taraflar arasında sözleşmeye bağlı herhangi bir iş yapılmadığı tespit edilmiştir.
Davada taraflar arasında imzalanan sözleşmeler üzerinde ve sözleşmenin feshine ilişkin herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, sözkonusu sözleşmesel ilişkinin mahiyeti, … ne husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği, sözleşmelere dayalı olarak hizmet verilip verilmediği varsa miktarı, zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Dava tellalık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkindir. Davalılar, zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Bir kimse hakkında ticaret kanunu’nun ticaret işleri tellallığı ile ilgili hükümlerinin uygulanabilmesi için, bu kimsenin ticari işlere ilişkin sözleşmelerin akdi hususunda taraflar arasında aracılık yapmayı meslek edinip edinmediği araştırılmalıdır. 6762 sayılı Kanunun 4/6. Fıkrası   “Bankalar ve ödünç para verme işleri kanunlarında; tanzim olunan hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” denilmektedir.
  6762 sayılı Kanun’un 100. Maddesi ticari işler tellalığını tanımlamaktadır. Maddede “ Taraflardan hiçbirine ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem yahut acente gibi bir sıfatla daimi bir surette bağlı olmaksızın, ücret karşılığında, ticari işlere mütaallik mukavelelerin akdi hususunda taraflar arasında aracılık yapmayı meslek edinen kimseye tellal denir.” Denilmektedir. Davacı vekili dilekçesinde ve davacının mahkememizdeki beyanında da … Bankası Genel müdürlüğünden emekli olduktan sonra bir ekip kurarak danışmanlık şirketi kurduğunu, daha önce de …bank, …bank gibi bankalara bu tür hizmet verdiğini belirterek yapılan hizmetin daimi mahiyette olmadığını ve ticari nitelikte olduğunu teyit etmiştir.
Davacılar davalı şirketlerine bankalardan kullandırılan kredilere ilişkin hizmet vermek amacıyla sözleşme yaptığından yapılan iş ticari işler tellallık sözleşmesidir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK.nun 100/3. maddesinin yollama yaptığı BK.nun 404 ile 409. maddeleri ticari olmayan tellallık sözleşmelerine uygulanır ve BK.nun 125. maddesinde belirtilen 10 yıllık genel zamanaşımı hükmü cereyan eder. Ticari tellallık sözleşmelerine ilişkin ise TTK 106. Maddesi uygulanır.
Taraflar arasında imzalanan 21. 06. 2002 tarihli belgenin ve bu belgenin üzerinde her iki yanın özellikle davalının imzasının bulunması karşısında, geçerli bir yazılı tellallık sözleşmesi bulunduğu açıktır.
Her ne kadar taraflar arasında imzalanan sözleşme başlığına ” Sözleşme” yazılmış ise de sözleşmenin içeriğinden ticari işler tellallığı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davacılar da bunun tellallık sözleşmesi olduğunu belirtmekte fakat B.K hükümlerine tabi olduğunu belirtmektedirler, aynı zamanda ticari işlere uygulanan avans faizi talebinde bulunmaktadırlar.
TTK.nun 100. maddesi taraflardan hiçbirisine ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müsdahdem yahut acenta gibi bir sıfatla daimi bir surette bağlı olmaksızın ücret karşılığında, ticari işlere müteallik mukavelelerin akdi hususunda taraflar arasında aracılık yapmayı meslek edinen kimseye tellal deneceği ikinci fıkrasında ise tellalların bu fasılda gösterilen hak ve borçlarla mükellef olacağı belirtilmiştir. TTK.nun 106/2. ve BK.nun 126/4 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde tellalın ücret isteme hakkının bir yıllık zamanaşımına tabi olduğu anlaşılmaktadır. BK.nun 128. maddesi (TBK 149) gereğince zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihte başlar.
Somut olayda taraflar arasında imzalanan sözleşmenin konusu davalı müflis …in şirketlerinin bankalardan kullandığı kredilerin ödenmesine ilişkin aracılık etmek olup sözleşmeler gereği, bu yükümlülüğün yerine getirildiği fakat ödemelerin ise yapılmadığı iddia edilmektedir.
Davacılar davalı şirketlerin … ve diğer bankalarla olan kredi ilişkilerini protokole bağlamaya ilişkin hizmet verdiklerini iddia ettiklerinden iş ve eylemlerinin ticari nitelik taşıması gerektiği kuralı asıldır. Ayrıca, davaya konu uyuşmazlığın kaynaklandığı taraflar arasında mevcut yazılı sözleşmeler gereğince davacıların tellallık işini, davalıya sürekli bağlı olmaksızın verdikleri görülmektedir.
Bu nedenle aradaki ilişki ticari tellallık ilişkisi olup Kanundaki zamanaşımı süresi dolmuştur. Zira taraflar arasında verildiği iddia edilen hizmet en son 2009 yılındaki fesih ile son bulmuştur. Bu tarihten bir yıl sonrası ücret alacağına ilişkin taleplerle ilgili zamanaşımı süresi dolmuştur. Davanın 08.06.2011 tarihinde açıldığı, ve zamanaşımını kesen yahut durduran herhangi bir işlem bulunmadığından toplanan tüm delil ve belgelere göre davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığı tespit edildiğinden davacının davası aşağıdaki şekilde zamanaşımı nedeniyle açılan davanın reddine” karar verilmiş olup kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18/04/2014 tarih 2013/982 E 2014/7709 K sayılı ilamı ile bozulmuş, mahkememizin 2015/314 E sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce 16/11/2016 tarihli kararda özetle; “Bozmaya uyularak yapılan yargılamada; davanın Borçlar Kanununda düzenlenen simsarlık sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmaz simsarlığın TBK nın 520. Maddesinde düzenlenmiş olup devamında bu sözleşmeye ilişkin ücret ve ücretin belirlenmesi ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Mahkemelerin görevi kanunla belirlenmiş ve TTK 4. Maddesinde ayrıntılı olarak ticaret mahkemesinin görevine ilişkin düzenleme yapılmış olup söz konusu ilişki ticaret kanununda düzenlenen mutlak veya nispi ticari davalardan değildir.
Bir kimse hakkında TTK davaki ticari işler tellalığıyla ilgili hükümlerin uygulanabilmesi için bu kimsenin ticari işlere ilişkin sözleşmelerin akdi hususunda taraflar arasında aracılık yapmayı meslek edinmiş olması gerekir.
6762 sayılı kanunun 100.maddesinde de ticari işler tellalığı tanımlanmakta olup olayımızdaki ilişki borçlar kanununa dayanan ticari nitelikte olmayan simsarlık sözleşmesidir.
6100 sayılı HMK ‘nun 1. maddesi gereğince göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Mahkemece resen değerlendirilir.
Bu bağlamda taraflar arasındaki uyuşmazlık Eski Borçlar Kanunun 404. maddesinde, Yeni Türk Borçlar Kanunun 520. maddesinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın varlığına ilişkindir.
6100 sayılı HMK ‘nun 2. maddesi gereğince dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemeleri olduğu düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri gereğince ve dava konusu uyuşmazlığın niteliği gereği Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu kanaatine varıldığından” mahkememizce görevsizlik kararı verilmiş, mahkememiz dosyası verilen karar gereği Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş ve … 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/122 E sırasına kaydı yapılmış ve karşı görevsizlik kararı sonucu dosya resen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş olup İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin yargı yeri belirleme kararı sonucu görevli mahkeme Ticaret Mahkemeleri olarak belirlenmiş olup dosya mahkememize gönderilmiş ve mahkememizin 2017/891 E sırasına kaydı yapılmıştır.
Dava; davacılardan … ile davalı … ve şirketleri arasında 21/06/2002 tarihli sözleşme ve davacı … ile davalı … arasında 21/06/2002 tarihinde yapılan sözleşmelerden kaynaklı hizmet bedelinin tahsili talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki vekalet ve işgörmeyi de kapsayan karma bir akit olduğu, uyuşmazlığa borçlar kanunu hükümlerinin uygulanacağı ve davanın zamanaşımı süresinde açıldığı, işin esasına ilişkin olarak da;
Taraflar arasında akdedilen 21/06/2002 tarihli sözleşmede davacı … ve … ile …’in ayrı ayrı sözleşme imzaladıkları, sözleşmelerde; sadece tarafların alacakları ücret ve hizmet bedeli tutarlarının farklı olduğu, …’e …’in sahip olduğu şirketlerin … ve diğer bankalarla olan kredi ilişkilerini ödeme protokolüne bağlamak üzere gerekli görüşmeleri yapmak ve protokolün imzalanmasını sağlamak görevi verildiği, protokolün imzalanması sonucunda …’in aşağıda belirtilecek hakları kazanacağı ve bu hakların … ve sahip olduğu şirketler tarafından yerine getirileceği, kazanılacak hakların … için aylık 15.000-USD net ücret, protokol sonrasında 18.000.000.-USD net hizmet bedeli, … İçin: aylık 10.000..-USD net ücret, protokol sonrasında 2.000.000.-USD net hizmet bedeli alacakları, nakit ödeme yapılma olanağı bulunmadığı durumda söz konusu tutarlar kadar … veya üçüncü şahıslara ait gayrımenkul devri veya satışı yapılacağı, davacıların …’in şirketlerinin tüm hukuk, mali işler, vergi vb. konularda işlemlerin koordinasyonu ve bu konularda tek yetkili olacakları resmi kurum ve kuruluşlar ve üçüncü şahıslara karşı temsil yetkisi verileceği, sözleşmenin … veya üçüncü şahıslar tarafından tek taraflı fesh edilmesi durumunda sözleşmede geçen tüm hakların kazanılmış olacağı, bahsi geçen iki sözleşmenin birbirinin ayrılmaz parçası olduğu, ihtilaf halinde İstanbul mahkemelerinin yetkili olacağı yer almaktadır.
Her iki sözleşmeyi sadece …’in imzaladığı görülmektedir. Dolayısıyla …’in sahip olduğu ve sözleşmede borçları nedeniyle görev yüklenen şirketleri temsilen şirket kaşesi üzerine herhangi bir yetkilinin sözleşmelere imza atmadığı görülmektedir. Bu bakımdan davacıların söz konusu şirketlerin …’ye devredilmiş olduğundan bu şirketleri (isimleri dava dilekçesinin başında sayılan 34 adet şirket) temsilen …’ye husumet yöneltmelerinin haklı olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı …’in … 2. Noterliğinin … yevmiye numaralı … tarihli genel vekaletnamesi ile …, … ve …’u “Borçların yeniden yapılandırılması sureti ile tasfiyesi için gerek … gerekse bankalara gerekli müracaatlarda bulunmaya, borcun yeniden yapılandırmak sureti ile tasfiyesi için her türlü görüşmelere katılarak sulh ve ibraya, borç ve faizleri ile ferilerini kabule, yapılacak olan anlaşmaları tam yetki ile imzalamaya gerekli ipotekleri tesise ve gerektiğinde temlik ve devre… (Ayrıca…’ca konulmuş olan tedbirleri kaldırmaya, …’den gerekli izinleri almak koşuluyla işlemleri yapmaya) görüşmeler sonucu tespit edilerek borçları kabule, açılmış tüm davalardan feragat etmeye, icra takiplerine vaki itirazları kaldırmaya mezun ve yetkili kıldığı” görülmektedir.
Tasliye Halinde … Bankası A.Ş İle … Grubu şirketleri arasında 17.11.2006 tarihinde alacakların tahsil ve tasfiyesi hususunda anlaşmaya varıldığı ve protokol imzalandığı, söz konusu protokolde …’i temsilen 2 imza bulunduğu, imzalardan birinin …’e ait olduğu görülmüştür.
… ve … Grubu arasında 12.06.2006 tarihinde grubun borçlarının tahsil ve tasfiyesi hususunda protokol imzalandığı, protokole …’in vekili sıfatıyla Av. … imza atlığı görülmektedir. Söz konusu protokolde davacıların …’i temsilen imzalarının bulunmadığı, kendilerine yukarıda detayları ifade edilen vekaletname ile verilen “yapılacak olan anlaşmaları tam yetki ile imzalamaya” yetkisini kullanmadıkları görülmüştür.
Davacının sunduğu deliller içerisinde, cezaevinde bulunan …’in eli ürünü olan yazıda davacı …’den yapmasını istediği bazı işleri tarif ettiği, davacı tarafın dosyaya sunduğu deliller içerisinde … yetkilileri ile 30.06.2016 tarihli protokolün hayata geçirilmesine ilişkin 31.10.2007 tarihinde yapılan toplantı tutanağı görülmüştür. Tutanakta; protokolün yürürlük tarihinin gruba yazılı olarak bildirilmesi, 30.06.2006-31.10.2007 tarihleri arasında yapılan satışlardan elde edilen tahsilat tutarının bildirilmesi talep edildiği, … yetkilisince … Grubu’nun işlemleri tamamlamamaya yönelik hareket ettiği kanısında oldukları, istenilen tahsilat tutarlarının bildirileceği ifade edildiği, mal beyanının derhal verilmesi, feragat edilmesi gereken davalardan feragatlerin tamamlanması, protokole imza atamayan şirketler için mahkeme kararının alınarak bildirilmesi talep edilmiştir. Toplantıya davacı …’in katıldığı tutanakta belirtilmesine karşı tutanağın imzasız olduğu görülmüştür.
Davalı …’in eşi …’in … başkanlığına hitaben 24.12.2004 tarihinde grubun içinde bulunduğu durumu anlatan ve kendisinin de davacı …e vekaletname verdiğini ifade ettiği görülmektedir.
Davacılar ile … arasında 21.06.2002 tarihinde … Grubunun … (…) ve diğer bankalar ile (Tasfiye Halinde … Bankası A.Ş. ile … Bankası A.Ş.) olan kredi ilişkilerini (borçlarını) ödeme protokolüne bağlamak üzere gerekli görüşmeleri yapmak ve protokolün imzalanmasını sağlamak amacıyla sözleşme imzaladıkları, davacıların bu işlemler için davalı …’den aylık net 25.000.-USD (FG-15.000,-USD, YT-10.000.-USD) ücret ile protokol çalışmalarının sonunda yukarıda bahsedilen 18.000.000-USD ve 2.000.000.-USD hizmet bedeline hak kazanacağı sözleşmede yer almaktadır. Ancak kazanılacak hakların hangi kurum ile anlaşmanın sağlanması sonucunda kazanılacağı hususunda açıklık olmadığı, muhatap alacaklı kurumların birden fazla olması nedeniyle bunlardan biri ile anlaşma sağlanması halinde de söz konusu hakların tamamının kazanılıp kazanılmayacağının net olmadığı anlaşılmıştır.
Söz konusu sözleşmenin sadece … tarafından imzalanmış olması ve gruba bağlı şirketlerin söz konusu sözleşmeye taraf olmamaları nedeniyle davacıların sözleşmeye bağlı alacak haklarını ancak …’e karşı ileri sürebilecekleri, onun da … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/120 E 2007/381 K sayılı ilamıyla iflasına karar verdiği ve … İflas Müdürlüğünün … sayılı dosyasından iflas işlemine başlanıldığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle davacıların Müflis … iflas İdaresi’nden söz konusu alacaklarını talep etmeleri gerektiği, … Grubu şirketlerinin temettü hariç ortaklık haklarının … devredilmiş olması nedeniyle davacıların bahsi geçen sözleşmeden kaynaklanan alacak taleplerini söz konusu şirketlerden talep etmelerinin sözleşmeye uygun olmadığı, borçlarının tahsil ve tasfiyesine dönük 17.11.2006 tarihinde protokol imzaladığı, bu protokolde Gruba ait şirketleri tenısilen başka kişilerin imza attığı, …’in ise sadece Müşterek ve Müteselsil Borçlu ve Kefil … vekili sıfatıyla imza atıldığı, …’e …’in 08.06.2006 tarihinde söz konusu işlemleri yürütmek ve temsil etmek üzere genel vekaletname verdiği göz önüne alındığında Tasfiye Halinde … Bankası A.Ş. ile yapılan protokol ile bu problemin Borçlar Kanunun haksız fiillere ilişkin ilgili hükmünün tatbiki suretiyle çözümlenebileceği kanaatine varılmıştır.
Teknik açıdan olaya bakıldığında …’i …’in temsil yetkisi olmasına karşın başka bir şahsın temsil ederek imzalaması ve protokol zamanına kadar davacının yaptıkları konusunda yeterli delilin dosyada görülememesi nedeniyle … ile yapılan protokole dayalı bir hakkın doğduğu davacı tarafça ispatlanamamıştır.
Davacılar ile … arasında 21.06.2002 tarihinde … Grubunun … ve diğer bankalar ile olan kredi ilişkilerini ödeme protokolüne bağlamak üzere gerekli görüşmeleri yapmak ve protokolün imzalanmasını sağlamak amacıyla sözleşme İmzaladıkları, bu kapsamda Tasfiye Halinde … Bankası A.Ş. ile 17/11/2006 tarihinde protokol imzalandığı, davacı …’in bu protokole …’i vekil olarak temsil ettiği ve imzaladığı, dolayısıyla bahsi geçen sözleşmede belirtilen hakkın doğabileceği, ancak sözleşme kapsamında muhatap alacaklı kurumların birden fazla olması nedeniyle bunlardan biri ile anlaşma sağlanması halinde de söz konusu hakların tamamının kazanılıp kazanılmayacağı hususunun net olmadığı anlaşılmıştır.
Davanın dayandırıldığı taraflar arasında imzalanmış olan 21.06.2002 tarihli sözleşmenin sadece … tarafından imzalanmış olması nedeniyle … Grubunda yer alan şirketlerin hiçbirinin sözleşmeyi imzalamamış olması nedeniyle sadece …’in taahhüt altına girdiği, bu bakımdan grup şirketlerinin temettü hariç ortaklık haklarının … devredilmiş olması gerekçesiyle davacıların sözleşmeden kaynaklanan haklarını …. talep edemeyecekleri, ayrıca davacıların … ile Grubup arasında yapılan protokole vekalet yetkileri olmasına karşın imza atmadıkları ve …’i başkasının temsil etmesi ve bu protokole kadar gelişen süreçle …’i temsil ettiklerine dair yeterli delilin dosyada görülemediği, bu bakımdan …”dan dava konusu alacağın talep edilmesinin uygun olmadığı anlaşılmış olup,
Yapılan yargılamada davacıların yaptıkları sözleşmenin sadece … tarafından imzalanması ve davalıya ait Balkaner grubu ile fon arasında imzalanan protokollerin hiçbirinde davacıların davalıyı ve davalının şirketlerini temsilen imza atmadıklarını ve bu nedenle dava dilekçesinde belirtilen hizmetin davalıya ve davalı şirketlerine verilmediği ve bu nedenle ve Yargıtay bozma kararında da belirtildiği şekilde sözleşmenin sadece ticari tellallık sözleşmesi olmadığı, karma bir akit olduğu ancak davacıların sözleşme gereğince yapmayı belirttikleri işleri yapmadıkları ve bu nedenle alacak haklarının doğmadığı ve davalılara karşı dava açma ehliyetlerinin olmayacağı anlaşılmış olmakla;
Belirtilen nedenlerle;
HÜKÜM :
1-Davacıların aktif dava husumeti olmadığı gerekçesi ile dava şartı yokluğundan HMK 114/1-d ve 115 maddesi gereğince davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan harcın mahsubu ile artan 261,10.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettiğinden A.A.Ü.T ne göre hesaplanan 2.400,00.-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacılar vekili ile davalı … vekili yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine ( istinaf ) başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/02/2018

Katip

Hakim