Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/759 E. 2020/195 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/759
KARAR NO : 2020/195

DAVA : TAZMİNAT (Şirket Yöneticisinin sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2017
KARAR TARİHİ : 18/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında … Ticaret Odasına … sicil numarası ile kayıtlı … Dış Tic. Ltd. Şirketinde %50’si müvekkiline, diğer %50’si davalıya ait olan ortaklılıklarının bulunduğunu, … Dış Tic. Ltd. Şirketine 28/11/2024 tarihine kadar müdür olarak davalı …’nın atandığını, davalının şirket müdürü olarak tüm sorumluluk ve yetki sahibi olduğundan şirkete ait tüm hak ve alacakların kaydını kendisinin yaptığını, şirket tarafından kullanılmak üzere …bank … şubesinde TL. ve Döviz hesaplarını açtırdığını, ortaklık sürecinde şirkette ciddi miktarda makine üretim siparişlerinin alındığını, siparişlerin süresinde teslim edilerek ücretlerinin alındığını, şirketin makine üretiminden kaynaklı olarak ciddi gelirlerinin bulunmasına rağmen davalının sürekli olarak şirket hesaplarında para olmadığını belirttiğini, müvekkili tarafından yapılan harici araştırmalar ve iş çevresinden aldığı bilgilerden şirket gelirlerinin usulsüz olarak kullanıldığını, bazı şirket gelirlerinin davalı tarafından kendi hesabına gönderildiğinin öğrenildiğini, davalının mezkur fiillerinin amir hüküm olan medeni kanunun madde 2’deki dürüstlük ilkesine ve madde 3’deki iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, davalının kötü niyetli fiilleri nedeni ile şirket aleyhine yapılan zararların rakam olarak net tespiti mümkün bulunmadığından belirsiz alacak olarak açıldığını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile davanın kabulüne, en yüksek ticari faizle dava dışı şirket lehine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Vekili Davaya Cevabında :
Davalı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili … Dış Ticaret Limited Şirketi unvanlı şirketinin ortağı olduğunu, müvekkili …’nın müdür sıfatına haiz olduğunu, şirketin 28/11/2014 tarihinde kurulduğunu, müvekkili ile davacının şirketi kurarak çalışmaya başladığını, sadece bir iki kez makine ve yedek parça üreterek sattıklarını, davacının 2015 yılının kasım ayından itibaren müvekkilini şirketin kurulu olduğu ve üretimin yapıldığı işyerine sokmadığını, müvekkilinin 2015 yılının kasım ayından itibaren demirbaşlarının ve üretimde kullanılan ham maddelerin bulunduğu üretim atölyesine davacının katı tutumu karşısında kavga çıkmaması için giremediğini, davacının aynı adreste neredeyse aynı olan unvanla şirket kurduğunu, davacının bu şirketin müdürü olduğunu, ortaklık demirbaş ve üretim malzemelerini kullanarak aynı ürünleri üreterek sattığını, bu sebeple müvekkili işyerine sokmadığının anlaşıldığını, davacının … 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla dava açarak, ortaklıktan çıkarılma ve kar payı talep ettiğini, ancak davasının reddedildiğini, davanın henüz istinaf aşamasında olduğunu, davacının … 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı davada da kendisine bilgi verilmediğini iddia ettiğini, müvekkili tarafından tüm banka kayıtlarının, para girdi ve çıktısının şirkete ait faturaların dosyaya sunulabildiğini, müvekkili ile davacı arasında kurulan ortaklığın tamamen güven ilişkisine dayalı bir iş girişimi olduğunu, bazı makine ve yedek parça üretimi esnasında dışarıya yaptırılan parçaların (torma işçiliği gibi) ücretlerinin bir çok zaman elden ödendiğini, şirketin müvekkili tarafından zarara uğratılmasının söz konusu olmadığını, davacının kusurlu ve kötüniyetli tutum ve davranışları sebebiyle şirketin çalışamaz hale geldiğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan Deliller :
Taraflarca ibraz edilen deliller incelenmiştir. … 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası celp edilip incelenmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan deliller, tüm dosya kapsamı, davalının dava dışı şirketteki görev süresi belirlenerek davacının iddiası doğrultusunda ve davalı tarafın tüm savunması da gözetilerek eylemlerinde TTK. ve diğer mevzuat aynı zamanda esas sözleşmeye aykırı bir davranışlarının olup olmadığı, TTK’da yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin düzenlemeler dikkate alınarak hukuka aykırı işlem ve eylemlerinin olup olmadığı ve bu doğrultuda şirketi zarara uğratıp uğratmadığı, varsa zarar miktarının ne olduğu konusunda mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılmış, Bilirkişi heyeti vasıtası ile düzenlenen 27/02/2020 Tarihli rapor ile özetle ”… TTK m. 644/1 -a maddesinin yapmış olduğu yollama ile anonim şirketlerde yönetim kurulu ve yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin TTK m. 553 vd. maddeleri limited şirketler hakkında da uygulanabilecektir. Dava dilekçesindeki “şirket namına tazmin edilmesi gerekmektedir” ibaresinden davacının TTK m. 555/1 uyarınca şirketin uğramış olduğu zararın tazmini talep ettiği anlaşılmaktadır. TTK m. 555/1 uyarınca: ‘Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” Sayın Mahkemenizin malumu olduğu üzere, tazminata hükmedilebilmesi için, hukuka aykırı eylem, kusur, zarar ve zarar ile hukuka aykırı eylem arasında uygun nedensellik bağı olmak üzere dört şartın bir arada bulunması gerekmektedir. Bununla birlikte özellikle hukuka aykırı eylem ve zarar şartlarının ispat yükü davacı taraftadır. Mali yöndeki tespit ve değerlendirmelerde, davacının talebi yönünde tazminatı gerektirecek bir zarar tespiti yapılamamıştır. Bunun yanısıra davacı dava dilekçesinde, hukuka aykırı eylem olarak davalının şirket gelirlerini usulsüz olarak kullanmak ve bazı şirket gelirlerini kendi şahsi hesaplarına gönderdiğini ileri sürmüştür. Ancak iddia olarak ileri sürdüğü bu vakıaları (şirket gelirlerini ne şekilde, hangi eylemlere bağlı olarak usulsüz kullandığını) somutlaştıracak herhangi bir delil dava dosyasında bulunmadığı gibi, yukarıda yapılan mali incelemelerde bu yönde bir tespitte bulunulamamıştır. Bu durum karşısında davalının dava dışı şirketi zarara uğrattığı iddialarının ispatlanamadığı ve tazminatın şartlarının somut olayda gerçekleşmediğinin takdiri Sayın Mahkemenize aittir. Yukarıda ayrıntılarıyla arzettiğimiz nedenlerden dolayı bilirkişi kurulumuz, Davacı …‘ın dava dilekçesinde iddia ettiği ” Ortaklık sürecinde şirketin ciddi miktarda üretim siparişleri alınmış ve siparişlerin süresinde teslim edilmiş ve ücretlerininde alındığını Şirketin makine üretiminden kaynaklı ciddi gelirlerinin bulunmasına rağmen davalının şirket hesaplarında para olmadığını ” yönündeki iddia ve taleplerin dosya kapsamındaki defter ve satış faturaları, gider faturaları ile Ticaret Sicil Müdürlüğünden dosyaya intikal eden gazete örnekleri ile ilgili vergi dairesinden dosyaya gönderilen KDV beyannamesi, Muhtasar beyanname , gelir beyanları bir bütün değerlendirildiğinde talep edilem tazminatın mümkün olamayacağı, Ayrıca 16. Asiye Ticaret Mahkemesinde görülen ortaklıkdan çıkma ve kar payı davası yönündede yine 2015 yılı defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme ile hazırlanan rapor kapsamında talebin yersiz olduğu yönünde mahkeme kararının İstinaf uygun görüldüğü ve Yargıtay’da onandığı da anlaşıldığı üzere bu keza yapılan mali tespitlerde de davalının tazminat talebinin yersiz olduğu, Rapor içinde açıklandığı üzere davalının dava dışı şirketi zarara uğrattığı iddialarının ispatlanamadığı ve tazminatın şartlarının somut olayda gerçekleşmediği,” şeklinde görüş bildirdikleri görülmüştür. Davalı taraf rapora itiraz etmiş, dosyanın yeni bir heyete tevdine karar verilmesini talep etmiş ise de; Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin davanın esasına yönelik beyan dilekçesi niteliğinde olduğu, bilirkişilerin hatalı ve eksik değerlendirme yaptığı iddiasının bulunmadığı, bilirkişi raporunun dava konusu olaya ve yasal mevzuata uygun olduğu sübut bulduğundan davalı tarafın talebi reddedilmiş, bilirkişi raporu karar aşamasında dikkate alınmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi:
Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Davacı taraf; davalı ile birlikte dava dışı … Dış Ticaret Ltd.Şti.’ nde eşit olarak ortaklıkları bulunduğunu, 28/11/2024 tarihine kadar şirkete müdür olarak davalının atandığını, davalının şirket müdürü olarak tüm sorumluluk ve yetki sahibi olduğundan şirkete ait tüm hak ve alacakların kaydını kendisinin yaptığını, ortaklık sürecinde şirkette ciddi miktarda makine üretim siparişlerinin alındığını, siparişlerin süresinde teslim edilerek ücretlerinin alındığını, şirketin makine üretiminden kaynaklı olarak ciddi gelirlerinin bulunmasına rağmen davalının sürekli olarak şirket hesaplarında para olmadığını belirttiğini, müvekkili tarafından yapılan harici araştırmalar ve iş çevresinden aldığı bilgilerden şirket gelirlerinin usulsüz olarak kullanıldığını, bazı şirket gelirlerinin davalı tarafından kendi hesabına gönderildiğinin öğrenildiğini, davalının eylemlerinin Medeni Kanunun dürüstlük ilkesine ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, davalının kötü niyetli fiilleri nedeni ile şirketin uğradığı zararın en yüksek ticari faizle davalıdan alınarak şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesi ile özetle ; şirketin 28/11/2014 tarihinde kurulduğunu, sadece bir iki kez makine ve yedek parça üreterek sattıklarını, davacının 2015 yılının kasım ayından itibaren davalıyı şirketin kurulu olduğu ve üretimin yapıldığı işyerine sokmadığını, müvekkilinin 2015 yılının kasım ayından itibaren demirbaşlarının ve üretimde kullanılan ham maddelerin bulunduğu üretim atölyesine davacının katı tutumu karşısında kavga çıkmaması için giremediğini, davacının aynı adreste neredeyse aynı olan unvanla şirket kurduğunu, davacının bu şirketin müdürü olduğunu, ortaklık demirbaş ve üretim malzemelerini kullanarak aynı ürünleri üreterek sattığını, şirketin tarafından zarara uğratılmasının söz konusu olmadığını, davacının kusurlu, kötüniyetli tutum ve davranışları sebebiyle şirketin çalışamaz hale geldiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafın davasının yasal dayanağı 6102 Sayılı kanunun 644./1-a maddesinin atfı ile 6102 Sayılı Kanunun 553.md.sidir.6102 Sayılı Kanunun 553./1 maddesi si aynen ” MADDE 553- (1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini (Ek ibare : 6335 – 26.6.2012 / m.28) “kusurlarıyla” ihlal ettikleri takdirde, (…)(*) hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” şeklinde düzenlenmiştir. 6102 Sayılı Kanunun 555./1 md.si ise ”Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” şeklinde düzenlenmiştir. Davacı taraf; dava dışı şirketin paydaşı olmakla birlikte şirketin yöneticisi aleyhine açtığı davada tazminatın dava dışı şirkete ödenmesini talep etmişmiştir. Bu hali ile dava şartı gerçekleşmiştir. Davacı dava dilekçesinde “Ortaklık sürecinde şirketin ciddi miktarda üretim siparişleri alınmış ve siparişlerin süresinde teslim edilmiş ücretlerininde alındığını şirketin makine üretiminden kaynaklı ciddi gelirlerinin bulunmasına rağmen davalının şirket hesaplarında para olmadığını, şirket gelirlerinin usulsüz olarak kullanıldığı, bazı şirket gelirlerinin davalı tarafından kendi hesabına gönderildiği” yönünde iddiada bulunmuştur. Bu iddia doğrultusunda tazminata hükmedilebilmesi için, hukuka aykırı eylem, kusur, zarar ve zarar ile hukuka aykırı eylem arasında uygun nedensellik bağı bulunması gerekmektedir. Bu hususların ispatı yükü 6100 Sayılı Kanunun 190.md.si uyarınca davacı taraftadır. Tarafların dosya kapsamına ibraz ettiği deliller ve şirketin ticari evrak ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde; davalı tarafça yapılmış usulsüz bir işlem tespit edilmediği gibi davalı tarafın eylemlerinden dolayı şirketin zarara uğradığını gösterir delil de elde edilememiş olmakla davacı tarafın iddiasının sübut bulmadığı anlaşılmakla davanın reddi yönünde aşağıda ki şekilde karar verilmiştir. Mahkememizin kısa kararında istinaf yolu açık ibaresi yazılmış ise de; kararın miktar itibari ile kesinlik sınırında kalması nedeni ile sehven yapılan yanlışlık gerekçeli kararın yazımı aşmasında düzeltilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-)Davacı tarafın davasının REDDİNE;
2-)Alınması gereken 54.40 karar ve ilam harcının peşin alınan 34,16.TL. harctan mahsubu ile bakiye 20,24.TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-)Davalı vekili lehine 2.000,00.TL. vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
4-)Davalı tarafça yatırılan 4,60.TL.harcın davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine;
5-)Taraflarca yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısımının yatıran tarafa iadesine,
6100 Sayılı HMK.’ nın 341./2Maddesi uyarınca Miktar itibariyle KESİN olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı. 18/06/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …