Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/833 E. 2018/836 K. 02.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/833 Esas
KARAR NO : 2018/836

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/09/2017
KARAR TARİHİ : 02/07/2018

Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1050 E, 2017/613 K. sayılı dosyasından 21/06/2017 tarihinde verilen yetkisizlik kararı ile Mahkememize tevzi edilen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilinin, davalı şirketin bir süreliğine ortaklığını yaptığını, söz konusu ortaklık esnasında taraflar şirket adına bir adet … marka … plakalı aracı aldığını, müvekkilinin şirketten ayrılırken yapmış olduğu anlaşma gereğince, davalı şirket ile bir oto kiralama sözleşmesi ve protokol imzaladığını, söz konusu protokole göre, 13.08.2013 tarihinde VDF Kredisi kullanılarak alınan araç, kredinin son ödeme tarihinde ya da davalının daha önce belirtebileceği tarihte VDF Kredi Borcunun kapatılarak kredi borçsuz olarak davacı …’ya bedelsiz olarak devrolunacağının hükme bağlandığını, ayrıca, belirtilen aracın bu süre içerisinde 3.bir kişi ya da kuruma satış yapılamayacağının akdedildiğini, buna rağmen, davalı şirketin göstermelik olarak yapılmış olan 1 senelik oto kiralama sözleşmesi bitiminde davacı müvekkilinden aracı geri istediğini, sonra da satarak haksız kazanç elde ettiğini, söz konusu durumdan dolayı müvekkili davacının zarara uğradığını belirterek zararın davalı şirketçe taraflar arasında yapılmış olan protokole ve yasaya açıkça aykırı olarak yapılmış olan satıştan dolayı davacı müvekkilinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’lik zararının tazminine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, zamanaşımı definde bulunduklarını, davacı yanca ileri sürülen ancak dosyaya sunulmayan veya tebliğ edilmeyen protokol adlı sözleşmenin varlığını kabul etmemekle birlikte var ise bile davalı müvekkilinin hiç bir zaman bu hususta noterlikçe düzenlenmiş bir satış, devir yada benzeri bir işlem yapmadığı için, söz konusu protokolün kanunda öngörülen şekle aykırılık nedeniyle kesin hükümsüz bir sözleşme olduğunu, takas ve mahsup defileri bulunmakta olduğunu belirterek davanın husumet yönünden reddine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, kanunun açık ve emredici hükümleri karşısında, davacı yanca varlığı ileri sürülen protokol adlı sözleşme kesin hükümsüz bir sözleşme olduğundan ve davacı yana hiçbir hak bahşetmediğinden, davacı yanın davalı müvekkilinden hiçbir hak ve alacağı bulunmadığından, ayrıca herhangi bir zarardan da söz edilemeyeceğinden davanın esastan reddine, takas ve mahsup talepleri doğrultusunda davanın reddine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, … Ltd. Şti. ile davalı arasında imzalanan Oto Kiralama Sözleşmesi ve Protokol Sözleşmesi kapsamında davaya konu … marka … plakalı aracın satılmış olmasından dolayı … Şti’nin bir süre ortağı olan davacı …’nın zararının bulunup bulunmadığı hususlarındadır.
Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunun 3.maddesinde, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK’nun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
Somut olayda, davacının tacir olmadığı ve uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığı çözmede mahkememiz görevsiz olup, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan davacının davasının 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın görev nedeni ile reddine, HMK 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesinin ardından iki haftalık yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/07/2018

Katip …

Hakim …